Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Amatör Balıkçılık ve Olta Balıkçılığı

  • *
  • İleti: 2553
2. Sürütme tekniği, Sırtı çekme ile Akya



Akya balığının avında en sık kullanılan yöntem aslında budur. Yem olarak da başta canlı zargana olmak üzere kefal, lüfer, uskumru ve kalamar kullanılır. Kalamar ölü bütün veya canlı kullanılırken diğer yemler canlı tercih edilmelidir. Mümkün değilse ölü bütün son çare yaprak yem kullanılabilir ama bunlar aynı verimi göstermez. Sürütmede yapay yem de kullanılır. Söğüt yaprağı 5 numara kaşık, 20-25 santimlik uskumru desenli, siyah veya mavi sırtlı, turuncu ve kırmızı başlı yapay balıklar da iş yapar.



Akya için tavsiye edilen yapay yemli sürütme yukarıdaki gibidir. Klasik bir takımdır, genelde el oltası olarak düzenlenir; açıkçası ben pek sevmiyorum. Yine de senelerdir akya için yapılıp kullanıldığından buarada değinmeden geçmeyeceğiz. Takımın yapımı diğer balıklarda anlatılandan pek farklı değildir. Sadece akya daha iri sert bir balık olduğundan kalınlıklar arttırılmıştır. Açıkçası burada belirtilen kalınlıklardaki takım ile de balığa hiç şans tanınmamaktadır. Geleneksel olarak buna yakın kalınlıklarda düzenlenen takımı ben daha ince olarak donatmanızı tavsiye ederim; mesela olta en fazla 100, kolçak 90-100, beden de 70-80 derim. Bunun daha sportmence olduğuna inanıyorum. Akya gibi büyük sayılacak avlarda nisinayı mantara sarmak doğru olmaz, kaloma yetiştiremezsiniz. Olta en az 200 metre olmalı ve tekneye monte edilmiş bir çıkrığa sarılmalıdır.

Çıkrığın her yöne dönebilen, istendiğinde dönüşü ve misina vermesi frenlenebilecek tipten olmasında yarar var. Bunu sizin düşünüp sandalınıza göre yapmanız veya yaptırmanız gerekecektir. İlk vuruştan sonra yakalandığını anlayınca derine dalmaya çalışacak akyanın bu sert tepkisini karşılamak için de sandalın içine 25-30 metre kadar misina sağılmalıdır. Bu misina içinde su olan ufak bir kova veya leğene sağılırsa da karışmaz.
Takım makinalı kamışlı olarak düzenlenirse bu defa tek ağırlıkla takımı dengelemek gerekecektir. Bu takımın kamışı deniz tipi orta seri, tercihen hepsi olmasa da uç halkasının makaralı tipten olması tavsiye edilir bu yoksa 2,4 metre ağır seri 200-300 gr., atarlı bir kamış da iş görür. Makina çıkrık tipi olmalıdır, sabit makaralı tipten makinalara yeteri kadar misina saramazsınız, bu durumda da balığı kontrol edemezsiniz. Makinalı takımda olta kalınlığı hiç bir zaman 050-052′den fazla olmamalıdır, beden de 045 civarında olmalıdır. Son yıllarda özellikle yanbancı amatörler arasında daha da ince olta kullanarak şok beden denilen kalın beden kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu sistem altta bahsedilen “downrigger-derinlik kontrollu derin su sürütme aleti” kullanımı anlatılırken genişçe açıklanmıştır. Makinalı takım kullanılması durumunda balık tekneye yanaştırıldığında bedenin elle toplanarak balığın alınması gerekir.
Takım istendiğinde bütün ölü veya canlı yemle de yemlenebilse de genelde kaşık ile sürütülür. Civarda çıkan balıkların büyüklüğüne göre bazen tek 5 numara gümüş renkli söğüt yaprağı kaşık veya peşpeşe eklenmiş iki adet 4-5 numara kaşık da kullanılabilir. İki kaşık kullanıldığında iğneyi son kaşıkta bırakmak alışkanlık olmuştur. Akyanın ağzı büyük olduğundan ve hırsla saldırdığından tek iğne yeterli de olur. Büyük balık beklentisi varsa 5 numara kaşığın iğnesini bir veya iki numara büyük galvaniz kaplı üçlü iğne ile de değiştirmek yararlıdır. Son yıllarda piyasada oldukça yaygınlaşan kaşıkların gümüş rengi ağır basıp çeşitli desenlere sahip olanlarının uygun boydakileri de kullanılabilir. Akyanın severek yediği yemlerden olan kalamar taklidi yemler de özellikle Akdeniz veya Güney Ege’de iyi sonuç verecektir. Ama uygun boyda olanları oldukça pahalı olan bu yemlerin dibe taktırılması, kaybedilmesi de büyük üzüntü olacaktır.
Yukarıda açıklandığı şekilde düzenlenen makinalı veya el oltası olarak düzenlenen takım taşlık kırmalık diplerde, yarbaşları civarı gibi yerlerde 8-12 kulaç derinliklerde tekneden 30 kulaç kadar salınarak saatte 2-3 mil süratle gezdirilir. Sürütme esnasında takımın dibe yakın gelmesi ancak dibe sürtünerek takılmamasına dikkat edilmelidir. Hafif kalıp uçarsa da olmaz bu defa da ağırlığı arttırmak gerekir. Yani sulara, derinliklere göre en uygun durumu deneyerek bulmak gerekecektir.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Sürütme takımı alttaki gibi de düzenlenebilir. Bu takıma yeldirme veya uzun olta da denmektedir. Bu takımda da istenirse kaşık, kalamar gibi yapay yemler kullanılsa da canlı yem tercih edilir. Her iki takımda da yapay yem kullanıldığında Akdeniz’li balıkçılar arasında sırtı çekmek denir. Doğal yemlerlle ise takıma göre sürütme, yeldirme, uzun olta da denir. Canlı yem olarak da başta zergana olamk üzere lüfer ve kefal de kullanılabilir. Ölü bütün yem olarak bu balıklar da kullanılabileceği gibi özellikle Akdeniz’de akya kalamara da hayır demez.



Bu takımın donatımını verirken yukarıdaki tavsiyemize uyarak daha ince düzenledik. Siz her zaman olduğu gibi kendi tecrübeniz ve bilginizle takımda değişiklikler yapabiirsiniz. Kolçak isteğe bağlıdır koymasanız da olur ama ağır takımlarda mücadele uzun sürebileceğinden takımda fazlaca burulma olabilir bunların oltaya mümkün olduğunca az geçmesi için ben tavsiye ederim. Tabii olta yine mantara sarılmamalı en az 200 metre uzunlukta yukarıda anlatılan şekilde çıkrığa sarılmalı yeterince kaloma bırakılmalıdır. Yine de farklı yerlerde farklı tecrübeler edinmek mümkündür. Mesela Akdeniz’de (Kıbrıs) akyaya sürütme yaparken olta fazla olmuyor. Derinlikten bir iki kulaç kadar daha uzun hazırlanan oltanın diğer ucuna irice bir şamadıra bağlanıyor. Son zamanların modasına uygun olarak bu şamandıra pet şişe oluyor tabii. Akya yakalanınca olta şamandıra ile birlikte suya atılıyor. Şamandırayı sürükleyen akya uğraşsa da derine dalamıyor, bu uğraş içinde de şamandıranın baskısı ile çabucak yoruluyor; amatöre de şamandırayı takip edip durunca gidip almak kalıyor. Yeldirme şeklinde düzenlenen ağır takımlarda üçlü fırdöndü yerine yandaki gibi çelik bir ek halkasına takılmış üç adet daha küçük fırdöndü kullanılabilir. Bu daha sağlam olur, ayrıca daha da kolay temin edilebilir. Canlı yemin takılacağı son kısım yeme göre farklılıklar gösterebilir. Buradaki iki iğneli takım zargana içindir. Üç iğne tavsiye edilse de her batırılan iğne canlı yemi daha fazla hırpalayıp daha çabuk ölmesine neden olacağından ben tavsiye etmem akyaya tek iğne yeterlidir. İğnelerden ilki hareketli ve küçüktür, 3 numaradan pek büyük olmaz. Balığı yakalayacak son iğne ise 7/0 veya 8/0 dır.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Biliyoruz ki akya, sarıkuyruk kadar olmasa da kalamar da sever ve yer; o halde bu takımın yemi ölü bütün kalamar da olabilir ve yeri gelmişken kalamarın takılışını da aşağıda açıklıyoruz. Kalamarın farklı şekillerde takılışı aşağıda açıklanmaktadır.


Canlı zargana oltaya takılırken önce küçük iğne alt çeneden saplanarak üst çenede burun delikleri hizesından çıkartılır. Bu şekilde balık askıya alınmış olur. İkinci ve asıl iğne ise sidikliğin heme gerisinden yanlamasına bir taraftan saplanarak diğer taraftan çıkartılır. Bu kadar akya için yeter ama yine de üçüncü bir iğne varsa oda kuyruk boğumu yakınına dikkatlice derine kaçmadan iğneyi sadece tutturacak şekilde saplanabilir. Canlı yeme saplanan iğnelerin balığın orta kılçığına veya yanal çizgisine dokunmaması gerekir; aksi halde balık hemen ölür.





Kalamar iğneye değişik şekillerde takılabilir. Üstte  şekilde iğne mantosunun ucundan biraz aşağı saplanarak takılmaktadır. Bu hem kolay hem de çok çabuk bir yoldur. Etrafta balık varsa fala detay girmeden çabucak yemlenen takım suya atılabilir. Kalamarı bu şekilde takarken kalamar canlı da olabilir ve uzun süre canlı da kalabilir. Kalamar ölü ise sağlama almak için iğne bir kere saplandıktan sonra ileri sürülüp döndürülerek tekrar saplanabilir.
Biraz daha zor ama daha güvenli bir yöntem de üstte sağdaki gibidir. Bedene (070-080) 7/0-8/0 iğne bağlandıktan sonra. beden boylamasına kalamarın yanına yatırılır. İğne dirseği kalamarın gözleri hizasında kalacak şekilde boy alınır. Bu şekilde iğnenin yerinde kalmasını temin eden ve kendisi kalamarın mantosu altında kalan takozun beden üzerindeki tam yeri tespit edilmiş olur. Takoz olarak plastik veya ağaç kullanılabileceği gibi amaca göre kıstırma da kullanılabilir. Plastik ve ağaç kullanılıyorsa alttan ve üstten stoper düğümlerle yerine tespit edilir. Kıstırma kullanılıyor ise önce çok hafif ezerek misinayı tutması sağlandıktan sonra aynı stoper düğümlerle emniyete alınır. Daha sonra bedenin boş ucu kalamarın mantosu altından sokularak tepeden çıkartılır. Bunun için kalamarın tepesinin hafifçe kesilmesi gaerekir veya bunu özel yem takma şişi ile tepeyi parçalamadan dikkatlice de yapabilirsiniz. Tepeden çıkan uç yavaşça çekilerek takozon yerine oturması ve iğneyi sabitlemesi sağlanır, bu durumda iğnenin dirseği kalamarın gözleri hizasında kalacaktır. İğne bir lastikle sabitlenip bedenin boşta kalan ucuna da bir kasa yaptınız mı yem hazır demektir. Dikkat ederseniz gene tek iğne kullandık, benzer şekilde çift iğne kullanmak mümkün olsa da akya için tek iğne yetecektir. Bu durumda kalamar üstte sağdaki 2 numaralı şekildeki gibi görünür. Bu resimde aslında iğnenin ucu ve bedenin boş kısmı dışında takoz, stoperler ve iğne sapı kalamarın mantosu altında kalır görünmez. Kalamarın tentüküllerini (kollarını) koparmamalısınız.
Bu takımın kullanılışı da ilk takımda anlatıldığı gibidir. Genel olarak uzun oltanın kullanılışına daha önce de değinmiş olsak da akya’ya uzun olta yaparken dibin durumu daha fazla önem kazanır. Sık sık iri taşlık ve kayalıklarla karşılaşma ihtimali olduğundan takımın da sık sık dibe takılması söz konusudur ve takım kaybedilmesi mümkündür. Bu nedenle amatör, sürütme yaparken iskandilin devamlı olarak dibe sürünmemesine bir miktar yukarıdan gelmesine dikkat etmelidir. İskandilin ağırlığı sulara göre 250-400 gram arasında değişebilir. Böylece de av oldukça dikkat gerektirir ve yorucu da olabilir. Ayrıca akya, sarıkuyruk gibi iri balıklar el oltası ile avlanırken, adı üstünde el oltası ama olta çıplak elle tutulmaz. Ya olta eldiven giymek şartı ile avuç içinde sıkmadan serbestçe tutulur ya da parmaklara bez sarılır veya eldiven giyilir ne olursa olsun misina parmağa sarılarak takım sürütülmez. Deri eldivenler bu iş için oldukça uygundur. Buna dikkat etmezseniz misina elinizi ciddi şekilde keser. Balığı çekerken de oltayı ele, bileğe sarmamalı, yere serilen misinaya basmamalı karıştırmamaya dikkat etmelidir. Balık aniden kaloma isterse gene bir kaza olabilir.
Sürütme konusunda bu sayfada anlattılarımız aslında uzun yıllardır Türk amatör balıkçıları tarafından bilinen ve uygulanan klasik yöntemlerdir. Bunlardan ilki el oltası ve makinalı takım olarak düzenlenebilse de ikincisi daha çok el oltası olarak düzenlenmeye uygundur.
Son yıllarda balık bulucu sonarların gelişmesi ve ucuzlaması amatörlerin de birer balık bulucu edinerek kullanmalarını sağladı. Diyelimki balık bulucunız açık sürütme yapıyorsunuz hedefiniz de akya, sarıkuyruk gibi iri bir balık. 10 kulaç derinlikte dibe yakın gidiyorsunuz, başka referans olmadığından dip tek referans oluyor tabii. Birden balık bulucu ekranında iri balıkların 5 kulaç gibi orta sularda gezindiklerini gördünüz. Oltayı o derinliğe indirip nasıl sürüteceksiniz? Yada 5 kulaçta sürüttüğünüzü nereden bileceksiniz? Mümkün değil. Bu basit örnek aslında bir şeylerin eksikliğini gösteriyor. Yabancı amatörler bu ve buna benzer başka sorunların çözümü için “Downrigger” dedikleri derinlik kontrollu derin su sürütme aletleri kullanıyorlar. Bu aletin tanıtımını burada değil de olta çeşitleri ve uygulamaları sayfasının sürütmeler bölümünde yaptık
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
3.Atıp Çekme
Aslında atıp çekmeler akya için standart uygulama değildir. Yani uzun olta yapıp akya avına gidilir de atıp çekme takımını alıp “ben akya yakalamaya gidiyorum” pek denmez. En azından iri bir akya hedeflenmez. Ama balıkçılıkta “olmaz” olmaz. Atıp çekme daha çok kıyıdan yapılır: Sandalla denize çıkma şansı varsa zaten dedik ya kimsenin aklına atıp çekme gelmez. Yukarıda anlattığımız gibi akya sık sık küçük koylara, sığlıklara, dere ağızlarına yemlenmeye girer işte bu tür yerlerde atıp çekme yaparak akya yakalama şansı vardır.
Dönelim atıp çekmeye. Dediğimiz gibi akya avı için standart bir yöntem olmadığından denenmiş standart bir takım da yoktur ama kolaylıkla hazırlamak da mümkündür elbette. Atıp çekme takımı için 2,4-2,7 metre boyunda, 30-60 veya 40-70 testli kaliteli bir kamış ve tercihen çıkrık tipi atıp çekme (atış tipi) makina gerekecektir.
Atıp çekmenin yemleri başta yapay balıklar olmak üzere gümüş renkli parlak metalik söğüt yaprağı veya benzer şekilli kaşıklar da olabilir. Yapay balıkların uskumru desenlisi, sırtı siyah veya mavi renklisi, kırmızı kafalı veya turuncu renklileri iş görür. Bunların yüzer veye dengelenmiş tipleri tercih edilmelidir. Eğer civarda akya varsa Rapalanın ratling modeli (içinde ufak boncuklar olan çekilirken şakırdayan), veye su üzerinde kalan özel ağız yapısı nedeni ile çekilirken suları şapırdadıp kaçışan yavru balıkları taklit eden tipi, ki buna popper deniyor, balığın ilgisine çekebilir. Popperi çekerken ilk olarak sertçe makina sarılıp kamışın ucunuda sallayarak suyu şapırdatması sağlanır, kısa bir süre beklenerek aynı hareket tekrar edilir. Kaşık kullanılıyorsa atıştan sonra biraz beklenerek kaşığın dibe yakın olacak şekilde batması sağlanır, sonra yavru balıkları taklit edercesine hem kamışın ucu ile sıçratılarak hem de hızlıca sarılarak 6-7 metre çekilir tekrar durarak kaşığın batması beklenir aynı hareket tekrar edilir. Bu şekilde kullanım aslında palamut balığı için kullanılan yünlü veya seğirtme zokaları andırır.
Akya sert, çevik ve çok hareketli bir balık olduğundan balığı çekerken takımın çok iyi kullanılması makinanın fren tertibatının balığın ataklarına göre sık sık ayarlanması gertekecektir.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
YAKALANAN BALIĞIN SUDAN ÇIKARTILMASI



Akya iri bir balık olduğundan bu konu önemlidir. İlk olarak balık yakalandığında istediği kalomayı kontrollu şekilde verip tekne ile üstüne dönmekte yarar vardır. Yalnız burada kontrolu kaçırmamaya oltayı boşa çıkarmadan gergin tutmaya dikkat edilmelidir. Akya aniden yükselerek takımı boşa çıkartabilir bu durumda süratle takımın boşu alınarak olta gerilmeli, balığa baskı yapılmaya devam edilmelidir. Böylece hem balığın daha çabuk yorulmasına çalışılır hem de bir şekilde iğneyi atmasına zaman bırakılmaz. Bu prensipler aslında tüm büyük balıklar için aynıdır. Bu şekilde mücadele edilerek yorulan balık tekneye yanaştırılınca üstte resmi olan uygun boydaki bir kakıç balığın kafası, solungaç kapakları civarına saplanır. Kakıcı saplarken acele etmemeli rastgele savurarak balığın karnı, sırtı gibi yerlere saplamamaya dikkat etmelidir. Bu şekilde balığı kontrol etmek zorlaşır. Tekne müsait ise kakıç yardımı ile balık içeri alınır gerekir ise ikinci bir kakıç da kullanılabilir. Tekne ufak ise kakıçlanan balığın solungaçlarından bir sopa ile sokulan ip ağzından çıkartılır, bu ipli yaklaşık 2 metre boyundaki sopaya “uçkurluk” denir, diğer bir iple de kuyruğuna yarım kazık bağı ilmeği atılarak balık baştan ve kuyruktan tekneye asılarak yedeğe alınır. Bu durumda balığın acı çekmemesi için başına sert bir cisimle vurulara öldürülmesi insanca olur.
Eğer uygun boyda bir kepçe var ise 10-15 kiloluk balıklar kepçe yardımı ile de alınabilir.
Akya büyük ekonomik önemi olan balık değildir, ekonomik değeri daha çok yöreseldir. Yukarıda da anlatıldığı gibi bir dönem aşırı avlandığından sayıca da azalmıştır. Eti lezzetli olmakla beraber Karadeniz’de çıkan lüferi palamutu tutmaz. Tavası, haşlaması, şişi yapılır.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
ÇİPURA- ÇUPRA, Sparidae, Perciformes, Sparus



Ege’nin meşhur balığı çipura (Çupra) veya alyanak. Yurdumuzda çipura, çıpra, çupra, alyanak veya mendik diye bilinir, yarım kiloya kadar olanlarına lidaki, bir kiloya kadarlarına da kaba lidaki denir. Diğer dillerde gillthead seabream (İng., ABD), dorado (İsp., Fra., Pol.), goldbrassen (Alm.), Tsipoura (Yun.) gibi isimlerle bilinir. Vücudu yanlardan basık, yüksek bir sırt profiline sahiptir; bu ona oval bir görünüm vermektedir. Tüm vücudu iri pullarla kaplıdır, Sırtı koyu gümüşi renkte yanları beyazdır; tüm vücudunda sarımsı janjanlı parıltılar görülür. Solungaç kapağının üstünde yanal çizginin başlangıç noktasında siyah bir leke bulunur bu lekenişn alt tarafı kırmızımsı pembesi rengi ile balığa alyanak denmesine neden olur. Kafası oldukça büyük, gözleri normaldir, İki gözü arasında alnında V şeklinde altın sarısı bir bant bulunur. Ağzı mensubu olduğu sparidae familyanıa özgü olarak küçük tabii ki çeneleri çok kuvvetlidir. Yandaki tanıtıcı resimden de görüldüğü gibi çenesinde çok kuvvetli kırıcı (köpek) dişleri vardır ve arka tarafta da öğütücü dişler bir kaç sıra halinde dizilmiştir. Bütün yüzgeçleri gayet iyi gelişmiştir.



Sırt yüzgeci tek olarak enseden kuyruğa kadar uzanır. Yan yüzgeçleri oldukça uzun ve sivri uçludur. Kuyruk yüzgecinin ucuları
siyahımsıdır. Sadece yurdumuza özgü bir balık olmayıp Atlantik okyanusunda da bulunur. Yurdumuzda da daha çok Ege ve Akdenizde bilinen ve makbul tutulan çipurayı balık çiftlikleri yetiştirip pazarlamadan önce İstanbul’da halk arasında adı bile bilinmez ve pek tanınmazdı. Zaman zaman bitkilerle beslendiği
bilinse de esas olarak etçil balıktır küçük kabuklular (çağanoz, karides, mamun) midye, sülünez ve diğer balıkların küçüklerini yer. Genelde tek tek gezerler ama küçük gruplar oluşturdukları da görülmektedir.
Üremeleri yurdumuzda Ekim Aralık aylarında olur. Bir dişi 150.000 kadar yumurta dökebilir. Hermafrodit özellik gösteririler dişiler üç yaşından sonra erkek olurlar. 10-12 yıl kadar yaşadıkları sanılmaktadır.
Yurdumuzda genellikle boyu 25-40 santim 0,5-3 kilo ağırlıklarda olanları yakalanır, 60 santim boya ve 6-7 kilo ağırlıkta olanlarına rastlamaktadır. Eskiden Marmara’da yakalanan çipuralar Ege
ve Akdenizdekilerden daha iri olurmuş ama artık Marmara’da Çanakkale boğazına yakın bazı bölgeler hariç neredeyse çipura çıkmamaktadır. Okyanusda yakalanan çipuralar doğal olarak daha büyüktür, 70 santim boya 12 kilo ağırlığa kadar olabilir.
Çipura kültür balıkçılığa uygun yapısı ile tüm dünyada bu arada yurdumuzda da balık çiftliklerinde yetiştirilerek pazarlanmaktadır.
Etinin lezzeti de buna eklenince ekonomik değeri çok yüksek balıklardan sayılmaktadır.



NERELERDE BULUNUR
Yosunlu ve kumlu diplerde daha çok bulunur. İlkbaharda nehir ağızlarında acı sulara da girerler,
yazları genelde kıyılarda 30 metreya kadar olan derinliklerde bulunurken kışları derinlere çekilir. Yetişkin iri balıklar 150 metre kadar derinlerde gezer. Yurdumuzda Karadeniz’de bulunmaz, Marmara’da sayıca çok azalmıştır. Ege ve Akdeniz’de ise bolca bulmak mümkündür.
AVLAYALIM
Avcılığı genelde karagöz bahsinde anlatıldığı gibidir. Yani karagöz yakalayan her takım ve yöntem ile çipura da yakalanır. Bu nedenle bu takımlara ve yöntemlere burada tekrar
girmeye gerek yok o sayfadan takımın nasıl olacağı ve nasıl düzenleneceği anlaşılmaktadır.
Takımlardan önce çipura için kullanılacak yemler bir bakalım. İstanbul’lu ve Marmara denizinde avlanan balıkçılar Çipuraya daha çok çalı karidesi, teke, midye, sülünez ve akyem kullanır, Çanakkale civarında ve Saros körfezinde çağanoz, akyem başlıca çipura yemidir, Ege ve Akdeniz’de ise mamun, sülünez, akyem (başta sardalya) ve karides itibar görür. Ama tabii burada sayılan yemler genel olarak tüm denizlerde kullanılabilir bazı yerlerde amatörlerden
daha fazla itibar görmeleri sadece alışkanlıktandır.
a. Hırsızlı dip takımı
b.Parakete
a. Hırsızlı dip takımı
Bu takım kıyıdan avcılıkta kullanılır ve yukarıda bahsedildiği gibi başka balıklar da bu takıma çıkar.

b. Parakete*
Çipura’nın parakete ile avcılığı daha çok Çanakkale, Kuzey Ege ve Ege’de yaygındır.


  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553


Çipura için düzenlenecek parakete orta kalınlıkta paraketelerden sayılır. Parekete bedeni 120 veya 150 misina olabileceği gibi kendi ağırlığı ile batabilen sentetik iplerden de olabilir hatta karışma riskinin azlığı sağlamlığı nedeni ile bu ipler daha da kullanışlıdır denebilir. Köstekler
035-045 misinadan, köstek boyları 1-1,5 kulaç, iki köstek arası mesafe ise 4 kulaçtır, bu mesafe derinlikler arttıkça 6 kulaca kadar çıkabilir. İlk ayak taşından 6-8 kulaç mesafe alınarak birinci köstek bağlanır. Ayak taşlarının ağırlığı 2-3 kilo civarındadır. Son köstek ile ikinci ayak taşı
arasındaki mesafe de 6-8 kulaçtır. İğneler 1 numaradan 2/0 a kadar değişik boylarda olabilir. İğne seçerken meradaki balık türleri ve boyları hakkında biligi sahibi olmak çok yardımcı olur. Bu tür bir parakatenin iğne sayısı 100-150 arasında değişir. Paraketenin yemleri akyem
(sardalya başta), iri karides, çalı karidesi, kalmar veya sübye eti olabilir. Parakete serilirken ilk önce şamandırasız ayak taşı indirilir, bu arada sandalın kurekle hafif hafif ilerlemesi paraketenin dökülmesini kolaylaştırması gerekir. Ayak taşı dibi bulduktan sonra ki bu arada
bir kaç köstek de suya inmiş olabilir, parakete bedeni hareket eden sandalla bir miktar gerdilir ki ilk köstekler üst üste düşmesin, bundan sonra paraketenin dökümüne devam edilir. İğneler bittikten sonra şamandıralı ayak taşı da indirlir. Bu parakete genel de kıyıya paralel olarak 15-30 metre derinliklere serilir. Paraketenin atılacağı yerin kayalık ve ilişken olmamasına dikkat etmek gerekir ki toplarken takılma olmasın. Eğer parakete akıntılı bir yere seriliyor ise ilk
olarak buraya 20-25 iğneli bir parakete dökülerek akıntının şiddeti ve takımın nereye sürüklendiğine bakılabilir. Özel olarak hazırlanmış sepeti içine istifli paraketeyi sereken karışmaması için üzerine bir miktar kum atılır.



Bu türden hafifi paraketeye o meradaki, karagöz, mercan, sinarit palazı, levrek, iskorpit, vatoz gibi pek çok farklı balık da çıkabilir.
*Dikkat amatör balık avcılığı sirkülerine göre parakete amatör balık avcılığı takımı sayılmamaktadır.



Ağ ile avcılığı pek olmaz, nadiren başka balıklar için bırakılan fanyalı ağlarda çıkar.
Yukarıda da belirtildiği gibi çipura tüm dünyada balık çiftliklerinde üretilerek pazarlanmaktadır. Bu neden ile çok önemli gıda kaynağı balıklardandır ve ekonomik değeri çok yüksektir. Taze, kurutulmuş, tuzlanmış tüketilir. Kızartması, ızgarası, buğulaması, haşlaması nefis olur pilakisi de yapılır.

               SON
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Sevgili Öcal Reis,
Çok güzel bilgileri paylaşıyorsunuz. Kendi adıma teşekkür ederim.
Kusura bakmazsanız, bu bölümleri balıkçılık veya olta balıkçılığı veya daha doğru başka bir başlık altında yazsanız daha iyi olacak.
Çünkü ileride konu ile ilgili bir arama yaptığımızda kaybolup gidiyor bu değerli bilgiler...

Sevgiler
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Bu bilgileri aldığım forumun kapandığını görünce biraz maksadını aşan bir yazı oldu.Bu bilgilerin bende kapalı kalmasını istemedim.
Koca Reis istersen bu amatör balıkçılık bölumunu ayrı bir başlık yapıp oraya taşıyalım.

Bu dünya seyahati başlığının da kuruluş tartışmaları bölümünden ,genel bölüme taşınmasını bir kez daha öneriyorum.
Benden başka reisler de katkı verirse sevinirim :).

Sevgi ve saygılar,  C:-)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Sevgili Öcal Reis,
Çok güzel bilgileri paylaşıyorsunuz. Kendi adıma teşekkür ederim.
Kusura bakmazsanız, bu bölümleri balıkçılık veya olta balıkçılığı veya daha doğru başka bir başlık altında yazsanız daha iyi olacak.
Çünkü ileride konu ile ilgili bir arama yaptığımızda kaybolup gidiyor bu değerli bilgiler...

Sevgiler

Eyüp hocam ,tabiri caiz ise pişti olmuşuz. Ben de tam bunu yazar iken.::)
Aynı fikirdeyim , bi'lmukabele sevgi ve saygılar.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Öcal Abi, sağolsun eniyle boyuyla Dünya Seyahatine dair her ayrıntıyı paylaşıyor, okumaya yetişemiyoruz. Eyüp Abinin önerisi bence önemli isterseniz ayrı başlığa taşıyabiliriz ileride bulabilme açısından. Çarkçıbaşılar duymuştur, muhtemelen düzenlerler. :)
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 2553
Öcal Abi, sağolsun eniyle boyuyla Dünya Seyahatine dair her ayrıntıyı paylaşıyor, okumaya yetişemiyoruz. Eyüp Abinin önerisi bence önemli isterseniz ayrı başlığa taşıyabiliriz ileride bulabilme açısından. Çarkçıbaşılar duymuştur, muhtemelen düzenlerler. :)

Eline sağlık tekrar çarkçıların. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Güvenlik konusunu da hallettikten sonra geliyoruz tekrar karnımızı doyurma ve masraf tan kısma konusuna. ;)
Seyir sırasında gezdiğimiz yerlerde ve okyanusta nasıl balık yakalayacağız da karnımızı doyuracağız.?
Bu konuda Ahmet Kabaalioğlu ve Akın reislerden katkı bekliyoruz.

Öcal Abi bizler ağ balıkçısıyız, oltacılık bilgimiz sınırlıdır. Bende bir çok yeniliği internetten bloglardan takip ediyorum. Akın'da Ağ balıkçısıdır. Bizlerde bu konu başlığından oldukça faydalanacağız. Teşekkürler.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 2553
Biz reislerden bir video da koyalım. :)

  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Şu  faydalı tabloyu da eklemek isterim.



  • IP logged

 
Yukarı git