Balık Avında Yemlerde Görüntü, Renk, Işık ve Etkileri
by NASUHİ ALBULAK on Mar 28, 2012 • 13:31 ....
Balıkların algılama ve görme kabiliyetini bilmek, yapay yemlerde ve hatta doğal yemler ile kullanılan, renk ve renk tonlarının avcılığa etkisi, kıskandırıcı ve cezp edici olması açısından çok önemlidir. Bu bakımdan balıkların görme yeteneğini, Işığı ve renkleri ve de çeşitli ortam şartlarında ki etkilerinin bilinmesi gerekir.
Işığın etki edebildiği ve edemediği alanlar olarak da, denizler (sular) çeşitli isimlere ayrılarak nitelenir. Gün ışığı uygun şartlarda deniz yüzeyinden yaklaşık 200 metre derinliğe kadar inebilir. Deniz yüzeyinden ışığın ulaşabildiği son noktaya kadar olan bölgeye Photic, ışık katmanı denir. 200 metreden sonra su yüzeyinden 2000 metre derinliğe kadar olan bölge de alaca karanlık katmanıdır. 2000 metreden sonraki derinliklere ise ışık ulaşamaz.
Renk; Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözde bıraktığı etkiye denir.
Balıklar renkleri görüyorlar mı? Evet, çoğunluğu aynen görüyor. Karada yaşayan canlılardan biraz farklı olarak, göz retinaları iki çeşit görme yeteneğine sahiptir. Bazı tür balıklar aynı anda bu iki özelliği birden taşır. Göz retinaları karanlık ve aydınlığa göre adapte olabilir. Bu tür balıklar aydınlıkta renkleri aynen görmekle birlikte, karanlıkta sadece tonları algılayabilir. Bütün renkleri, su içinde farklı mesafelerden aynen gördükleri gibi, bazı renkleri ise farklı mesafelerden değişik renk, ton veya koyulukta algılarlar. Bunun sebebi, her bir rengin farklı bir dalga boyuna sahip olmasıdır. Renkler, farklı mesafeleri dalga boylarının gücü oranında kat ederek ilerler. Balıklar diğer canlılardan daha fazla geniş açı ile görme yeteneğine de sahiptir. Derinlerde yaşayan türlerin az olan ışığı tekrar yansıtarak, görme yeteneklerini karanlık ortamlarda kediler gibi arttıranları da vardır. Uygun koşullarda 24 renge kadar ayırt edebilir, bazıları ise uzak nesneleri yakınlaştırabilme yeteneğine sahiptir. İnsanlardan beş kat daha fazla renkleri algılayabiliyorlar. Su içindeki bir balık suyun dışındaki bir görüntüyü on beş metreden rahatça algılayabilir.
Akvaryumlarda yaşayan balıklar saydam olan bir camı doğrudan görmüyorlar, ama cama da devamlı çarpmıyorlar! Çünkü gözlerinin haricinde başka görme (algılama) metotları da var. Ağızdan çıkardıkları ses dalgalarının yansımasıyla aktif sonar gibi, yanal çizgi duvarına çarpan titreşimleri ise pasif sonar gibi, tabiri caiz ise algıladıkları bütün titreşim dalgalarını beyinlerinin yardımı ile görüntüye çevirebilir ve kolayca yorumlayabilirler. Anteni olan türler algıladıkları veya dokundukları şeyleri aynı şekilde anlayabilirler. Bu özelliklerini de görme yeteneği içine koymak bir anlamda yanlış olmaz.
Buna göre suyun altında cisimlerin ve renklerin nasıl göründüğünü, ışık etkisinin ne gibi sonuçlar ortaya çıkardığının anlaşılması gerekir.
İlk Etken; Yemin boyutudur. Cisimlerin su içinde gerçek hacimlerinden daha büyük gözüktüğünü bildiğimiz için, seçeceğimiz yemin boyutu avlayacağımız balığa göre olmalıdır. Hedefteki av türünden çok küçük olan bir yem onun ilgisini çekmeyebilir, aynı boydaki bir yem ise ona sadece arkadaş olur ve onun yanında gezer, daha büyük bir yem de onu korkutur ve kaçmasına sebep olur.
İkinci Etken; Renk faktörünün sualtındaki canlılar üzerindeki etkisi ve terminolojisidir. Hangi renkte yapay bir yemi veya tüylü takımı, hangi ortamlarda kullanılacağımıza buna göre karar veririz. Gün Işığının içindeki yedi ana rengin belli bir mesafe ile su içinde yol aldığını belirtip, sualtında gösterdiği etkiyi aşağıda açıklayalım.
Renkleri terminolojisinde ki sırasıyla; kırmızı, pembe, kavuniçi, sarı, yeşil, mavi, mor ve siyah olarak tek tek ele alalım ve bunların sualtında bir canlı tarafından kaç metreden öz renklerini kaybetmeden görülebileceğine bir bakalım. İlk rengimiz kırmızı suyun altında ilk sekiz metreye kadar kendi rengini muhafaza eder, sonra ulaşabildiği uzak mesafeye göre açık gri renkten koyu gri renge doğru, koyulaşarak görünür ve nihayetinde kırmızı renk artık ulaştığı son noktadan siyah renk (karartı) olarak algılanır. Arkadan gelen kavuniçi rengi on iki metreye kadar, sarı rengi yirmi bir metreye kadar, yeşil ve mavi renkleri ışığın aydınlattığı mesafe boyunca (Maksimum 200 metre), gri ve siyah renkleri de bunların arkasından ekleyerek, balıkların uygun koşullarda görebilecekleri söylenebilinir.
Üçüncü Etken; Işığın su içindeki kuvvetidir. Bu duruma etki eden günün hangi zaman dilimi içinde olduğumuz (Güneş ışınlarının açısı), atmosferin o anki meteorolojik durumu (havanın açık veya kapalı olma hali ), su yüzeyinin hareketi (dalga ve akıntı) ve suyun berraklığı (temizliği ve rengi) ile orantılıdır.
Doğru yapay yem rengi ve büyüklüğünün ne olacağının kararı bu bilgiler dâhilinde verilir. Buna göre dikkat edilmesi gerekenler ve ön bilgiler aşağıda açıklanmıştır.
Işık etkisinin yoğunluğu, zaten su içinde olduğundan daha fazla büyük gözüken cisimleri, açık (parlak ve canlı) renklerin yansıtma özelliğinden oluşacak artı bir etki ile büyüyen görüntü avı kaçırabileceği gibi, ışık ortamının az olduğu konumlarda, avın yemini görmemesine sebep olur, unutmayalım.
Gece gökyüzünde ki dolunay, av bölgesinde kuvvetli bir ışık kaynağı veya gündüz çok güneşli bir ortam olduğu zaman suyun altından yüzeye bakıldığını hayal edelim; işte o zaman su yüzeyindeki yansımanın su içindeki yemler için bir arka plan oluşturduğunu görürüz. Yine aynı şekilde bir de suyun içinde yüzeye paralel ileriye doğru veya derinlere doğru bakalım. Bu sefer de çok kuvvetli bir ışık kaynağının dikey ışıması (su içinde dibe doğru ilerlemesi) sonucu veya suyun kendi renginden (derinlik/mesafe farkından) oluşacak yoğunluk tonunun da etkisi ile oluşacak rengin bir başka açıdan arka plan olarak ortaya çıktığını görürüz. İşte bu arka planlar önünde, bahsedilen faktörlerin de etkisi ile yem renklerinin cezp edici, kıskandırıcı ve dikkat çekici bir görüntü vermeleri konusu daha kolay anlaşılır.