Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: İnebolu ya gittim .. dönücem..

  • *
  • İleti: 3573
İnebolu ya gittim .. dönücem..
OP: 10 Nisan 2017, 20:11:46
Efendim.. Ahmet in pesine takılıp, İNebolu ya geldim.. Amerikalı ile birlikteyiz..inebolu seferi.. tekmili birden geliyooooorrrr....
  • IP logged

  • *
  • İleti: 285
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#1: 10 Nisan 2017, 20:36:54
Anladım ben... Herhalde doğru anladım  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#2: 12 Nisan 2017, 07:11:20
Efendim çoğunuzun malumu Ahmet, İnebolu 'lu.. Birçok akrabası ve artık yaz aylarında Annesi ve Babası da İnebolu'da yaşıyor.

Geçtiğimiz Pazartesi, Ahmet ile ben de İnebolu'ya gittim.. İki gün içerisinde gördüklerim yaşadıklarım gerçekten inanılmazdı. Eh malum forumda yazı yazma konusunda tecrübelendik. Ama emin olun bu yazıya nereden başlamalı bilemedim. İnebolu ile ilgili sadece 12 saat kaldığım bir ilçe ile ilgili ne yazabilir ki insan..?

Öyle değil işte.. Bir kere İnebolu coğrafyası her şeyi öylesine etkilemiş ve değiştirmiş ki..

İnebolu ismi İyon şehri anlamında İoniapolis ten geliyor. Çok eski ve tarihi  bir yerleşim yeri.

Tamam ama , bu yerleşim yerinin buraya kurulmasını gerektirecek hiç bir neden yok. Bir körfez değil, düz bir tarım arazisi hiç değil, Dümdüz bir sahil şeridi ve hemen akabinde başlayan dağlar var. Ne sığınılabilecek bir koy, ne de geniş bir avuç arazi yok bu ilçe de. Belki, eskiden beri bilinen 10 km ilerideki bakır madeni, Belki de Anadolu 'nun Kırım ' a deniz yolu ile en yakın yeri olması, Karadeniz dağlarının , Anadolu'ya geçit veren vadisine denizden ulaşım için en yakın nokta olması belki mantıklı nedenler olarak görülebilir. Belki de kasabanın içinden geçen çay , eskiden liman olan küçük koyu doldurmuştur. Kim bilir..?

Yani demem o ki..o kadar zor bir coğrafya ki , hani burada bir yerleşim yeri kurmak, ya da yaşamak gerçekten akıllı işi değil.. Kasabada yaşayan denizcilere takılan lakapların birçoğunun "deli " ile başlaması belki de bir rastlantı değildir. :) Hele balıkçılık yapmak bu coğrafyada gerçekten çılgınlık.

Limanda bile koca gemilerin battığı bir deniz var burada bir kere. Balıkçı teknelerinin her gün karaya çekildiği , ve her gün geri indirildiği bir balıkçı kasabası düşünün. Gecenin bir yarısı, dedenizin tüm aileyi uyandırıp, kim var kim yok , çıkan fırtına yüzünden kayıkları daha karaya çekmek için sahile yollandığınızı düşünün. sonra o havada ve o yorgunlukla, o saatte  tepenin üstündeki evinize geri döndüğünzü hayal edin.

sabah saat en geç 4 gibi denizde olup, en geç sabah saat 10 gibi dönmek zorunda olduğunuzu bir hayal edin. Ben hep, Ahmet'in hava drumunu nasıl bu kadar iyi bildiğine şaşırırdım. Oysa İnebolu da herkes Ahmet.

Poyraz'mı karayel eseceğini bilemez iseniz , ölürsünüz .. Şaka değil . Karayel eserse akşam kalır . sabah saat 4 ile 10 arası hava sakin olduğundan bu zaman dilimi içerisinde gidecek, balığı bulacak, avlanıp geri geleceksiniz. O yüzden buralarda yaşayacaksanız, havayı kitap gibi okuyacaksınız. Başka yolu yok.

Ben safdillik edip, tekneleri hava sakinken bile neden karaya aldıklarını soracak oldum. Hem Amerikalı hem Ahmet, nasıl da gülmeye başladılar.

Bir gün , bir yelkenli tekne , havayı o an için sakin bulup, sahile demir atmış. İnebolu'lu denizciler kendisini uyarır , tekneyi limana al diye. Çok bilmiş yelkenci havaya bakar ve uyarıyı dikkate almaz. Bir iki saat sonra hava patlar. Adamcağız daha kıyıdan teknesine gidemeden tekne batar. Batsa iyi , Karadeniz resmen yutar tekneyi. Alır götürür.

İŞte bu yüzden , bu ülkedeki en iyi denizciler İnebolu'dan çıkıyor. Zor yaşam şartlarına erkenden uyum sağlayan İnebolulu gençlerin çoğu kaptan, çarkçıbaşı gemi adamı oluyor. ,

Biz çok kalamadık. Havlar da daha tam ısınmadığından limandaki gemici kahvesi kalabalık değildi pek. ancak şimdi yaşlanmış bir çok denizciyi (çoğu kaptan v.s. ) bu kahvede bulmak mümkün. Hepsi bir kaç dil bilen, dünyayı dolaşmış denizciler bunlar. Ne hikayeler, ne hikayeler.. Ahmet Eylül de gel.. O zaman görevde olanlarda burada olur. Şaşırır kalırsın dedi. Hikayeler dediysek şöyle şeyler.. bir örnek vereyim. " kese " lakaplı bir İnebolulu bir denizci , bir seyir sırasında Fransa da karaya çıkar.  Ne var bunda diyeceksiniz değil mi ? Hikaye bundan sonra başlıyor. Bu " kese" ye Fransa Milli piyangosundan büyük ikramiye çıkar. Düşünün , sen kalk Fransa ya yerleş, o sırada sana en büyük ikramiye çıksın.. Hikayesini kendisinden dinleyip yazmalı..

Çok uç bir örnek diyorsanız bakın en sıradanını anlatayım size. Ahmet , Oto cam işi ile ilgilenir. Arabamız bir Kia. Arkada bir miktar cam var. İnebolu girişinde , aynı zamanda bir boyacı olan (böyle diyorum çünkü İnebolu da herkesin birden fazla işi var ) , otocam işi yapan Ahmet ustanın yanına geldik. Bu Ahmet usta aynı zamanda bir sürü dernekte ya başkan ya da sekreter. Bize çay söyledi. Çaylar gelmeden , iki dükkan yanda bir tekel var. Oraya girip, bisküvi aldım. Bir de baktım ki tekel bayi aynı zamanda çay ocağı. Adam biraz önce bizim için sipariş edilen çayları dolduruyor. (bu adamcağızın ismin öğrenmeye fırsat olmadı. aynı zamanda soğuk mezeciymiş. :) )

Çaycı, (soğuk mezeci ve tekel bayii aynı zamanda ) Çayları dağıtırken ben de bisküvinin paketini açıyorum. Bir bakıyorum bisküviler bayatlamış. Çaycı ile aramızda şöyle bir diyalog geçiyor.

- bu bisküviler bayatlamış..

Çaycı paketi alıp, son kullanma tarihine bakıyor.

-süresi geçmemiş..
-tamam ama bayat..
-kardeşim ben mi yapıyorum bisküviyi.. kim yaptıysa git ona söyle ..
-tamam ama..
-aması maması yok . Bunu ben yapmıyorum. Kim yaptı ise git ona söyle..

O sırada , dükkanın içinde birden bire bir hoparlör sesi duyuluyor. Belediye bir konu ile ilgili anons yapıyor. Karadeniz kasabalarının çoğunda var bu sistem.Ben yine şaşırıyorum. Ne işi var ki belediye hoparlörünün dükkan kapısında. ?

benim irkildiğimi ve şaşırdığımı gören Ahmet usta gevrek gevrek gülüyor.. 

Malum ben şu şu derneklerin başkanı şu şu derneklerde de görevliyim. Burası şehir dışı olduğundan buraya da bir hoparlör taktırıdım. Şimdi olan biteni rahat rahat duyuyom..


Ahmet dayanamıyor araya giriyor. Basıyor şakadan odunu bunların kafasına.

Yahu ne yaptınız siz ya.. şu adam şu anda buraya gelen tek turist bu gün.. Yaptığınız muameleye bakın.. sonra şikayet ediyorsunuz turist gelmiyor diye.. Böyle yaparsanız turist mi gelir kardeşim?

Gülüşüyoruz.. Çaycı gidiyor. Gider  gitmez tüm suçu çaycıya yıkıyor Ahmet usta.. 



gerisi de gün içinde reisler..


-












  • IP logged
« Son Düzenleme: 12 Nisan 2017, 11:14:41 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#3: 12 Nisan 2017, 13:31:11
Şimdi efendim bu İnebolu insanı dedim ya biraz farklı. Bir kere herkesin tüfeği var. Misal evde oturuyorsunuz, bi baktınız bahçeye bi çulluk kondu.. usulca cam açılıyor ve dan.. dan..! Çulluk cepte. Yani burada avlanmak spor filan değil. Bakkaldan ekmek almak gibi bir ihtiyaç.

Buralar biraz şu meşhur Roma imparatorluğuna direnen Galyalılar gibi. Kaderin cilvesimidir nedir?   Ahmet'e aldığımız teknenin adı malumunuz Asterix .

Şimdi bir çarşı düşünün. Amerikalının eniştesi beyaz eşya satıyor. Önüne ünlü markanın kahve makinelerini koymuş. Güya kahve makinesi tanıtımı yapıyor. Muhtemel , firma bunlardan böyle bir şeyler istemiş..Tezgahta bir firma elemanı kız duruyor.

Kahveleri kız pişirecek ama enişte içeriden çıkıp geliyor. Denk geldiği komşuları dahil herkese zorla kahve satmakta. Firma elemanı kız çıldırmış halde.

- Ameeeet. kaave istiyonmu.. ?
-yok bea... yeni veedin ya..
-İç be bitane daha..

Böyle bir yer işte İnebolu.

Bu sert doğal şartlar , bu insanların tüm yaşam biçimlerini etkilemiş. Bu bölgenin evleri malum meşhur. Safranbolu evleri, Kastamonu evleri malum. Ama, İnebolu evlerinin eline su dökemezler. Ben bir kaç fotoğraf çektim ama benim çektiklerim inşaat mühendisi gözü ile detay fotoğraflar. sizin hoşunuza gitmeyebilir. İnternette çokça var. Ahşabın üzerine beziryağına yedirilmiş, köklerden yapılma bir "aşı boyası " sürüyorlar. 17 litre bezir yağına 3 litre toz. Bordo renkli. ahşabı koruyor ve inanılmaz bir renk veriyor. ama en ilginci çatı. Çatıda kiremit yerine kayrak taşı benzeri yöresel bir taş , kiremit olarak kullanılmakta.

Şu anda bu taşı kiremit olarak kullanabilecek hiç usta kalmamış. Bu yüzden birçok evin çatılarının çok detaylı resimlerini çektim. düzensiz görünen ancak çok ilginç bir işçilik. Köşe detayları, birleşim detayları ve çatı işçiliğinde en önemlisi olan başlangıç detayları .. Hepsi mevcut. Öyle bir işçilik ki , hiç bir şey ile bağlamanıza gerek yok.. O yüzden de çatının eğimi çok önemli. Kar tutmayacak kadar dik. Ancak taşın düşmeyeceği bir eğim. Yine internette var. Benim fotolar biraz detay kalabilir. Bizim Kaan Özkan bunların simetrisini beğenmeyebilir.  ;) Ancak uzaktan da yakından da muhteşem.

Kiremit yerine bu taşın kaplanmasının bir nedeni var. Kiremit , İnebolu şartlarında çatıda duramıyor ve uçuyor. Birincisi bu. Bir diğeri ise , Çatıdaki ağırlık , ahşap binanın çalışmasını ve rüzgarda hareket etmesini önlüyor. Hesap edin nasıl esiyor esti mi oralar..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#4: 12 Nisan 2017, 13:44:28
Ersin reis,

Çok güzel konu olmuş ilgiyle takip ediyorum  C:-)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 219
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#5: 12 Nisan 2017, 14:09:58
Ersin ciğim sen hiç emekli olup "sakin" bir Karadeniz kıyısına yerleşen duydun mu? Çaycı kardeşime direnmemekle iyi yapmışsın,bayat mayat ne verdiyse sessizce al çık.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 248
  • Arayanlar bulamaz , bulanlar arayanlardır
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#6: 12 Nisan 2017, 18:55:41
Her zamanki gibi döktürüyorsun Ersin reis..
  • IP logged
I need your clothes your boots and your motocycle

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#7: 12 Nisan 2017, 23:28:39
Resimleri kendine saklamış, bir sürü resim çektiydi oysa.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#8: 13 Nisan 2017, 03:21:50
Serkan ve Bülent reisler teşekkür ederim.. Kamil abi öncelikle geçmiş olsun. dediğin kesinlikle doğru..

Ben eşimden dolayı, Giresun taraflarını biliyorum. Batı Karadeniz'i de bilirim. Ancak bu coğrafya bence Karadeniz 'in en zor coğrafyası. Hani nereye bir yerleşim yeri kurulmaz derseniz orası işte Orası İnebolu derim.

İlk zamanlarda muhtemeldir ki çayın döküldüğü korunaklı bir koy vardı. Ahmet'in dediğine göre bu derboyunda eski zamandan kalma liman kalıntıları bulunmuş. Ancak bildiğim kadarı ile ciddi bir arkeolojik kazı yapılmamış İnebolu da.

Şimdi bu İnebolu denizcileri ilginçler. Karadeniz de ulaşımı böylesine zor bir kasabaya geldiğinizde ve denizci kahvesine oturduğunuzda burasını da sıradan bir kıyı kasabası sanırsanız çok yanılırsınız. Bu kahvede ciddi bir ticaret filosunu yönetecek kadar kaptan, çarkçıbaşı , deniz adamı var çünkü. Üstelik bu insanlar yıllarca dünya denizlerinde dolaşmış , dolaşmakta olan insanlar.

Şimdi daha iyi anlıyorum geçen sene Amerikalı ve Alaskalı'nın nasıl olup , 5,5 günde İstanbul , Pendik'ten Marsin'e gittiklerini. Birisi çarkçıbaşı, diğeri Okyanus gemilerinde yıllarca kaptanlık yapmış iki İnebolu'lu denizci.

Bizler , gemi yollarından kaçarken bu ikisi sanki altlarındaki yelkenli tekne bir gemi imiş gibi gemi yolundan gittiler. Gemilerin her türlü davranışını çok iyi bilen bu iki kurt denizci , Yatçılık tarihinde görülmemiş bir sürede tekne transfer ettiler.

Bir gün , İnebolulular bir bakarlar ki liman dışında bir yerlerde iki adet t şeklinde iskele inşaatı başlamış. Ahmet 'in babası , inşaata gider , ne yaptıklarını sorar. İki adet " mahmuz" tabir edilen T iskele yapılmakta olduğunu öğrenir. konum itibarı ile bu iskelelerin burada tutunamayacağını söyler. Her haltı bilen Mühendis efendi ile aralarında şöyle bir diyalog geçer.

-Evladım bu iskele durmaz burada.
-olur mu amca.. biz bunlardan bir sürü yaptık doğu Karadeniz de .
-Evladım , orada olur da burada olmaz.

Ahmet 'in babası , bir güzel doğu Karadeniz'in hava şartlarını anlatır. sonra da İnebolununkini.. Doğu Karadeniz'deki poyraz etkisi ile İnebolu daki fark anlatır. Adamlar doğal olarak dinlemezler. İskeleler yapılır. 15 gün sonra geldiklerinde ne iskele kalmıştır ne de kalıntısı:) Hani şu esenboğa isimli ankara havalimanı gibi. Ankara da yapılabilecek en yanlış yere yaparlar havalimanını. Şantiye kurulan köyün adıdır Esenboğa.

Benzer bir hikaye de hemen limana giden yol yapımında yaşanır. Ben gittiğimde bu yol tadilattaydı. Burası tam da meşhur Liman kahvesinin tam önü. Yol , deniz kenarından limana giriyor. deniz sol tarafta ve liman girişine çok yakın sağ tarafta da Belediye binası var.

Şimdi efendim geçtiğimiz yıllarda , yine çok bilmiş mühendisler, bu yol çok zarar gördüğü için bu yolun önüne az bir eğim ile taş dolgu yaparlar. Bu az eğim sayesinde denizin buraya kum taşıyacağına ve bir kumsal olacağı hesaplanır.

Malum bizim İnebolulu denizciler , tam da liman kahvesinin önündeki bu inşaatın yaratacağı sıkıntıları anlatmaya çalışırlar. Elbette kimse dinlemez. Kahvede oturan bu balıkçılar mı bileceklerdir bu işleri canım?  Yaz dönemi inşaat biter.

İlk fırtına da dalgalar belediye binasının ikinci katının camlarına patlamaya başlar. :) Tatlı eğim verilen, kumsal olacak diye hesap edilen taş dolgu dalgaları doğruca belediye binasına taşır. :) Şimdi o bölgeyi yeniden yapıyor mühendisler. Merakla bekliyorum artık ben de bakalım gelecek kış duracak mı o yol.

Şimdi biraz da kaldığımız Ahmet'in ahşap İnebolu evini anlatmam lazım. fotoğraf özellikle koymuyorum. Moraliniz bozulur. Ahmetlerin evi , limanın dış taraflarında bir yamacın üzerinde inşa edilmiş. iki katlı, ahşap. alt kat eskiden ahırmış. Hayvanlar orada olurmuş. Evlerin hepsinde ocak tabir edilen büyük şömineler var. Bildiğiniz şöminenin iki buçuk katı kadar. Artık kullanmıyorlar. Evin etrafı yüksek duvar ile çevrili. Ortasında küçük bir avlu, avlunun diğer ucunda ise küçük bir beton kulübe var. Bu ayrıca yaz aylarında kullanılan bir mutfak. evin Tüm odaları deniz görüyor. Sabah uyandığımda , gördüğüm manzara şuydu , face de paylaştım şimdi görseli. Pırıl pırıl güneşli bir havaya uyandık. Oysa bir gün önce İsfendiyar dağlarından geçerken kar yağıyordu. alabildiğinize uzun , yemyeşil bir
yamaç. arkasında koca Karadeniz. Kuş seslerinin dalga seslerine karıştığı tertemiz bir hava.. Yok böyle bir güzellik..

İlk akşam yemeğini Ahmet'in evinin hemen karşısında oturan yakın akrabalarının evinde yiyoruz. Sofra mükemmel.
ağzınızı sulandırmayayım şimdi. Yok Yok işte.. Sonrasında Amerikalı' nın limandaki kulübesine gidiyoruz. Amerikalı da kendi tuttuğu palamutu hazırlıyor.. Mısır ununa bulayıp, tavda kızgın yağda kızartıyoruz. Amerikalı rakıları da açıyor.. Öf ülen Öf.. iyi ki gelmişim..

Biz Amerikalı ile parlatırken, Ahmet, balıkları pişiriyor. Yine ortamın en küçüğü Ahmet.. işler teknedeki gibi yine O 'na kaldı.

Dünya denizerinden, inebolu'dan, Amerikalının kendi yaptığı teknesinden konuşup duruyoruz.. Zaman su gibi akmış. Üzerimizde tatlı bir yorgunluk..

Sabah, daha akşam yediklerimizi yakamadan doğru kahvaltıya. Şimdi bu ülkede bir "etli ekmek" denen birşey var ise Konyalılar kusura bakmasın ama bu İnebolu da yapılmakta. Yok böyle bir lezzet reisler. Üç koca etli ekmeği hiç öyle hızlı hızlı değil , keyifle , çay ile ve İnebolu 'nun meşhur kızılcık reçeli ve diğer reçelleri eşliğinde keyifle götürüyorum. Bak şimdi sabahın bu saatinde canım çekti yine..





 



  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#9: 13 Nisan 2017, 09:47:57
Yazdıkça daha iyi yazıyorsun.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#10: 13 Nisan 2017, 15:27:28
Yazdıkça daha iyi yazıyorsun.

Katılmamak elde değil , Ersin reis çok keyifle okuyorum yalnız resimleri de rica ediyorum . Resimleri görünce off diyeceğim ama olsun  !O__.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#11: 14 Nisan 2017, 07:39:17
Topu topu 12 saat kaldığım İnebolu ile ilk anlatacaklarım bunlar sevgili reisler. Ancak yol üstündeki Kastamonu'yu da bahsetmeden geçmek olmaz. Çok güzel bir yer. Çarşısında yediğimiz döner muhteşemdi. Selçukluların ciddi eserlerinin olduğu , tertemiz ve düzenli .. Çarşısındaki taş baskı örtüler ve el sanatları çok hoş. Ama özellikle sattıkları atletler çok iyi. Kışın sıcak , yazın serin tutan bu pamuklu atletler özellikle biz tekneciler için çok uygun. Hem kendime hem eşime aldım.

Özellikle eylül de tekrar gitmek istiyorum İnebolu'ya. Denizci kahvesinde oturmak, ve saatlerce bu maceralarla dolu hayatları dinlemek istiyorum..

Eylül de görüşürüz İnebolu.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 271
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#12: 14 Nisan 2017, 08:56:14
Ersin Reis
Güzel paylaşımların için teşekkürler sayende gözümde canlandı hepsi,
Çayın yanında simidimizi tahvisye ederim bidahaki sefere,
Hoş bir gezi ve sıla i rahim olmuş Ahmet reis içinde, bu vesile ile oradaki  dost ve büyüklerine de  selam ve saygılarımı iletmek isterim.
Diğer reislerin de belirtiği  gibi resimleri dörtgözle bekliyorum.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#13: 14 Nisan 2017, 10:33:20
Ersin Reis,

İnebolu’yu hiç görmedim. Ama ilkokul öğretmenimiz Kurtuluş Savaşını anlatırken İnebolu’nun zafere katkılarını o kadar iyi anlatmıştı ki, Türkiye’deki pek çok ili doğru düzgün bilmezken bu güzel ilçe benim kalbimde özel bir yer etmişti. Hatta isim şehir oynarken bile “İ“ harfinde İnebolu yazardım. İnebolu’yu bilmeyip mızıklanarak itiraz eden arkadaşlara da şaşırırdım. 

Gittiğimiz ya da gidemediğimiz yerleri senin o sıradışı bakış açınla okuyabilmek büyük keyif veriyor. İnebolu’yu Galya’ya benzetip Asterix’e bağlantı yapmana şapka çıkarıyorum. Ben de şapka devrimini İnebolu’da başlatan Atamıza selam ediyorum. 

Ahmet Kabaalioğlu gibi mütevazı, canayakın ve  gerçek bir denizciyi yetiştirdiği için İnebolu’yu merak ediyordum.  Şimdi orası bana daha da çekici hale geldi.  Bir dahaki sefere İnebolu’ya birlikte birkaç günlük bir gezi yapabiliriz.

Güzel anlatımın için tekrar teşekkürler.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Nisan 2017, 10:35:15 Gönderen: Mücahit Karabaş »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnebolu ya gittim .. dönücem..
#14: 14 Nisan 2017, 10:46:27
eh yeri geldi yazalım.. İnebolu ya gitmek biraz cesaret işi.. Atamız gitmiş bir de devrim başlatmış.. İneboluya gidene kadar bir sürü yerden geçtik.. Her yerde referandum pankartları.. Çoğunluğun ne olduğunu söylememe gerek yok. ama İnebolu da hiç yok. :) İnebolu dan pek bir şey beklenmiyor sanırım.. :) O yüzden Türkiye nin Galyası diye bahsettim..

Bu konuda da sıra dışı bu inebolulular.. Şakacı ,nükdedan insanlar..

Çarşıda , görünüşlerinden farklı bir siyasi görüşü olduğu anlaşılan üç kişi yürüyorlar.. Küçücük yer , herkes herkesi biliyor.

Dükkanlardan birisinin sahibi karşı dükkanda oturan emekli öğretmene sesleniyor.. Öğretmen dediğimiz emekli ve 1966 dan beri İnebolu da ilkokul öğretmenliği yapmış 80 e merdiven dayamış bir eli öpülesi amca. Neredeyse bütün İneboluyu okutmuş.

-Hocam hocam şu geçenler senin talebeler değil mi.. ? (bağırıyor karşı kaldırıma)

-evet onlar
-
-hocaaaa  sen bunları iyi eğitmemişin bak..   ---------- olmuşlaaaaaa..

-ben ilkokulda eğittiydim bunları .. bir kısmınız sonradan bozuk çıkıyooo...

-yoldan geçenler de İnebolulu.. bütün bu konuşmaları duyuyorlar.. Bu sataşmaya rağmen hocalarına selam verip , yürüyorlar..Hoşgörü bu olsa gerek.. 

-İşte inebolu böyle bir yer dostlar..

Türkiye nin en kuzeyinde.. her görüşten insanın yaşadığı, ancak hoşgörülü insanlar bunlar. Belki de şartlar onları öyle yapmış. Biraz dan çıkacak fırtına gerçek.. gerisi yalan..




  • IP logged

 
Yukarı git