Dün, saat artık 13.00 a yaklaşırken , içinde bulunduğum toplantıyı kısa kesip, bir diğer randevuya gidecekmiş gibi Barınağın yolunu tuttum.
Neredeyse üç gündür İstanbul 'da hiç rüzgar yoktu ve ben her gün tekne de iş yapmaktan, yelken yapamamaktan daral gelmiş vaziyette pırıl pırıl bir havada ve sert poyraz eserken barınağa vardım.
Gerçi iyi de oldu, ana yelken bumbasını tutan çift dilli makaraları elden geçirme fırsatı doğdu. Makaraları tutan paslanmaz saplamaları söküp, (bunlar ahşabın sürtünme gücü ile duruyorlar anacak zamanla gevşediklerinden yük altında tehlikeli olabilir gerekçesi ile bunları zaman içinde değiştiriyorum ) ahşap aşındığından bu saplamalar da ahşabı bir arada tutmakta zorlanıyorlar.
Ben bunları pirinç , vida olarak çekilmiş saplamalar ile değiştiriyorum. ahşabı bakılmamış makaraları da ireco ile değiştirip, aynı işleme tabi tutuyorum. Çok meşakkatli bir iş. Birmakarayı bu şekilde toplamak neredeyse bir gün filan sürüyor.
İşte , ana yelkeni tutan bu çift dilli iki makaranın , saplamalarını çıkartıp, ahşaplarını temizledim. emprenye ettim ve priniç diş açılmış saplamalar ve somunlar ile sıkıştırıp, yağladım. evladiyelik oldular..
Neyse bu makara tamiri ayrı bir iş. Sonra fotoğrafları ile daha detaylı yazarım.
Poyraz sert, yelkenleri hazırladım. Yan komşu , ahşap lobsteri üzerinden atıp tutuyor..
-Yelkene mi çıkıcan..
-hı hı..
-Hava sert !
-hı hı..
-sen bi de gelince bu hazırladığın yelkenler toplıycan di mi..?
-hı hı..
-Ben bi kontak açıp gidiyorum ama..
-Git araba kullan o zaman.. Ne işin var denizde..?
-Ben uğraşamam abi..
-Hı hı..
Bu arada yelkenler hazır. Flok için Leo 'dan esinlendiğim aksamı deneyeceğim. Iskotaları kıça taşıdım. Bakalım sert havada ne olacak.
-Nereye gidicen..
-Kalamış 'a .. Mazot alıp dönücem..
-Bana da alırmısın.. ?
-Olur ver bidonunu.. ya da istersen gel benle..
-Tamam.. ama yatırıcan mı tekneyi.. ben öyle severim yelkeni..
-hı hı..
Seyir başladı. Komşum aileden denizle haşır neşir. Dedesi kayık imalatçısı imiş.. Önce bocurum.. Sonra trinket..
Hava sert.. Yavaş yavaş yol alıyoruz. apaz seyirdeyiz , yönümüz Öreke kayası.
-Bu kadar mı gidiyo bu..
-yok az daha gider..
Flok ile birlikte Tayo Mar , sadece bu küçük üç yelken ile 4,5 ve üzeri yol almaya başlıyor. Hava 15 knot civarı ancak soğuk olduğundan hava yoğun.. Üstelik sadece 5 derece yattık.. Konfora bak.. Hastayım bu tasarıma.. Bana göre yelkende son nokta budur.
Misafirimin de keyfi yerinde.. Biz muhabbet ediyoruz. Tayo Mar, zaten yolu biliyor. Kalamış 'a yaklaştıkça hava sertleyip, daha bir kuzeyli oluyor. Acemi iken tam da burada yelken trimlerini yapamaz, boğaza doğru , moda koyunun dışına doğru yol almak zorunda kalır, sonra marinaya dönebilirdim..
Şimdi , iyice orsalayıp, Suadiye oteline doğru , kıyıya yaklaşıyorum. Kıyıya iyice yaklaştıktan sonra Öreke kayasına doğru apaz seyrine geçiyorum.
Bu öreke kayaları malumunuz meşhurdur. Hemen Moda koyunun güney girişindeyer alan bu kayların gerisinde uzunca bir döküntüsü vardır. Bindirdim bir kez oradan biliyorum. Omurga salmaya olan aşkım o sırada depreşti. Karaya aldığımda, tek zarar gören pik döküm salma üzerindeki zavallı kekamozlar olduğunu gördüm..
Bu öreke kayası ve döküntüsü ile kara arasnda derin ancak dar bir kanal vardır. Kalamış yelkencileri için dillendirilmese de burası bir racon kesme yeridir. Özellikle koy girişi. Fenerbahçe stadı yönünden gelen poyraz burada iyice sertler ve bu dar kanalda neredeyse tem kafadan gelmeye başlar.
İşte , bu şartlar, " bu iş böyle yapılır kardeşim " diye kıyıdakilere ve diğer yelkenlilere racon keseceğiniz şartlardır.
Önce kayaya doğru rota tutulur. Döküntüler Kuzey yönünde olduğundan , kayanın güneyi derindir. ancak kara tarafında da döküntüler bulunur. O yüzden tam kaya kerteriz alınır, iyice yaklaşılır. Tekne orsa yol aldığından ve geçit çok dar olduğundan , tekne iyice bayılır. İskotayı boşlayıp, hava da kaçıramazsınız. Yoksa doğru kayaya..
Örekenin tam hizasına doğru tramola atılır. Hoop doğu dar kanala. Bu sırada asla hata yapmamalısınız. İşte Tayo Mar'ın özellikleri tam bu sırada devreye girer. Bocurum ve trinket , kendiliğinden kontra değiştiriverir. Floğu hemen almasanız da olur. Biraz rahatlayınca , floğun da kontrasını düzeltirsiniz.
Öreke kayası sorunsuz geçilmiştir. Dün, yine bu manevrayı yaparken , bu dar kanalda bir de Fenerbahçe kulübünün eğitim teknesi de koydan çıkış yapmaktaydı.
Ben gıcığım bunlara. İlk tayo Mar ile yelken yaparken bunlar koyda üstüme üstüme sürerdi. Ben de baktım olmuyor, civadramla bunların üstüne sürmeye başladım. Bir keresinde ciddi inatlaştık. Hiç istifimi bozmadım. Civadra çok işe yarıyor bu durumlarda..
Beni tanıyan tekne , kanalı bir an önce terk etti.
Bu civadra ile motoryat kıstrmışlığım vardır. Bilenler bilir..
Yelkenleri toplayıp, mazot iskelesine yanaştık. O da ne..?
Hep , karşı pantonda duran , çok hoş 12 m. bir ahşap yelkenli, bu sefer mazot iskelesinin önüne aborda olmuş.
Pompacı ile muhabbet ediyoruz.. Kimin bu.. eeskiden çok sözü geçen önemli bir politikacınınmış. satılık mı diye soruyorum. Bilmem. Yeni bir tekne yaptırıyor , belki satar , sorayım diyor pompacı.. anahtarlar da kendisinde imiş..
İstersen gezelim diye teklif ediyor.. Offf şansa bak.. Tabi diyorum hemen gezelim..
Buyurun..
veeee sürprizz.. sobaya bakarmısınız..
Sevgili dostlar bu tekne Rame .. 1926 yapımı.. ahşap.
Bu tekne suya indiğinde, Atatürk hayattaydı. Millet Meclisi daha açılalı 3 yıl olmuştu. Babam daha doğmamıştı..
İşte ahşap tekne ömrü.. Bakarsanız sonsuz.. Şu zerafete bakarmısınız, ? Hele soba.. ? Banyo..?
Yok böyle bir şey.. Oturma gurubuna bakınız.. Helal olsun eski ve kudretli politikacıya .. en azından iyi yaptığı şeyler de var bu politikacıların..
Bakalım bu gün haber gelecek.. Belki satar bu eski, kudretli politikacı teknesini..
Neyse , biz mazot ve suyumuzu alıp, tekrar moda koyuna açılıyoruz.
Komşum daha da yatsın istiyor tekne.. Yelkenli dediğin yatacakmış.. Hayhay komşu hayhay..
rüzgar iyice sertlemiş. 20 knota yakın.. Madem yatacağız , ana yelken lazım.. ana yelkeni ikinci camadan da açıyorum. peşinden , trinket ve flok.. Komşum soruyor ,
-kuyruktakini açmayacakmıyız.. ?
-gerek yok.. bu bizi gövde hızına ulaştırır..
Daha ana yelkeni açarken , moda koyundan pupa seyri ile açılıyoruz. Ben daha Trinket ve Floğu açarken bakıyorum Örekeyi hizalamışız.. Hava daha da sertleyecek belli.
Apaz Seyre döner dönmez, Tayo Mar , hızlanıyor. Küpeşte suda. Komşu yatsın dedi diye ana yelken iskotasını boşlamıyorum. İyice yaklaşıyorum rüzgara. Komşu havuzlukta zor duruyor. ama keyfi yerinde. İyi denizci.
Rüzgar , sağnaklar ile bindiriyor. 5,5 6 knot hıza ulaşıyor Tayo.. Civadra , çarmıhlarına rağmen, 3 derece kadar esnemiş, titriyor.
Artık otopilot yetmiyor.. Dümendeyim.. Teknem ve ben.. O beni bilir ben O 'nu.. Dümeni okşuyorum.Hadi yavrum gidelim..