Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE

  • *
  • İleti: 5847
    • Son Denk Kayıkçısı
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#15: 15 Haziran 2025, 07:24:17
Ahmet'ciğim, fotoğraf yükleme bana sihirbazlık kadar uzak, teşekkür ederim.
Ne demek abi siz gönderin , resimleri biz iletilerin altına ekleriz. Bu arada doğru iletilere ekleyebiliyormuyum bilmiyorum. Çok merak ettiğim bölge idi bu nedenle keyifle okuyorum.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#16: 15 Haziran 2025, 10:39:55
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE  VI.
Her iki kaptan da uyuyor. Saat 08, nöbet  sırası bende. Parçalı bulutlar, Güneş'i ara sıra kapatsa da sıcak başladı. Motoryat kaptanı Zvonko,  aradaki mesafeyi koruyarak sancak kıç omuzluktan bizi takip ediyor. Biraz sıkılmış olmalı ki, bir saat önce telsizden bizim kaptana ;
- Hava fazla esmiyorken bunu değerlendirelim, hızımızı arttıralım
diye çağrı yaptı.

Petar da;
- Bu bizim motorun en tasarruflu devri. İki saat önce de ulaşsak nasılsa gece olmuş olacak.Bu nedenle aynı hızda kalalım
dedi.
Kendime bir kahve daha yapcağım. Arkadaşlar uyanınca da etli patates yemeği pişirmeyi planladım. Malzemeyi bol tutup ekibi iki öğün, aynı yemekle doyururum. Sırplar demlik filan bilmediği için çay yapamadım.İnce belli bardakta çay içmeyi özledim. Onlar buna "Rus çayı" diyorlar.
-Biz onu ancak üşütüp hastalalanınca içeriz.

   Sırbistan 7 milyon eğitimli nüfuslu, Lityum, Kurşun, Altın, Toryum gibi zengin madenleri var.  NATO tarafından bombalanmış ancak toparlanmağa çalışan bir ülke. Su topu takımı Olimpiyat Dünya şampiyonu, teniste de Cojkovč'i yenebilen yoktu, Kadınlar voleybol Avrupa şampiyonu, Basketbolda Dünya 2.si, Küçük bir ülkeden söz ettiğimizi göz ardı etmeyelim. Elbette bu başarılar bir tesadüf değil. Yugoslavya'nın kurucu önderi J.B.Tito' nun ( Öyle yakalanınca ; Benim annem de Türk. Gerekirse ülke için yararlı olurum. Diyerek korkakça, silik ve yavşayandan önder olmaz. Kelle koltukta, M. K. Atatürk gibi, Tito gibi düşmana direnmekle olur.) modern bir ülke yaratmasının payı büyük. Atatürk hayranı Tito, Atatürk'ün deyimiyle uygulanan "Devlet Sosyalizmi " modeli ile büyük ilerlemeler sağlamıştır. Bizdeki gibi ağır sanayi, şeker fabrikaları, dokuma, tekstil, kağıt, fabrikaları, demir, çelik endüstrisi kurmuş, yurdunu demir ağlarla örmüştür. (Bizde Rabbim tedavi için Clivland dedi diyen , cehennemde ateşi bol olsun, K.Unakıtan şöyle demeç vermişti; -Sat sat bitmiyor.) Tito Tam bağımsızlık şiarından hiç ayrımamış Zalim diktatör Stalin'e rest çekmiştir. Ona gönderdiği bir mesajda şöyle yazmış;
-Sayın Joseph, şimdiye kadar bana dört kez suikastçi gönderdin, hepsini ele geçirdik. Bu işten vazgeçmelisin. Sana bir tane gönderirim ikincisini göndermeme gerek kalmaz.

Atatürk hayranı olan Tito, girişi kayalık bir kanyonda, uçakların manevra yapamayacağı beton ile güçlendirilmiş sığınağının çıkış kapılarından birisinin şifresi " İstanbul ".
 Yugoslavya bölünme sürecinde sınırları dışında kalmış Sırp'lar, Sırbistan'ın en büyük sorunlarından birisi. Özellikle Bosna Hersek'te, ardından Kosova'nın Mitroviča şehrinde çok sayıda Sırp yaşıyor.
Bosna'da  %50 Müslüman, %30 Sırp (Hristiyan Ortodoks), %15 Hırvat (Hristiyan Katolik) var.
 Aynı dili konuşan, aynı kökten gelen bu insanları ayıran tek şey farklı Din ve mezheplere mensup olmaları. Her yıl, bir kesimin başkan olduğu, A.Birliği komserinin hakemlik (aslında çok büyük yetkileri var) yaptığı, çerçevesi DAYTON Anlaşması ile çizilmiş. Bu adaletsiz ve her üç toplumu da gelişmeye kapatan anlaşma tarihin çöplüğüne gitmeye mahkum olduğunu düşünüyorum.Çünkü istenildiğinde ateşlenebilecek bir bombadır.
Çözüm:
 Almanya -Belçika, Yunanistan -Bulgaristan, Yunanistan -Türkiye arasında yapılan nüfus mübadelesidir.
Onlardan farkı Tarihçilerin, Coğrafyacıların, hukukçuların, Politika, askerlerin oluşturacağı komisyonun istekli, samimi sınır anlaşmasıdır. Bunu hayalci bulanlar olabilir. Herşey hayal etmekle başlar ve ABD in gücü sınırsız değildir.
Unutmayalım, ayağında giyecek botu olmayan, lastik terlikle gezen Yemen askerleri, ABD donanmasının gözde  uçak gemisini vurdu ve ABD ye tamir için gitmeye mecbur bıraktı.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 30 Haziran 2025, 00:14:20 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#17: 15 Haziran 2025, 21:20:44
Romanya gümrüğünde polis memurunun gelmesini bekleyen arkadaşlarım!
A.Birliği ülkeyi öyle soyup soğana çevirmiş ki görüntü Zambiya'yı andırıyor. Bu işlerde acımak yok. Fabrikalarını Almanlar, Madenlerini ( bolca petrol çıkıyor) USA ve Fransızlar almış.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Haziran 2025, 22:28:42 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#18: 15 Haziran 2025, 21:32:10
  Sizce böyle nüfus yapısı olan bir ülke, ne kadar süre barış ve huzur içinde yaşayabilir?
Bosna'da önlem alıp savaş çıkmadan önlem almalı ve plan yapmalı.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Haziran 2025, 22:25:39 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4275
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#19: 15 Haziran 2025, 21:50:19
Slogan attırmayın bana Cevat abi. :)
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#20: 16 Haziran 2025, 18:40:17
 At, haykır fakat evde ve kısık sesle. Abdülhamit döneminde, burun demek, Girit kaybedildiği için Girit, Makedonya demek yasakmış. Hafiyeler hemen
gelip derdest ederlermiş. Benzer hatta daha beter günler içindeyiz.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 30 Haziran 2025, 00:08:07 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 65
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#21: 16 Haziran 2025, 21:51:55
Cevat kaptanım
Kaleminize sağlık.Balkan göçmeni kökenli bir hemşeriniz olarak ilgiyle takip ediyorum.

Selametle
  • IP logged

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#22: 17 Haziran 2025, 12:33:13
Ooooo. Hürriyet kahramanı, Halk fedaisi, (Abdülhamit'e ilk başkaldıran. Daha sonra Enver bey, Atıf Kamçıl ve diğerleri harekete geçti) Osmanlı karşıtı Bulgar, Yunan çetecilerinin ( O dönemin pkk sı) korkulu rüyası Resneli Ahmet Niyazi Bey'in hemşehrisi Hakan'cığım, Merhaba.

Not: İlk teknemin adı Resneli Niyazi idi. Bakınız; Resneli Niyazi 'nın Seyir Defteri.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 30 Haziran 2025, 00:07:56 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 65
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#23: 17 Haziran 2025, 17:29:35
 :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#24: 21 Haziran 2025, 22:45:48
    Bundan önce üç gün kaldığımız Şahinburgaz köyü ve limanı. Sevgili arkadaşım Mücahit iki günlük bağlanma paramı bile ödemiş. Merhaba dediğim zararla kalkıyor adeta. Bir de arkadaşları her gün uğrayıp, bir eksiğin var mı ağbeyim diye soruyorlar. Sırp arkadaşım Petar bu ilgiye şaşırıp
" -Sen mühim bir kişisin de benden gizliyorsun galiba " diyor
  Buranın ahalisi 1924 Yunanistan ile yapılan mübadele anlaşması kapsamında gelmişler. Tanıştığımız bir teyzenin dedesi ve ninesi yeni evliler imiş. Neyi var neyi yoksa büyük bir gemiye ( Bu büyük gemi dediği o dönem hizmet veren Gülcemal vapuru olmalı) yüklediklerini, bunlar arasında keçiler hatta değirmen taşı bile varmış. Taş mühim çünkü neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Buğday olmazsa arpa, mısır bulur, öğütür hayatta kalırız diye düşünmüşler. Gelince devlet onlara bir hafta kazanlarda et, yemekler kaynatıp yerleşmelerine yardımcı olmuş. Bebekleri dahi birey sayıp, nüfusa göre arazi ev, ortak kullanım koşulu ile tarım aletleri vermiş.
TBMM  o dönemin koşullarına göre gerekli önlemleri almış. Karantina gözlem ( Örneğin Tuzla'da Tahaffuzhane caddesi var) yerlerinde sağlık taramaları ile yaygın hastalık olmaması için çalışmalar yapılmış.
Ey büyük Atatürk'ümüz nelere kadir oldun. Namuslu, çalışkan ekibinle her şeyi mümkün olduğunca hallettin.

İlk gelenler bizim büyüklerimiz gibi çok güçlük çekmişler. Ancak sonraki kuşaklar kendisine güzel bir gelecek sağlamışlar. Örneğin orada tanıştığım Mümin Kocaman yıllarca kaptanlık yapmış, şimdi büyük bir balıkçı teknesi var, Durumu iyi, huzur dolu bir yaşantısı var. Kuzeni Tamer Sezer ses mühendisi. Emekli , köye yerleşmiş. Babası Cevat Sezer sinema yönetmeni.

Diyeceğim şu ki mübadele olmasaydı orada hor görülen ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamını sürdüreceklerdi. Yunan hükümeti Türk nüfuslu köylere yerleşecek Ortodoks'lara ayda 500€ yardım kararını mecliste onayladı.

Daha ne yazayım.
Mübadeleye karşı çıkanlar kendince haklı. Çok acılı bir dönem olduğundan söz etseler de, ileride barış ve huzur içinde yaşamanın karşılığıdır o acılar.
Bosna'da hızla bu yönde çalışmalar başlatılmalı, ya da mübadele karşıtları akılcı, somut bir öneri (ler) sunmalılar. Bir öneriye karşı çıkmanın çözüm yolu olmadığını bilmelidirler.

Siz ne dersiniz?
  • IP logged
« Son Düzenleme: 30 Haziran 2025, 00:05:06 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1180
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#25: 03 Temmuz 2025, 14:43:49
Cevat Abi sağolsun seyirleriyle ilgili anektodları benimle özelden paylaşıyor. O nedenle bana "Sen premium üyesin " diyor.  :) Ben de bu şansımdan herkes faydalansın diye Kendisini foruma yazması için teşvik ediyorum.

Şahinburgaz'da güzel izler bırakıp ayrıldı. Şimdi Ege sularında seyrediyor.

Hadi Cevat Abi Limnos'a bizi de götürün artık.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#26: Bugün, 09:25:31
LİMNOS.   I.
    Tekne ile yurt dışına çıkma işlemleri önceki yıllarda çok zordu. Gümrük, pasaport polisi, Liman Başkanlığı hepsi ayrı yerlerde koştur babam koştur.
 Sağ olsun hükümetimiz yeni kararlarıyla öyle zorlaştırmış ki, bu işlemleri aracı acente olmadan yapmak artık neredeyse mümkün değil. Üstelik halkçı Çanakkale belediyesi bir gece için teknenin boyutuna göre dünyanın parasını alıyor. Örneğin bizim tekne için 2000 TL ödedik. 4 bin TL de acenteye ödeyince oldukça hafifledik. İşlemleri kendimiz yaptığımızda bazı kurumlar bizden herhangi bir ek ödeme ! isteyemiyorlardı.
Oysa acente olunca, kapalı kapılar ardında bazı işler dönebilir, fakat katiyen döndüğünü sanmıyorum.
Geceyi Çanakkale boğaz çıkışında bulunan Morto koyunda geçirdikten sonra, gün doğmadan liminos adasına doğru yelken açtık.
Hey gidi Gelibolu. Yüzbinlerce gencin can verdiği Gelibolu. Zalim İngilizler Avustralya ve Yeni Zelanda'da (Anzak terimi bu iki ülkenin adı dan geliyor.) dan topladıkları insanlara;
-Kolay bir savaş olacak. Her yerde yenilen zayıf Osmanlı Ordusunu alt edip, İstanbul'a gireceğiz. Bir deniz seyahati, bir gezi gibi düşünün.
 diyerek kandırmışlar.
Gelibolu savaşında
Surinam, Somali, Hintli askerlerin mezarı yoktur. Onları cumburlop açık denize. Anzak'lara mezarlık, kendi ölülerini de İngiltere 'ye. Böyle haindirler.
 Yaklaşık 11 saat süren seyir ile ada'nın güney batısındaki Myrina limanına girdik.
Bağlanacak yer olmadığı için demir atıp botu indirdim. Gerekli belgeleri yanıma alıp, giriş işlemlerini yapmak üzere Liman Polisi ne gittim. Önceleri işlemler çok basitti, her şey bir binada bitiyordu. Gel gör ki Yunanlılarda bizden bazı şeyleri öğreniyorlar herhalde.
 40 dereden su getirdi öyle olmaz böyle olur dedi en iyisi acenteye git dedi görevli hanımefendi polis. Dönerken dar bir aralık gördüm.  Motoryattakine kırık dökük İngilizce ile acaba buraya yanaşabilir miyim? dedim. O da yandaki küçük yelkenlinin sahibini  göstererek ona sor dedi. Ona doğru yöneldim olur ben biraz daha yanaşırım yer açılır dedi.
Botla tekneye gidip demiri topladım, gereken yere demiri bırakıp tornistan araya girdim.
 O küçük yelkenlinin sahibi İtalyan;
 -Kıyıya fazlaca yanaştığımı, rüzgar çıkınca betona çarpacağımı, biraz daha açmamı.
 Söyledi
Tamam şimdi işim var. daha sonra yaparım. dedim
-Olmaz, hemen şimdi yap, çünkü dalga gelirse kıyıya çarparsın.
Ben de konu uzamasın gerginlik olmasın diye. -Haklısın, olabilir ama şimdi polise gitmem lazım. Dedim.
Oysa bana göre çok uygun bir açıklık idi. Üstelik kıç tarafımda yatık duran büyükçe usturmaçam var. ( Plastikten yapılmış, içinde hafif basınçlı hava olan bir destek  parçası)
Yunanistan her gelen Deniz aracından boyutu oranında bir  ücret alıyor. Bizimki için 35€. Önceleri kişi giriş ve gümrük işlemleri olan 45 € ve yukarıda sözünü ettiğim 80 € verince makbuzunu ayrı ayrı yazıp veriyorlardı.
Ancak onlar da elektronik sisteme geçmişler ve gelenleri acenteye gitmeye adeta mecbur bırakıyorlar.
Yapacak bir şey yok. Çaresiz acenteye gideceğim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#27: Bugün, 09:31:48
LİMNOS  II.
  Ben o işlemlerle uğraşırken Gülay'a da aynı şeyleri tekrarlamış, benim inatçı, söz dinlemez olduğumu söylemiş. Bu arada eski bir arkadaşım Cüneyt'e rastladım. O da yelkenlisi ile bir hafta önce gelmiş. Bana giriş ücreti i internet bankacılığı üzerinden ödeyebilmem için yardımcı oldu. Sağ olsun.
Ben bilgisayar ile pek haşır-neşir değilim.
Kendimi Türkçe okuma yazma bilmeyen baba anneme benzetiyorum.
-Oğlum şurada ne yazıyor?
Diye bana sorardı. Şimdi de ben çocuklarıma cep telefonu veya bilgisayar konusunda soruyorum ve bu konularda ne kadar bilgisiz olduğumu tekrar görüyorum.
Benim ısrarcı komşum bu sefer Cüneyt'e İngilizce biliyormusunuz ? diye sordu, evet cevabını alınca büyük derdini anlatmaya başladı.
Kaç kez beni uyardığını, derhal betondan uzaklaşmam gerektiğini, bana yer açarak iyilik yaptığını, ama bundan sonra kimseye iyilik yapmayacağını heyecan ve hararetle, el kol hareketleri ile sözlerini vurgulayarak konuştu.
İlk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Her kaptan kendi teknesi den sorumludur. Başkasına zarar vermeyecek şekilde bağlanmalı, sonrasında sorumluluk  ona aittir.
Ancak bu İtalyan düpedüz manyak, açıkça deli olduğunu ancak anladım.
Çaresiz dediğini yaptım.
Pasarellanın ucunun karaya oturabildiği yere kadar tekneyi uzaklaştırdım.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 257
BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
#28: Bugün, 09:33:43
LİMNOS III.
Sonra düşündüm. Yeryüzünün neresinde olunursa olunsun. Çocukluk nasıl geçiriliyor? Mutlu ve huzurlu bir yuvada mı? Hır gürün fazlaca olduğu bir yerde mi?
Bu İtalyan bunlardan hangisinde büyüdü?
Çok etkilendiğim yazar, sinema oyuncusu, hekim hatta bence düşünür Ercan KESAL şöyle bir önermede bulunuyor;
Hayatımız " bir yumağın sürekli sarılmasıdır "
Yaşadığımız her şey ardımıza takılıp gelmekte ve doğal olarak birikmektedir.
  Bence bu çok doğru.
Belki bu ısrarcı, üzerine vazife olmayan konuyu dert edinen, manyak dediğim, beni üzen İtalyanın yumağında yün, pamuk ipi, ve orlonun yanısıra dikenli teller var.
  • IP logged

 
Yukarı git