Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Bu araba malzemeyle kumanya ve malzeme ile kaç kere doldu boşaldı bimiyorum. Bizi dünya kadar uğraştıran tüp te resimde işaretli halde görünüyor.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Uzun yola tekne hazırlamak gerçekten zor iş. Uzun yıllar kullandığınız bir tekne olsa işler çok kolay. Ama hiç tanımadığınız bir tekneyi hazırlamak  bu gerçekten zor iş. Neyin nerede olduğunu önce keşfetmelisiniz sonra çözüm onarım ve hazırlık. Sıralama böyle. Artık fırtına etkisini azalttı. Marina da daha rahat çalışıyoruz. Bu arada marina çok güzel , bazı Avrupa’lılar teknelerini buraya bağlamışlar ve marinanın hemen yanında bulunan marinanın razidanslarından ev kiralamışlar. Burada kalıyorlar. Bizimle çok ilgilenen bir Danimarkalı vardı gelip geçerken merhabalaşıyor konuşuyorduk. O bu şekilde yapmıştı. Biz marinayı çok beğendik imkanları fena değildi ve bize oldukça yardımcı oldular. Daha önce yazmıştım bu Porto Novi Marinayı da Doğuş grubu işletiyor. Yeni marina olduğu için her yer her şey şıkır şıkır.
Biz ise bir yandan çalışmaya devam ediyoruz. Benim Samatya’dan bitişik tekne komşum doğan amcamın bir lafı var. “Direğine çıkamadığın tekneyi almayacaksın” der kendisi. Kendisi 80 yaş üstünde eski bir hukukcu, hala 25 yıl önce sıfır aldığı Yeltes yelkenlisiyle ara sıra denize çıkar. Kendisinin bu şekilde iddialı sözleri vardır, ben de ondan duydukça hafızamın kenarına yazarım. Gelelim konumuzla alakasına. Biz buradan giderken sevgili Serkan Güvenen’in  trakasını yanımıza almıştık. Benim traka oldukça ağır ve valizde yer kaplıyor. Sağolsun Serkan bize trakasını gönderdi. Çevremizdekilerde en hafif ve kullanışlı traka ondaymış. Neyse efendim ben direğe çıkmaya hazırlandım yukarıda yapacak çok iş var. Bir yandan da hafa 12-15 arası esiyor. Bu arada Kemal Abi ben direğe daha önce kimseyi çekmedim dediği anda, tarakayı kendisine uzattım. O da ikiletmedi, hemen giyindi. Mantığını ve planlamasını yaptık. Aslında bir çoğunuzun sürekli yaptığı şeyler ama bir kere de bizim uygulamamızı anlatayım. Bir kere öncesinde biz tüm mandarları değişmiştik. Bu yüzden tüm halatlarımız sıfır. Bu direğe tırmanırken ana askı makarası olarak mutlaka direk tepesinden aşıran makarayı kullanmalıyız. Bu teknelerde genelde ana yelken mandarı oluyor. Balon mandarı gibi makarası askılı olan şeyleri yedeklemek için kullanmak daha doğru. Elbette bu kitabi bir bilgimidir bilmem amam benim güvenlik uygulamam bu şekilde . ayrıca trakayı da hiçbir zaman karabinayla falan takmamak lazım. Yapanları zaman zaman görüyorum ama bunun için izbarço bence en doğru çözüm. Trakayı ana yelken mandarına asınca , balon mandarını da ayrı bir harnes yada kuşakla tırmanıcı kişiye takıyorum trakadan bağımsız olarak. Direğe adamı ana yelken mandarı ile basıyor, yedeğim olan balon mandarının sadece boşunu alıyorum. Kendi teknemde basamak olduğu için sadece ana yelken mandarı ve harnes kullanıyorum. Çalışacağım yere çıkınca kendimi harnesle sabitliyorum. Yukarıya çıkan kişiye mutlaka vargel olabilen bedenine bir çanta bağlayacağımız gam yapmayan bir ince donatmalıyız. Uzun çalışmalarda mutlaka malzeme gönderme işi oluyor. Kendi uygulamamız bu şekilde. Nitekim Kemal Abimide bu şekilde teknesinin direğinin tepesine çektim. Yukarıda rüzgar epeyce fazla direği bıraktığında rüzgar onu direkten uzaklaştırıyor. O derece yani. Ama defalarca bu işi yapmış gibi profesyonelce , rüzgar oku montajı, demir feneri ampul değişimi, rüzgar ölçer temizliği, radar reflektörü montajı gibi bir sürü iş yaptı. Hele o radar reflektörü sonradan ne kadar çok işimize yarayacaktı, tahmin edemezsiniz. Tanımadığımız tekne olunca piyanolara da geçici isimler yapıştırdık.
Artık yapılacak işler o kadar azalıyor ki bir şeylerin daha tamamlandığını görmek çok keyif veriyor. Bu sırada işe o kadar çok dalmışız ki Mustafa abi geldi onu havalimanında unuttuk. Saat ileriydi geriydi derken Mustafa Abi arıyor ben havalimanındayım nereye geleyim diye. Apar topar atladık arabaya  hemen feribot meribot derken Tivat Havalimanında Mustafa Abim Banka oturmuş bizi bekliyor.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Mustafa Abi ile buluşunca kısa bir hasret giderdik. Sonra Herzegnovide ki pizzacıya gittik.Bu pizzacının menüsünü görünce morsalimiz bozuluyor. TL kazanıp euro harcamak insana  ne kadar zor geliyor. Hemen insan memleketin durumunu gözü önüne getirip üzülüyor. Kaldı ki Montenegro Avrupa ortalamasında %30 kadar daha ucuz.
Sonrasında hep birlikte tekne ye geçtik, yapılacak işler var. Makine bakımı sırada onu geceye bırakmıştık. Ayrıca teknenin isimlerini yapıştırmak için Mustafa Abiyi bekledik. Tekneye isim verme işi onun , teknelerimizi kulağına  ismini o fısıldayacak ki kademi bol olsun. Sonra isimleri gündüz gözü sabah yapıştırırız diye düşündük başladık Mustafa abiye tekneyi anlatmaya. O geldikten sonrada birkaç talim yaptık yelken aç yelken kapat, camadan vur falan filan. Balon düzeneğini donatmıştık ama Mustafa abi ayı bacağı için bir de preventer düzeneği yapmamızı istedi. Her iki bordaya da  birer makarayla istemsiz kavança önleyici bu düzeneği yaptık. İlk 48 saat boyunca da hep kullandık. Sonra başladık makine bakımına kayış değişimi vs. derken  biz aslında bu saildrive makineleri pek bilmiyoruz. Benimde Mustafa abinin de hiç sd makinesi olmadı. Orasına bak burasına bak derken saat sabaha yakın oldu. Bu arada inventör montajı, takip cihazı montajı gibi de bir sürü ufak tefek işler de yaptık. Heyecanımız biraz arttı eh artık yarın yolculuk başlıyor.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1469
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
ayrıca trakayı da hiçbir zaman karabinayla falan takmamak lazım. Yapanları zaman zaman görüyorum ama bunun için izbarço bence en doğru çözüm
Konuyu bozmadan araya ekliyeyim;

Biliyorsunuz yapılan her bağ halatın çekerini düşürüyor, izbarço da yüksek oranda düşürenlerden biri, bu yüzden dağcılar emniyet kemeri için mutlaka çifte sekizli kullanıyorlar.




öZgür (mobil tapatalk)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Konuyu bozmadan araya ekliyeyim;

Biliyorsunuz yapılan her bağ halatın çekerini düşürüyor, izbarço da yüksek oranda düşürenlerden biri, bu yüzden dağcılar emniyet kemeri için mutlaka çifte sekizli kullanıyorlar.




öZgür (mobil tapatalk)

Teşekkürler Özgür, harika bilgi. bir de trakaların dikişlerini de kontrol etmek lazım bazıları çok zayıflar.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
17 ekim pazar gecesi çok geç saatlere kadar makine bakımı yaptık. Normal zamanda çok kolay sökülen bazı şeyler böyle zamanlarda bir ters gitmeye başlıyor akla zarar. İki tane kayışı söküp takmak bile dünya kadar zaman aldı. Gerisini siz düşünün. Neyse geç bir satte yattık, o yorgunlukla nasıl uyuduğumuzu bile bilmiyoruz.Akşamları burası epeyce serin oluyor, güya iklimi İzmir’e benziyor demişlerdi ama ben İstanbul’dan daha serin buldum . Sabah erken saatte kalktık , harika bir kahvaltı sonrası iş başı. Sona kalan birkaç parça var, arabayı teslim edicez ,yakıt alıcaz, marinayı kapatıcaz falan bir sürü bu gün yapmamız gereken iş var. Niyetimiz olabildiğince erken çıkabilmek. Çünkü  18 saat toleranslı bir hava aralığını baz alıyoruz. Bu arada teknenin isimlerini minik bir seremoni ile yapıştırdık. Bayrakları yeniledik. Sancak gurcatamızda Montenegro, Kıçta Amerikan bayrağı. Ayrıca sırasıyla Arnavutluk, İtalya Yunanistan bayrakları da toka edilmek üzere sıralanmış vaziyette. En sona da Dünyanın en güzel en anlamlı bayrağı bizim bayrağımız var. Bu bayrakçılar niye bayraklara düzgün kasa yapmazlar ki. Oturdum hepsini sırasıyla bir fitile diktim, karantina bayrağı dahil hesini hazırladım. Ayrıca gurcatalarda nezaket bayrağı için donam yoktu., bu arada onları da yaptık.
Artık vakit yaklaşıyor, günlerdir yaptığımız bütün bu hazırlıkların sonuna yaklaştık.  Küçük eksikler için Mustafa Abi ile biz şehir merkezine gittik. Kemal abi’de çıkış işlemleri ile uğraşıyor. Sonrasında arabayı teslim ettik, Marina ayrılma işlemi tamam. Kemal abi öğle paydosuna girmeden Gümrük çıkışını yapmaya koşturuyor. Bizde Mustafa abi ile yakıt iskelesine yaklaştık. Buradaki dostumuz Cüneyt bizim için çay demledi. İnce belli bardakta Türkiye ‘den getirdiği çaylardan. Daha önce bahsetmiştim , yakıt istasyonunu Türkiye’den Asmira Firması  işletiyor.  Bu arada bir bilgi burada vergisiz  yakıt almak mümkün, fakat vergisiz  yakıt alabilmek için acente desteği gerekiyor. Buna rağmen karlı ama yelkenliler için çok cazip değil. Motoryat veya büyük tekneler için çok karlı olabilir tonlarca yakıt alıyorlar çünkü. Bir de bizim yakıt tankımız 110 litre, sekiz tane de 30 litrelik bidonumuz var. Bidona mazot almak falanda vergisiz mazot almak için uygun şeyler değil. Bu yüzden hiç aklımızdan bile geçirmedik. Burada mazotun litresi 1,30 euro. Yunan’da bu rakam 1,80 euro civarında seyrediyor.Biz yakıt dolumu yaparken Kemal abi de çıkış işlemlerini yapmış bir şekilde yetişti. Çıkışta acente kullanmadık gayette her şey rahat oldu. Geldi çattı planladığımız gün ve saatler.
 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 24 Kasım 2021, 20:34:20 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Yakıt istasyonu ve yakıtların bordalara dağıtılıp bağlanması . Portuça aldığımız bidonları tıbbi atık poşetlerinin içine yerleştirdik. Bu Melih'in önerisiydi. Gayet başarılı oldu, bu poşetler çok sağlam olduğu için herhangi bir sızma ve koku vs. hiç olmadı. Tavsiye olunur.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 99
Ahmetçim sen seriyi bitirene kadar 4.  teknenin transferi bitecek, :)  Şaka bir yana ellerine sağlık çok güzek gidiyor.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Ahmetçim sen seriyi bitirene kadar 4.  teknenin transferi bitecek, :)  Şaka bir yana ellerine sağlık çok güzek gidiyor.

Enes'cim sizinkisi artık profesyonel transfer, kıyas olmaz, çok haklısın yazı dizisi biraz yavaş gidiyor, lambalı dizel gibi bin devir :)
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Evet 18 Ekim 2021 Portonovi Marina yakıt iskelesi, saat 14:00 palamarları çözüyoruz. Bu sırada teknenin rahmetli sahibinin oğlu , kardeşi , kızı  damadı falan bir sürat teknesiyle bizi selametlemeye gelmişler. Yakıt iskelesinde küçük vedalaşma merasimi , sonrasında Mustafa abi dümene , ben ve Kemal abi çıma başına, Vira Bismillah diyoruz.
   Bu modern teknelerde manevra ile ilgili bir problem yok. Hatta bu tekne  saildrive pervanesi etrafında 360 derece dönebiliyor. Omurga salma tekne kullanan ben ve Mustafa Abi için ilginç bir durum. Hadi ben öncesinde  bir küçük bir Hunter kullandığım için bir nebze tahmin ediyordum ama çok uzun süredir omurga salma tekne kullanan Mustafa Abi için daha şaşırtıcı oldu. Ne güzel bir şey tekne ileri gittiği şekilde geri de gidebiliyor, dümeni çevirince dönüyor falan. Harika bir şey. Ama Mustafa abi manevralarını Baba Tunca’yı kullanır edasıyla yapıyor, yavaş, hesaplı ve sessizce.
   Marinadan ayrıldıktan sonra iç denizi açık denize bağlayan kanala doğru yol verdik. Bu sırada teknenin eski sahipleri bir sürat teknesiyle bize eşlik ediyorlar. Duygulu anlar, etrafımızda dönüyorlar video çekiyorlar. Neredeyse  çıkış boğazına kadar bizimle geldiler ve sonra etrafımızda bir tur daha atıp onlarda vedalaştılar. Teknesinin dümeninde Kemal Tesbihçi var, Mustafa abi içeri hazırlık yapmaya ve giyinmeye gitti bense güverteyi neta ediyorum , açık deniz hazırlığı diyelim. Adriyatiğe adım atar atmaz  kafamı bir kaldırdım, şöyle sağıma soluma bir baktım. Evet epeydir süren yorucu hazırlık süreci bitmiş açık denize çıkmıştık. Cenovaya tutundum şöyle bir etrafa baktım , hafiften yüzüme rüzgar vurdu. Kafada kabak olunca rüzgarı tam hissettim. Zaten bu karayeli kokusundan tanırım.  Ama burada arasında balıkta kokuyor demek ki balığın bol olduğu yerler. Şimdi balık kokarmıymış diyeceksiniz . Evet balık kokar , eğer benim gibi geleneksel balıkçılıktan yetişen biriyseniz bunu hissedersiniz. Bu şu şekilde olur; Palamut, torik ve benzeri orta su balıkları kendi canavarlarından kaçarken kusarlar, daha hızlı yüzebilmek için yedikleri yem balıkları çıkarırlar. Bu yarı sindirilmiş balık iğrenç kokar. Bunu çoğu kişi deniz kokusuyla karıştırır. Neyse konumuzla pek alakası olmasa da böyle bir koku aldım. Hava tahminimiz ve planımız tam tuttu. En azından Adriyatik için, eğer devamında da aksilik olmazsa 26 sı gibi İstanbul’dayız. Sonra sırasıyla üstümüzü giyindik  ve rotamıza girip ana yelkeni bastık. Rotamız dosdoğru Arnavutluğu Korfu adasıyla ayıran kanalın ortası olacak. Bu rota bizi Arnavutluğa yakın düşürecek ama çok açık deniz seyri yapmak istemiyoruz. Tekneyi tanımıyoruz çünkü. Ama profesyonel bir transfer yapsaydım bu havada Direk ortadan Mora Yarımadasına rota tutardım. Ama biz kendi teknemiz sayılacak bir tekneyi getiriyoruz ve eksiklerini biliyoruz. Birde beni rahatsız eden bir durum vardı başlarda hiç kimseyle paylaşmadım ama Montenegro da bu sorunu çözemedim. Teknede servis botumuz yoktu, can salımızda yoktu. Montenegro da çok aradık uygun bir şey bulamadık. Sadece bu seyir için bile alacaktık ama olmadı. Bu beni hep tedirgin etmiştir. Seyrin sonlarına kadar kimseye söylemedim ama  kendimce planımı yapmıştım. Plan neydi diyecekseniz zor bir durumda, Tekne de  sekiz tane yassı bidon , beş tane usturmaça vardı ve bunların üstüne koyulabilecek 3 tane kapı ve bir tane pasarella vardı.Bunlar için çaktırmadan el inceleri hazırladım bildiğim köşelere monte ettim . Zaten acil durum çantamız hep hazırdı. Bunu şunun için düşündüm, öncelikle kendimi rahatlatmak için sonrasında bu tip gece gündüz süren seyirlerde  yarı yüzer cisimlere çarpmak riski hep vardır ve bu tekneler çok yeni teknoloji falan olsalar da bu tip durumlarda ben karpuz gibi çatlayacaklarına inanıyorum. Bir çoğunuz yok canım olurmu öyle şey diyeceksiniz. Bence olur, olmama sebebi denk gelinmeyişindendir. Bartın selinden sonra kocaman market buzdolapları yüzerek ta İnebolu’ya gelmişlerdi ve yüzüyorlardı. Bunun illa gece olacağı yok. Bir çok kişi gündüz yaptığı açık deniz seyirlerinde de tekneyi oto pilota alıp serpinti körüğünün arkasında oturarak seyir yapıyor. Arada bir kafayı çıkartmakla 7 mil giden tekne de yarı yüzer bir cismi nereden görecek. Neyse konumuzla çok alakası yok ama daldık başka konulara. Ama ben bu tip uzun seyir yapacaklara en azından çanta tipi can sallarını şiddetle tavsiye ederim. Mutlaka alsınlar. Bu anlamda Montenegro yetersiz bir ülke yada biz satılan yerleri sağlıklı bulamadık. Bulduğumuz botlar bu teknenin güvertesine bile alınamayacak büyüklükteydi.
 Neyse efendim bu keyifsiz tedirginlik veren konudan sonra gelelim seyre; seyir süratimiz fena, bu tekne çok hızlı, kopuk uçurtma gibi. Ana yelken full ve ana yelkene bir kavança önleyici düzenek yaptık. Flok önde kendinden tramolalı ve her dalga inişinde kontra değiştiriyor ama güzel çalışıyor. Fakat teknenin bu kadar hızlı olması bir sorunu beraberinde getiriyor. Dalgalar sancak kıç omuzluktan geliyor, rüzgar iğnecikten. Tekene dalgaya bindiğinde hızı sekizlere çıkıp bir aykırılıyor neredeyse dalgaya yan dönecek, sonra otopilot müdahalesi ile ters kontra  ve tekne düzelmeye çalışıyor. Sonra aynısı tekrarlıyor. Tekne sizi çok yoruyor, kendisini de yoruyor. Manuel dümen tutsanız da durum aynı. Böyle bir aykırılama yok. Bu aykırılama terimini daha önce farklı konularda açıklamıştım. Neyse efendim iğnecik yerine rüzgarı geniş apaz alalım diyoruz rotayı çizmenin topuğuna çeviriyoruz. Bu sefer yandan gelen dalga bizi çok yoruyor. Demek ki bu iş böyle diyor ve rotamıza dönüyoruz.
Kurmuş olduğumuz preventer sistemi çok işe yarıyor. Bu düzeneği Mustafa Abi çok fazla kullanıyor. Mantığı şöyle ; Bumbadan aldığınız bir halatı , bumbanın yatık olduğu taraftan teknenin baş yada belindeki koç boynuzundan geçirerek kıça vince getiriyoruz. Ama bunu bağlamamak lazım, ve başında durmak lazım olası terslikte bir hareketle laçka edilecek şekilde olmalı. Bizim teknelerimizde bağlasakta bir sorun olmuyor çünkü bizim tekneler konforlu pupa gitmek üzere tasarlanmışlar ve aykırılamıyorlar, çünkü karpuz kıç tekneler. Ama bu modern geniş ayna  kıçlı teknelerde bağlamamak lazım, olası terslikte boşlayabilmek lazım. Kaldı ki bu Hanseler rakiplerine göre daha balık şeklindeler, diğerleri tamamen ütü gibi. Hızlı olmanın getirdiği avantajın olumsuz yanı da bu. Bu deniz yapısında bana göre 45 feet üstü tekneler biraz daha konforlu olabilir. Ama o boy profinin altı modern teknelerin hiç birinin konforlu olacağına sanmıyorum. Bence üstündeki insanlar dayanıklı.
Bu şekilde tabiri caizse gerçekten uçurtma gibi gidiyoruz. Planladığımızın 1 mil üstünde seyir süratimiz var ve bu yolu neredeyse bir gün kısaltacak. Bu arada Mustafa Abi katil rapalayı suya atmış ve teknesinden getirdiği çıkrığı kurmuştu. Rapalaya katil diyoruz çünkü sudan hiç boş çıkmadı . Neyse ben ne tuttunuz falan diyerek kamışın başına gittim , bir yoklayayım dedim. Bir anda çıkrıktan garip sesler gelmeye başladı . Vıjjjjjjjj diye boşalıyor. Freni epeyce boşmuş, durdurmaya çalışıyoruz tam bu sırada rapalayı yutan vatandaşı gördük. Sudan belki yarım metre yükseldi , kocaman bir şey sanırım boyu bir metreye yakındı, ne balığı olduğunu sormayın bilmem buraların yabancısıyım. Bu sırada çıkrıktaki misina tamamen boşaldı ve sonlandırıcısından koptu gitti. Bizim vatandaş sudan bir daha yükseldi , çırpındı ve düştü. Biz Kemal Abiyle arkasından baka kaldık, belki Mustafa abi dışarıda olsaydı alırdı bu balığı. Tabiki çıkrıktan falan anlamayan ben beceremedik bu işi. İnebolu’da çıkrık vardı da biz mi öğrenmedik. Neyse zaten tutsaydık güverteye de alamazdık, ne kanca var ne bişey. Ancak suya atlayıp recep ivedik gibi boğazını sıkmak lazım. Bunları yazarken Suat Zeybek  Abinin adam büyüklüğünde balıkları dinlenceye kuyruğundan  vinçle astığı görüntüler geldi aklıma. Neyse bizim balık kaçtı ve katil rapalayı da aldı gitti. Mustafa Abi olta çantasını kucakladı çıktı havuzluğa başladı yeni takım donatmaya. Bu sırada Montenegro’nun en güney sınırında bulunan Bar şehrinin açıklarına doğru gidiyoruz. Sonrasında Arnavutluk sularına gireceğiz. Bu Arnavutluk suları için Başta Enes olmak üzere herkes 12 mil açık geç diyor ama biz risk alıyor yer yer 4 mile kadar yakın düştüğümüz oluyor. Akşam oluyor bir taraftan, güneş güzel batıyor , yarında aynı hava var ama akşamları sertliyor. Ay akşamdan doğuyor ay dolunaya 2 gün var. Planladığımız şekilde gece yolculuklarımız neredeyse tamamı dolunayda olacak . Bir taraftan güneş battı diğer taraftan ay doğdu. Gece tertibi aldık , elfenerleri kafa lambaları tabletler v.s. hepsi önce den belirlenen gece yerlerine. Bu arada çalkantıdan akşam yemeği hazırlayamadık. Bir çorba ve ekmek arası bir şeyler ile geçiştirdik. Zaten Kemal Abiyi deniz biraz bozdu. Onu baş kabine yatırdık. Benimde ayarım bozuldu, içeride çok durursam sıkıntı, dışarıda bir sorun yok. Bu yüzden benide deniz tutar endişesiyle ilk akşam yemek falan yapamadım. Allah’tan Mustafa Abi sağlam. Hava serinledi ve bizim hızımız hala çok iyi , seyir konforu yok ama hız süper.

Kavança önleyici düzeneğin videosu bu linkte, bir de fotoğrafını paylaşıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=qYaNylS6C7E

  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1469
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Katil rapala'nın da fotosunu isteriz! ;)

öZgür (mobil tapatalk)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Katil rapala'nın da fotosunu isteriz! ;)

öZgür (mobil tapatalk)

Özgür'cüm Mustafa abi rapalanın videosunu göndermiş. aşağıdaki videonun 3. dakikasından itibaren net görünüyor. açıklamayı da şöyle göndermiş.

"Ahmet'cim bu videonun 3.dakikasından itibaren Özgür'ün sorduğu rapalayı görebilirler.Yoziru 1,5 m.batarlı 11.5 cm boyunda.Çoğunlukla 20 gr çift fırdöndülü mekik formlu kurşun arkasına florokarbon 0,25 mm.kalınlıkta 5 kulaç misinaya bağlanıyor.Makinadaki ip 0,25 mm.misina 18.6 kg.çekme gücü var."


  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Özgür'cüm Mustafa abi rapalanın videosunu göndermiş. aşağıdaki videonun 3. dakikasından itibaren net görünüyor. açıklamayı da şöyle göndermiş.

"Ahmet'cim bu videonun 3.dakikasından itibaren Özgür'ün sorduğu rapalayı görebilirler.Yoziru 1,5 m.batarlı 11.5 cm boyunda.Çoğunlukla 20 gr çift fırdöndülü mekik formlu kurşun arkasına florokarbon 0,25 mm.kalınlıkta 5 kulaç misinaya bağlanıyor.Makinadaki ip 0,25 mm.misina 18.6 kg.çekme gücü var."

Balık yaşar mı yaşamaz mı derken oltaya bakmak nasip olmadı..

Mustafa'nın yazdığı açıklama da benim için fazla teknik..

Çok keyifli, güzel bir seyir olmuş besbelli..

Buluşsaydık keşke..

Selamlar..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Balık yaşar mı yaşamaz mı derken oltaya bakmak nasip olmadı..

Mustafa'nın yazdığı açıklama da benim için fazla teknik..

Çok keyifli, güzel bir seyir olmuş besbelli..

Buluşsaydık keşke..

Selamlar..

Keşke buluşabilseydik Eyüp Abi, bizde size uğrama planını çok önceden yapmıştık ama yolda elektrik arızası yaşayıp planın 15 saat gerisinde kalınca , Sami limanında size yakın geçmemize rağmen uğrayamadık. Şimdi düşünüyorum keşke uğrasaymışız çünkü beklediğimiz sert hava bir gün öne gelince tüm koşturmamız ve tempomuz  yetersiz kaldı.

Bu arada Katil rapalanın bir videosu daha çıktı ortaya, nasıl bir şey se hiç boşu yoktu . Oralardan geçen herkes bir ısırık atıyordu. ama maalesef adriyatikte vedalaştık kendisiyle.


  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5838
    • Son Denk Kayıkçısı
Akşam oldu, hava sertledi, kayık bir acayip uçuyor. Ciddi yol yapıyoruz. Hızımız 7 knotun altına inmiyor. 32 feet bir tekne için harika bir seyir sürati bu. Birde ortalamalarda bu sürati yakalıyoruz.. Mustafa abi vardiyada , Kemal Abi dinleniyor, bense ilk gece olduğu için yatmıyor vardiya zamanımı bekliyor Mustafa abime  eşlik ediyorum. Bu sırada Montenegro’dan aldığımız termosa çayımızı dolduruyor ve kek ve çikolata bar ile havuzluğa yerleşiyorum.  Bu tip yolculuklarda beslenmek çok önemli biz çok ciddi besleniyoruz. Normalde  adamakıllı yemek çıkartırız ama bu gün hava ve benim durumum pek müsait değil. Kemal Abi adapte olamadı dolayısı ile benim sağlam kalmam lazım. Bu yüzden içeride çok çalışmıyorum. Aslında yola çıktıktan sonra ortaya çıkan sorunlar var. Teknede boiler çalışıyor fakat banyo lavabosunda sadece sıcak akıyor hemde kaynar. Soğuk kısmını bulamadık, onu çözmem lazım. Yine tuvaletimiz orada su çekiyordu yolculuk başladı çekmemeye başladı onu çözmemiz lazım ama bunlar pis işler bu yüzden şu sırada uğraşılacak işler değil. Hele de tuvalet hiç değil. Saatler ilerledi ve hava iyice sertledi, ana yelken artık çok fazla gelmeye başladı. Önce küçültelim dedik baktık küçükte fazla geldi bir müddet sonra kapattık. Kapatırken epeyce zorlandık. Mustafa Abi dümende ben direk dibinde, normalde direk dibine gitmeden bu işi çözmemiz lazım ama  ful balen olan balenlerin hizasındaki makaralar sıkışma yaptı . Kısa sürede çözdük ve yelkeni indirdik hatta lazy bag i bile kapattık.Sonra rotamıza döndük. Tekne bu haliyle de aynı hızı yakaladı. 20 beygir yanmar ve flok yine tekneyi 7 milin üzerine çıkarttı. Biraz da akıntı var diye düşünüyoruz. Gece yarısı olmadan Arnavutluk sınırına geldik ve ne olur ne olmaz dedik nezaket bayrağımızı çektik. Artık Montenegro bayrağı iner Arnavutluk bayrağı toka edilir. Bir müddet sonra Mustafa Abi dinlenmeye gider . Kemal Reis gelir havuzlukta yarı yatar vaziyette vardiyaya. Ama epeyce kötü oldu. Tekne aykırılarken bir kerede yattığı yerden düştü. Çok geçmeden karşısında yarı uzanır vaziyette olan bende düşüyorum. Paldır küldür havuzluk tabanında yuvarlanıyoruz. Dalgalar aykırılatınca tekne ciddi anlamda bir yana yatıp kalkıyor. Havuzlukta ayağa kalkarken bile çok dikkatliyiz birbirimize söylemeden  hiç hareket etmiyoruz. Bu şekilde gece boyu yol aldık. Sabah olurken havanın gücü biraz azaldı. Tekrar ana yelken basıldı. Hızı koruyoruz. Sabah epeyce güzel bir kahvaltı yaptık Sanırım ilk gün yumurtalı kabak vardı kahvaltıda. Dalga yapısına biraz alıştık. Zaten Mustafa Abi hepimizin reçetesine yarım dramamin yazdı. İlk iki saat keyifli uyutuyor ama sonrasında cin gibi oluyoruz. Ben çok faydasını gördüm. Çünkü ben beni deniz tutacak ortamı çok iyi biliyorum. Bu yüzden kendimi kontrol altında tutabiliyorum ama bu hap çok işe yaradı. Ben kahvaltıdan sonra uykuya gittim. Uyandığımda öğlen olmak üzereydi. Biz hala iyi yol yapıyoruz. Bu arada Arnavutluk kıyılarını seyrede seyrede güneye doğru iniyoruz. Kıyıya uzaklığımız yer yer 4 mile kadar düştüğü oldu ama genelde 6-8 mil arasında bir mesafeden seyir yaptık. Bu arada ne zaman sahil güvenlik göreceğiz derken , ileride bize doğru gelen bir savaş gemisi gördüm. Mustafa Abiye söyledim, oda bana döndü bir tanemi dedi. Nasıl yani dedim bir daha baktım bir de ne göreyim. Onun arkasında bir tane daha onun arkasında bir tane daha öylece gidiyor. Eyvah dedik el telsizini kaptığım gibi dinlemeye başladım. Rotamızı bozmazsak iskele iskeleye geçişeceğiz. Ama gemiler turna uçuşu düzeninde dizilmişler. Büyükten küçüğe doğru geliyorlar. Bir iki üç derken devam edip gidiyor. Aramızda sanırım üç mil falan mesafe vardı teker teker geçiştik. En sonda gelen ise bir askeri romörkör ve bir duba üzerinde hedef çekiyor. Belli ki tatbikattan dönüyorlar. Biz hiç istifimizi bozmadık. Burak’ta Enes’te bize Arnavutluğa girmeyin demişti. Bu sırada Enes’i tekrar aradım sordum , bu Arnavutluk’ta yakın geçince sorun oluyordu dimi diye. Oda ben olsam ne yapar eder 12 mil dışına çıkardım dedi. Durum şuymuş. Bu ülkenin sularına girince ülkeye giriş ve çıkış yapmanız gerekiyormuş ve 100 € kadarda ceza yazılıyormuş. Güzel tarafı şu  ceza kredi kartıyla da ödenebiliyormuş. Ama büyük vakit kaybı, çünkü bu iş denizde çözülmüyor, sahil güvenlik sizi peşine takıp gümrüklü bir limana götürüp bu işlemleri yapıyormuş. Tabi ticari transfer yapan arkadaşlar elalemin tekneleriyle yakalanıp bu sorunu yaşamışlar. İşi böylece öğrenmişler işin açıkcası. Enes’te bunları bildiği için bizi uyarmıştı. Ama biz kuzeyliyiz , bize bu ismi taktınız ya, bizim değil adamların karasuyu, tatbikatının ortasından geçmemiz lazım. Şaka bir yana hesapladım açıktan gelip Korfuya dönülse 6 mil fark ediyor değmez bu riske . Ama bizim kıyı seyri tercih etmekteki amacımız başta söylediğimiz gibi başkaydı. Öncelikle güvenlik endişemiz vardı. Bu nedenle bu riski biraz bilerek aldık. Akşama doğru ufukta Korfu’nun ışıkları görünmeye başladı. Yine güneş güzel batıyor  ve diğer taraftan ayın aydınlığı dağların arkasında beyazlık yapıyor. Hava yine yükselmeye başladı. Bu arada akşam yemeğinde domates soslu sosis , soslu makarna ve kola vardı. Tabi ki tatlı olarak kek ve snıckers var. Bu arada unutmadan söyleyeyim. Ara öğünlerde bolca meyva tüketiyoruz. Portuçta iki çeşit , elma , İzmir mandalinasına benzeyen bir mandalina , kivi, muz ve armuttan oluşan bir meyva yığını vardı.Öyle çok almışız ki beş gün gece gündüz yedik bitiremedik. Bu sefer ana yelkeni tamamen kapattık.
İçeri bulaşık yıkamaya girdim , bu arada navigasyon masasındaki lambanın biraz sönük yandığını fark ettim. Dışarıya seyir fenerlerini sordum yandıklarını söylediler. Ama bir terslik vardı. Bu hansenin güzel bir gösterge paneli var. Orada motor aküsünü full görüyorum ama servis aküleri riskli bölgede . Hemen herkesle bu sorunu paylaşıyorum. Bu sırada seyir fenerleri de gidiyor.. Otopilot gidiyor, chartplotter gidiyor. Kaldık karanlıkta. Mustafa Abi  dümene geçiyor biz başlıyor arıza onarımına . Seyir fenerlerine gidiyorum defalarca değişik ampuller takmama rağmen olmadı. Ledler biraz daha az enerji tükettiği için biraz sönükte olsa yanıyor ama bir süre sonra onlarda gidiyor. Orayı ölç burayı ölç sonuç yok. Aküler şarz olmuyor. Sonra aklımıza kafa lambaları geldi. Teknenin seyir fenerleri bayağı büyük içindeki ampülleri söküp içine doğru açıyla kafa lambalarını koyduk. On numara seyir fenerlerimiz oldu. Açı dereceleri bile doğru oldular. Hemen paneldeki sigortaları kapattık. Sonradan bağladığımız invertör ve smart takip cihazı gibi şeylerin kablolarını kestik. Son yaptıklarımızın hepsini gözden geçirdik. Erol Abiyi aradık, sorduk, Enes’le defalarca konuştuk. İzalatörün sorun çıkarabileceğini düşündük. Arkadaş her sınavda da soru insanın bilmediği yerden mi çıkar. Tek bilmediğimiz elektrik elektronik. Hep oralardan gol yiyoruz. Neyse pusula derecesini hesapladık manuel dümen tutarak Korfu rotasına tekrar girdik. Tabletin şarzı dolu ve harcamıyoruz. El telsizimizi ve tableti şarzı bitmesin diye kaldırdık. Çok zorda kalırsak motor aküsünden şarz ederiz diye düşündük. Fakat sonradan ölçünce motor aküsünün de şarz olmadığını tespit ettik. Sadece kullanılmadığı için dolu duruyormuş. O sırada Korfu’ya girmeye ve bu arızayı gidermeye niyetlendik. Enes’ten ve Sevgili Tamer Yavuzbarut’tan usta desteği istedik. Her ikisinden de telefon bilgileri geldi. Gece 11,30 gibi Korfu Gouvia marina girişi için yanaşma manevrasına başladık. Bu konuda Tamer Kaptana yanaşma manevrasını sormuştum. Tamda anlattığı gibi fenerlerle iyi işaretlenmiş kanaldan çok sağlıklı bir şekilde içeriye girdik. İçeriye girince Marinaya girmeye karar verdik. Vizelerimiz yok ama  gemici kağıtlarımız var, sorun olmayacağını düşündük. Neyse marinaya anons ettik, Palamar bizi öyle bir yere bağladı ki ön büronun önüne. Bağlanıp azıcık soluklandıktan sonra başladık arıza giderme işlemlerine, kayış gevşekliğinden tutun da , artık aklınıza ne gelirse. Bu arada kara elektriğine bağlandık ve redresörün aküleri şarz ettiğini gördük. Başladık sağı solu ölçmeye . Bu arada da telefonda görüntülü konuşmada Burak, Melih bir taraftan bize bilgi aktarıyor. Şunu kontrol edin , buraya bakın falan şeklinde. Artık bir saatten sonra moralimiz bozuldu . Bende yatmak konusunda ısrarcı oldum. Sabah bakarız artık diyorum. Burada bir profesyonel destek almamız lazım. Ama bize telefonu verilen ustaların ikisi de dönmedi bile. Sabah ola hayrola.

Bu arada planladığımız rota bu resimdeki gibiydi.Neredeyse bu rotayı uyguladık. Sadece Ege tarafında küçük bir değişiklik oldu.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 28 Kasım 2021, 00:40:06 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

 
Yukarı git