Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Lefkas’tan çıktıktan sonra sabaha kadar keyifli bir yolculuk sürdü. Artık İthaki adası saçağını da bitirdik. Kefalonya’ya doğru gidiyoruz. Bir gün önce Eyüp Abi ile görüşmüştük , Kefalonya’nın Sami Limanında bizi kahvaltıya bekliyorlardı. Çok yakınlarından geçiyor olmamıza rağmen planımızın onbeş saat gerisindeyiz , ayın 25 ine beklediğimiz havada gücünü arttırıyor. Uygun havayı bulmuşken yol yapalım istiyoruz. Üzülerek Eyüp Abiye telefon edip uğrayamayacağımızı bildirdik. Şimdi düşünüyorum da tüm çabamıza rağmen havanın boşluğuna yetişemedik. Hava bir gün öne geldi biz onbeş saat geri kaldık her şey planladığımız gibi olmadı. Ama bu kadar uzun seyirlerde bu normal aslında. Eyüp abiye Selamet diledikten sonra Kefalonya'nın saçağından uça uça gidiyoruz. Aslında Korinth açık olsa bu yolculuk keyifli olurmuş.


Vallahi gelemeyeceğinizi öğrenince çok üzüldük..

Biz, sizlerin güzel sohbet ve yol deneyimlerinizi dinlemekten mahrum kaldık, sizler de Reyhan'ın hazırladığı güzel sofradan mahrum kaldınız..

Nasip işte..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 760
    • sy-gezgn
Harika bir anlatım Ahmet reisim.
Tekrardan hayırlı olsun Kemal reisim. 'Nasip' böylece rüştünü de ispatlamış oldu. Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına, karinanın altında da her daim bir kademden fazla su olsun...
Selametle.

SM-N975F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Cape Maleas’tan Çeşme Rotasına girdikten sonra kolayına rüzgar kolayına dalga ve bizi üşütmeyen hava gün boyu sürdü. Hızımız ve konforumuz çok arttı. Sağolsun Akın Reis hava durumunu her zaman olduğu gibi uzun vade de tam tutturdu. Kuzeyli hava bir gün öne gelse de biz Çeşme’ye yanaşıp tekneyi de kendimizi de sağlama alacaktık. Bu sırada Sevgili Dostlarımız Deniz ve Can Akaltan bizim giriş işlemlerimizi ve bağlanma işlemlerimizi organize ettiler.  Yine Sevgili abim Bülent Yolcu teknenin bakımı için Çeşme Marinadaki firmaları organize etti.
   Ege de Yunan Sahil Güvenlik illaki bir şeyler sorar diye düşündük ama bütün bu yol boyunca kimse bir şey sormadı. Biz de konforlu seyrin nimetlerinden faydalanıyoruz. Hepimiz cin gibiyiz ayaktayız , yemek gidiyor meyve geliyor, meyve gidiyor çay kahve geliyor. Hava karardıktan sonra hep bir ayaktayız. Artık Çeşme Sakız görünüyor, Çeşme ve Alaçatı’daki rüzgar santrallerinin ışıkları yanıp sönüyor. Yolculuk bu şekilde keyifle gece yarısına kadar sürdü.
   Gece yarısı Çeşme Marinaya yanaşıyoruz. Biz bu marinayı olduk olası çok severiz , özellikle Mustafa Abi ve bana defalarca destekleri oldu. Tabi ki bunda Sevgili Can ‘ın payı büyük. Neyse efendim anonsumuzu yaptık marinaya girdik. Cumartesi akşamı olduğu için Çeşme’de gece hayatı devam ediyor. Her yerden canlı müzik sesleri geliyor, insanlar sokaklarda.  Biz yavaş yavaş bize gösterdikleri yere doğru ilerliyoruz . Bu sırada Mustafa Abi dümende, Kemal Abi başta bende kıçta koltuk halatlarını hazırlıyorum. Her zaman olduğu gibi Mustafa Abi palamar müdahelesi gerektirmeden yerimize giriyor. O sırada ben de kıçtan pontona atlamaya hazırlanıyorum. Tabi bu teknede kıç  platformu açılmadığı takdirde basacak yer pek yok. Ben de yol boyu biriktirdiğim çöpleri kıçtaki vardevela tellerine asmıştım. Tam pontona atlarken ayağım bunlara takıldı, eş zamanlı da Mustafa Abi teknenin başını düzeltmek için ileri vermiş. Bu esnada bende atlamaya çalışıyordum. Evet tam tahmin edilen oldu, çuval gibi denize düştük. Zaten akşam hava soğuduğu için tulum çizme mont eldiven tam takımdık. Neyse bir çırpıda kayığın kıç küpeştesine uzandım ama kendimi çekemedim. Resmen gücüm yetmedi. Tulum çizme her şey suyu çekince olduk iki katı. Neyse Kemal abi dinlenceyi açtı öylelikle beni hep beraber yukarı çektiler. Final de böyle oldu. Bilmem kaçıncı defa kayıktan atlarken denize düştüm. Neyse yukarı çıkınca soyunduk baktık telefon gitmiş. En çok ona üzüldüm çünkü bu yolculuğun resmen fotoğraf ve video arşivi oradaydı. Son yedeklemeyi Montenegro da yaptığı için seyre dair hiçbir şeyi kurtaramadık. Artık benim denize düşmeme herkes ne kadar alışmışsa , Kemal abinin telefondan evdekilere haber vereyim diye aradım. Hanım hemen yine denize düşmüşsün diye ben söylemeden yorumunu yaptı bile.
   Her şey bir tarafa tekneyi sorunsuz memlekete getirmenin verdiği rahatlık harikaydı. Akşam keyifli bir uyku çektik. Sabah mükellef bir kahvaltı, her zamanki yerimize gittik. Çay ve böreklerimizle kahvaltıya devam ettik. O sırada acentemiz geldi bizi gümrüğe götürdü bizim ve teknemizin girişlerini yaptı. Birkaç defa git gel oldu ama sorunsuz halloldu . eş zamanlı Pazar günü olmasına rağmen teknemize bakım yapacak firmanın yetkilisi geldi. Biz çünkü tekneyi bir hafta kadar burada bırakacaktık. Ona neler yapılacağını söyledik aslında sadece adamakıllı makine bakımı istedik. Fakat saildrivea su karışmış olduğunu gördük. Tekne askıya alınıp keçe de değişmesi gerekecekti. İşler biraz büyüdü anlayacağınız. Biz tekneyi onlara teslim ettik ve İstanbul’a gitmek üzere hazırlandık. Bu sırada Kemal Abinin kardeşi bize sürpriz yapıp Bursa’dan çıkıp gelmiş. Bizi feribota yetiştirdi. Ama nasıl yetiştirme , fakat fırtınadan dolayı feribot iptal oldu . Bu sefer bizi koştura koştura Yalova ya yetiştirdi. Neyse oradaki feribot çalışan son feribottu. Bizim feribottan sonra oradaki seferlerde iptal oldu. Çeşmeye gitmekle çok akıllıca bir şey yapmışız. Yoksa bu havaya Midilli Babakale civarlarında yakalanacaktık.
   Akşam saatlerinde bu keyifli dostlarla yapılan yolculuğun sonuna geldik evlerimize vardık.
Fakat biz buraya kadar hiçbir şey yaşamamışız, asıl olayı Çeşme İstanbul arasında Şarköy’den sonra yaşadık ki akıllara zarar. Bekleyiniz efendim onu da bu seyrin devamına yazacağım. Şimdi azıcık dinlenelim bakalım.
Bu yolculuğun özeti niteliğinde bir videomuz var, buyurunuz.

https://youtu.be/GORd00hbREI
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1343
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Anlatım için çok teşekkürler. Çeşme sonrası ciddi sıkıntılı bir seyir olmuş diye duymuştum. O anlarıda okumak isteriz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 594
 Ahmet abi eline sağlık çok güzel bir yazı dizisi oldu.

Ama biraz dinlenelim, devamını yazarız demişsin. Yahu zaten dinlene dinlene yazdın be abi  :D
Arayı fazla açma bence. En güzel yerinde sezon finali yapılmaz ki :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ahmet abi eline sağlık çok güzel bir yazı dizisi oldu.

Ama biraz dinlenelim, devamını yazarız demişsin. Yahu zaten dinlene dinlene yazdın be abi  :D
Arayı fazla açma bence. En güzel yerinde sezon finali yapılmaz ki :)

Valla haklısın Murat'cım , çok uzadı bu sefer yazması, öyleyse Çeşme-İstanbul etabını da yazalım.  Baştan ipucu vereyim son 18  saati hayatımın en zor seyirlerinden biriydi. Geriye dönüp bakınca  yapılmaması gerektiğini defalarca düşündüm.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 9
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
Pada…

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ahmet'in naif kaleminden harika bir yazı dizisiydi. Paylaşımları için çok teşekkür ederim. Çeşme sonrası maceraları da heyecanla bekliyoruz . Bu akşam baştan sona bir daha okudum. Katılamadığım için çok üzüldüğüm bir transferdi. Nasip bu üç efsane Kaptanla geldiği için çok şanslı bir kayık.
Finalde Ahmetin denize düştüğünü ben de anlamıştım.  Çünkü şimdiye kadar  Onun telefonunun kapalı olduğunu hiç görmedim. Aradım aradım ulaşılamıyor görünce kesin denize düştü diye düşündüm.
Mustafa Abiye gelince Poseidonu teknolojiyle tanıştıran kişi olduğuna iddiaya girerim.  Aşağıda Mustafa Abi'nin denize düşen ilk telefonunu görebilirsiniz. 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 9



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
Pada…

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
İstanbul’a dönünce içimde bir rahatlama oldu, şükür sorunsuz bir şekilde tekneyi Türkiye’ye getirmiştik. Hem Çeşme’de bakımı yapılacak,  ordan bir koşu gider alırız diye düşünüyorum. Daha önceki seyir yazılarımızdan hatırlayacağınız üzere bir hemen hemen her tekneyle 45-50 saat arası sürelerle Çeşme’den İstanbul’ a geliyoruz. Ama bu sefer Mustafa Abi katılamayacak, hepimiz epeyce işten uzak kaldık, ama onun randevulu hastaları var bu yüzden gelemiyecek.   
   İstanbul’a geldikten iki gün sonra Kemal Abi Çeşme’ye gitmek zorunda kaldı. Sadece sail drive keçesi değil pervane göbeği de gitmiş. Bir top misina çıkmış pervaneden.  Bütün bunlar yapılırken pervane hızlıca bulunamadı,  vinç operatörü senelik izindeymiş , bir sürü aksilik oldu. Bizde teknenin kara bakımıda yapılsın istedik. Sağolsun Bülent Abinin desteğiyle Çeşme’de motor bakımı , elektrik tesisatı onarımı, zehirli boya pasta polisaj , kromların parlatılması, kalıcı isimlerin yapıştırılması gibi bir sürü iş yapıldı tekne tanınamaz hale geldi. Bu sırada Kemal Abi teknesi için çok uğraştı hiçbir masraftan kaçınmadı, bir de orijinal katlanır pervane aldı. Normal pervanenin iki katı fiyata gelmesine rağmen , sail drivelarda yaşanan göbek sıyırma probleminden kurtulmuş oldu.   
   Yeri gelmişken bu sail drive makineler için bir iki şey söylemek istiyorum. Daha önce forumlarda çok tartışıldı yazıldı çizildi , neredeyse hiç  yorum  yapmamıştım. Şimdi sırası gelmişken yapayım. Tercihimi soracak olusanız kesinlikle direct drive Sail Drive makinaların bir sürü artısı var saymakla bitmez, ama  benim seyir kültürüme ters. Benim gibi gece gündüz her havada seyir yapanların tercihi olmamalı. Tartışmaya açık olmasın diye bu bana sağlıklı görünmeyen yönlerini paylaşmayacağım.  Benim gördüğüm iyi yönlerini paylaşayım. Bir kere manevra kabiliyetini o kadar çok arttırıyor ki  tekneler kendi ekseni etrafında dönüyor. Güç aktarımı çok seri, sanırım güç kaybı da az. Makineler nispeten daha ucuz. Şaft, kaplin ,yatak,  kovan , movan derdi yok. Bir körükle işi bitirmişler. Daha sadeler her yerine ulaşılabiliyor. Ülkemizin seyir kültürüne çok uygunlar, hele İstanbul için ve güneydeki koylar için çok uygunlar.
   Neyse konumuza dönelim Nasip resmen yeni oldu, Zaten çok temiz bir tekneydi , bu bakımdan geçince yepisyeni oldu. Kemal Abi bir hafta kadar başında durdu. Sonrasında dönüş planını yaptık. Pervane bana kargo yapılmıştı bende vakit kaybetmemek için uçakla pervaneyi  yanıma alıp gittim. Planımız ben gece yarısı Çeşme’de olacaktım, sabah pervane takılacak ve denize inecektik.Çok geçmeden de İstanbul’a yola çıkacaktık. Marinanın vinççisi izinde olduğu için gelip bizi denize indirecekti. Onun gelişi çok gecikti. Bülent Abim  ve İzmir’deki diğer bir dostumuz Murat Abimiz bizi uğurlamak için gelmişlerdi. Akşama kadar onlarda bizim gibi orada ağaç oldular.Nitekim akşam saati bizi suya indirdiler. Yazmadan geçemeyeceğim, Bidarka’nın suya inişinde olduğu gibi burada da bir Alman geldi. Ne güzel tekne dedi , yenimi falan dedi, bizi nazarladı. Epeyce bir şeyler sordu, bende sıkıldım aslında , çok cevap vermemeye başladım. O sırada Murat Abi imdadıma yetişti. O başladı onunla sohbete. Orada teknesinde yaşayan bir vatandaşmış. Herif resmen kayığı bozdu. Suya indirdik tekneyi . Makineyi çalıştırdık ve makine test esnasında stop etti. Tam dört saat uğraştık sorunu çözmek için. Allah’tan bir müddet sonra adam sıkılıp gitti, yoksa işimiz vardı. Ama burada da yazayım bir başkla aldığımız tekne de yine bu tarz meraklı bir alman malman gelirse atarım denize. Teknenin tüm yakıt sistemi yeniden elden geçti. Sonunda sorun bulundu. Orijinal olmayan separ sökülüp başka cam kavanozlu separ takılmıştı. Onunda kapağı sorunluymuş. Akşamın o saatinde bulabilme şansımız yoktu bizde  eskiyi taktık. Sağolsun Seymarin firmasının ustabaşısı saatlerce uğraştı. Sonrasında  yola çıktıktan sonrada bizi defalarca aradı. Planımızdan yaklaşık 10 saat geri kaldık, hep mi böyle olacak bu işler, bilemedim.
   Akşamın geç saatlerinde Bülent Abinin çıkmayın sabah gidersiniz ısrarına rağmen yolcu yolunda gerek dedik, çözdük palamarı. Manevrayı gayet yavaş yavaş yapıyoruz çünkü katlanır pervanenin tepkisini çok bilmiyoruz. Nitekim çabucak kavradık. Tornistanda hızlı açılması için önce azıcık güçlü tornistan  vermek gerekiyor. İleri yolda da hesabımıza göre 0,2 mil kayıp var. Ama bütün bunlara değer. Ömürlük oldu. Bismillah dedik Çeşme marinadan avara olduk.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Anlatım için çok teşekkürler. Çeşme sonrası ciddi sıkıntılı bir seyir olmuş diye duymuştum. O anlarıda okumak isteriz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Sağol Kemal abi, evet gerçekten sıkıntılıydı. Normalde insanlar bu tarz sıkıntılı seyir anılarını yada hatalarını  yazmıyorlar, denizciliklerine leke gelir diye düşünüyorlar ama biz işin bu kısmını aşalı çok oldu, özellikle  sorun ve sıkıntıları yazmaya gayret ediyorum. Yeni başlayanlar  her seviyede denizcinin başına her şey gelebileceğini bilsinler. Denizde öğrenme bitmiyor işte, hayatta olduğu gibi.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.

Aşkolsun abi, denize düştüğüme değil senin üzüldüğüne üzüldüm. Yoksa periyodik denize düşüyoruz zaten. Aman açık denizde düşmeyelim.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Çeşme kanalından çıktıktan sonra önce Karaburun sonra Midilli rotasına girdik. Çeşme kanalında kocaman bir savaş gemisi devriye atıyor, tam separasyon çizgisinde . Bizimle birlikte yukarı kadar çıktı sonra döndü. Biz henüz ikimizde dinç olduğumuz için vardiya düzenine geçmedik. Karaburundan sonra Midilli’nin güneydoğu ucuna rota tuttuk. Bu arada 15-18 arası lodos var bizi uçurtma gibi götürüyor. Kısa sürede yunan sularına geçtik. Nezaket bayrağını çektik. Makine flok uça uça gidiyoruz.  Kemal Abi dinlenmeye çekildi ben vardiya da. Nitekim sabaha doğru arkamızda tek bir ışık gördüm çok hızlı yaklaştı. Epeyce uzaktan takip ediyordu bir ara dikkatimden kaçmış. Bir baktım dibimize kadar gelmiş. Seyir feneride yok . Tepede tek ışık. Yelkenli sanmıştım önce . O kadar hızlı geldi ki  anlam veremedim. Sonra Mustafa Abinin meşhur elfenerini bir yaktım . Büyükçe bir sahil güvenlikti sanırım. Epeyce bizimle geldi sonra hızlıca geriye doğru döndü.Bizde sabahın ilk ışıklarıyla Midilli havaalanını bordaladık , sonra ben yattım kahvatıya kadar. Midilli kıyılarında güzel bir kahvaltı yaptık. Sahil güvenlikler vardı ama üstümüze gelmediler.  Bunun dışında yukarıdan aşağıya doğru trol çeken bir sürü yunan trol teknesi vardı. Aslında kötü kötü kayıklar , biz bizim oralarda “Kakalak” deriz , o tarz tekneler. Sezon dışı olunca pek görünmüyorlar ama şimdi sezonda hepsi ağ üzerindeler. Kolllayarak geçmek lazım. Gece de ışıklarından ağ çektiklerini anlayabiliriz. Hava çok güzel Müsellimi geçerken karşıda kocaman bir muhribimiz vardı. Ben de bu arada Bayrağımızı gurcataya keyifle çektim. Müsellim kanalında hava doğu gibi soludu, oraya kadar bizi götüren lodos , gündoğusu gibi esmeye başladı bizi yelkenle hemen Babakale’ye ulaştırdı. Ortalama hızımız 7,2. Ama havadan hoşlanmamıştım. Hava olması gereken gibi değil ve bu geceden sonra rüzgar hiç yoktu. Yani Marmara’yı sıfır rüzgarla geçecektik. Başlarda kulağa hoş gelse de, sis olabileceğini önceden kestirebiliyordum. Marmara’dan korkmuyordum ama Çanakkale Boğazında trafikte ne yaparız diye düşünüyordum. Hata etmişim. Neyse tekne yelkenle o kadar güzel gidiyor ki, işin güzel olanı Babakale ‘yi dönünce hava yine kıble – kıblelodos gibi soludu. Yahu bu kadar mı uygun hava olur  diye düşünüyor ve bir yandan da bu iyiye işaret değil diyorum. Ama Kemal Abiye’de durumu çaktırmıyordum. Benim Bozcaada’ya hiç gitmediğimi bildiği için hadi Bozcaada’da duralım diyordu. Ben de Boğazın sisten belki kapatılabileceğini kendisine bahsettim. Hava kararırken Abideyi selamladık, Fatihalarımızı okuduk.  Boğazda gece seyri başladı arkamızdan çift direkli bir tekne geliyordu o Kumkale ‘de karşıya geçti. Biz ise her zaman ki rotamızdan Anadolu kıyısını takiben boğazı tırmanacaktık.   
   Nitekim Boğaza girdiğimizde  sektör Kumkale’yi anons ettik,  güneyden giriş yaptığımızı , seperasyon çizgisinin dışlında seyir yapacağımızı ve tüm niyetimizi aktardık. Sağolsunlar  her sektör kendi bölgesinde bize maksimum dikkat etti. Görüş düşük olduğu için büyük gemilerdeki klavuz kaptanlara da bulunduğumuz yeri söylediler. Sırasıyla Kumkale, Nara ve Gelibolu hepsiyle iletişimde kaldık. Trafik çok yoğun ve görüşte kısıtlıydı. Gece yarısını geçerken boğazdan çıktık ve kuzey rotasını tercih edip Şarköy rotasına girdik.Şarköyü bordalayınca ben vardiyayı Kemal Abi’ye devredip yatmaya gittim.İki saat kadar uyumuşum, uyandığımda bir terslik vardı. Havuzluğa çıktığımda tamamen her yere sis çöktüğünü ve görüşün sıfır olduğunu gördüm. Kemal Abide tedirgin olmuş beni kaldırmaya hazırlanıyormuş. Sabaha yakın saat üçtü ve biz Uçmakdere açıklarındaydık. Hemen yol kestik, ve rotamızı kıyıya çevirdik. İskandil ede ede kıyıya inmeye karar verdik. Bu sırada  Tiryaki’den gelen shorty balık adam elbiselerini hazırladık can yeleklerimizi taktık , acil durum çantasını , telsizi ve diğer can güvenliği ekipmanları  hemen elimizin altına hazırladık. Şöyle düşünün teknenin baştaki seyir feneri zor seçiliyor. Birimiz başta birimiz dümende kıyıya indik. Ve düşük devir kıyı seyriyle Kumbağa kadar gittik. Kumbağ limanı bulmak için iyice yaklaştık yaklaşık 100 metreden mendireği hayal meyal seçebildik. Tedirginlik vericiydi. Artık sabah olmuştu bir karar vermemiz gerekiyordu. Ama görüş 100 metre var yok. Zaman zaman sıfıra da iniyordu.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 99
Ahmet cim Sdrive şanzıman için daha ucuz demişsin, aksine sadece s drive, bir makine parası daha ediyor maalesef. Bunun yanında kaucuk kopabilen pervane kullanılmasının sebebi sdrive şanzıman sert bir cisime çarptığı zaman tekneyi batırabilecek önemli yerlerden, hem bunun önüne geçmek hem de şanzımana zarar vermemek adına bu tür pervaneler takılıyor. Malum aktarma dişliler yüzünden sdrive şanzımanlar normal şanzımanlara göre daha narinler.

Laf arasında kesinlikle benim de tercihim de saft kovan.
  • IP logged

 
Yukarı git