Daha önceki yıllara dair olan başlıklarda bu yorumu yapmıştım ama bir kez daha paylaşayım. Şimdi efendim bahse konu fırtına takvimine göre 31 Ağustos , 01 Eylül, 02 Eylül gibi tarihlere denk gelen kimine göre Mihrican, kimine göre Mercan kimine göre de Bıldırcın geçimi fırtınası adı verilen bir fırtına var. Bana göre bunların hepsi aynı fırtına . Bu fırtınayı bazı seneler yapmaz örneğin geçen sene yapmadı. Bu fırtınayı yapmadığı zaman sonbahar geç geliyor.
Örneğin benim kerterizim şudur. Bu fırtına dan sonra deniz mevsimi kapanır. Daha sahillerde kimse olmaz daha seyrekleşir , zaten günlerin kısalmaya başlaması da buna etkendir. Tabi ki bu tespitim İstanbul ve Batı Karadeniz içindir. Güneyi saymıyorum çünkü oralara kış pek gelmiyor. Bu sene bu havayı yaptı ve İstanbul'da hava fark edilir derece de serinledi. Artık sabahları erken saatlerde kısa kollu çıktığımızda bir üşüşlenme yaşayacağız.
Gelelim bıldırcın geçimi hikayesine; aslında bıldırcın geçimi , meşhur kuş geçiminde gerçekleşir. Ama bu tarih kuzeyden yani Rusya'dan yavrularını büyüten bıldırcınların ilk kafilesinin göçe başlama zamanıdır. Bu hava onlara göç etmeleri gerektiğini söyler ve kafileler yavaş yavaş göçmeye başlarlar. Ta ekim ayının sonlarına doğru en son göç eden kara bıldırcına kadar hergün göç gerçekleşir. Bazı seneler erken havalardan etkilenip Ağustosun 20 sinden itibarende göç etmeye başladıkları görülür ben çok şahit olmuştum. Bahsettiğim Trakyada falan olan bıldırcınlar değil, Karadenizi kuzeyden güneye geçen kafilelerdir.
Neyse efendim, sonuç olarak bu sene bu havayı yaptı sabah güne yağmurla uyandık, son 6 sene de 2 sene yapmadı 4 sene yaptı. Çok şaşma olmadı aslında.
Takip etmekte fayda var, İstanbul'da teknesini tutan denizciler için.