Stefan BogoridisOsmanlı arşivlerinde bol bol geçer İstefanaki bey. Sıradan bir bey değil haaa! Sıkı durun, Samos valisi adam, boru değil! Asıl ismi Stefan Bogoridis ve Bulgar asıllı önemli bir Osmanlı yöneticisi olarak adaya atanmış. Samos’un en sevilmeyen yöneticisi. Neden derseniz, ada halkını bezdiren sert bir yönetim gösteren bu adam yirmi seneye yakın görevde kalmış ve adaya 1 kere gitmiş! Yazıyla “bir”. Düşünsenize yönettiğiniz adaya yirmi senede bir defa uğruyorsunuz. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır. Bulgar bir vali, kendi gibi ortodoks olan adalıları, ya da ada halkı aynı dinden valilerini neden sevmez ki?
Bir dedikoduya göre İstanbul’da gizlice faaliyete başlayan meşhur örgüt Filiki Eterya’nın çalışmalarını Osmanlıya ihbar ettiği ve karşılığında da Samos valiliğini aldığı söyleniyor. Sevilmemesi normal. Fakat İstanbul’da öyle bir gücü var ki, kızının nikah merasimine Sultan Abdülmecid de gitmiş. Vay arkadaş, güce bak. Paşa İngilizlerle de çok sıkı fıkı, önemli ilişkileri var.
Adamın evi bugünkü Haliç taraflarında. Önceleri kendi arsasına ahşap bir kilise yaptırtıyor, sanırım kısa süre sonra bina yanıyor. Haliç’in kıyısına daha büyüğünü inşa etme sevdasına düşüyor İstefanaki bey. O zaman binlerce Bulgar asıllı insan İstanbul’da yaşıyormuş, herhalde bugün bir kaç yüz kişi kalmışlardır. Fakat o zamanki Bulgar tebaada bir sıkıntı var. Anadilde ibadet! İncilin dili malum Yunanca. Sonra sonra Latince de İncilin kutsal dili olarak Yunancanın yanında yer alıyor. İp burada kopuyor işte. Bulgarca ibadet etmek isteyenlere liderlik eden İstefanaki bey arasının iyi olduğu Osmanlıya ilginç bir başvuru yapıyor. Bulgarlar yeni bir kilise inşa etmek ve sıkı durun, Ortodoksların lideri olan Fener Rum Patrikhanesinden kopmuş bir cemaat olarak, ayrı bir Bulgar patrikliği (Eksarhlık) kurmak isterler. Fener patrikliği tabii ki buna karşı çıkar, garip olansa Osmanlının buna izin vermesidir. Sultan Abdülaziz zamanından bahsediyoruz. Haliç’in kenarına, tam denizin dibine bir kilise için izni alan Bulgarlar kısa sürede inşaata başlarlar. Sultan kilise binasını çok kısa sürede yapmaları yoksa iznin geri alınacağını bildirdiğinden kilise prefabrik yapılır!
Prefabrik kilise mi olurmuş canım!Olur valla. Hem de çok şık olur. Şimdi İstanbul’a gittiğinizde, bir müsait günde Balat tarafına gidiyorsunuz ve o güzelim Bulgar Kilisesini, Demir Kiliseyi, yani Sveti Stefan binasını ziyaret ediyorsunuz. Dünyanın metalden yapılmış tek prefabrik kilisesini! Tarihte bir kaç yerde daha yapılmış ama bugün ayakta kalan tek çelik kilise bu bina. Nereden nereye değil mi? Samos’un valisinin çabalarıyla bugün İstanbul’un en güzel binalarından biri ortaya çıkmış. Binanın tüm parçaları Viyana’da yapılmış, bitince önce orada monte edilmiş, kontrol edildikten sonra tekrar sökülerek gemilerle İstanbul’a getirilmiş. Deli işi!
Biraz dedikodu yapalım mı? Bence bu Stefan bey biraz kendi ismini seven bir amcamız. Kilisenin adını resmen Aziz Stefan koymuş baksanıza. Aziz Stefan malum Hrstiyanlığın ilk şehidi sayılıyor ve kutsal bir adam. “Asıl senin kalbin kötü Çeto!” diyebilirsiniz, “adamcağız kendi adını değil, azizin adını vermiş kiliseye!” de diyebilirsiniz! Şimdi zurnanın z notasını verdiği noktaya gelelim. Bir insan, yirmi sene yönettiği ve sadece bir kere gittiği koca bir adanın başkentinin adını niye değiştirir! Yaaa bakın siz de tereddüt edeceksiniz. Bugün Samos’un başkenti olan Vathi şehrinin adını, adam vali olduktan sonra ne olarak değiştirmiş, hazır mısınız? Stefanopolis! Başka sorum yok hakim bey!
Adamı gömdük filan ama İstefanaki bey iyi bir Osmanlı yöneticisi. Rum ayaklanmacılara sıkı karşılıklar vermiş. İki oğlu da Osmanlıya hizmet etmiş, yöneticilik yapmış. Enteresan bir aile. Oğullarından biri müslüman olup Aleko Paşa ismiyle tarihte yerini almış. Diğer oğlu ise Moldovya yönetimine kadar yükselmiş.
Yaşayıp gidiyoruz.