Karpathos’a seyir.. (22 Kasım Cuma)Dün gece uyumadan önce teknede bugünün rota ve planlamasını yapmıştık.
Aslında önemli bir sorunumuz vardı. Tüm hava tahmin siteleri Akdeniz üzerinden gelen bir fırtınanın bizim seyir rotamızın üzerinde olacağını öngörüyordu.
Bu seyirde biraz da bu fırtınaya yakalanmamak, fırtınanın şiddetini artıracağı günde sağlam, güvenilir bir limanda bulunmak için fırtına ile köşe kapmaca oynadık.
Eskiden olsa bu kadar temkinli olmaz hatta fırtınada seyir yaptım, şöyle dalga vardı, şu kadar bofor havada çıktım, yelkenleri ufalttım, yardım geçtim denizleri minvali sohbetlerin öznesi olma isteği gizliden içimde boy gösterirdi..
Seneler geçtikçe, ya yaşlandığımızdan, ya korkumuzdan, ya da geride kalan sevdiklerimizi düşündüğümüzden adına ne derseniz deyin, ben aslında olgunlaşmak diyorum, çok daha temkinli davranıyorum.
Elbette, tekenin kaptanı olmak, sorumluluğu artırıyor.
Bu satırları okuyan denizci dostlarımın da bu konuda değerli düşünceleri mutlaka vardır.
Testesteron dolu dünyamızda gündelik hayatta yaşadığımız, okuduğumuz olumsuzlukların denizde de tezahür etmemesi için çaba sarfetmemiz gerekiyor.
Neyse uzatmayayım, sözün özü denizle, doğayla göz göre göre efelenmemek lazım.
Denizde seyirdeyken mutlaka sert havalarla, fırtınalarla karşılaşabiliriz, böylesi durumlarla karşılaşıldığında doğru seyir tekniklerini bilmek ve uygulamak için bilgi ve deneyim olarak hazırlıklı olmak gerekir.
Ama bu durum bizim tartışma konumuz dışında..
……………………………….
Kararımız şu şekilde; sabah erken yola çıkacağız, Karpathos’un kuzey doğusunda Diafani Limana gideceğiz, yaklaşık 35 nm.
Diafani de araba kiralayıp meşhur bir dağ köyü olan Olimpia ya gidip gezeceğiz, sonra tekneye dönüp Karpathos ana liman olan Pigadia ‘ya gidip bağlanacağız 16 nm, ertesi sabah ise Kasos’a gideceğiz, fırtınayı orda karşılayacağız.
Ne demişler, “Tanrıyı güldürmek istiyorsan plan yap..! “
…………………………………
Gece boyu yağan yağmur, Rodos semalarında şimşekler, yıldırımlar, gökgürültüleri derken sabah saat 06.00 da Deniz beni uyandırdı.
Diğer arkadaşlar uyuyor. Havuzlukta yatan Kubilay’ın uyku tulumu biminin kenarlarında serpen yağmurla ıslanmış ama Kubi uykusuna devam ediyor..
Önce açmazları çözdük, kıç ve baş halatlarını doblin yapmıştık. Seyir fenerlerini yakıp, navigasyonu ve telsizi açıp, hadi bismillah deyip motoru çalıştırdım.
Motor sesiyle birlikte arkadaşlar uyanırken ağır yolla rıhtımdan ayrıldık.
Deniz süt liman, hava bulutların etkisiyle çok karanlık.
Kah siyaset, kah hayata dair sohbetlerle, müzik dinleyerek, çay, kahve içerek, zaman zaman herkes sessizleşerek, düşüncelere dalarak, balık tutmaya çalışarak -ki bu konuyu başlı başına daha detaylı anlatırım ilerde- , çok az yelken yaparak, yoğun gri bulutlarla beraber saat 13.30-14.00 arası Diafani önlerine geldik.
Videoyu izleyip de fondaki müziğe dikkat eden olduysa, ekibin yaş ortalamasını rahatça anlamıştır.
Diafani mendirek arkasına beton rıhtıma limandaki tek yelkenli olarak aborda olduk. Rıhtımda bir iki kişi balık tutuyor.
Fotografta rıhtıma aborda olmuş tek yelkenli biziz..
Biz yanaşırken bir siyah minibüsle bir adam geldi hatta halatımızı o aldı..
Bağlanır bağlanmaz Akif ve Ünal hemen denize atladı..
Fotograflarda görmüşsünüzdür, ben en kalın kıyafetler içindeyim, biraz üşüyorum ama onlar devamlı hergün denize girdiler..
Tekneyi net ederken genç bir resmi kıyafetli adam geldi, Port Polismiş, tekneye havuzluğa davet ettik, transit Log, Tepai vergisi ödeme makbuzu, Pasaportlar ve Tekne sigortasına (özellikle Yunan kozunu soruyorlar) baktı, sonra dosyayı aldı ve işlemlerden sonra getiririm dedi, gitti..
Diafani çok küçük bir yerleşim yeri, Limanda bizi karşılayan adamın minibüsünü gidiş dönüş kiralayıp vakit geçirmeden dağların içinde dolana dolana tepelere çıkıp, adanın kuzey batısına bakan hakim bir yerde yerleşimi olan Olimpia köyüne gittik.
Köy çok güzel baştan sona gezdik, çok turistik bir yer ama her yer kapalı, hatta orada yerel bişeyler tadarız, yemek yeriz düşüncemiz vardı, suya düştü..
Köyde çok eski ve bakımlı bir kilise var, buranın fotograflarını çekerken içerden ilahi sesleri gelince girdik.
Papaz kürsüde ilahi okuyor ama kendisinden başka kimsecikler yoktu.
Zaten kedilerden başka kimsecikler yok köyde..
Papazdan izin alıp kilisenin içinde de video ve fotograflar çektik.. Daha sonra duasını bitiren Papazla kilise bahçesinde kısa bir sohbet ve birlikte fotograf çektirdik..
Kilise neredeyse 1200 yılından beri kullanılıyor, Papaz ise 84 yaşındaymış..
Kilisenin önündeki sokakta minik bir taverna-cafe açıktı, bizim şoför bize orada bir rakı ısmarlamak için davet edince içerde Papazı da oturuyor gördük, onunla beraber birer bardak rakı içtik, nihayet kafamıza göre bir din adamı bulmanın huzuru içinde Diafani’ye tekneye dönmek için ayrıldık.
Mevsim nedeniyle hava erken kararıyor, köyde yemek de yiyememiştik, karnımız acıkmıştı, Tekneye dönünce kararımızı yeniden gözden geçirdik ve akşam burada yatmaya karar verdik..
Akif, Port Polis’e gidip dosyamızı aldı..
Maalesef Diafani de de sadece bir taverna açık. Arkadaşlar gidip baktı ve pek beğenmediler.. Sorun yok, en iyi ahçı zaten bizimle birlikte..
Hava kararınca hava da iyice soğuyor.. Kubi, önce içimiz ısınsın diye tarhana çorbası -ki 2 er kase içtik, çok lezzetliydi- , güzel bir domates salatası, bol soğanlı, cacık ve tereyağlı kapuskalı bulgur pilavı.. Tatlı olarak tahin helvamız var. Meyvamız var, çay, kahve ve bol içkimiz var.
Çok iştahla yedik. Bir detay ama biraz bayatlamış ekmeği küçük parçalarla tereyağında ısıtılmış olmasına inanamadık..
Tekneye geldiklerinde içmem diyenler önce bira sonra şarapla oruçlarını bozmuşlardı.. ilerleyen günlerde bizim viski ve rakılara da dadandılar..
Yemeği hava soğuk olduğu için teknenin salonunda masayı kurup yedik..
Yemek sırasında önümüzdeki rota planlamasını tekrar revize ettik ;
Çok sık aralıklarla ve farklı sitelerden hava durumunu saat saat kontrol ediyoruz.. Fırtına yarın akşam saatlerinde şiddetini artıracak ve 2-3 gün sürecek.
Eğer, yarın Kasos adasına uğrarsak, 2-3 günü orada geçirmek zorunda kalabiliriz. Kasos’u, Ünal, Kubi ve Ben önceden gördüğümüz için çok küçük bir yerleşim yeri var ve muhtemelen bu kış vakti orası da terkedilmiş görüntüde olacak, her yer kapalı ve sıkılacağız, daha önemlisi gezimizin esas hedefi Girit’i gezip görmek için zamanımız kalmayacak..
Son olarak, geçen seneki Adana seyahatımızdan devam edegelen bir whatsup grubumuz var. (Belki adı Heyamola Hey yapılıp, genişletilmeli)
Ordaki paylaşımlarda Bülent Kassos’u görmeyi çok istediğini yazmıştı. Ben de “madem Bülent yok ben de gitmem” dedim..
Son karar; sabah 06.00 da motor çalışacak, avara olunup, 16 nm ilerdeki Karpathos ana limana gidilecek, orası gezilip, görüldükten sonra, fazla vakit geçirmeden yola çıkıp, Girit Agios Nikolaos Marina’ya bağlanılacak. Rotamız yaklaşık 100 nm.
Sabah erken kalktığımız ve yoğun bir gün geçirdiğimiz için erken yattık..
(Devam edecek)