İlk mesajımda gece gökyüzünde çıplak gözle gördüğümüz herşey Samanyolu'nun içinden gelmektedir demiştim. Bunun küçük bir istisnası var esasında. Gerçekten karanlık bir gecede gözünüzü iyi alıştırıp nereye bakacağınızı bilirseniz komşu galaksi Andromeda'yı çıplak gözle de görmek mümkündür. Gökyüzünde kapladığı yer hiç de küçük değildir, hatta aydan ve güneşten bile büyüktür ! Ama çok sönüktür. Farzı muhal eğer ay kadar parlak olsa idi onu aşağıdaki gibi görecektik.
İşte bu yüzden dürbün veya teleskobun büyütme gücü değil de çapı (yani ışık toplama kapasistesi) en önemli özelliğidir. Amatör bir teleskopla veya dürbünle bakıldığında Andromeda şu şekilde görülür:
Ortadaki çekirdek kısmının parlaklığı insan gözünün görme limitleri içindedir. Andromedaya baktığınızda gördüğünüz ışık yola çıktığında dünya üzerinde insanımsı primatlar yeni yeni ortaya çıkıyordu. 2,5 milyon yıl önceydi !
Daha da ötede neler var? Hubble uzay teleskobu sayesinde bu soruyu cevaplayabildiğimiz kadarıyla: hangi yöne bakarsanız bakın, milyarlarca galaksi ve bunların oluşturduğu gruplar neredeyse homojen olarak serpilmiş durumda. Kainatın dokusu aşağıdaki gibi birşey.
Bu inanılmaz görüntü gökyüzünde rastgele bir noktaya dönüp bir derecenin kesrinin kesrinin kesrine kadar yakınlaştırdığınızda ve yeterli ışık topladığınızda ortaya çıkıyor. Resimdeki her ayrık detay, hatta her bir nokta ayrı bir galaksi !
Evrenin geçmişine dair ne öğrendiysek bu galaksiler sayesinde öğrendik. Büyük patlama dediğimiz kuramı ortaya koyabildik çünkü hangi yöne bakarsak bakalım bunların bizden (ve birbirlerinden) uzaklaştığını ölçtük.
Galaksiler bize bildiklerimiz kadar bilmediklerimizi de öğretti. Bugün fizikteki en önemli çözülemeyen problemlerın başında karanlık madde ve karanlık enerji dediğimiz meseleler geliyor. Bunların ikisini de galaksileri inceleyerek "keşfettik". Yani cahilliğimizi keşfettik...
Şöyle ki; bir galaksiye odaklanıp dönme hızını ölçtüğümüzde gördüğümüz şekli itibarıyla beklenenden farklı şekilde döndüğü ölçüldü. Demek ki göremediğimiz ve sıradan maddeye benzemeyen bir bulutla kaplı bunlar diye düşünüldü ve buna "karanlık madde" ismi verildi.
Öte yandan uzaktaki galaksiler ile yakındaki galaksilerin uzaklaşma hızları mukayese edildiğinde kainatın genişlemesinin şaşırtıcı bir biçimde giderek hızlandığı (!!!) anlaşıldı. Zerre kadar fikrimiz olmayan bu fenomenin müsebbibi olarak da "karanlık enerji" diye olgu ortaya atıldı.
En iyi teoriler bu karanlık madde ve enerjinin kainatın %96'sını teşkil ettiğini söylüyor. Yani görebildiklerimiz bilebildiklerimiz sadece % 4'ten ibaret. (Böyle bir popüler bilim kitabı da var: "evrenin yüzde dördü" isminde)
Bakmayın böyle karanlık madde, karanlık enerji gibi fiyakalı isimler konulduğuna, dünyanın araştırma parasını ve mesaisini harcadığınız zaman bilmediğiniz, zerre kadar fikrinizin olmadığı şeyleri keşfettiğinizde onlara bile isim koymak zorunda kalıyorsunuz.
Kısacası bilmiyoruz... Dürüstlükle bunu itiraf etmek lazım.
Kozmolojimiz hala büyük bir sır.
İşin çok daha dramatik bir boyutu daha var! Eğer evren şimdiki gibi hızlanarak genişlemeyi sürdürürse şimdi görebildiğimiz galaksiler teker teker görüş alanımızdan çıkmaya başlayacak. Görüş alanından çıkacak derken ışığın dahi varamayacağı bir mesafenin, bir tür "ufkun" ardında kalacak. (Bu ne anlaması ne de anlatması kolay bir mesele ama matematik böyle olduğunu söylüyor. Ben anladığımı iyi anlatan bir adamımdır, kendim anlayamadığımdan dolayı anlatamıyorum diye de düşünebilirsiniz
) Öyle ki bundan 150 milyar yıl sonra yeryüzü veya benzer bir gezegende evrimleşmiş ve akıllı bir yaşam türü için kozmoloji artık mümkün olmayacak! Onlar sadece Samanyolu galaksisinin içindekileri görebilecekler ve büyük patlamanın bütün delillerinden mahrum kalacaklar !
Bu o kadar ürpertici bir düşünce ki meşhur astrofizikçi Neil De Grasse Tyson aşağıdaki videoda bir fikir beni geceleri uyutmuyor diyor: Ya belki de geçmişte olan ve gizemi çözebileceğimiz bir delil de benzer bir "ufkun" ardında kaldıysa ! ! !
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier