Kazıklı koyu -Didim :
Sabah şafakla uyandım. Toparlandıktan sonra yedekte çektiğim deniz kayağına binip kıçtan karaya giden halatı çözdüm.
Demir aldıktan sonra koyun dışına doğru ķürek çekmeye başladım. Sabah esen yele ulaşmak için biraz sabırlı olmam gerekti. Acaba eski zamanlarda gemiler alargada bekliyor, kıyıya gidip gelen iş tekneleri kürekle veya yelkenle ticari malları bu gemiye aktarıyor, alargadaki gemi rüzgar çıkınca mı seyre başlıyordu? Yoksa gemi limandayken yük yükleniyor, sonra çıkan rüzgarla gemi hareket mi ediyordu? Belki de limandan alargaya küçük tekneler tarafından çekildikten sonra...
Enes eski zaman gemilerinin ruhlarını rahatsız etme. İşine bak!
Sonunda rüzgarın olduğu yere vardım. Fora ve biraz seyirden sonra rüzgar kaldı. Çabalamalar boşuna, bugün kürek mahkumuyum. En azından yine hakim rüzgarın eseceği yere kadar gitmeliyim. Ama bu az buz bir yol değil. Hiç bir şey sonsuza kadar gitmez, Pİ sayısı gibi durumlar dışında. O yüzden devam!
Sanırım bir saat kadar kürek çekerek neredeyse Kartaltepe açığına kadar geldim. Kartaltepe, mültimilyarderleri içeren bir inşaat projesiymiş. Bittiğinde yedi adet koyu da kapatacaklarmış. Tabii bunlar söylentiler. Ama malikaneler yükselmeye başlamış. İş makineleri çalışıyor. Ne varlık ama!
Pruvanın ilerisinde deniz kırışıklıkkarı fark ediyorum. İskele kıç omuzluğun hizası da öyle. Oysa ufukta rüzgar görünmüyor. Bu rüzgarların nereden eseceğini kestiremiyorum. Ta ki kıç omuzluk yönündeki beni yakalayana kadar...
Apaz seyrine geçiyorum. Ama rüzgar yön değiştirdikçe geniş apaza geçtiğimj fark ediyorum. Rüzgar kuvvetli sayılmaz. Didim'in açıklarında adaya doğru dümen tutuyorum.
Yine bir soru : Adayı rüzgaraltında mı yoksa rüzgar üstünde mi bırakarak geçmeli? Rüzgaraltında bırakıyorum. Rüzgarım kesilmesin. Ama Didim'e giden rota uzayacak. Uzasın! Yeter ki ilerlemeyi sürdür. Hep aklımda olan şey,İLERLEMEYİ SÜRDÜR.
Peki ya adaya yaklaştığın sırada rüzgar kesilir ve adaya doğru giden bir akıntı olur ve sen onu kürekle yenemezsen?
#$///$^#!?**
Aklıma lise mezuniyet yıllığına benimle ilgili yorum yazan arkadaşlarımdan biri geliyor. Yazısında sürekli hipotezler üretmemle epey dalga geçmişti. Haksız da sayılmazdi hani.
Rüzgar adayı geçtikten bir iki gomina sonra kesiliyor. Yeniden kürek çekmeye başlıyorum.
Motor barındırmadan seyretmek eğlenceli hale gelmeye başladı veya ben durumdan eğlence yarattım. Biraz kürek, biraz yelken, her şey değişken.
Gören vah vah, belli ki motorunu suya düşürmüş der miydi?
Nerede abuk-subuk seyir hep onu bulurum zaten.
Bir saat kadar kürek çektikten sonra çıkan rüzgar hızını arttıyor. Yelken seyriyle Altınkum plajına girer girmez demir atıyorum. Çıpa derince bir yerde. Üstelik iki buçuk kiloluk katlanır şemsiye çıpa. Şaka gibi. Rüzgara ve inip çıkan büyükçe dalgalara karşı kanoyu nasıl savunacak. Kalomaya ek üstüne ek halatla durumu yönetmeye çalışıyorum. Sonradan ölçtüğüme göre çıpa ve üç metrelik zincirden sonra yaklaşık kırk metre halat sermişim. Bu benim için bir rekor. Halatın hiç bir zaman fazlalığını çekmedim.
Bir gün daha sağ kaldık mı yine?
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER