Ucuz yaşam; 2018 Kasım
Bazı günler motosikletle 300 km. den fazla yol yapıyorum. Çevredeki kasabalara, köylere gidiyorum..
Motosikleti güya markete gitmek için almıştım..
Yazlık beldeler kışın bir garip oluyor.. Sanki yazın oralar aynı yer değilmiş gibi.. Issız.. Birçok iş yeri, mağazalar kapalı.. Yazın efsane olan yerler kışın süt dökmüş kediler gibi..
Sokaklara baktığım zaman, orayı yazın hayal ediyorum.. Sıcak hava, kalabalık sokaklar, her yer curcuna.. Şu karşımda kapalı olan dondurmacı yazın kim bilir nasıl iş yapıyordur.. Belki arada bir önünde insanlar kuyruk bile oluyordu...
Sokaklarda te tük insanlar var... Bunlar çoğunlukla emekli, ölmeden önce yaşamayı bırakan insanlar....
Yaşadıkları şehirde artık yapacak işleri kalmamış, buradaki yazlık evlerinden geri dönmeyi düşünmemişler..
Kalan ömrü “nerede tüketirsen tüket” hali..
Toplum onlara “Artık işiniz kalmadı.. Şehrin kalabalığı bize yeter.. Bir de siz buralarda kalabalık etmeyin.. Gidin... Defolun...” Demiş.. Onlar da buralarda pinekliyorlar..
Bir şeyler yiyebileceğim bir yer var mı diye etrafa baktım.. Sokak arasında ev yemekleri yapan bir yer buldum.. Teyze tencere de pişirmiş yemekleri... Çevrede bulunan tek tük insanlar göre..
Tek çeşit menü..
Günün zorunlu, tek çeşit menüsünden ısmarladım, yedim... Güzeldi.. Çorba, salata, mantı, kabak tatlısı...
Hesap 12 tl...
Bu ne ya!! Böyle hesap mı olur.. Bedava olsaydı bari...
Kışın buralarda paranı tüketemezsin...