Muhalif Samoslular hem asabi hem terso Spartalılardan yardım isterler ve istediklerini de alırlar. Artık yanlarında dünyanın en sert asker gücü vardır. Bekle bizi Polikrates!
Samoslu sürgünlere destek veren Spartalıların ardından Korintliler de bu ittifaka destek verir. Kurban olduğum Zeus verdikçe veriyor!
Bu destekler Samoslu muhaliflerin kara kaşı, kara gözü için değildir elbet. Anlatılanlara göre her iki halkın da Samos’tan canı yanmış, o yüzden adaya saldırmak istemektelermiş. Örneğin geçmişte Spartalıların kıymetli bazı mallarını Samos’lu korsanlar çalmış. Spartalılar o olayın öcünü almak için gidiyoruz demişler.
Korintlilerin Samos’a kini ise biraz daha ilginç. Korintliler, düşmanları olan bir başka devletin, Kerkyra’nın, ileri gelenlerinin erkek çocuklarını toplarlar. Üç yüz kadar çocuğu gemilere doldurup Sardes’e götürmek üzere yola çıkarlar. Korintliler de normal değilmiş, zira çocukları Sardes’de hadım ettirecekmiş adiler. Gemiler Samos’ta mola verince Samoslular çocuklardan nereye ve ne için gönderildiklerini öğrenirler ve enfes bir işe imza atarlar. Çocuklara Artemis tapınağına girmelerini ve çıkmamalarını söylerler. Korintliler, hop ne oluyoruz demeden çocuklar tapınak içinde yaşamaya başlarlar. Samosluların bahanesi bellidir: Dua eden insanları tapınaktan çıkaramayız, kusura bakmayın Korintliler!! Aç susuz tapınakta ne yapmış bu çocuklar diye düşünmeyiniz, zira Samoslular buna da çok cin bir çare bulmuşlar. Bakmışlar ki Korintliler çocuklara yiyecek verilmesini filan engelliyorlar, Samoslular da bir ayin uydurmuşlar. Her akşam Samoslu kız ve erkek çocuklar tapınağa koro halinde dualarla gidip, tanrıça Artemise bal ve susamlı çörek götürmeye başlamışlar?!?! Yemin etseler başları ağrımaz, zira “biz onları Artemise götürdük, gece içerideki çocuklar yiyorsa bizim suçumuz değil, onların günahı, kusura bakmayın” deseler, e haklılar. Korintliler bakmışlar ki başa çıkamayacaklar, çocukları bırakıp geri dönmüşler. Samoslular da bu zavallı çocukları ailelerine götürüp teslim etmişler. Yalnız ilginç olan şu ki, çocuklar gittikten sonra da o uydurdukları ayin devam etmiş, geleneksel hale gelmiş. İşte bu yüzden Korintliler Samos’lulara bozuk, alay edilmiş hissediyorlar. Onun için de Samos’a saldıracak ittifaka dahil oluyorlar.
Polikrates, işte şimdi yandın tiran bozuntusu. Sağlam bir ekip geliyor, gardını al, günlerin sayılı.
Sağlam bir donanmayla Samos önlerine gelen Sparta-Korint-Muhalif Samoslu müttefikler karaya çıkarlar. Polikrates’i ve emrindeki güçlü birlikleri başlarda bozguna uğratsalar da, zamanla görürüz ki öyle Spartalı baklava dilim kaslar filan gurbette savaşırken hikaye. Herodot, Spartalıların karaya çıkışını ve ilk vuruşmalarını anlatırken, onların kaleye yürümesinden, deniz kıyısındaki kuleye ayak basmalarından, bu kulenin şehrin dış mahallelerinin yanında yer aldığından bahsederken aniden şunu farkedersiniz: Anılan yerler, coğrafi olarak da yapılaşma olarak da bugüne kadar gelmiş gibi! Deniz kenarındaki bir kaleye gidebilir, şehrin varoşu denen bölgeye yürüyebilir, denizi seyredebilirsiniz. Dağ tarafını savunan Polikrates’in askerlerinin, kuleye gelen düşmana karşı nasıl mevki değiştirip müdahale ettiğini hayal edebilirsiniz.
Samos adasını neden seviyorum? Samos adası benim için bir zaman makinesi gibi de ondan.
Yaşayıp gidiyoruz.