Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: ----ATHAR----

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#60: 03 Şubat 2019, 15:38:44
Evet artık diyeyim; şahane!

Az kaldı bitiyor :) forum için uzunca bir ileti oldu, farkındayım.

Fotoğrafları ve yazılanları güncellemek, bir yerlere yüklemek, ufak tefek düzeltmeler ve okunma kolaylığı için parça parça atıyorum, formatı bozmamışımdır umarım.





  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#61: 03 Şubat 2019, 15:42:15


  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#62: 03 Şubat 2019, 16:00:46
Yaptığı tekneler

Kısmet demişken, Athar Bey’in yaptığı bir çok tekne halen yüzmekte. Sonbaharda tekrar devam edeceğimiz yazı dizimizde, onun inşa ettiği teknelere daha da fazla eğilmek üzere birkaçının ismini zikrederek konuyu kapatalım: Beyaz Gül, Ondine, Likya, Karya, Lili 2, Dört Mevsim, Kısmet, Kerme, Antares, Samba, Simbad, Vanessa, Caretta, Christina ve daha niceleri.

(2019'dan not: Yazı dizisi maalesef adı geçen sonbaharda bazı sebeplerden devam edemedi. Sadece kitaplardan, yazılı kaynaklardan yürüse belki olurdu da, bol seyahatli, çok zaman ayırmalı ve elbette çok masraflı bir işe bürününce devam edemedim, sağlık olsun)

Athar Bey denize çıkan, denizde dolaşan biri değilmiş. O kadar tekne yapan bir tersanecinin denize çıkmayı pek sevmemesi ya da istememesi de ilginç. Edip Bey’in (Soyadını bulamadım) teknesini almış fakat hakkıyla kullanmamış, uzun süre Fenerbahçe’de bağlı kalmış.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#63: 03 Şubat 2019, 16:06:20
Athar Bey’e ait bir diğer ilgi çekici detay ise oğluyla ilgili. Athar’ın tek oğlu olan Mehmet’in mesleği kaptanlıktır. Athar Bey öldükten sonra bambaşka birine dönüşen Mehmet ilk olarak eşini boşamış. Babasının ölümünden bir sene sonra Neslihan hanımdan ayrılan Mehmet, birkaç sene boyunca Athar’dan kalan servetle şaşaalı bir hayat sürmüş. Kısa süre içinde mal mülk eriyip bitince kaptanlığa geri dönmüş. Fransa’da bir limandaki gemide vefat etmiş.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#64: 03 Şubat 2019, 16:13:06
Beşpınar ailesinin baba tarafından soy ağacını göreceksiniz.
Soyağaçları bana göre güvenilir kaynaklar değil. Osmanlıda bile kökenini peygambere dayandıran yüzlerce "seyit" vardır, bilirsiniz. Yine de orijinal bir "hoş kaynak" olarak sizlerle paylaşmak isterim. Cengiz Han'a ve Timurlenk'e kadar giden bir soyağacı.

  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#65: 03 Şubat 2019, 16:20:56


Sadun abi Athar Bey’i 1953 ‘de tanımış. Baba Asaf Bey’den kalan Amerika menşeili Rudder dergileri varmış, Kısmet’in planlarını da bu dergilerde görüp beğenmişler. Kısmet’in planı 1948 civarı çizilen, ilgi gören bir planmış. Sonrasında bir kaç meşhur dizaynırla yazışmış. Atkin de bunlardan biri. Sadun abi Atkin’e ne tavsiye edersiniz diye sormuş. Hatta satın aldığı planın parasını yani 75 doları Oda ablanın kardeşi vasıtasıyla Almanya üzerinden yollamış. Kısmet’le ilgili bu küçük detayı da sizlerle paylaşmak istedim. John Atkins, Colin Archer tarzını biraz daha modernize eden bir tasarımcı imiş. Atkins Sadun abiye bir tekne tavsiye eder. Aklın yolu bir, Atkins’in tavsiye ettiği plan Sadun abinin de sevdiği plandır. Bu planı Athar Bey’le birlikte seçmişler fakat Atkins’e söylememişler.

  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#66: 03 Şubat 2019, 16:23:16


  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#67: 03 Şubat 2019, 22:45:01
Athar Bey’in sağlık problemleri

Anladığım kadarıyla üç kuşak Beşpınar ailesinde genetik bir kalp problemi var. Baba Asaf, oğul Athar ve torun Mehmet genç sayılabilecek yaşlarda kalp problemleri yüzünden hayata veda etmişler. Athar Bey ilk kalp krizini arkadaşı Ersin Çağlar’a ait bir gemiyle Amerika’ya giderken uğradıkları Mısır’da geçiriyor.

Sağlık sorunları başlayınca, o zamanlar by pass ameliyatları, balon teknikleri ülkemizde çok yeni olduğundan, Athar Bey İngiltere’de bir ameliyat planlıyor. Hatta İşadamı Rahmi Koç, benzer bir ameliyat için Amerika’ya giderken Athar’ın da gelmesini istiyor, fakat Athar Bey İngiltere’de olacağım diyerek kabul etmiyor. Nerede ameliyat olacağına, nasıl bir plan yapacağına dair bir dosya bile hazırlamış.

Athar Bey Alanya’da bir daire aldığında ağır bir kalp krizini de orada geçireceğini bilemezdi elbet. Bir gün, beş katlı asansörsüz apartmanın beşinci katında yer alan dairenin giriş kapısında yığılır kalır Athar. Gelini kapıyı açtığında Athar Bey’i yerde yatarken bulur. Apar topar İstanbul’a dönerler. Athar bir süre kendi evinde kalmak istemez, oğlu, gelini ve torunuyla birlikte yaşamak ister. Herhalde yalnız olmaktan korktu zavallı Athar.

İlginçtir oğlu Mehmet bu durumdan pek hoşnut değildir. Baba oğul arasında sürekli olan anlaşmazlık halen hayattaki birçok insan tarafından da dillendirildi. Mehmet hep haşarı ve babasıyla didişen bir evlat olarak canlandı gözümde. Nitekim babası ve halasının birbirlerine küs olarak hayata veda etmelerinde de Mehmet’in payı olmuş. Geçen sayıda Athar’ı dolandıran hanımdan bahsetmiştik. Olaydan sonra Athar’ın ablası o dolandıran hanım ve çocuklarıyla görüşmeye devam eder, Athar’ın haberi olmadan! Bir gün Mehmet herhalde bir kızgınlık anında bundan babasına bahsedince Athar ve ablası Zübeyde arasına küslük girmesine sebep olur. Mehmet’in kendi annesiyle de arası çok iyi olmamış.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#68: 03 Şubat 2019, 22:46:37
Athar Beyin sağlık durumuna geri dönelim.

Alanya’dan apar topar geri dönüp İstanbul’da tetkiklere başlarlar. Dönemin ünlü doktorlarından Cevat Yakup, Athar’ın tedavisini üstlenmiştir. Bir süre hastanede kalır, kısa süre için hastaneden çıktığı bir gün evde yemek yerlerken bir kadeh şarap içer ve espri yapar: İsa’nın son şarabı gibi, bu da benim son şarabım mı acaba.

Bu detayları Neslihan hanımdan dinledim. Athar Beyin yakın arkadaşı Özcan Bey de bu hastane günleriyle ilgili bir olay anlatmıştı. O zamanlarda, ülkemizi ziyarete gelen Bangladeş sanayi bakanı kalp krizi geçiriyor ve Athar’ın yattığı Koşuyolundaki hastaneye getiriliyor, by pass ameliyatı yapılıyor. Başarılı geçen ameliyattan sonra doktorlar Athar’a, "gördün mü" diyorlar, "biz de çok rahat bu ameliyatı yapabiliyoruz, İngiltere’ye gitmeye gerek yok, hem uçakla o kadar yolu gitmek de çok riskli"

Athar artık planından sapmıştır, ameliyatı Türkiye’de olacaktır. Ameliyat olacağı gün geliniyle vedalaşır. Hep dediği gibi bir Eyvallah! der, ameliyata girer.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#69: 03 Şubat 2019, 22:47:33
Gelelim çok önemli konuya. Athar Bey vefatından önce gelini Neslihan Hanıma bir vasiyette bulunur. Athar Beyin gelini, kendisine evladından daha yakındır, en özel sırlarını sadece geliniyle paylaşır. Vasiyet şudur: Athar Beşpınar gömülmek istememektedir!!!!!!!!!!
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#70: 03 Şubat 2019, 22:48:41
Moda’dan poyraz estiği zaman küllerim denize serpilsin!

Athar Beyin vasiyeti cenazesinin yakılması ve küllerinin boğaza savrulmasıdır. Ameliyata girerken vedalaştığı gelini Neslihan hanım, bu vasiyeti yerine getirmek için var gücüyle çabalar. Hatta bazı insanlar Heybeliada eninde sonunda denize batacak, oraya gömelim düşüncelerini bile ciddi ciddi belirtirler.

Athar ameliyattan çıkamadan, ameliyat masasında son nefesini vermiştir. Senelerdir korktuğu ve istemeyerek olduğu bu ameliyat kaderin cilvesi olarak ölümünün sebebi olmuştur.

Cenaze

Athar bey’in cenazesi için İstanbul’dan bir cenaze şirketiyle anlaşılır. Şirket cenazeyi alacak, İngiltere’ye götürecek ve oradaki bir krimatoryumda cenaze yakılacaktır. Fakat sonraları Athar’ın ailesinin Müslüman bir aile olduğu düşünülerek, biraz da çevreye karşı mahçup olmamak için, cenaze bir camiden kaldırılır. Göstermelik bu merasimden sonra cemaatin mezarlığa kadar cenazeyi takip edeceği endişesiyle, tabutun kenarına bir not konur. Cenaze Alanya’da defnedilecektir! Böylece hiç kimse cenazenin nereye gideceğini görmeyecektir.

Cenaze oğlu Mehmet ve gelini Neslihan Hanım nezaretinde İngiltere’ye götürülür. Yakıldıktan sonra Türkiye’ye dönülür. Fenerbahçe açıklarında, Digavsin Çakarının yakınlarında külleri, vasiyeti üzerine boğazın serin sularına bırakılır.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#71: 03 Şubat 2019, 22:48:57
Güle güle koca Usta!

-----------------------------------------------------------------





Okuyan herkese vakit ayırdıkları için teşekkürler.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 03 Şubat 2019, 22:51:17 Gönderen: Çetin Kent »
Yaşayıp gidiyoruz.

n

nuri_kongur

Ynt: ----ATHAR----
#72: 03 Şubat 2019, 23:15:04
Çok teşekkürler Çetin reis, polisiyeye roman tadında bir yazı dizisi oldu. Bizleri Athar beyle tanıştırdığın için ayrıca teşekkür ederim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#73: 03 Şubat 2019, 23:18:51

ATHAR BEŞPINAR'IN ARDINDAN SADUN ABİ AŞAĞIDAKİ YAZIYI YAZMIŞ


1987 yılından bir yazı
Kaynak Yelken Dünyası

 
TÜRK YATÇILIĞININ BÜYÜK KAYBI: ATHAR BESPINAR
Athar Beşpınar, işine çok sadık, namuslu, denizciliğimize emeği geçmiş, çok kıymetli ustalar yetiştirmiş yeri doldurulamayacak büyük bir insandı.
Sadun BORO

Ağustos ayı, Ekincik'te "My Marina" önünde demirliyim. Akşam gelip, yanımızda bağlayan Feda Kaptan yatının sahibi, eski dostumuz Semuh Günur'la güvertede oturmuş, sabah kahvemizi yudumlarken, Fenerbahçe'den, Yelken Kulübü'nden dostlardan söz ediyoruz. Daha doğrusu, ondan haber alıyorum. Bir ara "Ya, Athar'ı da kaybettik" deyince, kahve boğazımda düğümlendi, dona kaldım.
Yalnız ben değil, eminim o an, Kısmet'in de tepeden tırnağa titrediğini hissettim. Nasıl üzülmeyelim. Kısmet'i tomruktan, ağaçtan yontup, biçip, bugünkü haline o getirmiş, o yaratmıştı. Omurgasından, cundasına kadar, her parçası, her çivisi, onun titiz nezaretinde hazırlanmış, yerine konmuş, çakılmıştı.
Athar BEŞPINAR ile dostluğumuz ellili yıllara dayanır. İngiltere'de tahsili bitirip, ilk Okyanus aşırı Amerika seyahatinden döndükten sonra, İstanbul Yelken Kulübü'nde, kendisini tanımıştım. Mizaç olarak sıkılgan, çekingendi. Pek kalabalığa girmez, içki sofrasına oturmaz, etrafı ile daima bir mesafede kalmayı tercih ederdi.
Babası zamanın sayılı gemi yapım mühendislerinden Hintli Asaf Bey'di. Yelkene, denize merakını babasından almıştır. Gençliğinde, bir hayli yelkenle gezdiğini, İpar yatının birkaç seyahatine katıldığını anlatırdı. Ben tanıdığım zaman, artık pek denize çıkmıyordu. Edip Ağabeyin bir tratasını almış, onu yata çevirmişti. Fenerbahçe mendireğinin içinde onunla oynar, tentesi ender açılırdı. Hatta, boya için karaya çektiğinde, altından pabuç kadar midyeler çıktığını gülerek anlatırdı.
ATHAR BEŞPINARIN  KİŞİLİĞİ 
Athar, Amerikan Koleji'nde okuduktan sonra, babasının da desteği ile, kendini çok iyi yetiştirmiş, yetenekli bir yat yapımcısıydı. Gençliğinden beri, kendi çizdiği planlarla sayısız tekneler yaptı. Rahmetli Harun Ülman Bey, Türkiye'de ilk modern yat inşasını başlatmış. Athar onu ilerleterek devam ettirmiş bir kimseydi. Bu konuda, zamanın söz sahibiydi. İlk büyük boy teknesi Lili II'nin yapılışı, bir hadise olmuştu.
Tekne çiziminde muhafazakardı. Çok modern tipler yerine, yetiştiği zamanın da etkisiyle, klasik hatları tercih ederdi. Sağlamlık, temiz işçilik, en iyi malzeme kullanımı, onun değişmez kaideleriydi. Kafasının ermediği istekleri, kat'iyen kabul etmez, boş oturur, gene taviz vermez, beğenmediği işi almazdı. Ucuz olması için, kalitesiz yaptırılmak istenen bir tekneye elini sürmezdi.
En pahalı malzemeyi kullandığı ve en iyi ustaları çalıştırdığı için, yaptığı tekneler doğal olarak diğer yapımcılarınkine oranla daha pahalıya çıkardı. Onun bu huyunu ve yıllarca kendisini tanıyıp, yaptığı işleri bildiğim için, Kısmet'i yaptırmaya karar verdiğim zaman, ikinci bir isim aklımdan dahi geçmedi.
Fiyatta bir fikir edinmek için, Amerika'dan getirttiğim planları alıp, Athar'la beraber Ayvansaray'a gitmiş, oranın en iyi ustası, rahmetli Hürrem Ustayla konuşmuştuk. Maden hariç (ki o zaman 5.000 lira tutuyordu), Kısmet'in yapımına, beyazına, 35.000 lira istemişti. Sonradan aynı planı, Athar'a tam 62.000 liraya sipariş ettim.
Bana bir koca sayfa maliyet dökümü çıkarmıştı. Sala için kullanılacak keresteden, Salacak' taki atölyesine gidip gelme yol parasına kadar, bütün yapacağı masraflar dökülmüş, sonra makul (galiba yüzde ondu) bir kân üstüne koyup, bu rakamı çıkarmıştı. (Maalesef bu teklif, İstanbul'daki evraklarım arasında. Yoksa, hem kendisinin ne kadar ciddi çalıştığını göstermek, hem de bugünkü yapımcılara bir örnek olması için, bu yazı ile beraber yayınlanmasını pek isterdim). Bu rakamdan ne ben bir tenzilat istedim, ne kendisi yaptı. Ve cebimde 4.500 lira birikmiş para ile, ona siparişi vermiştim. O zamanlar, para kazanmak için, Tarsus'taki bir fabrikada çalışıyordum. Rahmetli, para yetiştiremeyeceğimden çekinip, uzun zaman işe başlamamıştı. Yazdığım mektuplara, iki kelime ile cevap verirdi. "Para yolla..." Ancak, biriktirdiğim para yirmibini bulunca, o zaman Kısmetin omurgasını kızağa koymuştu. Ve ben, teknenin tüm inşası boyunca, başında bulunmamış, ama en iyi şekilde yapılacağından da en ufak bir tereddüdüm olmamıştı. Zaten, bulunsaydım da, daha iyisini yaptıramazdım ki.
O zamanlar (1963), en iyi kaplamalık çamın metresi 500-600 lira iken, Yenikapı'daki koca bir kereste deposunun altını üstüne getirip, tek tek seçmiş ve tam 1200 liraya kaplamalık ağaç almıştı. İşte, iş dürüstlüğü böyle bir insandı.
İşine çok sadıktı. Yaz kış, bir gün aksatmadan, işçilerle beraber atölyeye girer, onlarla paydos ederdi. Yerine konulacak her parçayı, çakılacak her çiviyi kontrol eder, en ufak hataya göz yummazdı. Çok adam yetiştirdi. Bugün İstanbul piyasasının en kalbur üstü ustaları İlyas'ı, Muharrem'i, Bilal'i ve daha niceleri, onun yanında, mesleğin inceliklerini öğrendi.
Türk yatçılığı, kendisine çok emeği geçmiş ve yeri doldurulamayacak bir büyük ustasını kaybetti.
Allah rahmet eylesin...
 

NOT: Bu yazıyı, kara haberi duyduğum zaman yazıp, yollamak istedim. Ama, elimde kalem bir türlü yürümedi. Eylül sonunda, Gökova'ya hareketten evvel, Mesut Barandan, Athar hakkında, dergide herhangi bir yazı çıkmadığını hayret ve üzüntü ile öğrendim. Ne acıdır ki, Türk yatçılığının gelişmesinde en çok emeği geçmiş bir kimse göçüp, gidiyor da, memleketin yegane yatçılık dergisinde, onun hakkında iki satır yazı çıkmıyor.
 
SADUN BORO YELKEN DÜNYASI ARALIK 1987
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 316
Ynt: ----ATHAR----
#74: 03 Şubat 2019, 23:29:34
Çok teşekkürler Çetin reis, polisiyeye roman tadında bir yazı dizisi oldu. Bizleri Athar beyle tanıştırdığın için ayrıca teşekkür ederim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Teşekkürler, selamlar.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

 
Yukarı git