Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
OP: 25 Ocak 2017, 16:53:31
Bu hikaye, teknik kriterlerden, kontrol listelerinden bağımsız tamamen duygusal bir sahiplenmenin hikayesidir…

Bana bir masa, önüme bilgisayar verdikleri günden beri oradan buradan tekne bakarım. Hele bir barınak, liman, marina geçiyorsak, imkansızdır benimle yürümek. Ama uzaktan bakarım; nadiren atlarım içeriye. Diyeceksiniz ki öyle tekne mi bakılır. E, işte bizimkisi öyle bakma, Fransızların deyimiyle “vitrin yalamak”. Sanırım ilk baktığım yıllar dolar 1,10 civarıydı. Derdim ki, şu kadar çalışırsam, şu kadar ayırırsam şu tekneyi şu kadar yılda alabilirim. Sonra tiny 17’ler, rota prensesler, scorcher’lar… Biraz savruk olmasam, az bir zorlasam bunlar olacak gibi, hele de şöyle iyi bir scorcher bulsam beni deli eder… Geçen zaman, bir türlü birikmeyen para. Bakıp bakıp bir şey yapamayınca ilk maaşımla aldığım fiber kayığıma harcıyorum parayı.. Arabaya çeki demiri, tekneye römork falan.. Sırf bu yüzden biraz abartıp arabayı bile değiştirdim diyebilirim. Uzun bir süre römorkla çekebileceğim weekender tarzı teknelere bakıyorum. Hem fiyatı uygun hem de buradan bastım mı bir günde Hisarönü – en sevdiğim… Hala daha yazarken çok mantıklı geliyor.
 
Ama her yaz gördüğüm o “bağzı” kızlar beni benden alıyor; Datça’da var bir tane, Bodrum'a her gittiğimde görüyorum. Ben ilgi gösterdikçe gezdiğimiz koylarda kaptan bana nadide bir inci gibi buldukça teker teker gösteriyor. Her geçen gün aklım bunlara daha çok kayıyor. Benim için ideal olan 9 -12 metre arasında çok örnekleri var. Ayna kıçlılara göre daha bir emekçi, daha bir "balıkçı" duruyor. Ama bir koyda gördünüz mü, herkesin gözü onlara kayıyor.

Neyini sevdim bilmiyorum, belki bizim kaptanın telkinleri, belki onun seviyor olması ve her gördüğünde bunların ne kadar denizci olduğundan bahsetmesi. Ben de artık Özden’e gösterir oldum. Özden’inse çok temel 3 kriteri var; sokaklarında yürünüyor mu? Güvertenin ön tarafında güneşlenebiliyor mu? Kamarası ferah mı? Bunları sağlarsan bizim kız tam bir denizci…

Son 3-4 yıldır bende algıda seçicilik had safhaya ulaştı. Konu ne zaman hayallere gelse ve biz bir tekne alıyor olsak, ben hep tirhandil alıyor oluyorum. Artık tırnak içerisinde “tirhandil” yazarak arama yapar oldum. Öyle ya binlerce yıldır denizcilerin bildiği bir şey var her halde ki, şu güzel hatlarından, formundan vazgeçilmiyor.

Geçen zaman, biriken hayaller; Dolar 2,85. Benim gibi TeLe bazında maaşlı çalışanın döviz kuruyla mücadelesi mutlak bir mağlubiyetten ibaret.

Muhaliflik genetikmiş; ben de babamdan almışım. Herkes isyan ediyor ama son aylar benim için iyice çekilmez oldu. Çok şey yazılır ama neyse, iş hayatı işte. Olay benim açımdan sürdürülemez bir hal alınca ayrılmaya karar verdim. Sağ olsunlar tazminat, teşvik vs. alıp veda ettim eski işime.

Cepte para, ilk defa bu kadar yaklaştım şöyle adam akıllı bir tekne parasına. Yanlış anlaşılmasın öyle yüzbinlerce Euro falan değil; üç beş on bin türk lirası.  Aklı olan gider üniversite yolunda 1+1 ev alır; kirası kredisini ödüyor zaten. Kredisi bitince 5 yıl sonra evi satsan helalinden orta yaşlı bir yelkenli alabilirsin ama bizim kafa farklı çalışıyor işte, hayatımdan bana 4-5 yılımı kim verebilecek. Yok arkadaş ben gidip tekne alacam…

Artık 2016 Temmuz başındayız Mersin’de 7,5 metre fiber bir tekne.. eşim için tekneler ikiye ayrılır; yelkenli ve yelkensiz diye. Bu yelkensiz; tek kamaralı, ferah bir oltacı kayığı Kaan Reis’in güzel örneğiyle “tenezzül” teknesi. Ben de tenezzül etmeye karar veriyorum.Gidiyorum geliyorum sürekli ziyaret ediyorum, seyir yapıyoruz, alışıyorum tekneye, barınağa bakıyorum teknelerin %99’u yelkensiz oltacı kayığı, zaten bizim buralarda hep bunlar talep görüyor. Ah Ege’de olsam ne güzel olurdu, ne iyi bir yelkenci olurdum ben. Ama burada yelken zorlama bir iş, tamam diyorum alacam bunu. Hem zaten yelkenle Mersin’de nereye gidebilirsin ki? Sanki bu seçim biraz da zaruretten.

İlk defa eşimin elinden tutup bir tekneye götürüyorum, beğensin diye… Sonuç tam bir hüsran, gerçekleri suratıma tokat gibi vuruyor. Bu tekne sadece daha konforlu bir oltacılık içinmiş. Bu teknede ona ve onunla olan güzel seyir ve tatil hayallerine yer yokmuş. bir tekneye bu kadar para verilirmiymiş vesaire, vesaire.. Anlamsız bir şekilde işi inada götürüyorum eğer bu alınmayacaksa artık bir daha tekne konuşmayacağım, kimse de benimle konuşmasın, bu defteri kapadım… Sanırım ev bakmak en iyisi…

Aradan geçen 1,5 ay sonunda sıkkınlıkların arasında ben yine teknelere bakar oldum ama gizliden gizliye. Hayal umut paylaşmıyorum artık kimseyle. İşte birkaç “tirhandil”. Kimisi çok pahalı, kimisi zaten tirhandil değil; piyadeden bozma ama şu İzmir’deki hakikaten ilginçmiş, fiyatı da tam da cebimdeki para kadar. Şunu bir favorilere alalım.

Kurban bayramı, akşam oturuyoruz ailecek. Konu dönüp dolaşıp tekne işine geliyor. Annem, babam, kardeşim konu açıldığına bin pişman, esip gürlüyorum, resmen kavga ediyoruz. Bu defa onlar bana neden vazgeçtin dedikçe, ben isyan ediyorum, her şeye ve hayata. Vaz geçmişim ya tekne işinden, sanki hayattan vazgeçmişim. Bu defa beni hayata tutunmaya çağırıyorlar sanki…Hayalim, hepimizin hayali olmuş.  Gecenin sonunda kendimi “o tirhandili” bizimkilere gösterirken buluyorum. Herkes kendince çok beğeniyor...Göz yaşlarım tebessümlere karışıyor…
 
Tirhandilin adı Bebhinn, ilk sahibi tekneye gelen ilk kız çocuğunun adını vermeye karar vermiş. Hollandalı turist bir ailenin küçük kızıymış, tekneyi beğenip içini gezmek isteyince, buyur etmiş ilk sahibi ve adını öyle kazanmış Bebhinn.
 
Sokakları, kamarası, güvertesi Özden’e göre, havuzluğu babam, ailem ve dostlar için, teknede zaten benim kıçım hiç yer görmez, oturamam. Ben arkadan oltamı atsam, o gitse yeter.

Zorla aratırıyorlar bana eski sahibini. Mustafa bey çok kibar, belli ki iyi bir insan. Konuşmalar, mesajlar, yazışmalar. Aklıma düştükçe arıyorum Mustafa beyi, kendisi de çok bilgi sahibi değil ya, yine de anlatıyor. Eski yapılanları, kendi yaptıklarını. Öyle yelken arabaları, trimlik donanımları yok, çok temel yelken donanımına sahip. Ana yelken çok eski, Motoru 63 beygirmiş. Ben anlamam motordan. Benden sadece 1 yaş küçük, 34 yaşında. Keşke biraz daha genç olsaydı… En son yakın dostum, yer yıl birlikte mavi tur yaptığımız bizim kaptana gösteriyorum, ömrü tükenmiş artık benim ona gösterdiğim teknelerden. Yeter diyor, gel bir gidip bakalım. Yıllardır internetten tekne baksam da ilk defa şehir dışına çıkıp tekne bakmaya gidiyorum. Öyle ya, hiçbir zaman satıcıların ısrarla görüşmek istediği o “ciddi alıcılardan” olamadım. Daha önceki sayılı görüşmelerde de çoğunlukla azarı işitip telefonu suratıma kapattırdım. Artık ciddi bir alıcı olarak Ekim ayının ilk gününe randevulaşıyoruz.
 
Teos’ta buluşuyoruz Bebhinn’le. İlk bakışta alınan "elektrik" benim tarafımdan olumlu, nasıl derler mihrabı yerinde. Havuzluk beklediğimden biraz daha dar ama bu normal, zira kendileri bir tirhandil. Bundan sonrası benim için görücüye çıkmış gelin-damat adayları misali. Kaptan altından giriyor üstünden çıkıyor; motor dairesi, sintine eğriler, postalar elin yettiği, gözün gördüğü her yerden inceleniyor. Yapılması gereken “zorunlu” tadilatlar ve eksiklikler tek tek belirleniyor. Kısa bir seyirle, motorun, yelkenin durumunu anlamaya çalışıyoruz. Artık ipler yargıçların elinde terazi bir o tarafa bir bu tarafa salınıp duruyor. Ben öylece oturuyorum.
 
İşin gerçeği diğer tarafta, çetin pazarlıklar başlarken herkes bana bakıyor hadi başla diye. Tek söylediğim; “Abi benim param bu kadar, gerisini siz konuşun.” Söylediğim meblağ zaten tekne için istenenin biraz üstü. Anlayacağınız ben pazarlığı yukarıdan başlatıyorum. Kaptan kızıyor böyle pazarlık mı olur diye, biz tartışırken Bebbhin’in sahipleri şaşkın. İyi polis kötü polis bu kadar güzel oynanır, diyorlar. Yok vallahi ben aynasızları sevmem ne iyisi ne de kötüsü, niye polisçilik oynayayım ki… Ben ve Bebhinn öylece kaderimizi bekliyoruz.

Ben tam bir tutukluk içerisindeyim; düşünme, sorgulama yetilerimin hiç birisi çalışmıyor. İçimden sadece “yani işte bu mu?” “o tekne bu tekne mi?” diyorum. Kaptan uzun uzun konuşuyor, pazarlık ediyor, en sonunda beni bir köşeye çağırıyor bana da uzun uzun anlatıyor, şöyle böyle, sonunda tamam diyor bu tam bize göre “yavaş yavaş güzelleştiririz fıstığı”... Tamam diyorum… boşluk...

Öne koşuyorum, yalnız kalmam lazım bir süre, zor tutuyorum kendimi, biraz toparlayınca Özden’i arıyorum. Sesim öyle titriyor ki, konuşamıyorum. O da son kez tamam diyor. Koşup direğe sarılıyorum, koşup hayalime sarılıyorum. Yıllardır hayalini kurup, sonunda kavuşmayı beklediğim teknem…

Binbir teşekkür, hayırlı olsun dilekleri ve sevinç nidaları içerisinde el sıkışıyoruz, Pazartesi günü Liman Başkanlığı’nda buluşmak üzere randevulaşıyoruz.

Ben bu gece Bebhinn’le uyusam ya; bayram arefesinde annemin yeni bayramlıklarımı yatağımın başucuna koyduğu gibi...     

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#1: 25 Ocak 2017, 17:02:25
Hah! Oldu işte.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#2: 25 Ocak 2017, 17:18:52
  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#3: 25 Ocak 2017, 17:26:32
Harika,
Çok hoşuma gitti.  :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#4: 25 Ocak 2017, 17:52:39
Çok güzel bir hikaye.
Ekimde biz buralardaydık ama tanışılmadığı için fırsatı kaçırmışız.
Teknenizi tanıyorum nazlı nazlı beton pontonda süzülürdü.
Hakan'ın Yengeçte  ilk geldiğimizde Teostaydı.
Demek bizde bir bok var. Biz Teosa geldiğimizden beri baş kıç bir tekneler uzaklara avara oldular.
Devamını uzatmadan yaz hele.
  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1342
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#5: 25 Ocak 2017, 20:30:00
Hayırlı olsun.Sağlık ve keyifle kullanın.
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 5808
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#6: 25 Ocak 2017, 21:12:31
Hah! Oldu işte.
Acele etme daha koca Mersin seyahati var.

Erman Reis ,hayırlı olsun ,ağız tadıyla kullanmak nasip olsun.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#7: 25 Ocak 2017, 23:01:48
Devamını bekliyoruz Erman reis. Rüzgarlar kolayına ,omurgası altında her daim su olsun.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#8: 25 Ocak 2017, 23:32:09
Can aga bundan keri giren çıkan teknenin foto ile belgelemesi yapılacak  :)

Marina kaptanı deryası olarak hatırlarım bu kızı  emme velakin yaşlı gözlerimin önüne getiremem  :'(
  • IP logged
DeDe

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#9: 26 Ocak 2017, 07:12:08
Hep diyorum, akılla mantıkla tırhandil sahibi olunmaz :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#10: 26 Ocak 2017, 09:50:51
Hep diyorum, akılla mantıkla tırhandil sahibi olunmaz :)

Kesinlikle katılıyorum Hakan Reis'im  :) :) :)

Güzel sözleriniz ve dilekleriniz için çok teşekkür ederim değerli reislerim, üstadlarım...

Utku reisim daha evvel paylaştıklarımdan aşağıda tekrar paylaşıyorum:





Elimde birkaç foto ve video daha var onları da bir toparlayıp burada paylaşacağım...

ilginiz için çok teşekkürler...

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#11: 26 Ocak 2017, 10:17:08
Erman , yahu ne kadar güzel bir tekne alım hikayesi.. Gözlerim doldu resmen..

İyi günlerde kullan.. Çok güzel bir tekne.. Her denizde gider dediklerinden..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1177
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#12: 26 Ocak 2017, 11:38:50
Erman reis ,

Ne güzel anlatmışsınız yüreğinize sağlık, karinasından bir karış su eksik olmasın .
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1164
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#13: 26 Ocak 2017, 13:19:31
Aynı zamanlarda, aynı duygularla, farklı yerlerde, farklı güzellerin peşinde koşmuşuz.  Ne güzel anlatmışsınız; İlanları incelerken yediğimiz tırnakları, arama çubuklarında nasıl değerlendirdiğimizi...   :)xx
Bir kaç defa okudum ve  “Yeni Türkü” melodileri serpiştirdim hikayenize. 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: KRİ-KRİ / BİR İNADIN HİKAYESİ…
#14: 26 Ocak 2017, 15:30:46
Erman kaptanım şimdi hatırladım, marina içi yürüyüşlerde ismi dikkatimi çekiyordu.Resmi görünce hatırladım  :)
  • IP logged
DeDe

 
Yukarı git