Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Ne Var Bu Denizde

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ne Var Bu Denizde
OP: 30 Aralık 2018, 09:42:21
Ne Var Bu Denizde

İnsan durduk yerde konforlu evini neden bırakır da gider? Rahat bir yatak, karşısında ayaklarını uzatarak televizyon izlemek, hoş bir müzik, geniş bir masada, dolu tencerelerden kepçe dolusu yemek, sıcacık bir oda bırakılır da neden gidilir?

Uzun süredir gerek sırt çantam gerekse bisikletimle turlara çıkarım. Baharda havaların ısınmasıyla birlikte kasabanın boğuculuğu artar, dağlara, deniz kıyısına kaçma güdüsü, özlemi kabarmaya başlar içimde. Buna karşı koyacak gücü bulamam, giderim.

Bir patika, bir yol, bir derenin eşliği beni kalabalık insandan, şehrin gürültüsünden, boğucu ortamından uzaklaştırır. Başka bir dünyaya götürür. Konaklayacak bir yer bulur çadırımı kurarım. Kumanyam bitene kadar veya başka bir yere gitmek için sökerim ancak çadırın kazıklarını. Çadır evdir bir yanıyla. Daha alçakgönüllü, havası, çalımı olmayan bir ev. Koca ormanın yukarıda ördüğü çatı, daha yukarıda gökyüzü, yıldızlarla donanmış kubbe, daha devasa bir evin çatısı gibi durur. Çadırda kalan kişi, kendi ince brandasını değil de, onları tavan olarak kabul eder bir süre sonra.

Her neyse. Lafı uzattım. Bu tür gezinmelerde avarelik bir yöntemdir. Plansız, doğaçlama bir yerde olmak. Ve insanın hep etrafında değişik, farklı bir şey olur. Kuru bir ağacın muhteşem gövdesi, yukarılara doğru giden karınca katarı, yerdeki mantarın şekli, gökteki bulut, koca bir kayın ormanı, avare gezenti bir gözün meşguliyetleri olur çıkar.

Asıl tuzaklı sorum şu;

Denizde ne var ki -her yana uzanan masmavi bir ufuk, durgun veya dalgalı bir su-, ihtiyarlar, “Kıçına deniz suyu kaçan iflah olmaz,” diyecekleri kadar bağlayıcı bir şey olmuş bu deniz? 40-50 sene bir kamarada gırgır reisliği yapan adamla da konuştum, iki çocuğu vardı, hiçbirinin doğumunda olmamış, bir ay sonra görebilmiş, dalgıç takımlarını yorucu bir günden sonra kuşanıp yeni doğmuş gibi güç alanı , deniz olmayan bir yerde askerken her akşam ağlayan daha bir sürü deniz karasevdası insanı da.

Neden? Ne var bu denizde?

Yarın bir aksilik olmazsa; Denizi anlatan, deniz aşığı yazarlarımızdan söz etmek istiyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#1: 31 Aralık 2018, 00:33:12
Merakla bekliyorum yazınızı Mehmet Bey.Ne var bu denizde??
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#2: 31 Aralık 2018, 04:34:45
Günaydın.

Böyle bir başlığı açış nedenim meraktı. Üye sayısının 474 olduğu bir grup burası. Ama bir konuda "meyyal-tutkun-aşık" insanların bir araya geldikleri bir birliktelik. Büyük oranda "Deniz" sevgisiyle yoğrulmuş,, uzun yıllar, belki bir ömür boyu denizin içinde olan, bazısının denizle ilişkisinin ne olduğunu bile tanımlamaktan uzak olduğu insanlar bunlar. Yazımın ilk bölümünde sorduğum, yanıtının da insan sayısı kadar çeşitli ve çetrefilli, tanımlaması, belki de anlaşılması zor, karmaşık duyguların bir eseri olduğunu tahmin ediyorum.

Bizi çeken, bizi evimizden, rahat konforlu evimizden çıkaran, o maviliğin içine savuran “Ne var bu denizde?”

Bu sorunun tek bir yanıtı yok. Herkesin kendi yanıtları var. İşte ben bu yanıtları merak ediyorum. Belki bunun öncesinde bir çok çocukluk var - çoğunda o var belki de. Deniz kıyısında bir kasabada doğup nasıl emeklediğini, ne zaman yürüdüğümüzü anımsamadığımız gibi, yüzmeyi ne zaman öğrendiği bilinmeyen, çocukluğun sislerinde kaybolan insanların bu soruya ne yanıt vereceklerini merak ediyorum.

Duygu anlamında denizin konuşulmasından söz ediyorum.

Bu başlığı açarken düşündüğüm, grup üyelerinin bu konudaki çok farklı anı ve duygularının paylaşılmasıydı. Bunu beklemiştim. Ama sanırım düşündüğümü anlaşılır bir cümleyle ifade edemediğimden, sorunun yanıtının bende olduğu sanıldı.

Benim de bu “deniz” diye nitelediğimiz devasa ve karmaşık -çok da anlaşılır ve sade- olgu üzerinde düşüncelerim, duygularım var. Burada beni biraz ondan taraf yapan bir şeyden söz etmem gerek belki; Torunumun adı “DENİZ”. Bu da beni daha farklı bir şekilde bağlıyor tahmin edeceğiniz gibi.

Selamlar.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#3: 31 Aralık 2018, 05:23:21
Denize Dön Yüzünü

Dikkat ederim de, köylük yerde, deniz kıyısındaki küçük kasabalarda kahvedeki yaşlılardan bir ikisi mutlaka kalabalık, hararetli bir sohbeti bırakır, sandalyesini iskelenin kenarına sürükler, gün boyu, saatlerce durgun denize baka baka vakit geçirir. Transa girmiş bir Hindu, yoga yapan bir Budist hali değildir bu. Ama bir şekilde denizin sağaltıcı etkisine dalma halidir belki de.

Onda -en azından durgun denizde- rahatlatan, daha dingin, kaygılardan uzak bir hale düşüren bir şeyler var.

Denizle olan birliktelik bir ilişkidir. Karıncaya göz kırpan uysal sevgili, bir anda can pazarına dönüşen, ölüm kalım anlarının beşiğidir de. Bu ve bir çok nedenden belki, devasa ve anlaşılmaz, kavraması güç her şey karşısında olduğu gibi, deniz karşısında da oluşturduğumuz kalıpların, simgelerin, kendine söylenen yalanların ardında çok daha derin, ilkel, kalıtımsal bir şeylerimiz var.

Onu kimseden öğrenemiyoruz. Babamızın, dedemizin, görmüş geçirmişliğiyle bizde saygı ve korku uyandıran kaptanın, reisin özünde söylediği; “Dinleme kimseyi, at kenidini denize!” gerçeği. Anlatılmaz yaşanır, bilinmez hissedilir.


İnsan uygarlığı su kenarlarında doğdu, büyüdü. İnsanlar denizlerde uzun seferleri yapabildiklerinde daha uzak yerlere gidebildiler. Bilinen dünya genişledi. İyi mi oldu kötü mü, konusu farklı bir yere götürür bizi. Ama bu günkü halimizde denizlerin payını biliyoruz. Uygarlık, sanatı doğurdu. Devasa tapınaklar, piramitler, yeraltı şehirleri, katedraller, köprüler, doğa harikası camiler, insandan daha estetik heykeller, ressamların tabloları, tabletler, çiviyazıları, edebiyat eserleri, inceden inceye bir sanatsal estetik değerler bütünü oluşturdu.

Denizi anlatan, deniz aşığı yazarlardan söz edecektik. Daha sözü oraya getiremedim ne yazık ki. Sait Faik’ler, Halikarnas Balıkçısı, Yaman Koray’lar, Feyyaz Kayacan’lar, Conrad, Melvielle, Jules Verne ve daha pek çoğu deniz için önce bir ömür vermiş, onu sevmiş, onunla olmuş, onu yaşamış, ondan sonra yazmış. İçeriden yazmak diyoruz buna. Önce yaşamak. Yaşanmışlıkla kalemi eline almak. Ahmet Kabaalioğlu’nun yaptığı gibi. “Son Denk Kayıkçısı” anlatısındaki fırtınanın anlatmını ben değme yazarda okumadım. Bunun sebebi de sadece o bir anda kayık mı salıncak mı olduğunu unutan teknenin içinde olması, o korkuyu, o “son anı” yaşaması. (Bu konuda duygularımı yazmak istiyorum. Seneye kısmetse.)

İstanbul, Ankara’dan çok daha büyük olduğu halde, Ankara’da çok yol yitirdim, yerimi, yönümü kaybettim. Ama İstanbul’da hiç olmadı bu. Tek sebebi var; Deniz. O bir yön de aynı zamanda. O olduğunda hiç kaybolmuyorum. Denizde, daha büyük bir bilinmezde kaybolmak için belki de.

Yazarların dünyası yine sonraya kaldı. Seneye…

Heyamola Hey grubunun yeni yılını kutluyorum. Yeni bir yıldan bir şey istenmez belki, yeni bir yıldan ne beklenir ki? Ama insanların hep yeni bir yılda yapmak istediği, bunun için emek ve direnç göstereceği, gelmesini beklemeyip yapacağı hayalleri, düşleri olacak. Olmalı.

Gönlünüzce, sevdiklerinizle birlikte, mutlu bir yıl diliyorum.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#4: 31 Aralık 2018, 08:28:56
Uzun konuşuruz bunu. Çok da konuştuk ama konuştukça da konuşası geliyor insanın.
Şimdilik iyi yıllar diliyorum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#5: 31 Aralık 2018, 09:31:17
Mehmet Reis bu sorunun cevabının hiç birimizde olmadığı ama yine hepimizde olduğu  muhakkak.Böyle bir soruya sizin cevabınızın bir edebiyatçı ve deniz sever yazarın düşüncesinin daha derli toplu olacağını düşünmem nedeniyle yazdım.
Bir imza günü düzenleyelim hem sizi daha yakından tanırız,sohbet ederiz.Keyifli olur.
Ben de sağlıklı,mutlu ,keyifli bir yıl diliyorum.
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#6: 31 Aralık 2018, 09:43:29
Çok teşekkürler.
Sizlerle olmaktan, bir imza günü vesilesiyle sizleri tanımaktan onur duyarım. Yeni bir yılın bir yerlerine sığdırıveririz dilerseniz.
Nazik ve yüreklendirici yaklaşımınız beni mutlu etti.
Selamlar.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#7: 31 Aralık 2018, 11:22:24
Ben " Ne var bu denizde?" sorusuna kendim içinde bir cevap veremiyorum. Ama benimkisi garip bir şey. Hayatımda sadece kısa dönem askerlik yaptığım zaman üst üste beş ay ayrı kaldım denizden. Bana çok zarar verdi kendileri. Maddi anlamda çok ciddi kayıplar verdi bana. Örneğin denizin bana verdiği özgürlük duygusundan dolayı hiç kapalı mekanlarda , çok katlı binalarda çalışamadım, oturamadım. Bir yıllık plaza çalışanı hayatım oldu. Zor kaçtım o akıllı binadan . Deniz yüzünden trafikte araba kullanamam, motosiklet kullanmam da bu yüzdendir üstü açık çünkü. Deniz yüzünden Ankara'da okuduğum Üniversite hayatım boyunca hiç bir aydan fazla Ankara'da kalamadım , hep ay sonu cebimdeki tüm paramla aldım otobüs biletini kaçtım İnebolu'ya . Ankara'yı hiç sevmeme nedenim de budur aslında. Sadece deniz değil, Bartın Çayı gibi daha dingin dereler de beni çok mutlu eder bir şekilde. Denizi de dingin severim. Çok çalkantılı hali ile çok mücadele etsemde , bu daha çok bir güç gösterisi olur benim adıma. Bu yüzden de kendilerinden korkarım.  Dediğim gibi bana maddi anlamda hep zarar verdi. Benim bir çok insan gibi belirli bir güce ulaştıktan sonra teknem olmadı. Küçücükte olsa hep teknem oldu ve çoğu zaman maddi durumumun sınırında yaşıyorken oldu. Aramızda tek keskin çizgi var; aileme ve onların standartlarına zarar vermeye başladığı an ilişkimiz biter. Bu yüzden bu sınırı koruyabildiğim zaman maddi kayıplara çokta önem vermem. Kayıplar bir yana;  zaten onlar belli, ya kazanımlar? Onları yazmak lazım aslında.
Selametle kalınız , nice sağlıklı , mutlu senelere.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#8: 31 Aralık 2018, 11:30:12
Ben küçükken Kadıköy rıhtımında, Aden Otel'in biraz ilerisinde Tuşpa Meyhanesi vardı. Daha önce burada yazdığım gibi, ara sıra maç dönüşlerinde Babamın beni de götürdüğü, aşçısı iyi olan mekanlardan birisiydi. Sahibi İkram Amca Van’lıydı. Tuşpa da Van’ın eski adıydı... Urartu Devletinin de başkentiymiş. İkram Amca, müşterilerle hep yakından ilgilenir, isminin hakkını da verirdi. Kendisi tam bir Atatürk hayranıydı. Gelen herkesle de Atatürk’ten konuşmayı ve Onu anlatmayı çok severdi. Bir gün tanıdık bir akademisyen bir müşterisi gelmiş sohbete başlamışlar. Sanırım, adam bu konularda biraz bilmiş de konuşunca İkram Amca sormuş:   

“Söyle bakalım. Atatürk ne yaptı?”
Adam başlamış şöyle yaptı böyle yaptı diye anlatmaya.
İkram amca garsonlardan birisini çağırıp aynı soruyu sormuş.
Garson kurtmuş tabi. İkram Amcayı da tanıyor.
“Ne yapmadı ki?” demiş.

İkram amca yüzünde gülücükle “İşte cevap bu demiş. Bak garsonum bile senden daha hızlı anlattı” deyince. Hep beraber gülmüşler kadeh tokuşturmuşlar.  :)

Sizin “Ne var bu denizde? “ sorunuzu ilk gördüğümde aklıma bu tembel ama çok binlerce cevap içeren soru cümlesi geldi.

“Ne yok ki?”

Bir yerde ne olup olmadığını bilebilmek için önce adım atmak gerekiyor. Siz bir yazar olduğunu için sizin dilinizden cevap vermeye çalışırsak.
 
Denizcilik giriş, gelişme, ve sonuç bölümlerinden oluşuyor.

Giriş herkes için farklı, kimisi denizde doğarken kimisi benim gibi kırkından sonra bir hevesle giriyor. Deniz o kadar geniş ki; canlı ve cansız varlıklarıyla sonsuz değişkenli bir denklem gibi. Gelişme bölümünde denklemleri çözmeye çalışıyorsunuz. Denklemlerle uğraştıkça gelişme bölümünün ufuk çizgisinin çok ötesine taştığını görüyorsunuz. O nedenle oraya gitmeye çalışmaktansa bulunduğunuz denizden keyif almaya, onu tüm canlılarla paylaşmaya devam etmenin en doğru şey olduğunu anlıyorsunuz. Deniz bir tutku ve zararsız bir bağımlılık olarak hayatımızın en önemli değerlerinden birisi oluyor. Denizde olmadığımız zamanlarda bile bazen duvarımızda bir fotoğrafta bazen de torunumuzun isminde gülümseyerek bizi izleyen, bizden hiç ayrılmayan sadık dostumuz... Sizin, bizim gibi insanlar için sonuç bölümünün olmadığını düşünüyorum yani...

Üç beş denklem çözünce gelişme bölümünü de çözdüğünü de sanan denizciler de var ki; onların sonuç bölümlerini yazmaya gerek yok zaten.

Sorduğunuz soru çok güzel. Burada birbirinde farklı olsa da hepsi doğru cevaba sahip büyüklerimiz ve kardeşlerimiz var. Kendi adıma yazan oldukça okumaktan keyif alacağım. Ben de Büyükdağ’ın dediği gibi bunları uzun uzun konuşalım bir ara diyorum… 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 31 Aralık 2018, 11:33:30 Gönderen: Mücahit Karabaş »

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#9: 31 Aralık 2018, 11:49:01
Verdiği özgürlük hissinde birçok reisle aynı fikirde olurum diye düşünüyorum. Denizi olmayan şehirler için de Ahmet reis gibi düşünüyorum. Uludağ üniversitesinde okurken her fırsatta soluğu Mudanya veya trilyede alırdım. Bunların dışında şantiyede hep kalabalık içinde çalışmaktan , ve özellikle insanla uğraşmaktan da olabilir ; kalabalıktan sıyrılma isteğini ekleyebilirim kendi adıma.
Doğada doğaya rağmen mücadele edip , a noktasından B noktasına varabilmek birşeyleri başarabilmiş olduğunu hissettiriyor insana.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 101
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#10: 31 Aralık 2018, 14:45:44
Küçüklüğümden beri ne zaman denizden "uzak" kalsam kuruduğumu hissederim..
Benden bu kadar  :D
  • IP logged

  • *
  • İleti: 139
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#11: 01 Ocak 2019, 00:07:24

Deniz tüm yaşamların anasıdır.

Jacques-Yves Cousteau
  • IP logged
xxx

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#12: 01 Ocak 2019, 15:27:31
Buraya kadar yazılanlar bile “ne var bu denizde?” sorusunun cevaplayan kadar çok yanıtının olduğunun ipucunu veriyor.
 
Kanımca “ ne var bu denizde?”  sorusuna bir de vagon ekleyip “hangi deniz?”  diye sormak doğruya daha yakın cevaplara ulaşmamızı sağlayabilir. Öyle ya, hemen her havaya kapalı bir körfez veya fiyord içindeki dingin denizden mi? Biskay Körfezi, Norveç kıyılarından mı? Gezegenin başka hiçbir yerinde olmayan kendine özgü mavi rengi ile Orta Dünyanın hırçın Apşipel’inden mi? Kültürel mirasını gözü gibi koruyan Adriya Denizinden mi? Dünya’nın ticaret merkezleri Hamburg, Liverpool, İzmir, İskenderiye, Hong Kong limanından mı bahsedip okyanusu veya denizi hangisi ile tanımladığımız önemli.

Karıncaya göz kırpan uysal sevgili, bir anda can pazarına dönüşen, ölüm kalım anlarının beşiğidir de.” Kimi onu tanımlarken “Deniz engin bir sudur, tuzlu, yeşil dalgalı, Kıyılarını süsler bazen beyaz bir yalı” derken J. Masfield;
Gene denizlere dönmeliyim, ıssız denize, semaya.
Bütün istediğim bir gemi ve yolunu gösteren yıldız…
Çark vursun, rüzgâr söylesin, beyaz yelkenler çarpsın havaya,
Ve denizde sisli bir fecir, bir fecir istediğim yalnız.

Gene denizlere dönmeliyim, dalgaların çağırışına.
Öyle hoyrat, öyle saf bir çağrış ki karşı durulmaz buna…
Bütün istediğim rüzgârlı bir gün, bulutların yarışı,
Savrulan köpükler, serpintiler, martıların haykırışı.

Gene denizlere dönmeliyim, serserilik hayatına.
Martılarla, balinalarla o keskin rüzgarlı yollarda…
Bütün istediğim yolculuğun sonunda bıkıncaya dek,
Uyumak, rüya görmek ve bir gemici masalı dinlemek.

Kimi, yaz aylarının olmazsa olmaz eğlence ve dinlence öznesi olarak görürken, Hugo’nun Deniz işçisi Gilliatt, ekmeğinin peşinden sulu sepken kar altında dalga dağına tırmanıp, çukura düşen dünya üzerinde esamesi bile okunmayacak teknede, kimi tevekkülle kimi ağız dolusu söverken ağları ayıklayan “denize mecbur” balıkçıların denizi var.

Bütün bildiği dünya, deniz dudağı köyünde elde zıpkın, ayna ahtapot avlayıp günlük iaşesini çıkartan, hasarlı ağlarını sabırla onaran delikanlının denizi yanı başında koca dünyada ticaret yolları ile kültürleri taşıyan, yaklaştıran, kaynaştıran deniz de var. Uygarlıkların kurulup inkişaf etmesini sağladığı kadar uygarlıkların batmasına neden olan deniz.

Yer yüzünden tamamen farklı fauna ve florası olan başlı başına sadece “kendisi” olan dünya içinde bir dünya. Uçsuz bucaksız binlerce metre zifiri karanlık derinliklerinde bile yaşayanlarını gizleyen havsalamız ötesi bir kosmos.

Yaşamı ve ölümü elinde tutan, karada tabiatın ve bizatihi insanın kaderini, iklimleri oluşturan, biteviye saldıran dev dalga akınları ile karaları şekillendiren, rızık veren, yemeği lezzetlendiren, ruhu coşturduğu kadar sakinleştiren, boreas, mistral ve meltemiyle kayıkları, gemileri oradan şuraya götüren Poseidon, Antik Yunan ve Roma pantheonunda Zeus ile yer değiştirmelidir.

Kendi adıma bütün bunlar var denizde.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 01 Ocak 2019, 15:29:51 Gönderen: Cem Gür »
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#13: 01 Ocak 2019, 16:11:27
Bir şiir yaşanır mı; yaşanır, deyip şunu yazmışım bir zaman;

Ay karanlık. Soluganlı denizle kavuşuyorum. Yüksekçe tepeler ve ada dümen suyumda kalırken, o eşsiz, o büyüleyici manzara karşıma çıkıyor: Aman Allahım! Çoban Yıldızının şavkı suya düşmüş, üşüyen denizi ısıtıyor. Yolumu aydınlatıyor. Hayranlık ve büyük bir saygı ile seyrediyorum. İşte koca samanyolunun, kehkeşanın  parçasıyım! İşte ona aitim. İşte tamı tamına 108 milyon kilometre öteden yolumu gösteren yıldızla, işte bir başıma, işte 10 metre kırksantim yani 34 ayak bir kayıkla, işte her şey devinip dururken, işte şu kadar metre derinlikteki sular yüzlerce çeşit canlısıyla, kocaman dalgaları ile altımda kükrerken, lan diyorum deniz, lan Allahsız kitapsız, lan imansız, evreni bilmem ama, şu dünyada her şey her koşulda bir tek sana yakışıyor. Bir tek sen her şeyi bu kadar güzel kılıyorsun. Yeşil sana değdi mi güzelsin, yıldız sana düştü mü güzelsin, ay şavkını verdi mi güzelsin, ova sana uzandı mı güzel, dağ sana değdi mi güzelsin, en kaba saba, saçı sakalı karışmış bahriyeli sende güzel, kadın bambaşka güzel. Bir başına kalsan, hiç takıya ihtiyacın yok. Seni hiçbir şey tamamlayamaz, hiçbir şey seni eksik bırakamaz. Sen ne büyüksün! Nasıl bir kudretle nasıl bir buyrukla çağırıyorsun? Bir şair Rüzgar için "Allah gibi görünmeden hüküm sürersin" dediydi. Sen öyle bir mekansın ki sınırsızlığınla dindarların Tanrı'ya sığınacakları en doğru yer, kudretinle tanrıtanımazların aşka gelecekleri mabetsin. Şu evrende başka hangi şey herkesi böyle karşı konulmaz  bir çağrıyla  içine çekebilir? 

Yüksek sesle söylüyorum;
“ Yine denizlere  dönmeliyim, ıssız denize, semaya,
bütün istediğim bir gemi ve yolumu gösteren bir yıldız".
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ynt: Ne Var Bu Denizde
#14: 01 Ocak 2019, 16:27:52
Harika şeyler yazdıklarınız. Bülent Reisin ve Cem Reisin. Deniz bilinmezlik ve coşkun duygular demek bir yanıyla da.

"Farzet ki şimdi, şu baş üstünden işerken düşürdün cebindeki aynayı. Düştü suya. Sarkaç gibi sallı sallı indi iki metre dipteki taşın üzerine. Yosunların, yüzü kireçli kabartıların, midyelerin sardığı kayanın birinin üzerine düştü. Senelerdir orada yaşayan, iki parmak derinlikte oyuğu ev belleyen, yalnız, kimsesiz, bir başına yaşayan kaya balığının yanı başına düşüyor cep aynası. Ürküp uzağa kaçar da, sonra bakar ki bu kalaylı ışıltı durur düştüğü yerde. Geçer zamanla korkusu da, yaklaşır yine de sakına sakına. Bakar ki aynanın yüzüne; aynada bir kendi gibi varlık. O an mı, sonra sonra, baka baka belki de sevdalanır ya gördüğü kendi gibi olana. İşte böyle bir şey bu deniz sevdası. Bir yokluğa, bir hayale, kavranamaz büyüklükte bir varlığa hep."

Cem Gür'ün birden çok denizden söz etmesi düşündürdü beni. Tüm dünyadaki suların bir tek denizi oluşturup oluşturmadığını, okyanusların, kuzeydeki fiyordların bu denizin kolları, parmakları, saçı, diz kapağı olup olamayacağını düşünürüm. Hani olur a; koca bir ahtapot gibi bir şey olur belki.

  • IP logged

 
Yukarı git