Dehşetin seyir defteri..
Kanarya adalarından 6 kişilik bir ekip ile yola çıkan Apollania (kendisi bir yawl oluyor bu arada ) , binlerce millik bir okyanus seferi sonrası Barbados'a limana yanaştığında ekipten iki kişi kayıp, biri ise ağır yaralıdır. Seyir defterinde olup bitenler günü gününe işlenmişse de yazılanlardan hiç biri doğru değildir.Klaus Hympendahl kitabın yazarı. Çeviren kim peki? Bizim Aali !
efendim en son Mercan 'da bira içerken Mücahit einde bir kitap ile Aali' ye yanaştı. Zeki adamım . Mücahit bir sahaf kurdudur. Aali'ye kitap ile ilgili bir şeyler soracak anladım. Bir de baktım Aali kitaba birşeyler yazıyor. İşte kitap o kitap. Dehşetin seyir defteri. Aali San çevirmiş. Kaptım tabi kitabı hemen . Ne baskısı var ne de başka bir şey.
Çekmeköy Üsküdar metrosu açıldı malum. Benim de Üsküdar'a oradan da karşıya geçmem kolaylaştı. Ancak tam 35 dakika sürüyor. Kısa bir süre İstanbul için. Hele Çekmeköy'den Üsküdar 'a 1,5 saatte gidemediğimi bilirim. ancak yine de hiç bir yer görmeyen Metro'da çok sıkıcı geliyor bu 35 dakika. Ben de dün Eminönü'ne giderken bu kitabı da yanıma aldım. Ne yalan söyleyeyim Aali sonuçta mühendis. Tamam tekne yapmaktan filan anlıyor biraz.
Hem de makine mühendisi. Ortalama bir makine mühendisi için en anlamadığı şey olsa olsa edebiyat olur bana göre. Hem bir mühendis bir kitabı ne kadar iyi çevirebilir ki? Hem kitabı bir Alman yazmış. Oysa ben Amerikan tarzı abartılı polisiye romanlarına alışmışım.
Kitabı okudukça yukarıdaki düşüncelerimden dolayı ufaldım da ufaldım. Aali ise hayalimde bir kule gibi büyüyor ve kızgın bir surat ile bana bakıyor büyüdükçe. Patavatsız adamım malum. Bu düşüncelerimi o gece şaka ile karışık Aali ye de takılmak için söylemiş de olabilirdim. Of çok şükür . İyi ki böyle bir gerzeklik yapmamışım. Tek tesellim o an için bu idi.
Kitap biraz sıkıcı duruyor yani. İlk beş dakika okumadım bile. Sonra trende sıkıntı hat safaya ulaşınca aldım elime kitabı. Üsküdar 'da tren ile geri dönüyordum az kaldı Çekmeköy'e Aali sanki 1981 yılında o seyirdeymiş de yaşadıklarını anlatıyor sanki. almancası da mı böylemi bilmiyorum. ancak bu çeviri işi kitabı yazmaktan daha zor bence. O dildeki duygu ve anlayışa çok iyi hakim olmalı ve o dilde yazılanları en az bir o kadar bilmeniz gereken kendi dilinize çevirmeniz. Okuyup anlayıp burada bir türlü çeviremediğim makaleler var bir dolu. Çok büyük iş bana göre.
İşte Aali beni bir anda İstanbul 'da yerin dibinden alıp, Atlantik okyanusunda seyir halindeki Apollania ya götürüverdi. Mükemmel bir çeviri ! Benim gibi polisiye roman meraklısı için ise inanılmaz. En çok sevdiğim ilgi alanım ile bir diğer hoşlandığım polisiye roman iç içe. OKumayı kestim hemen. Çoğunlukla burada Tan Kaan 'ın yazılarında olduğu gibi. Tadına vara vara yavaş yavaş okuyacağım. Resmen bitmesin istiyorum kitap.
Kitabın ne kadar iyi çevrildiğini şuradan kanıtlayabilirim. Dünya çapında ünlenmiş tüm denizcilik kitaplarını okurken nasıl bir an önce teknenize gidip seyir yapmak istiyorsanız, bu kitapta da aynı hisse kapılıyorsunuz.
1 baskı yapılmış sadece o da 2005 yılında. Zor bulursunuz. Bakın adım gibi eminim Aali 'nin kendisinde bile yoktur bu kitap. Her denizcinin kütüphanesinde olmaını isteyeceği bir kitap. Günlük kiraya mı versem ne yapsam. Küba dumanı ve zenci yürüyen adam karşılığı hem de
Bir şartım daha var. Yüksek sesle "ahşap tekneler iyidir , ahşap teknelerin üzerine yoktur " diyeceksiniz . Belki o zaman vicdan yapabilirim. Hu Ho ha ha ha (bu da kötü adam gülüşüm )