Yazı yazma, duygu ve düşünceleri paylaşma konularında iyi değilim. Kusuruma bakmayın.
Mücahit Reis’in dediği gibi rahmetli Babam uzak yol gemi makina mühendisiydi. Somali’de korsan saldırısından, Bermuda Şeytan Üçgeni’ nden, makine arızasından veya gemide isyandan falan bahsetmeyi sevmezdi. İşiyle ilgili neredeyse hiç konuşmazdı. Brezilya’da katılıp, 9 ay sonra Japonya’da ayrıldığı gemide neler yaşadığını genelde ondan değil de, nadir olarak eve gelen arkadaşlarının sohbetlerinde dinlerdik.
Havanın kötü, geminin bakımsız, kumanyanın az ve hatta içme suyunun yeterli olmaması çok da önemli değil derdi. Ortalama bir gemide 20-30 personel bulunur. Senin vardiyanda ayakta olan ve birlikte çalışacağın topu topu 3-5 kişi olur. Eğer onlarla iyi anlaşırsan o seyir her ne olursa olsun rahat geçer derdi. Eğer gemide geri kalan personel de doğru insanlarsa o seyir keyifli geçer derdi. Hava patlasın, makine yolda bıraksın önemli değildi onun için.
Ben deniz konusunda çok yeniyim, tecrübesizim. Yaşadıkça öğreniyorum. Bu benim en uzun seyrimdi. Neredeyse kış şartlarında gerçekleşti. Serkan Reis sağ olsun boyozumuz bol, suyumuz çoktu. Hava biraz soğuktu ama deniz çok yüksek değildi. Tabi Baba Tunca’ya göre. Benim kayık bu havalarda acayip yorardı. Bu şartlar altında çok keyifli bir 60 saat geçirdim. Baba’mın dediği şeyleri daha net yorumlama fırsatım oldu. Yemek, içecek, ısınma bunlar hep yan etmen. Mücahit Reis’in esprileri, Ahmet Reis’in enerjisi, Mustafa Reis’ in babacanlığı ise bu seyirde aklımda kalan en önemli şeyler.
Ben bu seyirden çok büyük keyif aldım. Darısı Göcek buluşmasına.
Sevgi ve saygılarımla,