Andromeda’yla ilk senemizde şişme botu hiç kullanmamıştık. Katlayıp Portuca kaldırmıştık. Bu yaz başı Ege’ye gitme planımızla birlikte botu ve motorunu hazırlayıp kontrollerini yaptık. Babystay denilen yardımcı ön baş ıstralya nedeniyle botumuzu teknenin üstüne alamadığımızı ve yarısı dinlencede, yarısı da denizde olacak şekilde arkamızdan çektiğimizi burada paylaşmıştık.
Tatil dönüşü marinaya bağlandığımızda botu baş tarafa bağlayıp denizde bırakmıştık. Üçüncü hafta Sivriada etkinliği için avara olmadan önce botu tekneden çözüp puntona almayı düşünürken botun altında üzüm tanesi gibi binlerce yumurta oluştuğunu fark ettik. Etkinliğe geç kalmamak için oyalanmadan botu puntona bağlayıp ayrıldık. Üç hafta gibi kısa sürede botun bu kadar kirlenmesine çok şaşırmıştık. İstanbul’a gelmeden önce botun altını kontrol ettiğimde tertemiz olduğunu hatırlıyordum. Burak ya da Uğur Abi bunların deniz anası yumurtası olduğunu söyledi. Botun halatı bile yumurta doluydu. Ortalama yarım santim çapında bir sürü yeşil yumurta…
Ertesi gün Sivri'den dönünce botu ne yapalım diye düşünürken karşı komşumuz Atilla Abi, ben yarın basınçlı su makinesini getireyim birlikte temizleriz deyince çok sevindim. Pazartesi günü akşamüstü sözleştiğimiz saatte marinaya gidince Atilla Abim ve diğer komşum Ediz’i operasyona başlamak üzereyken buldum. Ben gelmeden temizleyip bana sürpriz yapmak istemişler. Ben işe girişmek için hızlıca üstümü değiştirip olay yerine döndüğümde onlar basınçlı suyla bot tabanının yarısını temizlemişlerdi bile. Aslında ben önce durumu belgelemek için fotoğraf çekecektim. O sırada uzun zamandır görmediğim Halil Acır Reisimiz de gelince bir yandan onunla hasret giderip bir yandan başlamış işe dahil olma hevesimle fotoğraf çekemedim. Yumurtaları on dakikada temizledik fakat altlarından ufak ufak kekamozlar çıktığını gördüm. Önce suyla kekamozları iyice yumuşattım. Sonra bulaşık süngerinin yeşil sert tarafına biraz da deterjan döküp, temizleyince bot yüzeyi genç kekamozlardan arınmış oldu. Botu süngerle temizleyip duruladıktan sonra aynı işlemi bir kere daha yaptım. Yaklaşık iki saat sürdü bu uygulama. Bot yüzeyine zarar verdiğimi sanmıyorum ama yine de belki daha kolay yöntemi vardı.
Botu temizlerken bir yandan da bu sene botu ne kadar çok kullandığımızı düşündüm. Botu ilk deneyimlediğimiz yer Ramazan Bayramında gittiğimiz Heybeliada’ydı. Halki teknesiyle birlikte Kablo Koyunda demirlemiştik. 2,5HP’lik iki zamanlı motorumuzu da takıp tekneden tekneye transfer yapmaya çalışıyordum. Motorun yekesini sağ elimle kullandığım için midir bilmiyorum gaz ayarını iyi yapamadığım gibi bir türlü yeke kontrolünü de sağlayamıyordum. Halki’nin dinlencesine her defasında acemice yanaşıyordum. Arada bir gırgır olsun diye tekneyi tutturamıyormuş gibi yapıyordum.( belki de tutturamıyordum emin değilim)
Tatilde önce Bozcaada’da sonra Kabatepe’de botu hemen her akşamüstü balık avlamak için kullandık. Acemiliğimizi attık sayılır. Bozcada’da ilk çıktığımız akşam bir ara motoru kapattık. Rüzgar bizi karaya doğru sürükleyince botu tekrar çalıştırmak için ipe asılınca arkamda duran Ece’ye sağlam bir dirsek atmış bulundum. Allahtan bizimki 316 olduğundan sadece gıkı çıktı.
Kolyoz, melanur gibi balıkları yakalayıp mutlu oluyorduk. Ben İstanbul’a erken dönmek zorunda kaldım ve bir akşam Ece ve yeğeni Çağan, bota 1.5-2Kg lik bir sinarit çektiler ve sezonun bombasını patlattılar.
Kabatepe’de her akşam botla çıkmamıza rağmen bir şey tutamadık. En son akşam aniden rüzgar bastırıp bizi Gökçeada’ya sürüklemeye başlayınca dalgalardan sırılsıklam bir vaziyette limana nasıl hızlıca döndüğümüzü bilemedik. Kabatepe’de botumuza ortak çıkan martımız Jonathan’ı da sevgiyle anmadan geçemeyeceğim.
Bu yaz bot da motor da bizi yarı yolda bırakmadılar. Sadece yine ben yokken Bozcaada’da Ece, bir akşam misinayı motora doladığı için limana kadar kürek çekerek gelmiş. Hatta limana dönen bir balıkçı çekmeyi teklif etmiş de kabul etmemiş.
Botu temizlerken güzel anılarımızın verdiği gülümseme halim hiç kaybolmadı. O nedenle iş kolay geldi.
İşimi bitirdikten sonra botu kaldırmaya kıyamadım. Şişme tabanı indirip katladım ve tekneye koydum. Botun kendisini de bu hafta sonu indirip düzgün bir biçimde katlayacağız. Bir arkadaşım katlamak zararlı demişti. Ama başka çaremiz yok. Botu katlayıp eve getirmeyi düşünüyorum. Öncesinde motoru çalıştırıp içindeki benzini tamamen bitireceğim. Bot ve motoru uzun süre kullanmadan önce yapılması gereken başka bir şey daha varsa tavsiyelerinize uyarım.
Bu yaz şişme bot bizim eğlencelerimizden birisi oldu. Çok kahrımızı çekti. Gelecek sene yeni maceralarımızı şimdiden iple çekiyoruz. Tabi kimseye dirsek atmadan