Daksar 'ı çok iyi tanıyorum. Teknemi ilk aldığımda kaydettiğim ilk numara Daksar 'ın numarasıydı. Yapılan işi de çok önemsiyorum. Tamamen gönüllülük üzerine kurulmuş belki de bu konuda amatör denizciliğimizin yüz akı.
Hazır konusu açılmışken sizlere bu konuda da bilgi vermek isterim. aramızda Daksar mensubu olanlar olması lazım. Muhtemel daha iyi bilgi verebilirler.
Daksar Kalamış Marina tarafından kendisine tahsis edilen merkezinde 24 saat nöbet tutar. Bir konuşmamızda neden yeni üsler açmadıklarını sormuştum. Böyle bir yapı daha kurabilmek için 350 gönüllü gerektiğini anlatmışlardı.
CMA ise bir üst ağ şirketi olarak kurgulandı. Yani Daksar ve buna benzer tüzel kişiliklerin hizmet verdiği alanları biliyor ve bu yetenekleri doğrultusunda onların da işlerini kolaylaştırmayı hedefliyor.
Şimdi tüm bunlardan bağımsız olarak bir konuyu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bir yelkenci olarak şunu söyleyebilirim ki iyi ki Sahil Güvenlik Komutanlığı var.
Türk Karasuları içerisinde yelken ile seyir yapmadığım tek Gazipaşa -Silifke arası kaldı. Tayo Mar ile Kalamış' tan başlayarak Gökova'ya kadar tüm kıyılarımızı gezdim. Kuzey Ege de Saros körfezi dahil Gökçeada , Semadirek, Limnos , Midilli'nin tamını denizden dolaştım. Yine Türk -Yunan deniz sınırı üzerinde Samos, Leros, gibi adalarda kaldım ya da seyir yaptım. Tüm sınırdaki adalara uğramasam dahi çok yakınlarından geçtim.
Seyir yaptığım bir çok alan tamamen ıssız kıyılardan oluşmakta idi. Bu bölgelerde gördüğüm tek tekne hep Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın botları oldu. Çok uzakta dahi olsa kaldırdığı dalga ve verevine Turuncu çizgisi ile bu tekneler bana deniz de güven ve cesaret verdi.
Küçük bir yelkenli ile 3000 deniz mili yol yaptıktan sonra şunu söyleyebilirim ki denizde can güvenliği söz konusu olduğunda sahil Güvenlik Komutanlığı vazgeçilmezdir.
Üç yıl boyunca bu konuda çalıştığımdan deniz kazalarının çok büyük bir bölümünün bilgisizlikten , ve bu bilgisizliğin verdiği inanılmaz cahil cesaretinden kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Gelir konusuna gelince. Dönem dönem yapıya katkı verenlerin çoğu yelkencidir bu arada. İlk toplantıda birbirimize şöyle takılmıştık.
Rüzgar ile bir yerden bir yere gitmeye çalışan, elektriğini , güneş panelinden , tatlı suyunu deniz suyundan elde edebilen, balık tutabilen yani bir çok majör gider kalemine hiç para harcamayan yelkencilere ki içlerinde biz de varız, ne satılabilir ki ?
O yüzden bu yapının müşterileri bizim gibi denizciler değil, Büyük sigorta ve bunlara hizmet veren asistan firmaları.
BU arada bir konuda daha bilgi vermek isterim. Bu yazdığım bir fikir değil. Öncelikle sigorta firmalarının kabul edebileceği bir " ürün " oluşturuldu. Sonra bu " ürün " ün fiyatı belirlendi, pazarlıkları yapıldı.
Hali hazırda da sigortacılığın çeşitli alanlarında faaliyet gösteren önemli bir ağ firması ile ürünün tek elden satışı için prensip anlaşması yapıldı. Zaten ben de konu başlığını bu anlaşmanın yapıldığı günün akşamı açtım.
Sonuçta üç yıl önce GEKo Zello da Can Hoca ile Tümay'ın bir emeklilik hayali olarak düşündükleri basit bir servis şirketi hayali , an itibarı ile büyük ve tecrübeli sigorta şirketleri tarafından kabul gören bir "ürün " haline geldi.
Üstelik bu " ürün " çoğunu yakından tanıdığınız , kendi konularında son derece profesyonel, amatör denizcileri tarafından oluşturuldu.
O yüzden de gelirinin önemli bir kısmı, amatör denizcilik için harcanacak. Servet reisin verdiği örnekten gidersek, belki de ileride Daksar 'ın ikinci bir nokta açması için destek sağlayacak. Kim bilir. ?
Bundan sonra da önümüzde zor işler var ve çok çalışmak gerekecek. Ancak bana göre işin zor kısmı bitti.
Bu vesile ile süreç içerisinde katkı sağlayan tüm denizci dostlara teşekkür ederim.
Özellikle eleştirileriniz benim için çok büyük önem taşıyor. Fikir bildiren herkese de ayrıca teşekkür ediyorum.
Lütfen devam ediniz . Yaptığınız eleştiriler sayesinde daha doğru bir yapı oluşturma şansını yakalamış oluyorum.
BU eleştiriler belki de bir gün bir can veya mal kaybını önleyebilir çünkü.
"Rüzgar ile gitmeye çalışan