Hulusi Reis, vakıadaki temel sorun kayalıklar değil bana göre. Vakıada benim görebildiğim temel sorun, denge için yapılan ekin havalanması. Bir tekneyi sağlamlaştırmak daha çok malzeme işidir. Ama denge tam mühendislik işidir. Enes'in başına gelen olayın başlangıcı o. Üstelik 5 boforda yapmış bunu kayığı.
Benim şimdi söyleyeceklerim tamamen sezgisel. Köküyle yanlış olabilir.
Ama 12 metrekare toplam yelken alanı o tekne için çok fazla. Kısa, hız için ve zevk seyrine hazırlanan bir tekne peşinde değil Enes.7 metrekare ön yelken bile bana çok büyük geliyor nedense. Dedim ya, sezgisel bu söylediklerim. Tamamen yanlış olabilir.
Okyanusta muhtemelen hep geniş apaz, pupa seyri yapacak. Ama Akdeniz'i geçecek önce. Burada bu seyri yapmayacak. Daha çok orsa ve apazdan rüzgar alacak. Bu deneyim gösteriyor ki, tumba ihtimali, açık ve yakın bir tehlike.
Benim nacizane önerim, kanoculara değil, böyle bir seyri yapanlara daha çok danışması ve kanoyu buna göre dizayn etmesi. Denge için yapılan alan, dengesizlik yaratmış sanki.
Sevgilerimle.
Sevgili Bülent,
Kanoyu suya indirdiğim ilk gün dünya turuna çıkabilirdim. Yapmadım. Çünkü kanoyu olabildiği kadar iyi tanımak istiyordum, hala da öyle... Bu nedenle kanoyu her şekilde denemeye çalışıyorum. Yani aklıma gelen her senaryoyu uygulamaya çalışıyorum.
Bu kanonun 5 Beaufort havada :
- Ön direkte 2,5 m2,
- Arka direkte 4m2 yelkenle,
- Yardımcı gövde rüzgar üstündeyken,
- Ben ana gövdedeyken (Rüzgarın gücüne karşı ağırlık oluşturmuyorken) ve
- Diğer kırmızı kano (Yaklaşık 30 kg) kanonun rüzgar altındaki çıkıntı alanına monte edilmemişken (Alabora olasılığını daha da arttırmıyorken) apaz seyrinde havalanmadığını biliyordum.
O günkü amacım pupa, geniş apazla hız durumunu öğrenmekti. Ancak benim de hatam nedeniyle söz konusu durumlar ortaya çıktı. Bir sonrakine 7+4 m2 yelkenle değil 6+4 m2 ile apaz seyri yapacağım.
Konu senin veya benim veya baskasının haklı olması değil diye düşünüyorum. Kanımca önemli olan bu yaşadıklarımdan benim yelkencilik adına neler kazandığım, yazdıklarımı okuyanların neler kazanacaklarıdır. Her seyrimden sonra bir öncekine göre daha bilgili ve tecrübeli oluyorum. Ve Güllük Körfezi bunun için güzel alanlardan biri.
Akdenizde hangi seyirleri yapmam gerekeceğini henüz bilmiyorum. Görünen, dediğin türde seyirler yapacağım yönünde. Ancak dersime çalışıyorum. Bu konuyu bir tünel olarak görürsek tünelin ucundaki ışığı sanki görüyorum. Seyir sırasında sabırlı davranırsam uygun havaları yakalayıp Akdenizde bireysel olarak az yıpranmayı umuyorum. İstanbul Boğazını orkozu bekleyip Karadenize çıkılabildiği bilindiğinden koşulların o kadar da zorlayıcı olmayacağı bir Cebelitarık geçişini yakalamak zor olmasa gerek.
Tumba meselesine yeniden dönecek olursak, yardımcı gövdeyi rüzgar altına alma ve kendimi safra olarak rüzgar üstüne alma alternatifim zaten elimin altında.
Benim için endişelendiğini biliyor ve bunu önemsiyorum. Firma ikna olmazsa zaten beni göndermez.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER