Efendim, özel ve profesyonel bir neden ile Adana 'ya gitmem gerekti. Gitmişken Bülent ile neredeyse bir tam gün geçirdik. İş kısmı çabuk bitti.
Sonra oturup uzun uzun muhabbet ettik , son yaşadıklarımızı değerlendirdik. Eh Yer Adana, muhabbet edilen adam da Bülent olunca , farklı mekanlarda manyak lezzetler eşliğinde , Öğlen rakıları akşam rakıları içildi elbette.
Ancak benim favori mekanım dün akşam oturduğumuz eski barajı gören yeşil alanda kurulu restorandı. sanki bir İtalyan şehrinde gibi hissettim kendimi.
Önce Bülent ve en hoşuma giden mekan..
Şimdi konuşulan konular öyle bir hal aldı ki , gerçekten bu muhabbeti kaçırmanızı istemedim.
Her şeyden önce neden kilo veremediğimi çok iyi anladım. Bir ay adana 'da kalayım kilo filan kalmaz bende.
Bir kere adam, beğenmediği hiç bir şeyi yemiyor. Yavaş yiyor. az az ama her şeyden belli bir ritüel ile yemek yiyor.
Üstelik çok az içiyor. Üç saat oturduğumuz mekanda sadece bir yirmilik rakı içmişiz beraberce.
Bol yeşillik , inanılmaz lezzette etler, incecik ve sıcak lavaş eşliğinde geliyor. Of ki of..
Şimdi tartışılan konu başlıkları şunlar.
Tarafların görüşleri de şöyle.
Bir tarafta ; dost acı söyler. eğer bir arkadaşlık hukuku oluşmuş ise , bu hukukun gereği önce hoşgörü ve görüşlere saygıdır. Arkadaşlıkların temelinde bir hukuk varsa , ki bu hukuğun temelinde hoşgörü ve saygı olmalıdır , kişilerin karakterlerinden fedakarlık beklenmemeli , sayı ve hoşgörü çerçevesinde hareket edilmelidir. Arkadaşlar sadece güzel günlerde değil esas sıkıntılı günlerde lazım olur. Bir problem ancak karşılıklı görüşülerek çözülür. Problem varsa en hızlı şeklide karşılıklı konuşmak en iyi çözümdür. Küsmek, alınganlık göstermek dostluklara yakışmaz.
İncir çekirdeğini doldurmayacak şeyler yüzünden , çok büyük sıkıntılar sırasında gösterilmesi gereken tepkiler gösterilmez.
diğer tarafta ; arkadaşlar arasındaki hukuk, sadece saygı ve hoşgörüden ibaret olamaz. Zerafet ve karşı tarafın hassasiyetlerine önem, dostluk ve arkadaşlığı en önemli prensiplerindendir. Dostluk ve arkadaşlıkların bir de mahremiyeti vardır. Doğru olan her şey her yerde ve her zaman söylenmez. Doğru olan bir zerafet ile söylenmez ise amaca hizmet etmez. Her durumda arkadaşın yanında durulur. Hatalı hareket edilse de .. Sonra bir eleştiri yapılacak ise bu eleştiri zerafet ile ve iki dost arasındaki mahremiyete önem verilerek yapılır.
Tarafların kimler olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.
Yukarıda özetlediğim konular , sanki ringde iki boksörün müsabakası gibi geçti. Bir taraf , tam nasıl da oturttum sağ kroşeyi derken , diğer taraftan aparkatı yiyiverdi. Her iki tarafta sert sağlı sollu hamleler yaptılar. Diğer tarafa yıldızları saydırdılar. Bribirlerinin kafalarını karıştırmayı , savundukları kimi fikirleri darmadağın etmeyi de başardılar.
Yenişemeyince , ağır siklet boksörleri gibi bol bol birbirlerine sarıldılar. Hakemin dahi olmadığı bu müsabakanın ilk raundu böyle geçti. İlk fırsatta sopa yedikleri konularda antrenman yapacak olan taraflar ikinci raund da daha hazırlıklı olacaklar.