Kavalanın meşhuru Kavala Kurabiyesi. Kaleden inişte sırf Kurabiye satan bir dükkandan hediyelik Kurabiyelerimizi aldık. Bol unlu kurabiyeleri yerken konuşmak mümkün değil, Allah korusun boğulabilir insan. Yarım kiloluk kurabiyeler 10€. Kurabiye reklamları dikkatimi çekti, Türkçe yazıyor ve altına da HELAL tabiri ilave edilmiş. Türk turistlerin ilgilisi hayli fazla; etrafta sıklıkla 34 ve 59 plakalı araçlara rastlanıyor. Hem tarih çekiyor hem de Türkiye sınırına çok yakın. Bir ilginç konu da Kavala Kurabiyesini meşhur eden Kurabiyecinin ifadesine göre bunu Kapadokya Ürgüp Göreme yöresinden buralara getirmiş; sonra meşhur olmuş.
Akşam saatleri sahil yolu kapatılıp, gezi (piyasa) alanına dönüştürülüyor. Sahil yolunun kapatılıp, hazırlanmasında dikkatimizi çekti, hizmet eden işçiler genellikle kadınlar. Özelikle çöp işçileri genelde kadınlar. Hoş sonra memurların da ağırlıklı olarak kadınlardan oluştuğuna şahit olduk.
Ertesi sabah 07:00 gibi, evrakımızı yanıma alıp, soluğu Gümrükte aldım. Yine bir kadın benimle ilgilendi. Transitlog’umu hazırladı. Ancak Veznedar izinli imiş; kadın dört döndü, benim ücreti yatırıp, işimi bitirebilmem için ama elden ne gelir; Yunanlılar ehlikeyf insanlar. Neden sonra Veznedar gelebildi de 300€ ödememi yapıp, Transitlogu onaylatabildim. Ancak, taktik bir hata işledik, gidilecek liman olarak son limanı yazdırmak yerine TAşoz adasındaki Limenaria’yı yazdırdım. Kadın özellikle ara Taşozda Transitlog’u Port Polise izlatmamı, en son limanda da Port Polise Teslim etmemi tavsiye etti. Keşke Taşoz yerine Lİmnos yazdırsaydık. Tecrübe ile sabit, böyle durumlarda ara limanlardan bahsedilmeyip, en son limanı yazdırmak menfaat icabı oluyor. Aralarda kontrol sözkonusu olduğunda “Dropped Anchor” sihirli kelime. Yani, limanlarla işim olmaz, koylarda demir atarak seyahat ediyorum, demek yeterli oluyor.
Şimdi sıra Pasaport Polisinde. Büyük Meydanın arkasındaki Polis İstasyonunda imiş yeri. Önce tek başıma evraklar ile ben gittim; kadın memur, gözlerini işaret ederek, mürettebatı bizzat görmem lazım dedi. Ekibi telefon ile arayıp toplaştık, tekrar Memuru ziyaret ettik; kolaylıkla imzaladı.
Ardından tekneye dönerken küçük bir denizcilik müzesi dikkatimizi çekti, ücretsizmiş, gezdik.
Gümrük ve Pasaport Polisinden sonra sıra Liman Polisine geldi. Ardından Marina Ofisteki işlemler ve nihayet Giriş İşlemlerimiz tamamlandı. Elektrik Su Kartımızı da okutup,2,37€ harcadığımızı gördük; bakiyesini de iade aldık. Ne hikmet ise Marina Kirası alınmadı. Artık Yunanistan’da yasalız. Tekneye döndüğümde havuzlukta eşimi, bir hanım ile sohbet ederken buldum. Meğer onlar da iki gün önce Aliki Limanında komşumuz Türk teknesi imiş. Üstelik Çanakkale’liler. Karı-koca Doktorlar; onlar da giriş işlemleri için gelmişler. Tecrübelerimizi aktardık. Sonra, ver elini gerisin geriye Taşoz.
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi