Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: DENİZCİ ???

  • *
  • İleti: 592
Ynt: DENİZCİ ???
#120: 18 Nisan 2018, 16:03:53
Bence bu kargaşa doğurur. Herkes kendi adaletinin peşinden gitmeye başlar, A kişinin B kişisinden doğruları da eğitim olmadan benzerlik göstermeyebilir.

Eğitim ile sabır bir araya gelecek ancak ondan sonra zamanla düzeleceğiz bana göre...

  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: DENİZCİ ???
#121: 18 Nisan 2018, 16:04:31
Denizci, kelime anlamı olarak ekmeğini denizden kazanan kişi olarak basitçe tarif edilirken, kavram olarak ele alındığında denizde olmanın gerektirdiği kurallar ve kültür unsurlarını benimsemiş amatör veya profesyoneller olarak genişletilebiliyor.

Denizci kavramını irdelemek için önce Sosyal Statü kavramına bakarsak; Sosyal statü, kişinin doğuştan ya da sonradan kazandığı bütün durumları temsil ediyor. Yani cinsiyet, ırk, din, milliyet vb gibi doğuştan kazanılan durumlara başlıyor, doğduğunuz aileye göre zengin, fakir ya da orta halli oluyorsunuz. Sonra ilkokul, orta, lise ve  üniversiteniz statünüzü belirliyor. Sonra mesleki statünüz oluyor, sonra eş oluyorsunuz, sonra ebeveyn, sonra değişen maddi statünüze uygun hobiler, dernekler, vakıflar vs. Sonra emekli oluyorsunuz. Nihayetinde mevta statüsünde dünyevi hayatımıza nokta konuyor...  Düşünsenize doğumdan ölüme kadar kaç farklı sosyal statümüz var? Aldığımız eğitim ve seçtiğimiz meslek hayatımızın büyük kısmında en baskın statümüz oluyor. Ama bizim o mesleği ica ederken kullandığımız yol yöntem, disiplin ve ahlaki unsurlar doğuştan gelen statülerimiz sayesinde başarılı veya başarısız oluyoruz. Aynı şekilde temelimiz sağlamsa sonradan edindiğimiz statülerimizi korumamız ve ilgili alanlarımızda gelişmemiz daha kolay oluyor.

Denizcilik çoğumuzun sosyal statülerimizden birisi. Yakın çevremiz dışında iş yaptığımız insanlar, veli toplantısına gittiğinizde karşılaştığınız veliler, trafikteyken diğer sürücüler, alışveriş yaptığınız mağazalar ve  dükkanlardaki görevliler, gittiğiniz restauranttaki garsonlar, bunların çoğu bizim denizci olduğumuzu bilmezler. Süpermarkette balık reyonunda duran adamı bile sizden daha denizci bulurlar. Siz de karada herhangi bir yerde karşılaştığınız insanların denizci olduğunu pat diye anlayamazsınız.
Toparlayacak olursak profesyonel denizcilerin bile meslekleriyle birlikte bir ton statüsü var. Bu anlamda dünyada kaç tane denizci varsa o kadar çeşit denizci var. Eylemsizlik çerçevimiz kara olunca  aslında denizci diye bir şey yok diyenler haklı.

Diğer reislerimizin bahsettiği denizciler, deniz çerçevesinden bakınca gördüklerimiz. Denizde yazılı ve yazılı olmayan kuralları öğrenmek, denizi ortak kullanma kültürünü benimsemiş bir denizci olmak,  ister amatör ister, denizci emekçisi olsun  herkesin yükümlülüğü olsa işler daha kolay olurdu. Bana göre amatör denizci bile olsa herkesin bir ustası olması lazım. ( Bizim ustalarımızdan birisi, siz tanımazsınız :)  sağolsun hava kararıp, sertleştiği ve mazotu çok az kaldığı halde kıyı emniyeti bizi çekmeye gelene kadar etrafımızdan ayrılmayıp bekleyen bir reisimizdir).  Bilgiyi her yerden ediniriz ama görgüyü ancak ustalardan ve deneyimli arkadaşlardan... Deniz çerçevesinden bakınca yine sosyal statüler denizciliği etkiliyor. Bir şekilde parayı bulan bir çok sonradan görme pat diye tekne alıp denize girebiliyor. Adam zaten karadayken de oturup kalkmayı bilmediği için , hak yediği için denizde de aynı yönde devam ediyor. Ya da sosyal statülerin çatışması (asker bir babanın evde çocuklarına da asker gibi davranması gibi) sözkonusu oluyor. Adam bilmem kaç kişinin patronu herkes önünde el pençe divan. Teknesi de büyük mü büyük, pahalı mı pahalı. Denizci statütüsünden önce zenginliği ve patronluğu baskın oluyor. O zaman bütün geçiş üstünlüklerine sahip oluyor

Geçen hafta sonu bir marina komşum eski bir Çam Limanı anısını anlattı. Yıllar önce eşiyle çam limanına gidiyorlar. Mevsim  yaz ve  koy kalabalık. Bir motoryat tam bunların yanına demirliyor. Patronla kız arkadaşı bota binip karaya çıkıyor kaptan teknede. Biraz sonra jeneratör çalışmaya başlıyor. Bizim arkadaş gürültüden duymazlar diye fenerle ışık tutup uyarınca “Birazdan patron gelecek rakısına buz isteyecek. O nedenle buz yapma makinası için jeneratörü kapatamam” cevabını alıyor. Saatler ilerliyor. Koydaki sessizliği tek bozan şey jeneratör olduğu ve onlarca tekne demirlemiş olduğu halde bizim arkadaştan başka şikayetini dile getiren yok. Bir süre sonra patron zil surna sarhoş geliyor. İçemeye devam ediyor. Bir ara başka bir tekneden motor yata ışık tutuyorlar. Patron ışığı bizim arkadaş tutuyor zannedip bizimkine bağırıyor. “Jeneratör 12’ye kadar çalışacak. O kadar!”. Arkadaşımız tatsızlık çıkmasın diye olayı büyütmüyor ama ışığı tutan teknedeki vatandaş ortadan kayboluyor. Saat tam 24’te adam jeneratörü kapatıyor. Saat 24:00 sınırına neye göre karar vermiş o da belli değil :)   

İsmet İnönü’nün bir lafı vardı. “Namuslular da, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş olmaz” gibi bir sözdü. Karada da denizde de toplumsal yozlaşma had safhada. Marina girişinden, koyda demirleme adabına kadar mücadele edilmesi gereken pek çok konu var. Ama biz de çoğu zaman haftada bir gün tatilimiz var ve aman huzurumuz kaçmasın diye tepkisiz kalıp belki de denizciliğe zarar veren görgüsüzleri daha da palazlandırıyoruz.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 18 Nisan 2018, 16:14:33 Gönderen: Mücahit Karabaş »

  • *
  • İleti: 196
Ynt: DENİZCİ ???
#122: 18 Nisan 2018, 16:24:24
Hem Oktay reise hem size bir soru.

Bu olay yaşandıktan sonra o tekne sahibinin yanına gittiniz mi ?

Ben bu hikayenin detayını o gün beni bağlamaya gelen palamardan öğrendim. Aynı pontonda değildik o adam ile.

Olsaydık da münakaşa çıkmasın diye bulaşmazdım sanırım, zira bu adamların özür dileyeceklerine inanmıyorum. İki seçenek var, ya kavga çıkar ya kavga çıkar. Ailenizin ve misafirlerinizin yanında böyle bir durum yaşamak ister misiniz mesela?
Kara trafigin de  ve sonradan dahil olduğum deniz  trafiğinde ve yaşamın her yerinde karşımıza çıkan saygısız insanları uyarmasına uyaralım ama eskisi gibi kimse delikanlı gibi hatasını kabul edip özür dilemek niyetinde değiller. Haklı olduğunu düşünerek kavgaya bile tutuşuyorlar.  Eskiden olsa dövüşelim derim ama şimdi kimse delikanlı değil ki. Herkesin yanında bir alet, tabanca ya da bıçak v.s , taşımakta. Hiç yoktan yere salak bir insanın görgüsüzlüğü yüzünden oğlumu ve eşimi, ailemi üzmek istemiyorum.  Oluşan olaylar sonrasında kendime çok kızıyorum ama yapacak bir şey maalesef yok. 3 değil 33 jenerasyon geçse de bu daha da kötüye gidecek.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: DENİZCİ ???
#123: 18 Nisan 2018, 16:33:46
Denizcilik bir disiplindir. Geçmişten bu güne kadar gelen emek, gelenek ve lingua franca çatısında kendi jargonunu biriktirip, oluşturmuş bütünün bir disiplin haline gelmesi.

Ama başka bir gerçek de var: "Denizci" kara insanından ruhsal olarak farklıdır. Çünkü Gökyüzü, ufuk ve ötesi dünyaya, kendine, çevreye ve başkalarına bakışının temelini oluşturur. Deniz sivrilikleri törpüler, uzlaşmacılığı arttırır, dayanışma, yardımlaşma ancak şartlar müsaitse gündeme gelir ve esirgenmez.

(Ben bu sayfalarda söylediklerimi şöyle derli toplu bir metin haline mi getirsem, sonra bir gün sofrada taşlar, ekler, çıkartırız. Yazdıklarımı yeniden okuyunca bir hayli beğendim.)

Beğenmekte de haksız değilsin.  :)xx :)xx

Zaten sen de "Bir kültürün en önemli ögesinin dil olduğunu biliyoruz. Tamamen dil içinde düşündüğümüzü de biliyoruz. Dilin dışına çıkamıyoruz muhakeme ederken.
Dil, bir anne gibi her şeyi bilir, diyor Berger.
" yazmışsın.

Bir başka deyişle yaşanılan çevre, meslek, sanat kendi dilini ve disiplinini de oluşturuyor. Disiplin dediğimiz birikmiş ekinin teknik, folkrorik tanımlamaları, tekrarlanan ritüelleri de ancak o dünyanın içinde yaşayarak, görerek, duyarak, tekrarlayarak içselleştiriliyor. Bu gerçeğin önemini kavramak belki de özlediğimiz "amatör denizcilik" dünyasını sağlıklı şekillendirecektir.

Bu dünyaya adımını yeni atmış bireylerin kullanılan denizcilik deyim, fiil ve isimlerini
değersizleştirmeleri, boşuna çaba olarak görmeleri, "öyle değil de böyle söylediğimde de anlaşılıyor ya" kolaycılığına kaçmaları, kısacası disipline ve ekin birikimine direnmeleri onları hiç bir zaman "evrensel denizci" yapmayacaktır.Bu dünyanın başka bireyleri ile karşılaştıklarında "leb demeden leblebiyi" anlayamayacak/anlatamayacaklardır.

Direnenler, reisi oldukları tekne çetin koşullarda kaosa düştüğünde "şeyin şeyini çeksene, şey etsene" diye canhıraş haykırdığında ekip bir şey anlamayacak belki de çok değerli bir kaç saniye devrilen domino taşları gibi hiç beklenmedik, istenmeyen sonuçlara neden olacaktır.

Kendisi ne yapılması gerektiğini bilse de doğru dili kullanmadığı için işi bir başkasına da doğru tanımlayamayacaktır. Sert havada demirlediğinde "bosa vurmak" deyimini bilmiyorsa baş üstündeki demiri ve zinciri gözleyene bunu nasıl anlatabileceğini düşünsenize.  :P

Kurallar gibi ortak dil de hayatı kolaylaştırıyor.

  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: DENİZCİ ???
#124: 18 Nisan 2018, 17:03:13
Bu dil mevzusu çok önemli. Bülent abinin kavramsal tartışması ise ayrıca kıymetli..
Dil kuşkusuz ifade edildiği gibi sadece iletişimi değil, düşünme şeklini; metodolojiyi etkiliyor. Dil ise bizatihi coğrafyadan, çevreden, iklimden (coğrafi, beşeri, iktisadi, politik vs.) etkileniyor. Böylece bir jargonu, bir dili kullananların o kültürle bütünleşmesi, kaynaşması kaçınılmaz oluyor.. Kuşkuşuz denizcilikte de böyle.. Anlamak, gördüğünü, duyduğunu tanımlamak ve de ifade etmek için sarf edilen çaba dil hakimiyeti ile otomatikleşiyor ve bu aşamadan sonra sanırım "matrixi" çözüp otomatik bir algılamaya, yorumlamaya, katkı vermeye ve değer katmaya başlıyorsunuz..
Denizci olmak için denizci dilini kullanmanın keyfiyeti/gerekliliği/kaçınılmazlığına bakmaya küçük bir katkı da böyle olsun...
 
Hukukçuların, hekimlerin vb. meslek sahiplerinin kendi aralarında mesleki jargonlarıyla yaptıkları ve sadece kendilerinin güldükleri espriler hep hoşuma gitmiş, ilgimi çekmiştir, anlamasam da.. Sorsan neye güldüklerini, nasıl anlatabilir ki sana yılların mesleki formasyonu veya deformasyonu (uzmanlaşma) içerisinde o kavramların kendilerinde ifade ettiklerini..

Ooh be forum neşem yerine geldi...


SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: DENİZCİ ???
#125: 18 Nisan 2018, 17:04:50
Denizcilik bir disiplindir. Geçmişten bu güne kadar gelen emek, gelenek ve lingua franca çatısında kendi jargonunu biriktirip, oluşturmuş bütünün bir disiplin haline gelmesi.

Ama başka bir gerçek de var: "Denizci" kara insanından ruhsal olarak farklıdır. Çünkü Gökyüzü, ufuk ve ötesi dünyaya, kendine, çevreye ve başkalarına bakışının temelini oluşturur. Deniz sivrilikleri törpüler, uzlaşmacılığı arttırır, dayanışma, yardımlaşma ancak şartlar müsaitse gündeme gelir ve esirgenmez.

(Ben bu sayfalarda söylediklerimi şöyle derli toplu bir metin haline mi getirsem, sonra bir gün sofrada taşlar, ekler, çıkartırız. Yazdıklarımı yeniden okuyunca bir hayli beğendim.)

Beğenmekte de haksız değilsin.  :)xx :)xx

Zaten sen de "Bir kültürün en önemli ögesinin dil olduğunu biliyoruz. Tamamen dil içinde düşündüğümüzü de biliyoruz. Dilin dışına çıkamıyoruz muhakeme ederken.
Dil, bir anne gibi her şeyi bilir, diyor Berger.
" yazmışsın.

Bir başka deyişle yaşanılan çevre, meslek, sanat kendi dilini ve disiplinini de oluşturuyor. Disiplin dediğimiz birikmiş ekinin teknik, folkrorik tanımlamaları, tekrarlanan ritüelleri de ancak o dünyanın içinde yaşayarak, görerek, duyarak, tekrarlayarak içselleştiriliyor. Bu gerçeğin önemini kavramak belki de özlediğimiz "amatör denizcilik" dünyasını sağlıklı şekillendirecektir.

Bu dünyaya adımını yeni atmış bireylerin kullanılan denizcilik deyim, fiil ve isimlerini
değersizleştirmeleri, boşuna çaba olarak görmeleri, "öyle değil de böyle söylediğimde de anlaşılıyor ya" kolaycılığına kaçmaları, kısacası disipline ve ekin birikimine direnmeleri onları hiç bir zaman "evrensel denizci" yapmayacaktır.Bu dünyanın başka bireyleri ile karşılaştıklarında "leb demeden leblebiyi" anlayamayacak/anlatamayacaklardır.

Direnenler, reisi oldukları tekne çetin koşullarda kaosa düştüğünde "şeyin şeyini çeksene, şey etsene" diye canhıraş haykırdığında ekip bir şey anlamayacak belki de çok değerli bir kaç saniye devrilen domino taşları gibi hiç beklenmedik, istenmeyen sonuçlara neden olacaktır.

Kendisi ne yapılması gerektiğini bilse de doğru dili kullanmadığı için işi bir başkasına da doğru tanımlayamayacaktır. Sert havada demirlediğinde "bosa vurmak" deyimini bilmiyorsa baş üstündeki demiri ve zinciri gözleyene bunu nasıl anlatabileceğini düşünsenize. 

Kurallar gibi ortak dil de hayatı kolaylaştırıyor.
Yazılarımız denk gelmiş..çok memnun oldum..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: DENİZCİ ???
#126: 18 Nisan 2018, 17:10:49
Dil konusunda ki bir sorunun nasıl aşılabileceği konusuna fikriniz var mı ?

Cem abinin yazdıklarını, ki kendisi de şahit olmuştu sanırım, sosyal medya üzerinde ki bir "denizci" topluluğunda, bu dil işinin ne kadar önemli olduğu anlatılmaya çalışıldığında, kahir ekseriyet, hani tartıştı, itiraz etti filan diyemeyeceğim, çünkü resmen ...neyse, özgürlüklerine karışılmaması temelinde kabul etmediler.

Böyle bir durumda nasıl anlatılabilir ?
  • IP logged

O

Oktay Eryılmaz

Ynt: DENİZCİ ???
#127: 18 Nisan 2018, 17:12:35
Geçenlerde bir başka başlık altında arz etmiştim.

Bizim ana işimiz örgü /triko uzun senelerdir Japonyadan makine alırız.
Biraz Eskiyince satar yine alırız.
Aldığımız firmada habire bizi davet eder , uçak bileti konaklama masrafımızı öder bu yüzden bir kaç defa kısa sürelerlede olsa japonyaya gitme şansına eriştim.

Bildiğiniz gibi nüfus çok yoğun şehirlerde ve genelde sıra kuyruk oluşuyor hemen her yerde .
İlk gidişlerimizden bir tanesinde Üç Arkadaş  sıranın  yayalar geçebilsin diye doğal olarak bırakılan arayı sıra sonu zannederek sıraya oradan girdik.

Birdenbire arkamızdan bir hanımefendi ve onun arkasından bir beyefendi Japonca bizim önümüzdekilere bir şeyler söyledi .O da bir öndekine söyleyerek devam ettiler.
Dinleyen iki adım geriye atıp başını öne eğiyor ,dinleyen iki adım geri baş önde
Biz birbirimize ne oldu lan Önemli bir adam gelecek herhalde bizde çekilelim derken,
İngilizce konuşan genç bir çocuk lütfen hemen en öne geçin dedi.
neden diye sorunca
Belliki aceleniz var çünkü sıranın ortasından girmişsiniz
Biz kem küm derken
Kendimizi en başta bulduk.
Hayatımda bukadar utandığım bukadar incindiğimi hatırlamıyorum.
İşin en kötü tarafı biz geçerken başlarını eğip bize selam vermeleri idi.

Ertesi gün firmaya gittiğimizde olayı anlattık.
Bizim bu işe bulduğumuz çözüm budur diyerek bayağıda güldüler.

o günden beri bende butür hareketleri böyle cezalandırıyorum
inanın dayaktan etkili ;D ;D ;D

tek ben sıramı verdiğim için adam içinden salak herhalde diye düşünüp duruyordur.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 18 Nisan 2018, 17:18:52 Gönderen: Oktay Eryılmaz »

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: DENİZCİ ???
#128: 18 Nisan 2018, 17:16:31
Dil konusunda ki bir sorunun nasıl aşılabileceği konusuna fikriniz var mı ?

Cem abinin yazdıklarını, ki kendisi de şahit olmuştu sanırım, sosyal medya üzerinde ki bir "denizci" topluluğunda, bu dil işinin ne kadar önemli olduğu anlatılmaya çalışıldığında, kahir ekseriyet, hani tartıştı, itiraz etti filan diyemeyeceğim, çünkü resmen ...neyse, özgürlüklerine karışılmaması temelinde kabul etmediler.

Böyle bir durumda nasıl anlatılabilir ?
Sanırım anlatılamaz, bu o kişilerin o kültürle ne kadar bütünleşeceği, ne derece etkileşeceğine, belki de ihtiyacına bağlı bir durum sanırım..
40 yıl Almanya'nın göbeğinde yaşayıp tek kelime öğrenmeden Gettosu içerisinde hayatını tamamlayan insanlar var...


SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: DENİZCİ ???
#129: 18 Nisan 2018, 17:20:35
Oktay reisim, burası Türkiye.

Teşekkür ederler ve her seferinde aynısını yapmaya çalışırlar.


Erman reisim, o konuşmanın içinde bulunanların ciddi bir kısmı tekne sahibiydi. Ve savundukları düşünceleri duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur, o derece yani.
Bu kültürü beğenmiyorsa içine niye giriyor, ihtiyacı yoksa ne işi var o ortamda.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: DENİZCİ ???
#130: 18 Nisan 2018, 17:31:31


Oktay reisim, burası Türkiye.

Teşekkür ederler ve her seferinde aynısını yapmaya çalışırlar.


Erman reisim, o konuşmanın içinde bulunanların ciddi bir kısmı tekne sahibiydi. Ve savundukları düşünceleri duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur, o derece yani.
Bu kültürü beğenmiyorsa içine niye giriyor, ihtiyacı yoksa ne işi var o ortamda.

Sanırım mevzuyu hatırlıyorum, siz yazınca uzak gelmedi.. O zaman şöyle mi sormalıyız Almanyada yaşayan bir insan bir mecburiyetten ( yaşamını devam ettirmek) ötürü oradayken kendisini ve kültürünü olabildiğince korumak amaçlı gettolaşıyor, korumacı oluyor ve yoğun baskın kültür karşısında kapanıyor. Tekne sahibi olan, denizle haşır neşir olmak isteyen ise tercihli olarak bu dünyaya adım atan birisi olarak neden böyle bir inkar ve reddiyeye gidiyor?
Hala yaşamının büyük kısmını hem fiziksel hem de düşünsel olarak gündelik kara yaşamının çevreliyor olması olabilir mi?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: DENİZCİ ???
#131: 18 Nisan 2018, 17:43:06
Tek bir sebebi olduğunu düşünmüyorum doğrusu.

  • IP logged

O

Oktay Eryılmaz

Ynt: DENİZCİ ???
#132: 18 Nisan 2018, 17:44:09
Oktay reisim, burası Türkiye.

Teşekkür ederler ve her seferinde aynısını yapmaya çalışırlar.


Erman reisim, o konuşmanın içinde bulunanların ciddi bir kısmı tekne sahibiydi. Ve savundukları düşünceleri duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur, o derece yani.
Bu kültürü beğenmiyorsa içine niye giriyor, ihtiyacı yoksa ne işi var o ortamda.


Haklısınız..

Toplumun bireyi terbiye talebide yok bizi yöneten kamu idaresininde topluma bu konuda desteği yok.
Bu uğurda Yapılan her hareket komik kalıyor.

Ben her sabah köprülerden birinden Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçiyorum.
Ve her sabah en az beş emniyet şeridi ihlalini yetkililere bildiriyorum.
Evvelden 155 i arıyordum ama artık Bimerden yazacağım.
Bu benim aslında vatandaşlık ödevim ama şikayet ettiğim yerdeki arkadaşlar bile abi tamamda ne olacak havasındalar.
Ordanda sonuç alamazsam bende bıkacağım.

Ne o deli gibi her sabah 155 i ara Bimere yaz sonuç 0
Mavi Kırmızı ışıkla geçenlerin yarısı Devlet bankaları şube müdürü, Belediyede bilmem ne müdürü diyorum polislere onlar vazifeye gidiyor biz sabah misket oynamaya mı geçiyoruz.?
Gülüyor çocuklar ne yapsın



Fethiyede batan Dalgıç teknesinden haber var mı ?
Olamaz çünkü bizde sorumlu aranmıyor.
Canımız kurtuldu ya şükürrrr şükür muhabetti var.



  • IP logged

  • *
  • İleti: 629
Ynt: DENİZCİ ???
#133: 18 Nisan 2018, 17:44:19
Geçenlerde bileşik kaplar örneğini vermiştim...Bu benim buluşum veya benzetmem değil, başta inşaatçılar olmak üzere ( en azından bizim neslimizde ) makinacılarin, diğer mühendislerin bir yarı-tanrı saydığı bilim adamı Prof. Mustafa Inan'ın ülkenin kurumlarıyla ilgili söylediği bir sözdü.
Hayatını anlatan romanda ya doğrudan nakil ya da romanın yazarı ve hocanın talebesi Oğuz Atay'ın hocaya söylettiği bir söz daha vardır : " Bizde askerlik şubesiyle üniversitenin seviyesi arasında bir fark yoktur..." gibi bir cümle.

Askerle üniversitenin dili arasında hiç bir kesişme bir benzerlik olmaması gerektir ; ama demek ki bir okuldan bir Teknik Universite, müderrislerden Profesörler yaratan bir adam bile sonunda ümitsiz konuşmak zorunda kalmış.

Işe denizciyle veya karşısındaki sanığa inatla ve bilinçli " sen " diye hitap eden hakimle, hekimle, işletmeciyle, başka meslek erbabıyla veya Uber'ci döven taksi şöforüyle başlamanın bir faydası olmaz.
Başarılı bile olsanız bu sefer de onlar yerel coğrafyada saksıda ithal çiçek gibi kalırlar.

Satha yayılmış top yekün bir gayret ( ve epey zaman ) gerekiyor, belki Alman expatın tahmini gibi üç nesil değil ama, bir kaç on sene...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 989
Ynt: DENİZCİ ???
#134: 18 Nisan 2018, 17:45:22
Geçenlerde bir başka başlık altında arz etmiştim.

Bizim ana işimiz örgü /triko uzun senelerdir Japonyadan makine alırız.
Biraz Eskiyince satar yine alırız.
Aldığımız firmada habire bizi davet eder , uçak bileti konaklama masrafımızı öder bu yüzden bir kaç defa kısa sürelerlede olsa japonyaya gitme şansına eriştim.

Bildiğiniz gibi nüfus çok yoğun şehirlerde ve genelde sıra kuyruk oluşuyor hemen her yerde .
İlk gidişlerimizden bir tanesinde Üç Arkadaş  sıranın  yayalar geçebilsin diye doğal olarak bırakılan arayı sıra sonu zannederek sıraya oradan girdik.

Birdenbire arkamızdan bir hanımefendi ve onun arkasından bir beyefendi Japonca bizim önümüzdekilere bir şeyler söyledi .O da bir öndekine söyleyerek devam ettiler.
Dinleyen iki adım geriye atıp başını öne eğiyor ,dinleyen iki adım geri baş önde
Biz birbirimize ne oldu lan Önemli bir adam gelecek herhalde bizde çekilelim derken,
İngilizce konuşan genç bir çocuk lütfen hemen en öne geçin dedi.
neden diye sorunca
Belliki aceleniz var çünkü sıranın ortasından girmişsiniz
Biz kem küm derken
Kendimizi en başta bulduk.
Hayatımda bukadar utandığım bukadar incindiğimi hatırlamıyorum.
İşin en kötü tarafı biz geçerken başlarını eğip bize selam vermeleri idi.

Ertesi gün firmaya gittiğimizde olayı anlattık.
Bizim bu işe bulduğumuz çözüm budur diyerek bayağıda güldüler.

o günden beri bende butür hareketleri böyle cezalandırıyorum
inanın dayaktan etkili ;D ;D ;D

tek ben sıramı verdiğim için adam içinden salak herhalde diye düşünüp duruyordur.
Türkiyede aynı hareketi yap ne oluyor gör  :) :)
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

 
Yukarı git