Herkesin en azından haber olarak duyduğu
7.Nisan.2018 15:30 civarında İstanbul Boğazından Kuzey-Güney geçişi yapan Malta bandıralı 225m'lik kuruyük gemisi VITASPIRIT Kanlıca önlerinde tam dönüş manevrası yaparken "blackout" olarak adlandırılan
otomasyon sisteminin komple çökmesi sonucu
tüm makineler, jeneratörler ve kumanda sistemlerini kaybetmiş ve üzerinde kılavuz kaptan olmasına
(ve kılavuzun süvariye laf geçirememesi sonucu) rağmen kumanda edilemeyerek Anadolu yakası tarafında 2. köprünün hemen altındaki Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na çarparak yalıyı dümdüz etti.
Gemi 2001 Japon yapımı,
225m boy, 13m draft ve 38.732 gross tonaja sahip dökme yük gemisi. Kaza sırasında Kırım'dan Türk limanlarına 62bin ton arpa taşıyormuş. (
Bu arada arpayı bile ithal ettiğimiz bir kez daha yüzümüze vuruldu!)
2001'de Japonyada CHORUS adı ve Panama bayrağı ile denize inen gemi 2009'da Yunan firmasına satılmış, VITASPIRIT adını alarak Malta bayrağına geçmiş.
Gemi 2016'da yenileme surveyinden geçmiş bir sonraki yenilemesi 2021 görünüyor. Güvenlik sertifikası ise 2019'da bitiyor.
ParisMOU ve TokyoMOU
beyaz listesinde bulunuyor fakat Şubat-2018'de Rusya'daki PSC (
port state control) denetiminde
18 ayrı konuda eksikliği rapor edilmiş. (
Listede blackout'a işaret sayılabilecek otomasyonla ilgili bir eksiklik görmedim. Daha çok can kurtarma araçları ile ilgili..)
Daha çok teknik detay Japon klas sayfasından görülebilir;
https://www.classnk.or.jp/register/regships/one_dsp.aspx?imo=9231377veya bu survey vb. gibi tüm detaylar
http://www.equasis.org 'dan görülebilir.
Velhasıl gemi Türk limanlarına uğrayacağı için
mecburi olarak kılavuz kaptan almış ve boğaz geçişi yaparken
çok nadir rastlanan bir arıza olarak tüm sistemleri devredışına çıkmış, kontrolsüz şekilde yalıya çarpmış.
Benim şahsi görüşüm
tam otomasyonlu denilen, makine dairesinde sürekli dolaşan adam olmayan, elektronik kontrollerle daha az adamla daha çok sistemin idare edilebildiği, nispeteden
yeni/modern bir gemi olması nedeniyle otomasyon sistemi kaynaklı bir arıza olduğunu düşünüyorum.Neyse, yazı kısmını çok uzattım, elimizdeki AIS kayıtlarına göre şöyle bir analiz hazırlamıştım, buyurunuz efenim;
VITASPIRIT boğazda yalı kazası AIS KAYITLARI ANALİZİResmi büyük görmek için sağ tıklayıp "yeni sekmede aç" seçin.Gemi
7-Nisan-2018 15:25LMT civarı Hidiv Kasrı önlerine
11-12kn civarı hız ortalaması ile gelmiş, Kanlıca burnu fenerine [Fl (2) R 10S 8M] yaklaştığında dönüş manevrasına başlamış.
Tam Kanlıca VTS istasyonu önünden geçtiği sırada akıntıya rağmen
hızı 2-3kn kadar düşüyor, yavaşlamaya başlıyor, bu civarlarda
ana makine arızası ve blackout durumunun başladığı düşünülebilir.
Gemi bu noktadan sonra tüm kontrolünü kaybettiği için
dümeni iskeleye basılı olarak varolan hızının sağladığı atalet ve akıntı ile
7,5kn hızla, rotasını değiştiremeden 2. köprü altında çok az daha güneyde bulunan yalıya bodoslama çarpıyor. (15:33)
Bu noktada AIS koordinatları ile kullandığımız haritalar (
google, openmap, microsoft) arasında yaklaşık 1 gomina (185m) kadar bir fark var, AIS’e göre gemi sanki kıyıya ulaşmamış gibi görünüyor, ama devam eden seyir izinin kesintiye uğradığı, geriye doğru yön değiştirdiği nokta aslında tam yalıya çaptığı nokta.
Gemi bu noktadan sonra kısa bir süre yanında romörkörler varken (
çapma anından hemen sonra (15:39) KURTARMA-3 romörkörü olay yerine varmıştı.) akıntı ile güneye doğru bir miktar sürükleniyor, sonrasında diğer romörkerlerin de gelmesi ile kontrollü şekilde daha geniş bir alan sağlayan A.Hisarı önlerine ilerliyorlar.
Burada normal yedekleme işlemlerinden çok daha uzun süren (2 saat) bir operasyon var, basından okuduklarımıza göre
gemi takıldığı bir deniz altı kablosundan kurtarılmış olduğunu öğreniyoruz. Fakat geminin yalıya çarpmış haldeki fotoğraflarında geminin durmak için demir at(a)madığı görülüyor,
her iki demiri de loçasında duruyor. Diğer yandan VHF telsiz konuşmalarında kılavuz kaptanın gemi süvarisini acil demirlemeye ikna etmeye çalıştığı, başarılı olamadığı ama son anda “
şu an 2 kilit demir atıyoruz” dediği de duyuluyor ama
görüntülerde atılmış bir demir yok.Muhtemelen (
bu konuda elde bilgi yok, tahmin yürütüyoruz) ırgatın elektrik kontrolü olmadan, emergency demir fundo işlemi yapılamadı, ya da yapıldı ama demir loçasından düşmedi, fakat ırgatın kastanyolası gevşetildiği için gemi yalıdan ayrılıp güneye doğru sürüklenmeye başladığında
demir bu sefer istemedikleri halde kontrolsüz şekilde denize düştü ve bir miktar kaloma ile gemi sürüklenirken dibi taradı ve
olay yerinden 2 gomina (370m) güneydeki Rumeli Hisarının önlerinden (doğu-batı) geçen kabloya takıldı.Yaklaşık 2 saat süren çalışma sonrası gemi 18:000 civarında romörkörler eşliğinde Ahırkapı’ya doğru yedeklenmeye başlandı. Gemi halen Ahırkapı demir mevkinde bekletiliyor.
Kaynak:
http://www.gemitrafik.com/vitaspirit-bogazda-yali-kazasi-ais-kayitlari-analizi/ayrıca eklemek isterim ki;
Tüm havuz medya yazarları birer ikişer
"aman daha büyük tehlike arkasından geliyordu", "dev tanker zor durdu", "arkadan tanker geliyor diye demir atmadı" vb. gibi söylemlerle olayı büyütüp üzerinden kanal istanbul reklamı yapıp kanal projesinin gerekliliği, önemini anlatan reklamvari köşe yazıları döşüyorlar.. (
talimat gelmiş yazıyorlar yani..)
Bahsettikleri
244m'lik Panama bandıralı tanker SIENNA Paşabahçe önlerinde durdurulup
demir attırıldığında saat 16:17 LMT idi. Yani 15:30'da olan olayla hiçbir alakası yok! Kazanın olduğu sırada SIENNA henüz boğaz kuzey girişinde, 3. köprünün altından bile geçmemiş. Eh orada durup geri gidemeyeceğine göre gayet mantıklı bir karar ile en geniş ferah yer olan Paşabahçede durup dönmesi planlanmış.
Tanker gayet normal sakin bir şekilde Paşabahçede demir atmış, 30dk kadar sonra da demir alıp, durmuş boğaz trafiğinde kıyı emniyeti botları nezaretinde rahat bir manevrayla geri dönüp boğazdan çıkmış. Hepsi bu.
Elbette bu tanker bu arızalı gemiye yakında olsaydı, duracak yeri olmasaydı vb.
boğaz ortasında emergency demirli bir gemi varlığı geçişi riskli ve zor yapardı, ama akıntı nedeni ile zaten bir süre sonra arızalı gemi başı kuzeyde kıçı güneyde kalacak şekilde, nispeten geçişi imkansız yapmayacak bir konumda duracaktı, mecbur ise arkadan gelen gemi oradan geçirilebilirdi. ama gemi trafik hizmetleri hiçbir gemiyi zaten acil durumda birbirine risk yaratacak kadar yakın seyir yaptırmıyor boğazda.
Boğazdaki tüm trafik 7/24 gemi trafik hizmetleri kontrolünde sürdürülüyor, dolayısı ile bu yaptıkları zaten normal prosedür ve arızalı geminin demir atıp atmama kararını engelleyecek bir durum da olamaz.
Gemi trafik hizmetleri tüm boğazı sektör sektör detaylı görüp yönetiyor, ne gemileri yanyana peş peşe hassas seyirler yaptırıyorlar, bunu mu çözemeyeceklerdi. doğru karar verdiler, imkan varken trafiği durdurup gelen gemiyi demirlettiler. gayet normal bir prosedür.
kaldı ki kılavuz kaptan durumu tespit etmiş, gemi trafik hizmetleri sektör operatörü ile görüşmüş, uygun görmüş ve süvariye demir atılması tavsiyesini vermiş, bu saatten sonra demir atılmaması trafik hizmetlerinin kararı değil kaptanın kararıdır. (
ya basiretsizlik ya da emergency steering (dümen kontrol) sisteminin devreye alınabileceğine olan güveni/umudu ile)
Ne yazık ki bu olay sayesinde yandaş medya tam yol kanal istanbul reklamları yapmaya başladı.
bu olayı büyütme, aman arkadan tanker geliyordu heyecanı hep bu reklamı daha çok yayma amaçlı.
dört bir koldan aman da montrö yüzünden oldu, kanal istanbul olsa ne süper olurdu diye yaygara yapıyorlar.