Reisler, hep bir tekne yaptırmayı arzulamış biri olarak konuyu ilgi ile takip ediyorum. Bu heyecanla uzun yıllar boyunca biriken anılarımı bir anlatayım dedim.
Henüz daha anayasa apronda körükte, işler gıcır, eh işte hep denizdekileri seyretmekle olmuyor dedim ve bir tekne yaptırma hevesine kapıldım. O devirde internette sayfayı açmak için ''enter'' tuşuna basıyorum gidip kahve yapıyordum dönüşte site açılmış oluyor, baskı alıyor herşeyi arşivliyordum. Nette gezine gezine hayalimdeki trawler oluşmaya başladı; uzun su hattı, dar ve çeneli bir tekne. Bir yerden taslak plan satın aldım, aydıngere geçirdim. Planı uzatıyor, iç yerleşim planını oluşturuyor, geç saatlere kadar masa başında çalışıyordum.
Hem teknenin genişliğini ellemeden su hattını uzatmaya çalışıyor hem de dayımgiller, hısım akrabaya yer ayarlamaya gayret ediyorum. Allah herkese eşit vermemiş
ben bu zihniyetten ellimden sonra kurtuldum. Şimdi meraklı olan kendi kayığını alsın diyorum.
Çiz çiz gına geldi ve sahaya çıkmaya karar verip Tuzla Nuh'un yolunu tuttum. Bir kaç atölye ve bir gemi tersanesiyle
görüştükten sonra Nuh'da yürüyen bir beyefendiyi işaret edip ona danışmamı tavsiye ettiler. Ayaküstü bana bu işin masraflı bir iş olduğunu rakkamları hassas bir şekilde alt alta getirip maliyeti çıkarmamı söyleyip ''Mesela makine büyük kalemlerden biridir isterseniz (yolun karşısındaki cat'i gösterip) fiyat almakla başlayın'' dedi. Heyecanla gittim, ağırlandım, fiyatı aldım, plan çöktü, kös kös çıktım
Başına çok kötü bir olay gelmiş birinin ruh haliyle eve dönerken bir anda aklıma o dönemde Beşiktaş Üsküdar hattında çalışan yolcu motorları geldi. Ne o dolmuş motorların ne de balıkçıların değil motoruna tüm tekneye böyle bir para vermelerine imkan yoktu veya mantıksız bir yatırım olurdu.
Ertesi gün doğruca Rumelifeneri'ne gidip bir balıkçı teknesine konuk oldum. Kaptan köşkünün altındaki geniş kamarada bol çay eşliğinde sıcak kanlı denizcilerle içimi açan, beni tekrardan cesaretlendiren sohbeti yaptım. ''Paran varsa sandık kırma al, yoksa Levent sanayide şuraya git'', ''Karadeniz'e tersaneye git'', ''Şu ırgat, bu şanzıman'' vs, vs. Sağolsunlar o gün onlardan denizciliğin diğer, belki de gerçek yüzünü öğrendim. Konfor, marka, yapılan işin görüntü kalitesi maliyetin temel belirleyicisi. Neticede hepsi yüzüyor da birinde tahta taburede diğerinde atlas koltukta oturuluyor.
Neyse efendim hemen akabinde işten de fırsat bulunca Karadeniz Ereğli'sine gidip bir kaç tersane ziyaret ettim. Saçtı, kumlamaydı, ''Elektirik işlerini de hallederiz'' falan herşey hayallerime uygun giderken anayasa kalkış iznini aldı ve havada uçarken hayallerimi bir çok şeyle beraber peşinden götürdü.
Hayaller piyangoya, şansa endekslenince ben de bir çok tekne yaptırmayı arzulayan gibi bu işi nasıl ucuza hallederim diye düşünmeye başladım.
Bir kaç sene önce şu forumda dolaşırken
https://www.boatdesign.net/threads/hogfish-maximus-44ish-sailing-sharpie.34759/page-21Chris Morejohn'un şarpisine denk geldim.
http://chrismorejohn.blogspot.com.tr/2015/07/hogfish-maximus-details.htmlZevkler ve renkler tartışılmaz ama ben bu teknenin inşasının altında yatan sadeliğe, felsefeye hayran kaldım. Teknenin planları için bir e-posta yolladım hemen cevap verdi. Bir defter kağıdına kurşun kalemle çizilmiş hayli silik bir eskiz geldi. Zaten ticari de değil sadece amatör denizcilerle bir çıkar olmadan paylaşıyor, sağolsun demek lazım.
Eskizi bilgisayarda 3 boyutlu bir programa aktardım ve tekne formunu, iç bölmelerini (hala dayımgilleri düşünüyorum
) falan kabaca çıkardım. Hesaplı olsun diye ''Junk'' yelken için bakınırken MingMing'e denk geldim. Burada sadece değişik bir yelkeni görmek değil Roger reis de
denizciliğiyle etkiledi
https://www.youtube.com/watch?v=0jsPOlg7Ovc Yalnız dar alanda yerleşim yapmak anormal karmaşık bir şey. Kamarayı büyütüyorum, depo küçülüyor. Derken direği kaydırıyorum bu sefer kamara içinde ayak altı bir yere geliyor. Neyse sonunda her şeyi yerli yerine oturttum ama bu işe mühendislik hesaplamaları yapılmadan daha fazla emek sarfetmenin beyhude olacağını gördüm. Bu iş; suraya su tankını, buraya bunu koydum denmeyecek kadar karmaşık. Sakın ola bu yüzer, şu dayanır diye düşünmemek lazım. Basit bir kayıkta bir tarafa koyacağınız 100 litre su tüm hesapları alt üst edebiliyor. Zaten daha sonra çizimimi projelendirmek üzere konuştuğum mühendis ''Buraya kadar gelmişsin şimdi de ağırlıkları dağıt bir tabloya aktar ve onun üzerine tekrar konuşalım'' dedi.
Tabi içim içime sığmıyor aynı gün Yalova civarında ufak bir atölyeye fiyat almak için gittim. İyi yürekli gözüken iki ustayla derme çatma bir marangoz atölyesinin üst katında soba etrafında konuştuk. Bir kaç gün sonra beni aradılar kontraplaktan lamine imal edilecek teknenin kabuk işçiliği için 20 bin avro gibi bir meblağ talep ettiler.
Üç beş arkadaş araya girdi ''oğlum senin aklın kıt, git yeni bir tekne al ısınmazsan satarsın bunu yakacam desen sobalık hale getirmeye paran yetmez'' dediler ve ben herşeyini ucuza mal edeceğimi düşündüğüm bu sıradışı çılgın proceden vazgeçtim.
Bugün hem sözünü ettiğim veya çok daha mantıklı, denenmiş başka bir projeye kalkışmadığım ve yaşlı bir plastik fıstığı karşıma çıkardığı için inançlı biri olmasam da (ki böyle durumlarda gerekiyor
) tanrıya şükrediyorum. İki senelik kısıtlı tecrübemle geriye doğru baktığımda denizi sadece hayallerinde yaşamış biri olarak tekne yaptırmaya kalkışmam üryan Adem'in terziye kıyafet sipariş vermeye gitmesi gibi geliyor.
Hanım kumasını seviyor zaten pek bir değişiklik yapacak pek halimiz yok,. Ama gün gelir de başka bir hayalin peşine düşecek olursam herhangi bir fuarda bulamayacağımı biliyorum.
Sevgili reisler, anılarımdan öte bir şey yazma amacı taşımadım. Kimsey incitmek, yazdıklarına bir yorum getirmek gibi bir amacım yoktur. Ben netten çok bilgi edindim ve buranın da bir bilgi havuzu olduğuna inanıyorum. Yolu düşen biri de buradan kendine fayda edecek bir şey bulursa ne mutlu.
Rotanız gönlünüze göre olsun.