Adamın eşgalini bulunca bizim oranın "hayat bilen, ağır abilerinden" birisine gittim.
Ben tanımıyorum ama muhtemel Ortaköy'deki şurada bulunanlar biliyordur oraya git dedi. Adamlara sakın parçanın çok önemli bir parça olduğunu söyleme, "ölçü alacaktık lazım bize de" dedi. Bilmiyoruz derlerse, resmi göster. "bu adamı tanıyor musunuz?" diye sor, "para pazarlığı yapma, dalaşma, gerekirse dükkandan çık, haber ver ben hallederim" dedi.
Gerçekten de bahsi geçen adresteki hurdacı bizde yok böyle birşey dedi önceden. Sonradan adamın resmini gösterince, yüzü değişti...
(Hurdacı-2)-Mehmet sen misin?
(Hurdacı-2)-...
(Hurdacı-1)-Dün Kuruçeşme parkın ordan bir parça aldın mı?
(Hurdacı-2)-...
(Hurdacı)-Nasıl bişeymiş yeğenim?
(Ben)-Paslı bişey, ortası lastik... 40 50 cm kadar
(Hurdacı-2)-...
(Hurdacı-1)- Nee? Sattın mı?
(Hurdacı-2)-...
(Hurdacı-1)-Kime sattın?
(Hurdacı-2)-...
(Hurdacı-1)-Tamam yolluyorum oraya dedi, bana döndü. Bir yerler tarif ediyor.
Ustam sen bu işe karışma şu Mehmet denilen arkadaşın cebini versene bana dedim. Verdi.
Aradım.
Ortaköy Dereboyu'nda Mehmet denilen Hurdacı ile buluştuk.
Sattığı diğer hurdalığa gittik.
Nereye koydun? filan,
Ne sabah bir araba gelip bir kısım malları aldı mı?
Duyduklarıma inanmıyorum derken paslı kalorifer boruları arasında bizim lehundayı farkettim.
Star Wars'ta RTD2'yu bulmuş Luc Skywalker kadar sevindim.
Bu kadar eski püskü bir parçayı bir hurdalıkta tekrar bulunca normal bir insan bu kadar sevinir mi?
Nedir bendeki bu anormallik?
Neyse iş tatlıya bağlandı. Hurdacı Mehmet binbir özür filan dileyerek, "bunu yolda görsen sen de hurda zannetmez misin ağabey?" diye sorunca daha fazla üstüne gitmedim. Hak vermemek elde değil...
Fransızların bir lafı vardır,
"Tout est bien qui finit bien"
İyi biten herşey iyidir gibi tercüme edilebilir belki... )))
Malumunuz benim Fransızcam pek de iyi değildi hani lisede!