Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: TUTYA NE MENEM BİRŞEYDİR ? KOROZYONA KARŞI NE YAPILABİLİR ?

T
  • *
  • İleti: 2171
Tutya, en basit anlatımı ile, teknelerimizin metal kısımlarının korozyona uğramasını engelleyen anot'tur.


Farklı türden metallerin bir araya gelip, birbirlerine temas etmeleri sonucunda, fiziksel olmayan, tamamen elektrokimyasal sebepler ile metaller özelliklerini kaybeder ve yok olmaya başlarlar. Örneğin kullandığımız krom vida, perçin ya da aksesuarların temas ettiği , alüminyum ile kromun birleştiği yerde görebilirsiniz. İki farklı metalin birleştiği yerde korozyona uğrayacak olan metal daha aktif olandır. Bu durumdan kurtulmanın yolu iki metal arasına iletken olmayan (teflon, polietilen, plastik) conta kullanmaktır.


Dediğimiz gibi, daha aktif olan metal korozyona uğrayacaktır. Tuzlu su iletken olduğu için etrafta sizin teknenizin su kesiminin altında bulunan metallerden daha az aktif bir metal kaynağı vardır ve bu metal kaynağı ile sizin tekneniz arasında elektrolize yol oluşup teknenizdeki metalleri eritecektir. Bu suyun altında olan her hangi bir metal, iskele ayakları hatta yakınınızda bağlı olan sac teknelerde dahildir. Bundan kurtulmak içinde düz mantık gidersek, teknemizde olan metallerden çok daha aktif olan bir metal koymamız gerekir. İşte bu da Anot yani Tutya'dır. Çinko da bu metallerden içlerinde , her ne kadar bizim için değerli olsada , metallerin en az asil olanıdır. Yani Çinko aslen az asil olsa da asil bir hareketle kendini teknemiz ve bizim için feda ediyor diyebiliriz.

 

Tutyanın kelime anlamına baktığınızda "çinko" ile eşdeğer  haldedir. Sebebi ise, eskiden heykellerin çinkodan yapılmış olması ve bu heykellere Tutya deniyor olması nedeniyle günümüzde Çinko anot'lara Tutya denilmesi gösterilebilir. Bu arada Sevgili Tayfun Timoçin’in Tutya ile ilgili bir yazısında aynı zaman da “sürme”, evet bildiğimiz göze sürülen sürme anlamında da kullanıldığını okumuştum. Sadece süs olarak da değil üstelik. Çinko asidi göz hastalıklarında kullanılan ilaçmış. Çok ilginç gelmişti bana. Sizlere de aktarmak istedim. Bu arada hazır laf Tayfun Timoçin’den açılmışken “Yelkenli Yatta Kendine Yetebilmek” kitabını okumadaysanız, şiddetle bir göz atmanızı tavsiye ederim. Öğrenilecek şeyler asla bitmiyor.


Peki, hangi "tutya" nerede kullanılır ? Hangi metalden tutyalar vardır ? İletkenlikleri nedir ?

Öncelikle şunu bilmeliyiz ki tuz oranı ve su sıcaklığı arttıkça suyun iletkenliği artacak ve metaller daha çabuk çürüyecektir. Bu da bizi eğer tuzlu suda isek Çinko, tuzlu tatlı karışık bir suda bulunuyor isek Alüminyum ve tatlı suda buluyorsak Magnezyum anot'lara götürecektir.


Hazır bu konuyu işlemeye başlamışken ve tutya çeşitlerini de konuşurken iletkenlikleri ve hesaplanması gibi bazı teknik detaylara da göz gezdirelim. Tabii bunun için gugıl amcadan bir araştırma desteği alalım.

1-   Elektriksel potansiyel:

    Tutyalar;

    Magnezyum -1.6 Volt üretir.

    Alüminyum -1.1 Volt üretir.

    Çinko -1.05 Volt üretir.

    Bunların koruduğu metaller;

    Bronz -0.3 Volt üretir.

    Çelik -0.6 Volt üretir.

    Alüminyum ( gövdede, içten-dıştan takmada, dıştan takma motorda kullanılan ) -0.75 Volt üretir.

    Koruyan ile korunan arasındaki voltaj farkı ne kadar yüksekse o kadar iyidir.

    Örneğin:

    Eğer Çinko bir anot ( tutya ) ile Bronz bir pervane korunuyorsa oluşan elektriksel potansiyel farkı   -1.05 - ( -0.3 ) = -0.75 Volt olacaktır.

    Alüminyum anot'da bu fark -0.8 Volt, Magnezyum anot’da ise -1.3 Volt olacaktır.

2-    Akım kapasitesi:

    Yukarıda bahsedilen elektriksel potansiyel nedeni dolayısıyla tutya ve korunan metal arasında su vasıtasıyla bir akım oluşur.

    Aynı büyüklükteki tutyaların ( anotların ) çalışma gün kapasiteleri orantılarsak;

    Çinko 100 gün olursa,

    Magnezyum 30 gün

    Alüminyum 130 – 150 gün olur.

3-   Tutya ( anot ) alaşımının kalitesi:

    En kabul edilip değer verilenler;

    Çinko MIL-A-18001K

    Alüminyum MIL-A-24779 ( SH )

    Magnezyum MIL-A-21412


Tutyanın yüzey alanı ne kadar koruma sağlayacağını, ağırlığı ise bu korumanın ne kadar süreceğini belirler. Korozyon oranı sudaki her 10 derece ( C ) artış için iki kat artar.


Peki, ne kadar tutya gerekli?

Tutya ağırlığı (kg) = ( istenen akım x 8760 ) / ( kullanım faktörü x Ahr/kg )

istenen akım = metal aksamın yüzey alanı (m2) x anot’un akım yoğunluğu

Tutya ağırlığı 1 yıl içindir; 1 yıl sonunda değiştirilmesi gerekir. Bazı tutyalarda kullanım faktörü yazabilir. Örneğin, 0.8 ya da 0.9 olup tutyanın bedeninde yazılıdır. 0.8 demek % 80'i bozunana kadar çalışacak demektir. Ancak 1 yıl ve kullanım faktörü de değişkendir. Daha sonra büyük problemler ile karşılaşmamak adına kontrolün sıklıkla yapılması ve %50 oranında eridiğinde değiştirilmesi daha uygun olacaktır.


Peki ya Tutyamız çalışmıyorsa ?


Böyle bir durumda başımıza gelebilir. Sık yapılacak kontroller, erimenin haricinde bize erimeme durumunu da gösterecektir.

Bu durumla karşılaşmamızın en olası sebebi, anot'un üzerinde oluşan ince bir metal tabakasıdır. Eskiden Çinkonun içerisine ki demirin fazlalığı bu duruma neden oluyordu. Bunu engelleyebilmek adına düşük oranlarda alüminyum ve kadmiyum karıştırarak daha yüksek kaliteli bir üretim gerçekleştirdiler. İşte tam da bu sebeple, her ne kadar günümüzde bu sorundan kurtulmuş gibi gözükse de halen düşük kalitede yapılmış imalatlar mevcut olabiliyor. Bu yüzden hiç gözümüzün önünde olmayan ama bizi çok büyük dertlerden koruyan Tutyalamızı alırken hassasiyetle yaklaşmalı ve üretim kalitesinden emin olduklarımızı kullanmamız her daim hayrımıza olacaktır.


Peki bu korozyon sadece su altından mı bize gelir ?

Elbette hayır, bir çok noktadan bize ulaşacaktır korozyon. Sintinede ki bir metal, motor suyu soğutma sistemi, metal salmamız, mazı teknelerde safra olarak kullanılan demir vs.

Örneğin tunçtan yapılmış bir pervanede korozyon görmezken şaftımızda görürüz. Çünkü tunç’dan yapılan pervane krom şafta göre daha az aktiftir ve şaft bu durumda anot görevi yapar. Bunu kromdan daha aktif bir metali şafta yani şaft tutyası bağlayarak engellersiniz. Tutyalarımız çok çabuk eriyor olabilir. Özellikle kıyı elektriğine bağlı olan teknelerimiz daha da tehlike altındadır. Kıyıdan aldığımız 220v hele birde alt yapımız kötü, eski hasarlı ise galvanik akım kaynağı oluşturacak ve her şeyi hızla eritecek/çürütecektir.

Şahsi fikrim, bu durumlardan kurtulmanın en iyi yolu, doğru tutya ve mutlaka, bence olmazsa olmaz olan galvanik izolatördür. Doğru kapasitede bir Galvanik İzolatör ilk bakışta biraz maliyetli görülse de, teknede mutlaka olması gereken önceliği üstlerde ki bir gereksinim olarak görüyorum.

Burada başka bir sorunsal ortaya çıkıyor, Galvanik İzolatörler, izolasyon trafoları, topraklama, topraklama hataları. Bu konular hakkında teknik bilgi vermek kesinlikle beni aşar, ama aramızda mutlaka bilgisi olan bizi aydınlatabilecek dostlar vardır mesela Can Deniz hocamız var. Bu konularda ki bilgisinden son derece emin olduğum bir eğitimcidir. Eminim bu konuda bize hem teknik açıdan hem de gereklilik açısından önemini anlatan bir yazı ile aklımızda ki sorulara cevap olacaktır.


Sevgi, Saygı ve Selametle. 
  • IP logged

 
Yukarı git