Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ

T
  • *
  • İleti: 2171
YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ
OP: 27 Aralık 2016, 15:02:45
YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ (1)

Alternatif seyirin ortaya çıkışı
Charles Doane'dan tercüme & derleme




Önemli bir öncü, borsa komisyonculuğu yapan Richard Turrell (R.T.) McMullen 1850 yılında 20 yaşında iken yelken öğrenmeye ve 20 ft boyunda, yarım güverteli bir tekne Leo’yu yaptırmaya karar verdi. 41 yıl boyunca en büyüğü 42 Ft boyunda, derin karinalı, görece dar bir İngiliz cutterı Orion olmak üzere İngiltere Adaları ve İngiliz kanalında dolaşarak değişik tekneler inşa etti.

McMullen’in yatçı kariyeri titiz ayrıntılara önem verdiği Down Channel kitabında anlattığı gibi iki açıdan önemlidir. Öncelikle zengin bir iş adamı veya aristokrat değildir ve özgür iradesi doğrultusunda yelkenle aşkla ilgileniyordu. Yarışçılık veya yatçılık camiası ilgisini çekmiyordu, bunun yerine teknelerin ve yelkenciliğin önemsiz ayrıntıları ve su ortamının kendisi tarafından büyülenmişti. Sıkı standartlar oluşturdu ve nihayet teknesini tek başına kullanabilecek kadar ustalaştı.

McMullen'in ilk tek başına seyir denemesi 28 ayak boyunda sıra dışı, az su kesen, cat-yawl arma donanımlı lugger, kendi deyimi ile “katlanır salmalı” drop-keel Procyon ile oldu. Bir kere de yanına aldığı ekibin yetersiz olduğuna karar verip tekneden kovduktan sonra, çok daha ağır Orion ile Fransa’dan İngiltere’ye seyir yaptı. Son teknesi 27 Ft Perseus, Procyon’e benzese de lugger gövdeli, yawl armalı ama bu kere ön yelken de taşıyan, daha derin karinalı ve oynar salmasız bir tekne idi. 1891 yılında McMullen Perseus’te tek başına Manş Kanalının ortasında ölü bulundu. Büyük ihtimalle bir kalp kriziydi.

Bir diğer önemli figür İskoç avukat John MacGregor 1865 yılında “Rob Roy” isimli 14 Ft kano ile Avrupa turu yapmak üzere yola çıktı. Macerasını anlattığı A Thousand Miles in the Rob Roy Canoe on Twenty Lakes and Rivers of Europe - Rob Roy'un Kanosu ile ve Avrupa'nın 20 Gölü ve Nehirleri'ndeki Binbir Mil- isimli kitabı sonraki yıl yayımlandı ve gelen başarı MacGregor’u 1866 da İskandinavya ve 1869da Orta Doğu ya yapacağı kano ile seyahatlerini ateşledi.


John MacGregor Ürdün Nehrinde yerel destek alıyor.

MacGregor'un kano seyahatleri gerçek anlamda kano ile gezi değildi; gezip görmek istediği nehir veya göl kıyısına kanosunu tren veya kamyon ile getiriyor ve geceleri sahilde muhakkak bir barınak buluyordu. Kanosu da bizim şimdi düşündüğümüz gibi geziye de uygun değildi. Gerçekte MacGregor’un teknesi daha çok Kuzey Amerika “Eskimolarının” kullandıkları, deniz kayağına benziyordu. Fakat maceraları insanların gözünü açıp, su üzerinde "eğlendinlen" olabileceği ve bunun da mali külfetinin katlanılmaz olmadığını gösterdi. MacGregor’un kendisi de her şeyden önce yorulmak bilmez bir gösteri adamı ve tanıtımından faydalanmak konusunda içgüdüye sahip mükemmel bir propogandacıydı. Kitabının çokça satılıp okunması İngiltere ve Avrupa’da pek çok  "kano kulübü”nün kurulmasına öncülük etti.


Yelkenli ve kürekli kanoların ilk zamanları

Kano ile yolculuklarının dışında MacGregor 1867 yılında kendi çizdiği 21 Ft bir yawl – onun da adı Rob Roy- “makul” bir tekne ile de seyir yaptı. Bu, yöresel kullanımda olan İngiliz yatlarına çok benzeyen, tam omurgalı ama onların küçültülmüşü standart bir tekneydi. Bir kamarası yoktu ( Geceyi havuzluk tentesi altında geçiriyordu) ama havuzda katlanır bir mutfak gibi zekice tasarlanmış kolaylıklara sahipti.


yawl Rob Roy

Rob Roy’un mutfağı

MacGregor'un küçük yawl teknesi onu Manş Kanalını geçip Fransa’ya, Seine Nehrinden Paris’e götürüp geri getirecek kadar denizciydi. Bu yolculuğun görünen amacı, McGregor’unki ve benzeri
pek çok kitabı okuyup etkilenmiş III Napoléon talimatı ile düzenlenen Paris tekne fuarında boy göstermek ve kano ile Protestan müjdesini bir arada vermekti. MacGregor'un yolculuk kitabı The Voyage Alone in the Yawl Rob Roy, onun örneğini takip etmek isteyen daha uygun teknelerle yelken yapmalarına yol açtı.

MacGregor'un Amerikalı muhadili Nathaniel H. Bishop çok iyi anımsanmasa da o günlerde Avrupalı öncüden esinlendi. Bishop, Maria Theresa adını verdiği kağıt kaplama bir kano ile Ohio ve Missisipi nehirlerinde yolculuk yaptı, peşinden sadece 25 Dolara mal ettiği Centennial Republic 1875 yılında Florida Körfezi kıyılarını dolaştı.


Barnegat Körfezi sneak-box teknesi planı ve arması

Teknesi New Jersey sahillerinde ördek avcıları tarafından kullanılan “sneak-box” iri salması ve sprit sail yelkeni ile dikkat çekiyordu. Bishop'un teknesi 12 Ft boyunda 4 ft eninde ve tam 200 pounds ağırlığındaydı. Deneyimlerini yazdığı Four Months in a Sneak-Box, yayımlandığı 1880 yılında sükse yaptı ve tıpkı McGregor örneğinde olduğu gibi Amerikan Kano Birliğinin kurulmasına ve ilk komodoru olmasına ön ayak oldu.


McMullen, McGregor ve Bishop gibi öncülerin peşinden gezi amaçlı yola kaç kişinin çıktığını kestirmek kolay değil. Bu mütevazı tekne ve basit yelkenler ile sadece zevk için çıkılan yolculuklar halkın ilgisini hemen çekmedi. Zengin ve ünlülerin sahillerde pahalı tekneleri ile boy göstermeleri popüler basının her zaman ilgisini çekiyordu. Hikayelerini kendileri anlatmaya istekli olmadıkça yaptıkları seyirler karanlıkta kalıyordu. Ancak öncülerin baştan çıkarıcı özerklik, fantezi ve maceraları yelkenle seyrin artık hayal veya gıpta edilecek bir şey değil gerçek olmasını vadediyordu.
MacGregor, Fransa yolculuğu açıklamasında konuyu şöyle özetlemişti: “ Genç bir ergen olarak kendi teknesinde, kendi ustası olmanın zevkini düşlerdim. Ancak gerçeklik hayal gücünün çok ötesine geçti ve geçici bir zevk değildi”

Bildiğimiz, 19. yüzyılın sonlarından itibaren kendi küçük teknelerinde seyir yapan orta ve üst-orta sınıf insanların sayısı giderek arttı ve yatçılık sporunun bu yönü ile de sadece üst sınıfların eğlencesi olmaktan çıktı. 20. yüzyılın başlarına kadar, güney İngiltere kıyılarında seyreden, demir yolu şirketlerinin kendilerine özel bilet fiyatları sunduğu orta sınıf amatör yatçılar vardı. Bu açık uçlu gidiş-dönüş biletleri sayesinde Londra’da işi olanların hafta sonlarında Manş denizinde yelken yapıp, Pazar akşamı tekrar trene binip Londra’ya Pazartesi sabahı işleri başında olmalarını sağlıyordu. Bu yöntemle, birkaç hafta sonu gezisi sonrasında sahillerin büyük bölümünü ziyaret edebilme imkanı vardı.
Küçük tekne gezginleri tıpkı mavi kanlı asil selefleri gibi kulüpler oluşturdular. İlki, açılış toplantısını 1880'de İngiliz avukat Arthur Underhill'in ofisinde yapan Cruising Club'dı ve kısa süre sonra "Royal" Cruising Club'a dönüştü. 1926'da kurulmuş olan bir başka İngiliz kulübü olan Little Ship Club'ı ve Amerika'da ilk kez 1922'de Beefsteak John's adlı bir Greenwich Village mekânında kurulan Cruising Club of America, Amerika Seyir Kulübü izledi.

O yıllarda ortaya çıkan bu ve benzeri kulüpler üyelerini denizcilik ve geziler konusunda eğitmeyi hedeflerine koydular. Çeşitli yollarla - bültenler, dersler ve ödünç kitaplar aracılığıyla - bu kulüp üyeleri sosyal statülerine önem vermeksizin bilgi ve uzmanlıklarını paylaşıyorlardı. Elbette, başarı gururuyla mayalanan bu aynı dürtü, bazılarının yaptıkları yolculuklarını yazıp yayımlamasına da yol açtı. Giderek artan bu edebi gelişme, hem sporu yürütenler arasında bilgi yaymak hem de yeni uygulayıcıları cezbetmek için hizmet etti.

Peki, günümüzde kanoculuk ne alemde diye merak ederseniz......

http://www.clcboats.com/shop/boats/development-projects/waterlust-sailing-canoe.html
http://egeiou.blogspot.com.tr/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-1.html
Cem Gür'ün izin ve katkıları ile.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ
#1: 27 Aralık 2016, 15:13:23
YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ (2)

İş teknelerinden yatlara
Charles Doane'dan tercüme & derleme



Bir önceki bölümde herkes için deniz gezginliğinin 19. yüzyılın ortası ve sonuna doğru başlangicini anlattık. Bunlar servetlerini sergilemek isteyen mavi kanlı aristokratlar değil, sadece gezi ve yelkeni kendi zevkleri için yapan sıradan insanlardı. Bunlar günümüzdeki gerçek anlamda gezi teknecileri ve tabii bizi kullandıkları tekneler ilgilendiriyor.

Pek çok denizci için mütevazı olan hem içinde yaşayabilecek kadar büyük, hem sert hava koşullarında içinde barınabilinecek hem de belirli bir süre için makul konfor da sağlayacak olandı. En kolayı da eski bir iş teknesini satın alıp yeniden düzenlemekti. Biraz boya, biraz içeriye konan eşyalar, belki armada kolaylık sağlayan değişiklikler pek çok iş teknelerini mükemmel gezi teknesine dönüştürebilir. Tabii her yerde yelkenli iş teknelerinin yerini motorlu yekneler alıyor bu durum da giderek artan sayıda makul fiyatlı eski tekne bulmayı kolaylaştırıyordu. Muhtemelen balıkçı tekneleri dönüşüm için en popüler adaylardı. Nitekim bazı türler, nihai olarak önceki kimliklerini örten seyir tekneleri olarak yeniden itibar kazanmıştır.
Günümüzde çok revaçta olan Amerikan gezi tekneleri Cape Cod catboat ve Friendship sloop aslında iç sularda kullanılan balıkçı tekneleriydi.

Friendship sloop’un tipik yelken planı. Balıkçı teknesinden sahil seyrine uygun popüler gezi teknesine evrildi.

Britanya’da da cankurtaran tekneleri gezi teknesine tadil edilmek üzere revaçtaydı. Bugün halen devam eden bu uygulama 1886 yılında E.F. Knight’ın sadece 20 İngiliz Lirasına satın alıp İngiltere’den Baltık’a gidip döndüğü Falcon isimli bir gemi filikası ile başladı.
Pilot tekneler mantıklı bir seçenekti, çünkü genellikle hızlıydı ve herhangi bir havada çıkmak için yeterince denize elverişlidir. Atlantik’in her iki kıyısında da pek çoğu gezi teknesi olarak yeniden hizmete girdi. İngiltere’de Bristol Kanal cutter’ı özellikle revaçta idi.


Fakat en çok etkilenilen 1893 yılında Colin Archer tarafından tasarlanan 47 ft boyunda, başkıç bir Norveç açık deniz cankurtaran teknesi oldu. "Redningskorps" olarak adlandırılan bu teknelerin basit simetrik çizgileri, dayanıklı çok amaçlı seyir teknelerini yaratmak isteyen başkaları tarafından açıkça kopyalanmıştı.

En çok bilineni 1925 yılında William Atkin tarafından 32 Ft’a küçültülüp tasarlanan Redningskoite Eric’tir. Bu arada, John Hanna'nın 1923 yılında tasarladığı Tahiti ketch adlı başka “etkilenmiş” başkıç bir tekne tasarımı, açıkça, Yunan sünger balıkçılar tarafından yapılan teknelere dayanıyordu.

Bir nesil gezginler için, eski sünger balıkçı teknelerinin ardılı John Hanna’nın Tahiti ketch’i, nihai bir "get-away boat"oldu.

Bugüne kadar dönüştürülen en ünlü iş teknesi Joshua Slocum'un Spray’i idi. Slocum tanımlamaya çalıştığımız amatör gezgin profiline hiç uymuyordu ama amatör denizciler dünyasına etkisi olağanüstüydü. Bay Joshua denizcilik uzmanlığını ticari gemilerde kazandı, 19.yüzyılın sonlarında yelkenli ticaretinin sonlarına yetişti.
Slocum, çaresizlik içinde gezgin oldu. Mesleki yaşamı neredeyse yok olmuştu. 1892de arkadaşıolan bir kaptanın, belki de bir şaka olarak, çürümek için tarlada bırakılmış olan 36 ayaklık bir Delaware istiridye şalopasını verdiğinde şaşkınlığa uğradı.
Slocum, karakteristik sadakat duygusu ile tekneyi yeniden inşa etti ve kısa bir süre boyunca balıkçılıktan para kazanma girişiminden sonra, dünyanın dört bir yanına, uzun süren
solo gezisine çıktı. Bu yolculuk ve Slocum'un Sailing Alone Around the World "Yalnız Dünyayı Gezmek" adlı kitabı, "alternatif" deniz gezilerini meşrulaştırmakla kalmadı, aynı zamanda tekne ile seyir rüyasının tohumunu eskisinden çok daha fazla yaymış oldu. Nitekim Slocum'un kitabı bugün hala basılıyor ve gezgin denizcilerin zihninde büyüsünü sürdürüyor.
Spray hakkında belki de en önemlisi, onun ne kadar hayal edilemez olduğuydu.
Slocum'un 1898'de tamamladığı sirküler gezisi sırasında dahi pek çok açıdan tamamen kabul edilemezdi. Slocum onu aldığında hesabına göre, yaklaşık 100 yaşındaydı ve gövde biçimi bunu yansıtıyordu.


Çizgileri “morina kafalı, uskumru kuyruklu” tekne yapım tarzında, çalımı fazla, denizi şişmanca yaran, en geniş yeri vasatın biraz önünde, su hattının sonuna doğru incelen yapıdaydı. 14 Ft den biraz fazla enli, görece az derin -4Ft- kısa bitimli – su hattı 32 Ft- su hattı üzerinde sadece 4 ft fazla uzantısı olan bir tekneydi. Boyuna göre aşırı ağır 24.000, bütün safrasını sintinesinde taşıyıp omurgasında hiç ağırlığı yoktu




Sprayin yüzyılın başında dönüşmeya başlayan teknelerle hiçbir benzerliği yoktu. Slocum bunu seviyordu ve tekne gezgin olarak yeterince iyi hizmet verdi. Nitekim, özelliklerine göre, solo seyirde gösterdiği performans olağanüstüydü. Slocum, azami seyir hızını 8 Knots ve ortalama günlük katedilen mesafeyi 150 deniz mili olarak raporladı ki 20.yüzyılda inşa edilen 36 Ft ve yarısından daha hafif tekneler de bu kadar performans gösteriyorlar. Ayrıca Spray dümene ellemeksizin de kolayca yol alıyordu ama bunun için Slocum’un deneyimine ihtiyacı vardı. O, bir gemiyi zor şartlarda kullanacak yetenek ve cesarete sahip olan usta bir denizciydi ve iş yelken açmaya geldiğinde sezgisel bir uzmanlığı vardı.

Spray hakkında da önemli olan bir başka şey, onun yılların eskitmesine rağmen bugünün tasarımının hala uygulanabilir olduğu düşünülüyor. Bazı “adanmışlar” Spray'in "nihai" seyir teknesini temsil ettiğini hala ısrar ediyor. Bunun gerçekte gösterdiği şey, yalnızca kazanırsa başarılı olan bir yarış yatının aksine, seyir teknesinin değeri çeşitli kriterlerde ölçülebilir olmasıdır. Örneğin, Spray gibi eski iş teknelerine  dayanan bazı geleneksel tasarımlar birçok gezi teknesi için kilit önem taşıyan iç mekan  konaklama alanına sahip olmaları hala uygulanabilir bir kriterdir.
Bu tür teknelerin cazip  olmalarının diğer nedenleri, yukarıda da belirtildiği gibi, uygun fiyat ve bulunabilirlik özelliklerine ek olarak, çoğunlukla son derece denizci olmalarıdır. Ancak belki de en güçlü (en öznel) cazibe güçlü romantik çağrışımlardır. Geleneksel tekneler, seyir rüyası zeitgeistine (Zamanı ruhuna) doğrudan dokundu ve gezi amaçlı seyir daha popüler hale geldiği için gezi teknesi tasarımının gelişimini kuşkusuz etkiledi.

Tabii ki, bütün küçük tekne gezginlerinin eski iş teknelerini kullanma eğilimi yoktu. Birçoğu mütevazı bir tekne inşa etmeye yeter kaynaklara sahipti, bu da uzmanlaşmış tasarımların
çoğalmasına neden oldu. R.T. McMullen’in 42 Ft Orion’u gibi ana akım yat tasarımlarının çoğunlukla dikkat çekmeyen uyarlamalarıydı. Bununla birlikte, tecrübeli amatör gezginler, kişisel ön yargı ve tercihlerini ​​yansıtan kendine has tasarımları ile tekne yaptırma yolunu da seçerek yaygınlaştırdılar. Yine burada McMullen’in Procyon ve Perseus tekneleri, küçük, amaca göre tasarlanmış zamanın ana akım yatçılarına benzemek zorunda kalması yararlı bir örnek oluşturuyor.

Bazı amatör gezgin ve amatör tasarımlar için de yeterli bilgi ve uzmanlığı edindi. Bunlardan ilki ve en etkili olanı dönüştürülmüş bir iş teknesi ile ergenlik çağında Thames sahillerini
dolamaya başlayan 1855 doğumlu sanat öğretmeni ve müdür Albert Strange’dır. John MacGregor'un kurduğu Kano Klubünün devamı Humber Yawl Club üyesi olan Strange
tasarım çalışmaları, MacGregor tarafından "kano yawls" olarak bilinen çok daha geniş başkıç bir, derin omurgalı, yelkenli yawl tekneler çizerek gelişti.


Strange canoe-yawl

Strange canoe-yawl  baş ve kıç overhang/ uzantıları


Strange kano yawl'ı yoktan var etmedi, fakat başlangıçta onun teknelerini diğerlerinden ayıran ve daha sonra yaygın olarak kopyalanmış olan sivri uçlu kano kıçlarını tasarlamış oldu.  Kendisinden sonra gelen birçok amatör gezgin/ tasarımcı arasında T. Harrison Butler, W. Maxwell Blake, Fred Finger ve Maurice Griffiths vardı. Bu tasarımcıların çalışmaları benzersiz ve tanımlanabilir olmasına rağmen, tekneleri genelde muhafazakâr çizgilerde, iddiasız, vasat oranlar, tam omurgalı, orta postaları dar ve nispeten kısa sonlu teknelere eğilim gösteriyordu.

Bir başka ilginç gelişme, kendi teknelerini inşa etmeye çalışan gezginlerin ortaya çıkmasıydı. Belli bir tür denizci için bir tekne inşa etme fikri, gezi yelkenciliğini daha çekici kılıyordu. Ayrıca tabii ki, zaman ve becerileri olanlar için arka bahçede tekne kurmak daha ekonomik bir yol olabilirdi. En maceraperest kendin-yapçılar ellerinde planlar olmaksızın kendi başlarına yola çıktılar.
Dikkat çekici bir şekilde bunda da Joshua Slocum örneğini biraz da yalpalayarak takip ediyorlardı.

Spray'de yaptığı yolculuktan birkaç yıl önce Slocum, 138 fit'lik bir ticaret barkası olan Aquidneck'e hep sahipti hem de kaptanıydı, 1887'de Brezilya'da bir kum bankında tekneyi
kaybetti. Ailesini Birleşik Devletlere ulaştırmak için büyük oğlu Victor ile adını Liberdade koydukları, 35Ft boyunda Junk armalı, safrasız bir sanpan inşa ettiler. Joshua bu tekneye de
kano diyordu. Slocum, karısı ve çocuğu bu garip tekne ile sadece Brezilya’dan Amerika'ya 5.000 mil yok gelmediler, içinde de yaşayıp ayrıca Doğu Sahillerinde bir yıla yakın seyir de
yaptılar.

Liberdade gibi eksantrik bir teknenin taklitlere hızla ilham kaynağı olmamasına karşın Slocum Asya’ya özel junk donanımı kullanarak Blondie Hasler, Tom Colvin ve Jay Benford
gibi günümüz modern tasarımcıların ufkunu da açmış oldu.

Gezi tekneleri tasarımının geliştirilmesi üzerinde en büyük etkiye sahip kendin yapçılar, inşa etme isteği olan veya planlamayı tasarlayan kişilerdi. Bu talebi karşılamak için bazı tasarımcılar, amatörlerin, bir araya getirmeleri kolay, basitleştirilmiş çizgilerle tekneler tasarlamaya başladı. Genellikle bu tür tasarımlar Atlantik'in iki yakasında da yayımlanan birçok teknecilik ve denizcilik dergileri aracılığıyla yayınlandı ve pazarlandı.

En eski ve en önemlilerinden biri, 1891'de ateşli bir küçük tekne savunucusu Thomas Fleming Day tarafından kurulan Amerikan yayınlarından The Rudder'dır. Day, arka bahçende kendin yap konseptine yürekten inanıyordu - "Tekneler Yok, Spor Yok: Tüm eller tekne yapıyor" onun favori sloganıydı ve dergisinde birçok tekne tasarımı paylaştı.  Ayrıca vaaz ettiği ve savunduklarını yapmaya inandı, 1911'de bu teknelerden birinde, Rhode Island’dan Cebelitarık’a kadar Atlantik’i iki arkadaşı ile birlikte 26Ft yawl armalı Sea Bird adlı yelken teknesi ile geçti.

Sea Bird


Sea Bird, her iki tarafında tek  sert çeneli basit bir V-tabanlı gövde yapısına sahipti ve açıkça yapım kolaylığı için tasarlandı. İki ayrı alternatifli su altı planı vardır. Oynar salmalı veya 700 pounds sabit safralı tam omurgalı inşa edilebilir. Ayrıca, yaklaşık 1.000 pounds dahili balast taşıyabilir. Düşük bordası ile Sea Bird özellikle denizci görünmeyebilir.  Ancak, Day’in transatlantik seferi bazılarını kendisine deli gibi inandırırken  pek çok kişiyi de rahatsız etti. Daha fazla destek sağlamak için Day’in bir sonraki hamlesi Atlantik’i 36Ft bir motor teknesi ve 1.200 galon yakıt yükü ile aşmak oldu.

Yıllar içinde amatör gezginler tarafından Sea Bird birkaç yüz adet yapıldı. Bunların arasında daha büyük bir kızkardeşi, 34 ft Islander, 1917 yılında Iowa’dan bir çiftçi çocuğu Harry Pidgeon tarafından Los Angeles’da boş bir arazide inşa edildi. Denizciliği ve yelkeni kendi kendine öğrenen Pidgeon, Islander ile 1925 yılında solo dünya turunu tamamladı ve bunu Joshua Slocum’dan sonra gerçekleştiren ikinci kişi oldu. Sonraki 16 yıl boyunca teknesinde yaşadı. Eşi ile birlikte yeni bir dünya turunun üçte birinde iken Yeni Hebride’lerde yakalandığı kasırgada teknesi Islander’i kaybetti. Neyse ki karısı ve kendisi kurtuldu.

 http://www.sailfeed.com/2014/03/cruising-boat-evolution-from-work-boats-to-yachts/
 http://egeiou.blogspot.com.tr/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-2.html
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: YELKENLİ GEZİ TEKNELERİ EVRİMİ
#2: 27 Aralık 2016, 15:46:57

Meraklısına not: İş teknelerini ve günümüze yansımalarını daha önce şurada da konuşmuştuk

http://egeiou.blogspot.com.tr/2014/01/is-teknelerinin-dunu-bugunu.html
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

 
Yukarı git