Tanışmadım, tanımam kendisini. Adını bolca duymuşluğum vardı. Ama önceki yıl Yengeç'i yapan Uğur Susam usta kayığa geldiğinde, "Bunun güvertesini Kıvırcık yapmıştı, ilk işiydi." dediğinde tanımasam da sempati duymuştum. Ne de olsa otuz küsur yılı geride bırakmıştı güvertesi. Tikler onca yıla karşın hala direniyordu. Dahası, işçiliği gerçekten çok başarılıydı. Hele ki havuzluk tiklerinin bir bölümünü Özkan Gülkaynak'ın kitabında görmüş, vay be demiştim.
Geçen sene tadilata başlarken kesinlikle kararlı olduğum konulardan biri tiklerle yolumu ayırmaktı. Nitekim, geçen sene bu zamanlar başladık güverteyi su kontrası ile sarmaya. Daha ilk gün, ani bir kararla, "Havuzluğa dokunmayın, orası tik kalacak." dedim ustalara. İki yanına birer eşik yaparak o bölümü tamamen ayırdım güverteden. İş ilerledikçe hoşuma da gitti yaptığım. Hatta, geçenlerde Ali abiyle konuşurken, dedim "Havuzluğu sana ayırdım, bakınca bir nebze ahşap görebilesin diye." Ali abi teknenin yeni görüntüsünden çok da hoşnut değil, farkındayım. Ama realiteden haberdar en azından, tekrar tik güverte yapabilmem mümkün değil. Kırk metrekare kadar tik, yirmibin avro kadar bir bütçe demek.
Uzatmayayım, bugün Kıvırcık Usta anısına bir video paylaşılmış. Hemen başladım izlemeye. Uğur Susam usta ile İtalyan müşteriye yaptıkları Tamomar tırhandilini, yani Yengeç'i anlatıyordu. "Ulan, ne iyi yapmışım havuzluğu korumakla." dedim izlerken. Ali abi bir tarafa, Kıvırcık Usta'ya adandı Yengeç'in havuzluğu. Elden geldiğince korunacak, yaşatılmaya çalışılacak...
A dios Kıvırcık Usta...
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."