Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tahtabacak

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
OP: 12 Ocak 2022, 18:14:16
Tahtabacak(Öykü)
Bir şey olmaz ağbi. Merak etme sen. Ben Tahtabacak Şaduman’ın torunuyum, dedi bardağın dibindeki şarap kırıntılarını kafasına dikmeden. Sevdiğim, o her zoru-derdi önemsemeyen gamsızlığı bu defa kızdırdı beni. Ne demek bir şey olmaz Devran. Nasıl bir işe kalkıştığını bilmiyorsun sen, saatler süren dimdik yokuşta katır bile kıçından soluyor, kemikleri derisine yapışmış beygirin ne yapacak çıkarken? dedim öfkeli tonunu bastıramadığım bir sesle.

Sebebine gelince. Dedem o zamanlar, çok çok eskilerde Roman tayfasının en namlı hurdacısıymış. Kırık dökük, tahta bir arabası varmış. Bir de sıska, iskelet gibi atı; Kandil. Kandil diyormuş dedem ona, gözleri sönük kandil gibi yanarmış çünkü. Sıskaymış ama dayanıklıymış Kandil. Karda kışta dolaşırken tepe bayır, ağır aksak da olsa sızlanmadan, işi aksatmadan yürümeyi becerirmiş.

Bir gün Demirci Kara Ali ile yapraksız asmanın altında pembe şarap demlenirken, Şu iftar topunu adam etsek ya Ali ağbi, demiş dedem. Durduk yerde iftar, top lafını duyan Kara Ali'nin ortası kara gözleri sarı sarı parlamış. Ne diyorsun sen oğlum Şaduman, anlamadım demiş. Tane tane, bir güzel anlatmış dedem.

O zamanlar Erdek'te ramazan ayında, iftar saati top atılıyor. Küçük körfezin her yanından duyuluyor akşam patlayan topun sesi. İnsanlar, Allah kabul etsin, diyerek bozuyorlar orucunu. Zamanın eskilerinden kalma, paslı, kararmış eski bir topmuş bu. Ramazan gelmeden birkaç gün önce çekiyorlarmış su deposunun olduğu tepeye. Belediyedeki, askerliğini Topçu Çavuşu olarak yapan Kıl Zülküf’e veriyorlarmış bu görevi. O da her akşam dolduruyormuş topu kurusıkı. Ateşliyormuş vakti gelince. Onu yürüteceklermiş gece yarısından sonra. Bağlayacaklarmış iplerle, paldımlarla, Kandil’in arkasına. Götüreceklermiş Kara Ali'nin demirci dükkanına. Kara Ali onu sabaha kadar eritip şeklini-şemalini yok edecekmiş. Plan buymuş.

Aklı yatmış Kara Ali'nin de. Tamam, demiş ihtiyar demirci. Tamam! Ama gece gelirken kemanını yanında getirme. Şimdi ne alakası var? Bu keman da nereden çıktı? diyeceksiniz. haklısınız. Onu da anlatayım bir soluğumu ıslatayım da.

En hızlı zamanlarında dedem Romanların en meşhur kemanı yaylayan ustasıymış. İki duble attı mı susuz rakıyı, üstüne bir haller geliyormuş. Sanırsın ki kesiliyor yerden ayakları, sırtında kanat çıkıyormuş. Asıldı mı kemanının yayına, yuvadaki kırlangıç yavrusuna yem vermeyi unuturmuş, damda zamparalık yapan kedinin dolanırmış ayağı, çakılırmış yere, mahalle köpeklerinin gözleri kararıp duvarlara çarparmış. Derdegül’ün elinden testisi düşüp düşüp kırılırmış. Böyle anlatırdı hep bana Derdegül ninem. Testicileri zengin etti domuzun Tahtabacak’ı derdi dedemin baş ağrım, belalım diyerek sevdiği ninem.

Dedemle Kıl Zülküf hasım. Denk getirse bir yerde, sıkıverecek boğazı. Sadece dedem değil, bütün halk illallah etmişmiş Zülküf’ten. Nalet biriymiş yani. Çalarlarsa topu, belki belediyeden de atarlar diye umuyormuş dedem. Biraz da ondan yapmış bu planı.

Sülo eliyle işaret etti Devran’ın boş bardağını. Yarısına kadar eforyadan doldurdum. Dibindeki mor şarap damlacıkları dağıldı içkinin sarılığında. Bir el baş gırtlak hareketi ile yuvarladı içinde ne varsa.

Topun başında buluşmuşlar anlaştıkları saatte. Bir yere kadar her şey yolunda gitmiş. Topun tekerleklerini yerdeki buzdan sökerken az zorlanmışlar sadece. Demircinin getirdiği küskülerle buzu kırınca çözülmüş tekerlekler. Uzun halatlarla bağlamışlar topu atın koşum takımlarına. Yüksek bir tepedeymiş top. Oradan demircinin barakasına indirmek olacak iş değilmiş. Top, o dik yokuşta, bir deri bir kemik Kandil’in zapt edemeyeceği kadar ağırmış. Tek çaresi varmış; tepenin aykırısına, zeytinliklerin aralarındaki yoldan gitmek. Topun üzerini çul parçasıyla örtmüşler ki fesat gözler bulansın. Gecenin in cin cirit attığı saatlermiş ama olsun. Tedbiri hiç elden bırakmazmış dedem. Dehlemişler Kandil’i. Yavaş yavaş dönmeye başlamış çelik çemberli topun tekerleri. Bir süre ağır aksak gitmişler zeytinlik aralarından. Bir yere varmışlar ki dik mi dik. İnmesi zor. Başka bir yol denemişler. Çözmüşler topu ağlayan ipleri. Güç bela çevirmişler yönünü. Beygiri ters taraftan bağlamışlar. Geri geri gidecekmiş Kandil. Azar azar salacaklarmış topu. Böylece açacaklarmış bu dik badireyi. Bir yere kadar her şey oluruna gitmiş. Çakıllı, kumlu patikada ayağı kamış dedemin. Sırtındaki keman savrulmuş. Gitar gibi asarmış kemanı dedem. Tüfek gibi. Savrulan keman kulak kıyıcı sesler çıkarmış çarptığı yerde. Hay senin kemanının teline sokayım demiş demirci. O an bu sesten ürken bir köpek çıkmış ortaya. Saldırmış dedeme. Topun ağır yükü altında iki büklüm kalan Kandil bir anda ürkmüş havlamalardan. Hızla fırlamış. Kopmuş topu bağlayan ipler. Dedem topun alt yanında destek yapıyormuş top yavaş yavaş insin diye. O anda koskoca demirgülle üzerine gelmiş. Zar zor atmış kendini yana. Ama bacağını kurtaramamış. Dizinin üst yanından, kemikleri unufak ederek geçmiş gitmiş iftar topu. Davulgaların, pirenlerin arasında kaybolmuş gitmiş.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1343
Tahtabacak
#1: 12 Ocak 2022, 22:08:41
Tekrar sizi aramızda görmek ve yazılarınızı okumak çok güzel. Hoşgeldiniz.
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Tahtabacak
#2: 12 Ocak 2022, 23:07:12
Hoşgeldiniz , elinize sağlık.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 663
    • S/Y DUA-1 SEYİR DEFTERİ
Tahtabacak
#3: 13 Ocak 2022, 00:50:08
Sürücü Reis'in geldiği belli oldu; hoş geldi.

Davulgu ağacını bilirim, bizde de olur. Pütürsüz, kırmızı bir kabuğu vardır. Çok gevrek bir ağaçtır, esnemesi zayıftır, eğersen kırılıverir.  Yuvarlak kavuniçi/kırmızı yemişi vardır.

Piren'i bilemedim; acaba bizde Pırnal denilen, yaprakları dikenli ağaç mı kastediliyor?

  • IP logged
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#4: 13 Ocak 2022, 15:21:36
Çok teşekkürler içten ve dosthane ilgileriniz için.
Piren, deniz seviyesine yakın yetişen bir maki türüdür. Meyvası, yemişi yoktur. Baharda ince ince, benbeyaz açar. Dallarına kar yağmış izlenimi verir bu çiçeklenme.
onedrive yükledim piren fotoğrafını ama çalışır mı bilemiyorum.

Selamlar.
https://1drv.ms/u/s!AgGJ0kPNpWwHghoRTE6dkZQH2pxW
  • IP logged

  • *
  • İleti: 316
Tahtabacak
#5: 13 Ocak 2022, 16:30:56
Çok güzeldi, kısacık öyküde koca bir R-r-oman havası var. Her iki anlamda da :) Gönlünüze sağlık.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#6: 13 Ocak 2022, 17:14:08
Teşekkürler Çetin Bey.
Küçük bir tire işaretinin anlama dalbudak katmasının örneği olmuş "R-o-man" tanımınız.
Yazdığım bir öyküde etkiyi kendine çeken yoğun bir bölümdü bu parça. Ben de onu aldım, biraz kestim-uzattım, bu çıktı ortaya.
Selamlar. Sağlıcakla.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Tahtabacak
#7: 13 Ocak 2022, 17:33:28
Çok teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#8: 13 Ocak 2022, 17:57:38


Piren
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Tahtabacak
#9: 17 Ocak 2022, 18:17:12
Çok güzel bir öykü. Ben de özlemişim yazılarınızı. Öykünün tamamını paylaşsanız ne güzel olur. Devran'ın ne planladığını merak ettim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#10: 17 Ocak 2022, 20:29:58
Öykünün diğer -asıl, daha kapsamlı diyeyim- parçasını üzerinde çalıştığım yeni öykü kitabı için düşünüyorum. Burada paylaşmam pek uygun olmayabilir. Tamamı 9 sayfa, 3500'e yakın sözcük. Ama kısaca özetleyenilirim;
_Yine bir zeytin hasadında, yıllar önce kardeşim Hansi adlı bir çingeneden söz etmişti. Hamsi, bir gün kemikleri sayılan atın çektiği atarabasıyla gelmiş köye. Kalmış sonrasında. Demircilik, kaynak işleri yapmaya başlamış. Birkaç ayda bir de köyleri dolaşır, hurda toplar, onlarla hayatını sürdürmeye çalışırmış. Bütün köy sevmiş ve benimsemiş Hamsi'yi. Bir gün kardeşim bir içki masasında ona, seneler önce Gamle tepesi tarafında düşen bir uçaktan söz etmiş. Bu uçağın bazı parçaları hala bölgedeymiş. İçlerinde de koskoca bir motor ve volant varmış. Hamsi volantı dağdan indirmeye, yüklü bir para kazanıp volantla, o seneyi daha rahat geçirmeyi koymuş kafasına. Gitmiş de. Bir süre görünmemiş ortalarda. Bir ay sonra geldiğinde yanağı boydan boya dikişliymiş. Anlatmış kardeşime olanları. Sonra bir gün köyde uçağın bir de kanadı olduğunu öğrenmiş. Bu sefer kanat peşine düşmüş Hamsi. Özetle çoğu yeri gerçek, yaşanmış bir olaydan esinlenmişti. Bu parçayı da ben "uydurmuştum". Ana olayın gelişmesine yakın olduğu, etkiyi azalttığı düşüncesiyle çıkarmıştım.
_Fazla ayrıntı vermek istemedim. Kısmet olur da yayınlanırsa öyküler, hep birlikte okuruz kitaptan, yayınlanmazsa eklerim buraya.
Selamlar.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Tahtabacak
#11: 17 Ocak 2022, 22:27:28
Rahmetli Cem Abi yeni kitabınızın çıkacağını duysaydı "Dadından yinmez" derdi.
Kitap konusu heyecanlı. Biran önce hayırlısıyla yayınlanır umarım.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#12: 17 Ocak 2022, 22:41:36
Cem Ağbi en beklemediğim, en zamansız acımdı geçtiğimiz yıl. Haftada, on günde bir, bir şey vesile olur, görüşürdük telefonla. Onun o doğal neşe yüklü sesi hala kulaklarımda.
Neyse. Bu deşilecek yara değil.
Toprağı bol olsun.
(İşin garibi bu tür hallerde söylenecek sözler de hep eksik, yamalı.)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Tahtabacak
#13: 20 Ocak 2022, 15:49:07
Yıllardır okuyor, bir şeyler yazmaya çabalıyorum. Şiir yazmaktan hep çekindim. Bana göre değildi şiir yazmak. Şiiri okuyucusu olarak neredeyse her gün, sevdiğim şairlerden -turgut uyar, edip cansever, cemal süreya, ece ayhan, hilmi yavuz- bir-iki okumayı adet edindiysem de, bunca iyi şiirin-şairin olduğu yerde yazmaya "kalkışmak" uygunsuz gibi geldi hep.
Geçen gün, fırtınalı, yağmurlu, soğuk bir havada kafamda bazı imgeler oluştu. Çatılardan süzülen yağmur sularına bakarken. Sonra linkteki "şiir" gibi bir şeyi yazdım. Ne oldu bilemiyorum.
Linki aşağıda. sağlıcakla.
https://parsomenfanzin.com/2022/01/18/damlanin-derdi-mehmet-surucu/
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Tahtabacak
#14: 04 Şubat 2022, 23:40:16
Yıllardır okuyor, bir şeyler yazmaya çabalıyorum. Şiir yazmaktan hep çekindim. Bana göre değildi şiir yazmak. Şiiri okuyucusu olarak neredeyse her gün, sevdiğim şairlerden -turgut uyar, edip cansever, cemal süreya, ece ayhan, hilmi yavuz- bir-iki okumayı adet edindiysem de, bunca iyi şiirin-şairin olduğu yerde yazmaya "kalkışmak" uygunsuz gibi geldi hep.
Geçen gün, fırtınalı, yağmurlu, soğuk bir havada kafamda bazı imgeler oluştu. Çatılardan süzülen yağmur sularına bakarken. Sonra linkteki "şiir" gibi bir şeyi yazdım. Ne oldu bilemiyorum.
Linki aşağıda. sağlıcakla.
https://parsomenfanzin.com/2022/01/18/damlanin-derdi-mehmet-surucu/

"Topuğu ters bir ayakla eşikten
adım atar kaçacağı günler.
İner deniz kıyısına.
Mor çakıl taşlarını cebine, martı çığlıklarını.
Dalgaların uğultusunu içine doldurur.
Bir yürümesi kalır derinlere derinlere."


Bu kısma bayıldım. Birde "taşı oymak damlanın derdi" mısrası çok etkileyici zaten şiirede ismini vermiş. Tebrikler.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

 
Yukarı git