YENİ BİR 'ZAMAN'
Dünle yarın arasındaki, hep yinelenen, benzer şeyleri yaşadığımız Gün’ü kesip dürüyor, 2000, 2010, 2019 gibi numaralar verdiği çuvallara dolduruyor, kalın bir urganla da bağlıyoruz ağzını. Hakim olamadığımız zamana adlar vererek, sayarak, aylara, yıllara bölerek dizginlediğimizi düşünüyoruz her insan gibi.
Her gün doğup batan günle kabullendiğimiz bir olguyu, bir yerde bitmiş, kesilmiş gibi kabullenmek-varsaymak kullanışlı bir yöntem. “Bu ana kadar - ‘Geçen Yıl’ diyoruz biz buna-, böyle oldu ve hayal kırıklıkları ile geçip gitti. Ama sonrası - ‘Yeni Yıl’ oluyor bu da-, daha farklı, daha iyi, daha başka olacak. Bundan umutluyum,” diyoruz.
Mutluluk adacıkları hayalleriyle, ömür uzunluğundaki bir süreci kuşa çevirme, kesip doğrama da denilebilir belki buna. Yıllık döngüler, o koca kayayı sürekli tepeye taşıyan Tanrı’nın döngüsüne benziyor bir parça. Tam da değil.
Hep ‘Yeni Gelen Yıl’la, her şeyin daha iyi olacağı umuduyla başlamamız için eksik, kötü, istediğimiz gibi gitmeyeni, kertenkele kuyruğu gibi, bir yerde kesip, zaman canavarına yem olarak bıraktığımızı düşünüyoruz belki. Ama o bir kuyruk kırıntısıyla doyacak bir şey değil. Doyan bir şey değil.
Olmuyor ama. Olmayacak da. ‘Yeni’, farklı, sonucu denenmişi bırakıp değişmede. Zamanın bir kabahati yok.
Belki, öncelikle umutlarımızı iyimser olmaktan kurtarmalıyız. Olmayacak şeyleri istemekten vazmeçmek değil demeye çalıştığım. Topal umutlara, takma, tahta da olsa bir bir bacak daha eklemeye çalışmak.
Daha iyi zamanlara.