Aslında hafta başlarken cumartesi pazar günleri için tekneli hayaller kurmuştuk. Sonrasında işlerimi ayarlama konusunda emin olamadım. Cumartesi öğleden sonra nihayet tekneye gidebildik. Yolda Bayramoğlu mu Çam Limanı mı diye konuşurken Ahmet aradı. Çam limanında karar kıldık. Marinaya gidip ufak bir alış verişten sonra saat 15:00 te iki tam bir kedi Andromeda ile avara olmuştuk. Hava ılık ve rüzgarsızdı. Bir aydır denize çıkmamıştık. Üçümüz de çok mutluyduk. Kuru direk bir seyirle iki saatte Çam Limanına vardık. Liman boştu. Koyda gece boyunca dört motor yat, iki yelkenliydik. Ahmet sabah kahvaltıya geleceğiz diye haber verince, akşam yemeğimizi yedikten sonra teknenin salonunda çay ve kestane eşlğinde Alpha isimli güzel bir film seyredip erkenden uyuduk. Gece hava ve deniz çok sakindi. Soğuk olmadı. Isıtıcıyı açmamıza gerek kalmadı.
Sabah sekizde kalkıp huysuzlanan kedimiz Bosa'yı havuzluğa çıkardık. Beş dakika sonra üstümüzde bağrışan onlarca martı ve karganın gürültüsüyle fırladık. Ece, direkte 7-8 tane karga saydı. Galiba teknede kedi konusu onları rahatsız etmişti. Neyse ki bir süre sonra hatıra bırakmadan gittiler.
Saat 11 gibi Bidarka dümende Hafize Reis olduğu halde limana giriş yaptı. Ahmeti bir şey getirmeyin diye yazılı, sözlü ve dumanla uyarmama rağmen yine elleri kolları dolu geldiler. Hafize Reisin müthiş poğaça ve keki kahvaltıya değer kattı. Mustafa ve Mehmet en son gördüğümüzden daha uzun ve daha yakışıklı halleri ile güzel esprileriyle bizi neşelendiler.
Kış güneşi eşliğinde çok keyifli sohbet ettik. Ahmet denize girmeye niyetlendi ama aradığı desteği bulamadı. Gün boyunca koyda denize giren en az 10-15 kişi gördük. Saat 15'e doğru gelen Faruk Bey ve oğlu Volkan da göz kamaştırıcı tekneleri Çakıl'la bize sancağımızdan aborda oldular. Kendilerini tanımaktan şeref duyduk. Bu tecrübeli denizci ve İstanbul beyefendisi baba oğulla kısa sohbetimizde bir sürü şey öğrendik.
Saat 16 gibi misafirleri yolcu edip biz de demir aldık. Gün içinde kalabalıklaşmış olan Limanı pupamızda bırakarak yola koyulduk. Dönüşte ortalama 15 knot poyraza karşı orsaya yakın bir şekilde motor yelken seyir yaptık. Saat 18:15'te Tuzlaya bağlanmıştık. Tekneyi toparladıktan ve pontonda fink atan Bosa'yı yakalamayı başardıktan sonra eve dönmeye hazırdık. Şartlı tahliyeden dönmüş mahkumların hüznüne benzer duygularla İstanbul'daki hayatımıza doğru direksiyona geçtik.
Kabaalioğlu Ailesine, Faruk Bey ve Volkan Beye bu güzel gün için teşekkür ederiz.