Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Göksel Navigasyon

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#90: 14 Haziran 2017, 22:04:06
Hüseyin kırk yıl düşünse bu yaşında köle pazarına düşeceği aklına gelmezdi. İçinden rüyamı bütün bunlar diye geçirdi. Bu yaşında neredyse çocuk gibi ağlayacaktı. Kendisini zor tuttu.

Bu köle pazarları hani şu kurban bayramlarında kurulan denetimsiz kurban alanlarından çok daha beter bir yerdi. İnsanları neredeyse pazar boyunca hayvan gibi zincire vuruyor, ne yemek veriyor ne de ihtiyaçlarını gidermelerine izin veriyorlardı.

Sonuçta hepsi güçlü kuvvetli bu adamları çözmeye herkes korkuyordu aslında. Bu yüzden köle pazarı , bizler için iğrenç ötesi bir yerdi. Gerçi insanlr bu insan dışkısı ve sidik kokusuna öyle alışıktılar ki bu kötü kokunun çoğu farkında bile değildi.

Rabat köle pazarında her ne kadar yerel giysiler giymiş ise de yöre halkından farklı , uzun boylu beyaz tenli bir adam köleleri dikkat ile inceliyordu.

Tüdcarların kendisine gösterdiği güçlü kuvvetli köleler ile pek ilgilenmediği belliydi. Biraz yürüdükten sonra aradığı köle tüdcarı ile gözgöze gldiler. Soran ifadler ile baktı uzun boylu adam. Arap, hafifçe başını salladı.

Kaptan Thomas Godfrey in kalbi şimdi deli gibi atmaya başlamıştı. Aylardır istediği adam sonunda bulunmuş ve getirilmişti işte.

Aylar önce , bir fahişeden dinlediği hikayenin peşindeydi aslında. Fahişe O'na beraber içerlerken, yıldızlara bakarak yön bulan yaşlı ancak hala güçlü kuvvetli bir kervancıdan bahsetmişti.

Nerden biliyorsun güçlü kuvvetli diye saçma sapan bir soru sordu Godfrey.. Daha sorusu bitmeden fahişenin şuh kahkahası duyuldu handa. Kim sağlam , kim değil en iyi biz bilriz dedi güzel kadın.

Kervancı her yıl her nasılsa iki kere gelirmiş Rabat' a . Başka kervancılar yılda bir kez gelebilrken , bu adamyılda iki kez yıldızlara bakarak geliyormuş. Bir gece yanından hiç bırakmadığı kılıcı ve ahşap kılıcın yanında bir beze sarılı sert bir cisim görmüş kadın,

Kervancı sızınca , içinde altın olduğunu sanan fahişe, heyecan ile bez parçasını açmış. Oysa içinde ne olduğunu anlamadığı ahşap bir alet varmış. Üzeri çentikler ile doluymuş.

Bunun bir tılsım olduğuna ve lanet getireceğine inanan güzel kadın, sanki hiç dokunmamış gibi ahşap aleti paçavraya sarıp geri bırakmış.

Bu hikayeyi gözleri faltaşı gibi açılmış bir şekilde anlatmıştı kadın, o günü hatırlayınca bütün sarhoşluğu geçmiş , korkudan ayılmıştı kadın neredeyse.

Kaptan Godfrey , en son Biristol Channel girişini tutturamamış ve filosundaki bir gemiyi ve onca adamı kaybetmişti. Durumu çok kötüydü. Sigorta firmaları peşindeydi ve İngiltereye para bulmadan dönmesi mümkün değildi.

O kara günlerde bu fahişenin anlattıkları çok ilgisini çekmişti. Gemilere köle bulan tüccar ile görüşüp, istediği adamın tarifini verdi.

Ve işte iki ay sonra , fahişenin anlattığı adam, pislik içinde , zincire vurulmuş şekilde duruyordu. Bu kadar heycanlanmasının nedeni ise adamın entarisinin kenarındaki şişkinlikti.

Fahişenin bahsettiği tılsım da adam ile birllikteydi ki bu artık talihinin döndüğüne işaretti.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Göksel Navigasyon
#91: 15 Haziran 2017, 18:07:19
Peki şöyle sorayım: Dünyanın öbür tarafında İstanbulun tam altına isabet eden okyanustaki noktada  yerel saat İstanbuldan 12 saat farklı oluyor.Sorum şu O noktadaki yer İstanbuldan 12 saat ilerimi ?yoksa  geri mi?  ?0-?
İstanbul'u 30 Doğu (GMT+2) boylamı kabul edersek tam 180 derece tersi 150 Batı (GMT-10) olacaktır. Bu yüzden İstanbul'dan 12 saat GERİDE demek doğru olur.


öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#92: 15 Haziran 2017, 20:03:00
Hah.. Time zone table.. Budur.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#93: 02 Kasım 2017, 08:54:35
Godfrey, söz verdiği üzere köle tüccarına bir kese altın verdi. Heyecanını gizlemeye çalışıyordu. Adam heyecanlandığını fark ederse daha çok altın isterdi. Bu altınlar neredeyse son parası idi. Godfrey'in bir el işareti ile iki güçlü kuvvetli denizci kalabalığın arasından çıkıp, köleyi iki kolundan tutup sürüklemeye başladılar.

Hüseyin hala olan bitene inanamıyordu. Bildiğin bir deve gibi satılmıştı işte.. yorgunluk ve açlık bir de üstüne bu yaşananlar .. Hüseyin dayanamadı daha fazla ve kendinden geçiverdi. Hüseyin bayılınca O'nu taşıyan iki iri kıyım küfrü bastılar. Tıknaz orta yaşlı adam şimdi çok daha ağır gelmişti onlara.

Gözlerini açtığında bir döşekte yatıyordu. Başında zenci bir köle vardı. Baygın olduğu sırada temizlenmiş ve üzerine yeni bir entari giydirilmişti.

hemen elini beline attı, rahabba yoktu! Bir anda deliye döndü. Rahabba , yaşadıkları sırasında tek umudu idi. Bir şekilde kaçabilir ve rahabba sayesinde kendi ülkesine geri dönebilirdi. Oysa şimdi ..

Köle kadın O'na bir kap uzattı , biraz da ekmek ve su. Hüseyin akıllı bir adamdı. Kendini kontrol etmeli ve gücünü toplamalıydı. bir an ne kadar da acıkmış olduğunu fark etti. Açlıktan ölüyordu. Tabağın içinde bilmediği bir yemek vardı. Ama tadı güzeldi . Zaten o sırada ne verseler Hüseyin bayıla bayıla yerdi. bir ara sert çavdar ekmeği boğazına takılacak gibi oldu. Kadın toprak testiyi uzattı. Koca testinin içindeki suyu neredeyse bitirdi. Kana kana su içti. Suyun fazlası dudaklarının kenarından uzamış sakallarına oradan da entarisine akıyordu.

Tam kolunun tersi ile ağzını silecekti ki köle kadın O'na bir bez uzattı. Bir köle için fazla ihtimam görüyordu. karnı doyup, susuzluğu gidince kendine gelmiş ,düşünmeye başlamıştı.

bir gemideydi. bulunduğu odanın küçük penceresinden liman görünüyor, ilerideki pazarın curcunası buradan da duyuluyordu. Elleri bağlı değildi. Ancak kamara kapısı belli ki zincirlenmişti. Tüm bunları düşünürken, köle kadın kapıya yönelip hafifçe vurdu. bir kilit sesi duyuldu ve
kapı açıldı. O 'nu taşıyan iri kıyım tayfalardan biri kapıda belirdi. Hüseyin'i şöyle bir süzdü. İyice toparlandığını fark  edip, başı ile işaret etti.

Hüseyin bilmiyordu ancak, tüm bu yaşadıkları sonrası iki gün gözlerini açamamıştı. Godfrey , günde iki defa uğrayıp kölenin uyanıp uyanmadığını kontrol ediyordu.

tayfalar huzursuzdu. Rabat limanına gelmişler ancak kendilerine yevmiyeleri dağıtılmamıştı. Günlerce denizde kaldıktan sonra karaya çıkacaklardı ancak parasız ne yapacaklardı ki? Gemide dedikodu almış yürümüştü. Güya tayfaların yevmiyeleri ile kaptan gidip bu köleyi satın almıştı!



  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 760
    • sy-gezgn

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#95: 03 Kasım 2017, 08:44:29
Hüseyin'i kaptanın odasına götürdüler. Kaptan, büyük maun bir ahşap masanın üzerindeki haritalar ile çalışıyordu. Hüseyin'i görünce doğruldu. Mükemmel bir Arapça ile konuştu.

-kendini toplamışsın Hüseyin
-??

Hüseyin şaşırmıştı. Şimdiye dek kendi dillerini bu kadar düzgün konuşan bir beyaz görmemişti. Hem adımı nereden biliyor ki diye düşündü.

Godfrey, eliyle Hüseyin'e oturması için işaret etti. Hüseyin sessizce oturdu. Daha tek kelime bile etmemişti. Bu işin içinde bir iş vardı. Önce El Bain, sonra kervan saldırısı, şimdi de bu! Bakalım bu işin sonu nereye varacak diye düşündü.

Godfrey, çekmeceden bezle sarılı bir paket çıkarıp, özenle açtı. Hüseyin 'in kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Kendi rahabbası idi bu! Ancak hiç istifini bozmadan oturmaya ve bulundukları kamarayı incelemeye koyuldu.
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Göksel Navigasyon
#96: 21 Mayıs 2018, 22:33:36
Efendim Sekstant tarihini ve kullanımını anlatmak için salladığım hikayeyi derleyip , toplayıp görseller ile süsleyip,

bloğa koydum. 

https://ttheyamola.blogspot.com.tr/2018/05/el-bain-1-bolum.html

  • IP logged

  • *
  • İleti: 37
Ynt: Göksel Navigasyon
#97: 24 Nisan 2019, 21:41:51
Merhabalar ben yeni üyeyim :) Blog kaldırılmış,  sextant kullanımı ile alakalı bilgiler ve hikayeyi keyifle okudum ama yarım kaldı :) devamını okuma şansım var mı acaba ? 
  • IP logged
Pacifichigh

 
Yukarı git