Dünyada manevi-ruhani yaşamın önceliğine itibar eden insanların sayısının gün geçtikçe azaldığından, bu tür manevi değerlerin yerini güce, paraya, mala, mülke, zenginliğe tapmanın aldığından yakınan insanları duyarız etrafımızda. Genel doğruların maddiyata, varsıllığa göre belirlendiğinden yakınma bugüne has bir şey değil. Bu doğruysa eğer, yani “dünya menfaat dünyası” düsturuna insanların büyük kısmı inanıyorsa eğer, aşağıda sıralayacağım tesbitlere bu noktadan varabileceğimi düşünüyorum:
_Toplumda geçerli olan değer yargıları güçlü -yani bunun simgesi olan parası- olan felsefeye göre belirlenir. (Makyavell’yi ismen anayım)
_İyilik, doğruluk, yardımlaşma, sevgi, saygı gibi manevi bir yüksekliğin gerekleri, günübirlik yaşamın yerine uzak geleceği önemseyen dünya felsefesi kavramlarının zaman geçtikçe değerinden, doğruluğundan yitirmesi demek. (Yaşlıların, “Hep kötüye gidiyoruz, kimsenin kimseye saygısı kalmadı” yakınmalarını anımsayalım)
_Yozlaşma, toplumun değer yargılarının yorumudur. Yani boğulmak üzere olan birisine “cankurtaran fiyatlandırma tabelasını uzatmak” olarak karikatürleştirilebilir.
_İnsana geçmişten taşıdığımız bir değerlendirme geleneği -şablonu- ile bakarız. Çürümenin, yozlaşmanın,bozulmanın büyük kentlere, metropollere, kalabalık insanların yaşadığı şehirlere özgü olduğunu, köy, mezra gibi küçük yerleşim yerlerinde yaşayanların farklı bir dünyanın insanı olduklarını var sayarız.
_Çağımızın iletişim donanımları -iletişim yolları olarak kullandım-, en bakir yere kadar ulaştı. Insanın değişimi, farklılaşması hızlandı.
_Yeşillikler içindeki, ormanın kıyısında bir dağ köyünü hala eski gözle gördük.
_Halbuki her şey, herkes değişti. Paralanma, bir üst sınıfa atlama ihtirasları, hayalleri, kendinden zayıfın tepesine binme, insan görmeme, üstündekine, ondan güçlü karşısında yaltaklanma, dalkavukluk her yerde çoğaldı.
_Köydeki toprağa batmış, kendini paralarcasına çalışan insanlar, şehirdeki işçi, hala eskisi gibi saf ve temiz değil. Bir sürü hesap yapar oldu.
Siyaset yapanların bugün ufak tefek yemlerle, bunca bocilikleri doldurmaları bunun kanıtı değil mi?
Herkes böyle demiyorum. Tüm bunların ötesi olan insanlar da var.
Bülent Bey’in anlatmamı istediği yer konusundaki düşüncemin açılımıydı yukarıda yazdıklarım.