Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
OP: 20 Ekim 2018, 15:05:27
Geçenlerde Churchill ile ilgili bir film izliyordum. Filmin bir yerinde "biz denizci bir milletiz bronz devrinden bir bu böyle " diye bir cümle geçti.

İkinci dünya savaşının ilk yılı. İngiliz ordusunun neredeyse tamamı Dunkirk  te kapana kısılı kalmış ve tahliye edilememektedir. almanların savaşı kaybetmelerindeki en büyük neden olarak gösterilen bu operasyon da ilk geri çekilme için gönderilen gemiler hedef olmuş, sonrasında gönüllülerden oluşan filo neredeyse 750 bin İngiliz ve fransız Askerini İngiltere ye taşımıştır.

Taşıyanlar ise çoğunlukla küçük büyük öel yatlar idi ! Tüm balıkçı teknesi ve özel yat ve tekneler seferber edilmiş ve yüzlerce tekne koca bir orduyu taşımıştır.

İngilizlerin bu haset edilecek derecede " denizci " bir millet oluşları bir kez daha ülkelerinin kaderinde çok önemli bir rol oynamıştır.

Yine Tom Cunliffe tarafından hazırlanan " Boats that build Britain " belgeselini ilginizi çekerse izlemenizi öneririm.

2013 Yılında Tayo MAr 'ı satın aldığımda bu yazdıklarım ve yazacaklarım hakkında hiç bir bilgim yoktu.

Tayo Mar , İngilizlerin önemli limanlarından Falmouth da eskiden görev yapan Quay Punts lardan esinlenilmiş ve biraz Amerikanlaştirilmış (şişkolaştırılmış ) bir cruiser. Tasarımcısı ise Thomas Gilmer . amerikalıların sayılı klasik ahşap tekne tasarımcılarından. 2009 yılında vefat etmiş.

Ölüm yıldönümünde kendisi ile ilgili bir yazı kaleme alınmış. Şöyle bir yorum var yazıda.

He knew how to give a vessel the proper balance of stability, seakindliness, ease of motion, performance, dryness and livability.

Bu adamın tasarladığı ilk tekneyi kullanan birisi olarak diyebilirim ki evet. Aynen öyle.

Kabuk ve buna inanılmaz uyumlu bir arma.  Bu teknenin replikası ile 2000 deniz milinden fazla yol yaptım. Bu tekne sadece 23 feet.



Aşağıda Gilmer , orjinal Blue Moon 'un yanında..


Teknenin kabuk planı.



Yapılmış hali,



Şimdi bu omurga salma dan başlamak gerekiyor. Bu salma tekne yüzerken prıva hattından pupa hattına doğru derinleşiyor.

Bunun hemen arkasında ise koskocaman bir pala var.  İşte bu oluşan üçgen kısım ve akabinde pala , bu teknenin orsaya girmesini sağlıyor.

Bu derinlik ise içeride bu boy bir tekne için ciddi bir yaşam alanı sağlıyor.





Şimdi işin teniğine geri dönelim. BU kadar büyük bir pala demek üzerinde ciddi yük taşıyor demek. Peki bu yük nasıl azaltılacak. ? Hemen üzerindeki mizana direğine bağlı bocurum yelken ile !

O yüzden Tayo Mar da özellikle orsa seyrinde bu bocurum yelkeni çalıştırmak çok önemli . BU kadar büyük palanın çok önemli bir işlevi daha var üstelik. Tornistan da omurga salma olmasına rağmen iyi dümen dinlemesi.

BU kadar büyük bir pala mutlaka dışarıdan da görülüyor olmalı. Zaten her durumda pala teknenin en önemli ve hareketli parçası olduğundan Görünür olması çok önemli.

Omurgadaki bir önemli detay ise salma aşağı doğru derinleşirken , havuzluk  bölümünün de yukarıya doğru yükseliyor olması . Tam bir ördek kıçı hali. Ne işe yarıyor peki bu tür bir kıç. ? Arkadan gelen denizlerde sanki bir başı kıça aynı tekne gibi davranmasına yarıyor. İşte bu büyük pala arkadan gelen denizlerde tekne yükseldiğinde sanki başı kıçı bir bir tekne gibi suyu kesiyor.




Dedim ya biraz Amerianvari diye. Gilmer , tekneyi sanki içine bir balon koyup şişirmiş. Şişkolaştırmış. Bu sayede çok iyi bir iç mekan elde etmek ile kalmamış , teknenin yüzebilirliğini arttırmış. Displacement / length oranı 485 olan
bir tekne başka nasıl yürüyecek ki. (308 den büyük tekneler çok ağır olarak tanımlanıyor ) Bu durumda Tayo Mar ağırında ağırı yani.

Nasıl oluyor da bu kadar hızlı bir şekilde gövde hızına ulaşabiliyor diye sorarsanız işte bu form tekneyi sanki bir kurbağacık gibi ileri kaydırıyor .

Teknenin bu şişkoluğu ilave bir kayma -yüzdürme imkanı sağladığı gibi , Özellikle Akdeniz gibi yerlerde çok ihtiyacı duyulan geniş bir havuzluğa imkan sağlıyor .





Hep kabuğun kıçından bahsettik. Oysa omurgada pruva hattı da öyle önemli ki. Bir uçak kanadı gibi geriye doğru çekilmiş durumda. Bu da tekneye hız kazandıran çok önemli faktörlerden.

Bu kabuk, biraz fazla iddalı olacak ancak denize uygunluk ve çok amaçlılık dikkate alındığında geliştirilmiş en muhteşem tekne kabuğu.

Bu kadar ağır olmasına rağmen hızlı olmasının, üzerinde 43 m2 yelken taşıyabilmesinin tek nedeni böyle bir kabuk formu olması. Kabuğun bir ilginç özelliği var. Su hattı üstü yani bordası incecik. Teknelerde rüzgar tutma oranı diye bir oran yok belki ama eğer olsaydı bu kabuk yine en başarılı kabuklardan birisi olurdu.

Gelelim güverteye. "flush deck " bir güverteden bahsediyoruz. Özellikle ön güverte bir basamak düşük. Bu kafadan gelen denizlerde ilk engel. Buraya düşen dalga basamağa çarpıp , yandaki büyük frengi deliklerinden boşalıyor hemen.  aynı nedenle kamara yüksekliği çok düşük. Kamara öne doğru eğimli. Neredeyse güverte ile birleşecek kadar düşüyor pruva hattına doğru. Bu yine pruvadan gelen denizlerin ve rüzgarın kayıp gitmesine neden olmakta.

Ve sokaklar .. Yani kamaranın yanındaki ön güverte ile havuzluğu birbirine bağlayan yollar. Bir çok modern teknede dahi bu kadar geniş sokak yok. Bir okyanus teknesinde olması gereken en önemli özellik bu sokakların genişliği.

İşte Gilmer 'in tekneyi şişkolaştırmasının bir nedeni de bu sokaklar. Bu sayede bu sokaklar böyle geniş işte.

Her durumda ve her deniz ortamında güvenle teknenin her yanına ulaşabilmek.

sonuçta 22 feet yani 7 m. bir tekne de bu avantajları yakalamak mümkün. Peki ya dezavantajlar. ? Evet. Kamara da dik durmak mümkün değil. ama sağladığı avantajlar ile kıyaslandığında bu ciddi bir problem değil. sonuçta bu tür yelkenci anlayışında teknede olunması gereken yer kamara değil. Kamara ihtiyaçlar için. Uyumak , yemek yapmak, Tuvalet ve küçük bir harita masası. Sonrasında olunacak yer teknenin güvertesi. ! Koskoca havuzluk dururken ne işin olacak ki kamara da. Küçük kamaranın ayrıca bir özelliği daha var. Kışın çok kolay ısınıyor. Basit bir soba ile bu küçük kabini ısıtmak mümkün.



Arma.. O da geliyor efendim..











  • IP logged
« Son Düzenleme: 20 Ekim 2018, 15:11:00 Gönderen: Ersin Böke »

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
#1: 22 Ekim 2018, 04:02:54
Şimdi şu yelken planını tekrar koyalım bir şuraya.



Önce armayı bir tarif edelim. Bu armanın İngilizcesi "Gaff cutter yawl "  Gaff dediği seren. Cutter dediği Türkçe'ye kotra diye çevrilmiş. Kotra bizde daha çok teknenin adı olmuş. Oysa ön taraftaki  parçalı iki adet flok olduğunda ve üzerinde bir de kontra flok olabiliyorsa bu tür yelken donanımına "cutter " deniyor. Yawl ise çift direkli ama mizana direği dümen gerisinde olursa tekneye verilen isim. Biz dilimize  "yol " diye çevirmişiz . Aksi durumda " keç " oluyor tekne. Gaff ise "seren " dmek ama biz Randa diyoruz. " rig " ise arma anlamına geliyor.

O zaman tekrar teknenin üretildiği dildeki adına dönecek olursak ;

Tayo Mar , "Gaff cutter yawl rig with long keel work boat" oluyor.

Yacht değil yani " boat "  Türkçe'ye tekne olarak çevirmek daha doğru bence.

Yani Tayo Mar "randa ve kotra arma mizana direkli yol, omurga salma bir yelkenli iş teknesi " oluyor.

Bu detaya niye girdik. ? Yani denizci milletler teknelerini tarif ederlerken armalarına göre tarif ediyorlar.

Yani kamara sayılarına göre , tuvalet sayılarına , mokunuzu atmak için nasıl bir sifon kullandığınızla, teknenizde güneş paneli kapasitenize göre değil yani.

armalarına göre..

Şimdi yelken dünyasında ap ayrı bir yeri olan bu iş teknelerine dönecek olursak, BU teknelerin özellikle dünya turu için revize edilmiş ya da bu teknelerden esinlenilmiş ve uzun yol teknesi tasarlanmış bir sürü modeli var.

Çünkü bu teknelerin üretilmesi de bakımı da son derece kolay. Üstelik çok az sayıda personel ile idare edilebiliyorlar. Çoğu zaman bir iş teknesini tek başınıza da idare edebilirsiniz bu yüzden.

Klasik yelkencilik anlayışına göre tek başınıza kullanabileceğiniz yelkenli boyu 28 feet tir.

Ancak bu teknelerin neredeyse tamamında " civadra " yani baston olur. Direkleri markoni armaya göre çok daha kısadır ancak parçalı yelkenler teknenin üzerine dikkatlice dağıtılmışlardır.

Sonuçta yük tekneleri olduğundan , yelken alanları  çok büyük olur. Mesela 22 feet lik Tayo Mar fa yelken alanı 43 m2 dir. Yüklüyken ve hafif havada bu kadar yelken alanı iyi de sert havalarda ne olacak. ?

İşte bu armayı benim bu derece yeğe göre sığdıramamamın nedenine geliyoruz şimdi. Yelkenler sırası ile önden arkaya doğru kapanır. Yani hava sertlerse floğu kapatırsınız önce. Arkadaki trinket durur. Yani yelken etki merkezleri tekne ağırlık merkezine doğru bir döndürme (moment ) kuvveti uygulamadan.

Trinket, yani floğun hemen arkasındaki yelken , "tramola arabalı" dır ve kendisi kontra değiştirir. Cenova gibi değildir yani. Bir taraftan salıp, diğer taraftan germek gerekmez ıskota halatını.

Bu detay çok önemli. Sert havalarda bu yelken , kendi kendine çalışır demek bu. Fırtınalarda bu yelken açık bırakılır ve ana yelken kapatılır. Çünkü ana yelken ve koca bumbası ve sereni ciddi risk teşkil eder . Peki ne dengeleyecek trinleti. ?

Kuyrukta mizana direğindeki bocurum !

Trinkete göre daha küçük olduğu halde bu yelkenin etki merkezi , tekne ağırlık merkezine trinkete göre daha uzak olduğundan bu " kuyruk " yelken trinketi dengeler.

BU "kuyruk " yelkenin bir diğer özelliği ise koskoca palayı rahatlatmasıdır.

Karışık mı oldu biraz ? Durun bir resim koyayım hemen. :)



Üstelik havaya göre daha büyük bir yelkene ihtiyaç duyulursa şöyle de olur.



Yormayayım sizi fazla. Cem Gür koymuş zaten seçenekleri.



Ya ana yelken?

Randa arma.. eğer tek başına seyir yapıyorsanız randa arma vazgeçilmezdir. Bakınız neden?

Bir kere üst taraftaki seren sağnaklarda (değişen ani rüzgar artışı  ) dışa doğru açılır. Yani rüzgar kaçırır. Böylece tekne bayılmaz. Malum bayılırsanız yavaşlarsınız çünkü. 56 Chevy gibi bir şeydir randa arma.

Bunlar genelde iş teknelerinde " loose foot " olurlar. Yani altbaşo yakası bumbaya baş ve sondan bağlıdır. Yani sağnaklarda bu bölgeden de rüzgar kaçırır ana yelken.

Yani yelken kendi kendine trim yapar resmen. Siz bir şeye dokunmadan. Şimdi bu önemli özellik orsa serinde ters etki yapar. Çoğu yelkencinin randa arma orsa seyrinde iş görmez demesinin de nedeni budur. Orsa seyrinde seren ve bumbanın birbirine paralel olması gerekir. Ancak bu " boom wang " denen bir halat ile mümkün olur.

serenin rüzgaraltına kaçmaması için en ucuna bir halat bağlanır ve bumba ile paralel olana kadar kasılır. Tabi macera arıyorsanız bu yapılır. Bu durumda çok daha dikkatli dümen tutmak gerekir.

size acemilik dönemimden bir fotoğraf.



Niye acemilik dönemi? dikkat ederseniz daha hiç bahsetmediğim "top sail" karanfil yelken de açık bu seyirde. Eğer sancaktaki bayrağa bakarsanız rüzgar hızı 10 knotun üzerinde. Bu yelken 10 knot üzerinde açılmamalı aslında. Yaksa yapıştırıveriyor sizi.

Şimdi buna rağmen teknenin tüm yelkenleri açık olduğu halde ne kadar az bayıldığına dikkatinizi çekerim. Tam 43 m2 yelkenden bahsediyoruz bu arada.

Her havaya göre farklı yelken kombinasyonları olabiliyor bu armanın. Üstelik bu anlattığım kabuk ile öylesine uyumlu ki.

Hep yelken ile birlikte resim koyunca kabuğun denizde nasıl durduğu gözden kaçıyor biraz. Şu fotoğraf teknenin suda duruşunu göstermesi açısından çok iyi bence.



Teknenin sudaki duruşu ise bu. Omurga salmanın nasıl aşağı doğru uzadığına dikkat. Bu tekneyi orsaya sokan bu salma yapısı işte.

Teknenin dümenden sonra hareketli başka aksamları da var elbette. Direği ve bumbası.

Özellikle ahşap direklerde randa arma daha kısa direk yapılmasına da olanak verir. Böylece yukarı çıktıkça direkteki yük azalacağından direğin ağırlığını da yukarı doğru yükselttikçe düşürmek mümkün olur. Bu inceleme zaten bu teknelere ayrı bir zarafet katar.

BU tür teknelerde direk kamaranın içinden geçer ve omurgaya saplanır. Bunun tekne stabilizasyonu açısından önemi çok büyüktür. Birçok eski kuzey fiber teknelerinde de direk omurgaya saplanır. Bu bir teknenin denizci olup olmadığının temel göstergelerinden biridir bana göre.

Çünkü sadece yelkenler değil direk de trim edilebilmeli geriye ya da yeri geldiğinde sancak ve iskeleye doğru eğilebilmelidir. Bir çok yarış teknesinde malumunuz direk geriye doğru gerilir biraz. ancak bumbanın yeri de sabit kalır.

ancak bir iş teknesinin seren ve bumbası direğe sabit değildir. Kısa direk , gurcataya da ihtiyaç bırakmadığından ana yelken , rüzgara göre direk üzerinde kayarak yükseltilir ya da alçaltılır.

Bu armanın en önemli özelliklerinden birisi işte bu gargari halkalarıdır. Bu sayede rayla,sarma ana yelkenle filan da uğraşmanıza gerek kalmaz.

[url=https://hizliresim.com/r1A86M]

Unutmadan yazayım.. Bu armayı basmak için vinçe de gerek yok. Sadece palangalar ile bütün armayı kontrol etmek mümkün. Palangaların değişmez parçası makaralar. Birini tamir ederken..Benim yaptıklarımdan bir örnek . Çift dilli olanı



Şimdi dedik ya direği de ayarlamak lazım diye. Peki nasıl olacak bu?

ölü adamın gözleri ile... Uzun uzun anlatmayayım. Bu da bir çeşit palanga zaten. ancak makarasında dili yok. Daha sağlam yani.

Tayo Mar 'ın boğataları (dead mens eye ) İşte bu sayede direğinizi de rahatlıkla trimleyebiliyorsunuz . O boğataların maliyeti 5 TL üstelik.


Evet efendim. Bir iş teknesinin armasını ve kabuğunu anlatmaya çalıştık mümkün olduğunca.
Bu da bir yerlerde dursun. Belki ileride bir gün merak eden çıkar.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 22 Ekim 2018, 04:13:23 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
#2: 22 Ekim 2018, 08:12:54
Derli toplu bir daha okuma şansımız oldu vallahi.. Çok sağolun Ersin abi..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 934
Ynt: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
#3: 22 Ekim 2018, 10:28:34
Elinize sağlık Ersin Reis, hep merak ediyordum randa armayı, hep ilginç gelmiştir, çok denk düştü. Sadece meraktan bir iki soru: Sereni yukarı bir mandar çekiyor elbette ama diğer eksenlerde tamamı ile serbest mi hareketinde? Bahsettiğiniz orsa triminde gerekli olan vang hangi yönde kısıtlıyor hareketi? Sadece sereni kontrol eden halatların bir çizimi şeması varsa çok daha anlaşılır olur esasında. Son olarak karanfil seren ile direk başı arasına mı basılıyor?
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
#4: 22 Ekim 2018, 10:50:21
Doğan hocam Bildiğiniz serbest hareket ediyor bumba ve seren. Cem Gür 'ün derlemesinden örnek verirsem daha iyi anlaşılacak.



Aslında yelkenleri direk dibinden açmak en iyisi. Ancak ben , çoğunlukla tek başıma kullandığımdan basit bir makara ile havuzluğa taşıdım her iki mandarı da. seren üzerinde birisi hucum yakasının üstünde, diğeri de güngörmez yakasına doğru üstte.  Her ikisi birden çekiliyor aynı resimde görüldüğü gibi.

Karanfil ise ana yelken üzerine ayrıca çekilen bir yelken. Yani önce ana yelken basılıyor sonra karanfil.



Boom wang denilen ve serenin güngörmez yakasının en üstünde bağlı olan halat ise rüzgar üstünden tarafa çekiliyor. Bir resim bulursam daha rahat anlatabilirim.  Ya da tekneye gittiğimde bir video çekeyim.

 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 22 Ekim 2018, 10:52:31 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 934
Ynt: Blue Moon Yawl. Tayo Mar.
#5: 22 Ekim 2018, 11:07:30
Sağolun, resimler çok açıklayıcı, halkaları da şimdi anladım. Düşününce çok güzel bir çözüm esasında, dediğiniz gibi alan boyuna kazanıldığından direğin lüzumsuz yüksek olması gerekmiyor. Yükseklik farkı da çok olmadığından zahiri rüzgar değişimi daha az ve dolayısı ile büküm (twist) sloop'da olduğu gibi çok da kritik olmuyor muhtemelen trimde diye aklıma geldi? 
Ayrıca estetik olarak da seren sanki ön yelkenin orsa kenarı boyunca devam edip kocaman büyük bir üçgen oluşturuyor dışarıdan bakılınca. :)
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

 
Yukarı git