Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Astronomi mi Astroloji mi?

  • *
  • İleti: 938
Astronomi mi Astroloji mi?
OP: 01 Eylül 2018, 21:04:49
Gezegenlerden devam edeceğim de araya çerezlik olsun bu...

Küçük bir terminoloji yazısı, başlıktaki birinci kelime "nomia" ve "nomos"dan geliyor, kural veya âdet anlamında, yıldızların kuralları. Ikincisi biraz daha çetrefilli, ben ilk bakışta logos ile alakalandırıp anlam veya mantık gibi birşey düşünüyordum yıldızlardan anlam çıkarma gibi; ama öyle değilmiş, logia'dan geliyor basbayağı, çalışmak, incelemek anlamında.

Yani esasında tarihte geriye gidince iki kelimenin anlamı birleşiyor, aynı şeyi ifade ediyorlar. Yıldızları inceleme. Anlam ayrışmasının ortaya çıkmasına kesin bir tarih koymanın imkanı yok. Baksanıza bugün bile karıştırılıyor iki kelime, muhtemelen yavaş bir geçiş oldu, hala da tamamlanmadı bu.

Tamamlanmadı derken kelimeyi kastediyorum sadece, zira anlam için günümüzde çok net sınırlar çizmek mümkün, birincisi gökyüzünü, uzayı, oradaki cisimlere dair akla ne gelirse metodik olarak inceleyen, öğrenen, çok ana bir bilim dalı. Sayısız alt dalı, o dalların da dalları var...

Ikincisi ise tarihte ne ise şimdi de o, bir kült ve inanış: bu cisimlerin dünya ve insan üzerinde etkili olduğu hipotezi. Bu hipotez, değil günümüz, 300 yıl önceki bilim ile dahi nereden tutsanız elinizde kalır, bu devirde kalkıp da doğruluğunu tartışmak Arnavut kuşçu amcanın deyimi ile "amatörü eğlendirir", bilimsel anlamda ciddiye alınacak bir tarafı kalmamıştır.  Hatta durum öyledir ki azıcık astronomi ilgisi olan birine astroloji demek en hafif tabiri ile kulak tırmalar, ofansif bile alan gördüm.  :)

Ancak astrolojinin tarihî ve kültürel önemi o kadar büyük ve köklüdür ki insan tasavvurundan kolay kolay silinmeyeceği de muhakkaktır. Birçok insan topluluğu, devlet seviyesinde çok ciddiye almıştır astrolojiyi. Geleceği, savaşları, kıtlığı, hastalığı tahmin etmek için bu işle meşgul olan insanlar olmuştur. Ciddi bir külliyatı da vardır. Bizde eskiler ilm-i nücûm der. Müneccim de buradan gelir, yıldızcı...

Sonuçta o kadar detaylandırılmıştır ki tutturamazsan uyduracak bir sürü şeyin vardır (gerçi az buz sayıda müneccim kellesinden olmamıştır) ama ya tutturursan... Kaldı ki tutturmak az bir ihtimal de değildir, gerisini algıda seçicilik halleder.

Güvercinlerle yapılan bir deney var, tamamı ile rastgele şekilde yem vermeye ayarlanan bir yem makinesi koyuyorlar. Bir süre sonra bir bakıyorlar kuşların biri kendi etrafında dönüyor, kimi sek sek oynuyor, kimi kafayı sallıyor, her biri kendi kültünü geliştirmiş. Ilk yem o hareket anına denk gelmiş, sonrakiler de ara sıra denk gelmiş ama gelenlerin psikoloji üzerinde etkisi gelmeyenden daha büyük.

Yani boş iştir ama güzel muhabbet çıkar, bugün bile standart bir sorudur tanışmalarda burcun ne sorusu... böyle hayali ve eğlenceli bir diyalogla bitirelim.

Kız ile erkek yeni tanışmış, burcun ne diye soruyor kız... Erkek ben olayım, kız da güzel olsun... Ama işte bir yere kadar...

- Burcun ne?
- .... Yay....
- Ne oldu? Niye duraksadın?
- Yoo...
- Birşey geldi aklına da sanki vazgeçtin?
- Esasında evet, yay olduğumu zannediyordum ama değilmişim, diyecektim.
- Nasıl yani? Doğum tarihinin mi farklı olduğunu öğrendin?
- Yok öyle birşey değil, burcum farklı imiş onu öğrendim.
- Nasıl olur?
- Ya burçlar nasıl belirleniyor biliyor musun?
- Az çok işte, gökyüzü 12 parçaya ayrılıyor ama sonrasını bilmiyorum.
- Evet doğduğun tarihte güneş bunlardan hangisinin diliminde ise o senin burcun oluyor.
- Güneşi bilmiyordum, niye güneş?
- Ben de bilmiyorum, hayat ile ilişkilendirilmiş olabilir belki.
- Peki bu yükselen?
- O da doğduğun saatte ufuktan hangi dilim yükseliyor ise...
- Ilginç, bilmiyordum.
- Öyle işte... (çayından bir yudum alır, nereden girdim bu muhabbette diye düşünür)
- E nasıl değişiyor burcun peki?
- Bir gökyüzü animasyon programı var bende, istediğin tarihe gidebiliyorsun, doğum tarihimi bir girdim tam akrebin kuyruğu üzerindeyim !
- Nasıl oluyor bu? Tarihlerde mi problem var?
- Evet, bu dilimlendirmeler ve sınırlar antik Yunan çağından kalma. Hepsi kaymış durumda 2000 yıl sonra.
- Nn... nasıl yani, niye kaymış, bir de bir tek sen mi farkettin bunu?
- Dünyanın ekseni sabit değil 26.000 yılda tamamlanan bir topaç hareketi yapıyor. 2000/26.000 = 1/13 yani bütün gökyüzü aşağı yukarı bir burç kadar kaymış durumda antik yunandan beri. Ama tarihler nedense antik yunandan kalma
- Nasıl yaaa?
- Ben de çok sarsıldım, yayı çok seviyordum, zeki duygusal filan, tam beni anlatıyordu.
- ...... kimse bilmiyor mu bunu?
- Yani... kimse sallamıyor galiba (senden başka da de de iyice b.k et, sonra da git biraz daha Woody Allen filmi seyret..)
- neyse, ilginçmiş çok... saat geç oldu. kalkayım ben
- bırakabilirim
- Yok erken daha zaten, ayy yani şey, otobüs hemen önünden geçiyor, hehe... görüşürüz...

Delikanlı yıllar sonra meslektaş bir kızla evlendi, o bile ara sıra ben balığım duygusalım diyor ama bizimki o toplara artık girmiyor...  :)
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

 
Yukarı git