Algıda seçicilik böyle bir şey demek ki.
İyonia'da ilk ağızda motor olmayacağına göre seyir fenerleri neyle beslenecek diye kafa patlatırken
" E eskiden nasıl oluyormuş bu işler?" sorusu şeytanımı dürttü. Bu yeşil kırmızı fenerler ne zamandır denizde kullanılmaya başlanmış merak ettim.
Buyrun: İmece Deniz Ansiklopedisine ...
Uluslararası yönetmelik 1862 tarihlidir (5 deniz mili menzili mesafeden görülecek beyaz bir ışık, güverteden en az 6 m yükseklikte ön direkte veya mizanada sancak tarafındaki yeşil liman tarafındaki kırmızı ışık taşıyacaktır)
Seyİr fenerlerinin kullanımı çok daha eskidir, örneğin, bir donanma filonunsunun gece seyri sırasında. Ancak her donanma kendi yöntemine sahipti.
Görünen o ki, üç farklı ve eşzamanlı başlangıç söz konusu. 1850'lerde Amerikan yandan çarklı vapurlarının nehir navigasyonu, aynı dönemde görünürlüğün genellikle vasat olduğu İngiliz Kanalı'ndaki trafiğin yoğunlaşması ve buharlı gemilerin artan sayısı.
Bu sonuncular, hızlarına ek olarak rüzgâr koşullarına maruz kalmadan yol aldıklarından, İngilizler kol kadar uzun çatışma listelerini kucaklarında buldular. Fransız tarafında ise limanlara erişim kolay, çatışmalar daha nadirdi.
Özellikle ticari gemilere ve balıkçı teknelerine yönelik olan 1862 tarihli "uluslararası" yönetmelik, bir İngiliz-Fransız ortak komisyonu tarafından oluşturuldu.
Takip eden birkaç on yıl boyunca, daltonizm halinde olagelen bir kafa karışıklığına vardı ve arkadan gelen bir tekneye sinyal vermek için net bir kural düşünülmemişti.
Seyir fenerlerinin evrimi, denizde çarpışmalara konu olan hukuk davaları sonucu olarak, başta İngilizler olmak üzere içtihat hukukuna dayanacaktır.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.