Hydrodinamik incelenirken unutulmaması gereken başat faktör BERNOULİ PRENSİBİdir.
"Akışkanların hareketlerini ve bu hareketler sırasında, akım borusunun içindeki hız, basınç ve yükseklikler arasındaki ilişkileri açıklayan yasadır."
Bernoulli yasasını tanımlayan denklem,
ancak ideal ve sıkıştırılamayan sıvıların akışları durumunda tam doğru sonuçlar verir. Gerçek sıvıların akışında ise sürtünme etkileri nedeniyle yaklaşık sonuçlara götürür.
Bernoulli denklemi, bir akışkanın akım çizgileri boyunca enerjinin korunumu ilkesi uygulanarak bulunur" Burada sözü edilen akışkanın akım çizgilerinin tekne tasarımındaki tam karşılığı da karina formunda tasarlanan "water flow" hatlarıdır.
"Bernoulli prensibi, direkt olarak Newton'ın ikinci yasasından da elde edilebilir. Eğer küçük hacimli bir akışkan yatay olarak yüksek basınçlı bölgeden düşük basınçlı bölgeye doğru ilerliyorsa, arkada; önde olduğundan daha fazla basınç var demektir. Bu, akışkan üzerinde net bir kuvvet uygulayarak akım çizgisi boyunca hızlanmasını sağlar."
"Yelkenli bir tekne gövdesi su yüzeyinde, kanatları ise dikey düzlemde ilerleyen farazi bir uçağa benzetilebilir. Gerçek bir yelkenli teknenin de bu farazi uçak gibi iki ?kanadı? vardır: Salması ve yelkeni. Böyle bir benzetmenin yapılması uçakta kanatların, yelkenli teknede ise salmanın ve yelkenin temelde aynı fizik kuralına bağlı olarak çalışmasından dolayıdır. Bu ortaklığı yaratan fiziksel ilke Bernoulli İlkesidir. Bernoulli İlkesi basitleştirilmiş haliyle şu kuralı ortaya koyar: Akmaya direnç göstermeyen bir akışkan kümesinin hızı arttıkça yarattığı basınç düşer. Su ve hava akmaya karşa az da olsa direnç gösteren akışkanlardır fakat gündelik yaşamımızdaki çoğu uygulamada su ve hava akmaya direnç göstermeyen akışkanlar olarak kabul edilebilir. Yapılan bu varsayım bu akışkanların akış davranışlarını Bernoulli İlkesi ile incelemeyi mümkün hale getirir. Bu sayede ise salma ve yelken etrafındaki akışı gerçekte olduğundan daha basit ama gerçeğine çok yakın bir şekilde biçimlendirebiliriz."
Ref : Kaynak: Boğaziçi Üniversitesi Yelken Takımı
Özetle: Tekne karina formunda "hücum" baş tarafı makul ölçüde dolgun ve kuyruk tarafı yine makul ölçüde inceliyor ise teknenin hidrodinamik olarak narinlik katsayısı artar ve Bernouli yasasına göre water flow/Su akım çizgileri basınç farkı yaratıp kaldırma gücünü oluşturur, hızı arttırır.
Ersin'in "
kıça doğru postalar küçülüp yukarı doğru kalkıyor." ve "
Ayna kıç iş teknelerinde gövde yukarıya doğru kıvrılırken salma aşağı doğru uzuyor.. düz üçgen bir yüzey oluşuyor.. " diye anlatmaya çalıştığı karinanın vasattan geriye narinliğinin artması ve tipki yelkende olduğu gibi "slot effeck"ti yaratmasıdır.
Şimdi gelelim baş/kıç bir tekneleredeki duruma: Evet, klasik baş/kıç bir teknelerin kabaca plan formu "simetrik"tir. Slot effecti yaratacak narinliğe ancak tasarımcının 2 prensibi (Russell ve Bernouli) göz önünden hiç kaçırmadan performansı yakalayabilir.
Narinlik dolayısı ile su akımları ile "oynaşmanın" temel amacı tabii ki "sürtünme katsayısını" azaltmaktır.
İnce bir noktayı da burada vurgulamak gerekir. Klasik tasarımlarda her ne kadar tekne aynalı olsa da karina narinlik katsayısına ulaşabilmek için aynanın sadece alt ucu suya değer. Kalp şekilli aynalarda veya Tayo-Mar'da olduğu gibi. Ayna askıdadır.Böylece karina aslında baş kıç bir formunu korur.
Hayatın kendinde olduğu gibi tekne tasarımında da amerikalıların dediği gibi herşey tavizler/Compromises ile dengelenir.
Tercih öncelikleri birincil faktördür. Hem çok güvenli hem de çok hızlı olamayacağı gibi tersi de mümkün değil. Hem hiç yalpa yapmayan hem de hızlı tekne olamayacağı gibi.
Bu da İyonia'nın
Hücüm kenarı doluluğu
"narinlik katsayısının" fotografik göstergesi.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.