Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tasarım Yarışması: Bana yelkenli bir kabotaj teknesi çiz.

T
  • *
  • İleti: 2171

Foto eklemeyi henüz beceremedim  bilen biri benim için anlatsın.


hwww.hizliresim.com sitesine girin, eklemek istediğiniz fotoğrafı seçin ve resimde görülen satırı, mesajınızın içine copy-paste ile ekleyebilirsiniz abi.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Sevgili Cem Gür ,

maalesef o çok büyük bir hayal kırıklığı..

Bir yerlerde  yazmıştım..

Bu iş tanıtımsız olmaz.. Bodrum yelkenlisi, Karadeniz Regattasında derceye girmiş, gemi, Putin tarafından romanya da ziyaret edilmiş ve İstanbul 'a gelmek üzere idi.

Bir karşılama organize etmeye çaıştık. ettik te.. Organizasyona göre , Cumartesi sabahı Bodrum yelkenlisi Moda koyu önlerinde olacak, ve birçok yelkenli kendisini karşılayacaktı. Daha sonra her hangi bir ücret ödemeden Kalamış Marina'ya gelecek ve Marina da bila bedel bir kokteyl düzenlenecekti.

BU fakir kardeşiniz tüm bu işleri organize ettiydi , bir de basına dağıtılmak üzere kameraman tuttuydu.

Sonrası hafta İstanbul boğazında çok önemli bir yarış vardı. Bodrum yelkenlisi büyüklük olarak yarışa uygun değildi ancak ısrarlarım sonrasında basın teknesi olarak kullanılması kabul edildi. Çok büyük bir fırsattı çünkü tüm basın bu muhteşem yelkenli de ağırlanacak ve başarılarına dikkat çekilecekti.

Tüm program bu şekilde oluşturuldu ve dernek yönetimince onaylandı.

Hal böyle iken , Bodrum yelkenlisi nedeni bilinmeyen bir şekilde ! İstanbul 'a Çarşamba öğleden sonra giriş yaptı. Kalamış yerine , Tuzla ya bağlandı, Dernek kendi cebinden para verip, kokteyl düzenledi. Kokteyl hafta içi düzenlendi. Tuzla İstanbul 'un öbür ucu olduğundan kimse gelmedi.

Yarış için ise ,yarış komitesinden para istendi..

Anladım ki derneklerde iş bitirici , proje üreten insanları pek sevmiyorlar..

Bizle kimse ilgilenmiyor , bizi desteklemiyor kimse diye ağlaşıp duruyorlar sonra. anlamadığım ,egosu yüksek, ama biz acıların çocuğuyuz mantığı çok hakim bu tür çevrelerde benim gördüğüm.

O yüzden herkes bildiği işi yapmalı.. Ben tacirim.. Alır , satarım..

Dernekler ise bana göre sakız çiğniyorlar.. Bu camiada dernek adı altında gördüğüm tüm yapılarda aynı problem var.

Derneğin amaçları doğrultuunda gelir elde etmesine, kar etmesine muhalefet eden bir dolu insan var.

Bu zihniyet orada oldukça - bana göre -  sonuç elde edilecek işler yapılamaz.

Amerikalıların bir deyişi vardır.

"Money tolks bull shit wolks " derler .

Bizde ise " bull shit just tolks" durumu var. Ortada da para filan yok.. Durum böyle yani..









  • IP logged
« Son Düzenleme: 01 Şubat 2017, 22:18:38 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Haber internette FB ye düşünce Françe elindeki arkadaşlar da haber altına yorumlar yazmışlar. Bize de onların ne düşündüklerini okumak anlamak düşer diye düşündüm.
--------------------------------------------------

Ronan Merlateau   Nantes-Cuba bağlantısı, artık kabotaj sınırları içinde değil…. 35 metre için ortalama 8 nds…. Neredeyse bir clipper sürati.. 200 mil gün…yaklaşık.
 
Pierre-Yves Decosse Evet 8 nds ortalama çok !!  Beğen • Yanıtla • Dün, 00:12

Jérôme Delaunay 12 nds sakin hava hızı ile 8 nds tutturmak için deli simülasyonlara ve hesaplara başladım Kaba hesapla bile 35 metre boy 350 ton yüklü tekneyi bu hıza çıkarabilmek için 800m2 kumaş gerekiyor!!!  Karşılaştırma için Tara 170t yüklü aşağı yukarı aynı boy  400m2 kumaş taşıyor. Bu kadar kısa boylu yelken teknesinde yük ağırlığı önemli. Dalga direnci korkunç hale geliyor.

Jérôme Delaunay Azami 8 ve 6 nds ortalama bile büyük maimum !!!

Pascal Lutz  Evet, bu mecburiyetlerle işi zora sokuyorlar. Bu rakamları nereden buldular ? 

Jérôme Delaunay Sanıyorum bu sınırlamalar  bir ticari senaryo.

Pascal Lutz  Özellikle bu kadar asgari mürettebatla zorluyorlar. Son projelerden biri yelken+ motor  Greenpeace teknesi idi. Ama yelkenle doğru dürüst yürüyüp yürümediğinden emin değilim.

Jérôme Delaunay Sadece 3 kişi ve rütbeliler. Sadece bir kişi bütün yelkenleri idare edebilmeli. Bütün bunlar  rantabilite hesapları Atlantiği 20 günde geçmek için 

Jérôme Delaunay  Evet bir avan projeye başladım. Hiçbir şeye benzemeyen  şimdilik ilerleyen bir ŞEY

Loïc NT Düşünebiliyor musunuz 2009 yelken tekne tasarımında eğitim aldım. Okulda arkadaşlarımla ileride yelkenli kargo gemileri olacak diye dalga geçerdim. … Hatta bir tane de çizmeye başlamıştım.. ( Tek bildiğim tekneler çizmek) 8 yıl sonra … hayalim bir yarışma ile gerçek oluyor. !
-----------------------------------------------------------------------------------

  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Sevgili Cem Gür ,
maalesef o çok büyük bir hayal kırıklığı..
Amerikalıların bir deyişi vardır.

"Money tolks bull shit wolks " derler .

Bizde ise " bull shit just tolks" durumu var. Ortada da para filan yok.. Durum böyle yani..

Biz ise Sığacık'ta bu aleme "sadece SK" diyoruz. Yani sadece konuşanlar...

Hayatta en nefret ettiğim şey "Bakın ben haklıydım" demek. Bana konuyu ilk açtığında da telefonda fark ettin mi bilmem gayet soğuk karşılamış, senin üzüleceğini düşünmüştüm.

Senin yaşadığının ölçeği orta büyüklükte. Benim 2 veya 3 girişimim üstelik aynı kişi ile çok daha küçük ölçekli idi ama "egosu tavanlarda" dolaşıp bilgi ve görgüsü yetersizin sebep olduğu "hezimet"ti. Sağlık olsun.
O nedenle buzdolabından da çıksa yoğurdu üfleyerek yiyorum.  ;)
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 3573
Mühendisliğin ikinci sınıfında , bilgisayar programcılığı dersi veren ama aslen inşaat mühendisi olan bir hocamız vardı.

Birgün , bir mühendis ile bir bilim adamının arasındaki farkı anlatan basit ama bana çok anlamlı gelen bir hikaye anlattı.

Bir direk düşünün , tırmanılması gerekiyor . Ancak yağlı. Bir birim çıkınca iki birim kayıyorsunuz.

Bir fizikçi ve bir mühendis , bu durum karşısında nasıl davranır diye sordu..

Bizlerden bir sürü anlamsız cevaplar geldi.

Gülümsedi..

Fizikçi bakar, direğe çıkılamayacağını söyler ve gider..

Mühendis ise , hala tırmanmaya çalışıyor..

Denemek.. Her zaman daha iyidir.
 
Nasa , aya başına bir inşaat mühendisi geçirdikten sonra gitmiş. Bir mühendislik efsanesi mi bilmiyorum.

Ama dediğim gibi denemek iyidir.


 
 
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4256
O halde Mustafa abinin dediği yerden başlayalım:

Aslında benim aklımda tüm arkadaşların  katılimıyla gurubun aklında nasıl bir tekne var olabilir onu görmekti.Ortaya çıkan ne kuş ne deve olabilir ihtimal.Ama hepimizden bir parça olur.Cem ağabeyin dediği gibi güzel bir beyin fırtınası olur.
Foto eklemeyi henüz beceremedim  bilen biri benim için anlatsın.
Galway hooker tipi tekne gövdesi gibi enine bir kesiti olan tekne isterdim ama uzun salmalı ve schooner Blooness gibi boyuna kesitli gövde üzerinde olan.Şimdi kolaysa gel bunu çiz bakalım .
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

G
  • *
  • İleti: 30
Çok acayip keyifli sohbetler dönüyor.

Fransa'da ki yarışmanın amacı farklı, sanırım yeni bir kargo gemisi tasarımı isteniyor. Elbette ticari anlamda kullanılacak mı göreceğiz. Adamlar denizci, hep öyleydi... trimaran kite lı kargo gemileri gelecek...

Ama aklıma şu geldi artık miktarını oturur konuşuruz bir para biriktirsek. Belki inşaatçı sponsor buluruz:)

Sonra kriter belirlesek, ülkemiz ihtiyacı nedir? Yeni bir tekne yapı malzemesi mi? Yeni bir gezi teknesi tasarımı mı? Yeni bir motoryat mı?

Sonra ödüllü bir yarışma yapsak, oylama, işte denizcilik dergileri vs...

Gençleri motive edebilir miyiz acaba?

5-3-1 bin tk ilk üçe ödül? İlan vs içinde 1000 tl harcasak? 10 bine olur mu?

Kaç tane gemi inşaa bölümü var ki zaten?

İşi bırakıp gidip Fransa da tekne inşaası mı okusam:) bilemedim...


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
« Son Düzenleme: 02 Şubat 2017, 10:30:25 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4256
Valla bu da iyi fikir.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram

Alıntı
Sonra ödüllü bir yarışma yapsak, oylama, işte denizcilik dergileri vs...

Ekonomi Bakanlığı tasarım yarışmalarını destekliyor. Bu destek sayesinde birçok ihracatçı birliği ise uzmanlık alanına göre tasarım yarışması düzenliyor. Ben de 5 yıl bölgemizde tekstil tasarım yarışmasının organizasyonunda görev almıştım.

Yarışmalarda para ödülünün yanısıra  dereceye giren tasarımcılar Bakanlık Desteği ile 2 yıl boyunca yurtdışında burslu eğitim alabiliyorlar.

Gemi ve yat konusunda İstanbul Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği yıllardır bir tasarım yarışması düzenliyor. Tabii yarışma tasarımdan öteye gidemiyor, yani Fransa örneğindeki gibi tasarımlar vücut bulup da gerçek denizlerde tecrübe edilemiyor. Bu tasarımlara üreticilerden ilgi var mı onu da bilemiyorum.

Bizim yaptığımız yarışmada biz önceliği yeteneklerin belirlenmesi ve doğru insanı doğru eğitime yönlendirme olarak belirlemiştik. Tabii, hedef eğitim öncelikli olunca bazı sanayicilerimiz bu faaliyeti doğrudan fayda getirmediği için eleştirebiliyorlardı.

Bu anlamda endüstrinin beklentileriyle, tasarımcıların beklentileri arasında uçurumlar oluşabiliyor. Benzer bir durumun gemi ve yat tasarım yarışmasında da olduğunu düşünüyorum.

Bu yarışmalara hem devlet hem de meslek kuruluşları çok ciddi kaynaklar aktarıyorlar ama bunun sektörel manada geri dönüşü çok çok zayıf.

Yarışmayla ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.gemiyattasarim.org/TR/ana-sayfa/1-0/20170208.html   
  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 3573
Sevgili reisler,

Bir ürünü ihtiyacı tespit etmeden , pazarı araştırmadan ve devlet desteği almadan piyasaya süremezsiniz. Bu tür organizasyonlar da bu nedenle hedeflerine ulaşamıyorlar.

Bakınız geçen hafta , televizyonda önemli bir profesör neden bir araç markası yaratamayacağımızı anlatıyordu. Oysa bir çok aracın en önemli parçaları hatta neredeyse tamamını üreten bir otomotiv sektörü var Türkiye 'de .

BU konuda yazacak çok şey var. ancak konu çok uzar. Talebi doğru okuyamaz iseniz , yaptığınız ürün elinizde patlar.

Bakınız benim yelkenli tekneden ne anladığım çoğumuzun malumu. Ancak ben eğer bir yelkenli tekne tasarlayacak olsaydım bakınız nasıl bir tekne yapardım.

Öncelikle ülkemizde erkek milletinin kılıbık olduğunu bilelim. Bakınız bizim emlak ofisinde biz tek başına gelen erkek müşterinin suratına bile bakmayız.  2009 Yılından beri yaptığımız işlerden biri bu ve ben tek başına gelip ev alan ya da kiralayan hiç erkek görmedim. Anne , abla , eş, kız kardeş, kız arkadaş, ya da bayan iş arkadaşına sormadan ev alan kiralayan hiç erkek yok. Tek bir istisna eşyalı 1+ 1 kiralık dairelerdir. Bu daireler ile ilgili en sevdiğimiz müşteri boşanmakta olan erkek müşteridir. Gelir daireyi tutar , 15 gün salya sümük acıların çocuğunu yaşar, sonra karısının ayaklarına kapanmaya gider. Barışınca dünyalar onun olur ve gözü hiç bir şey görmeden tüm şartları kabul edip, evi boşaltan çok müşteri biliyorum.

Kadınlarsa tam tersidir. Boşanmakta olan kadın , boşanır, senelerce oturur o evde. Bu tür kadın müşteriyi de emlakçılar hiç sevmezler.

aynı mantığı teknelere uygulardım. Bir kere 40 feet altı tekne yapmazdım. İçine işe yaramayacağı halde eşşek gibi bir motor koyardım. 120 beygir filan. Kısa bir direk, büyükçe bir cenova, küçük bir ana yelken tasarlatırdım.

40 knot havada bile 5 derece dahi yatmayacak bir tekne düşünün. Budur. Kocaman bir havuzluk, koca bir mutfak, koca bir tuvalet, küçük de olsa bulaşık makinesi ve çamaşır makinesi koyardım. Aklınıza gelen elektrikli olan ne varsa koyardım. elektrikli vinç, tuvalet , ne varsa..Bu aküleri besleyecek eşşek gibi paneller, arkada mutlaka matafora ve bot, şık bir denize inme merdiveni, Televizyon, en iyi çeken internet imkanı ile donatır, bunu da fiberglass tan yapardım tabi.

B,r marka değeri olsun diye de mutlaka bir fransız tasarımcı ile anlaşır, bu projeleri onaylatır, marka ismini de mutlaka fransız yapardım, fransızca yazılışlarını bilmiyorum ama  şöyle şeyler koyardım,

Azuuree den esinlenir , Şanzelizee  , les Bordeux filan gibi..

Bir de Fransız yatırımı gibi gösterir, Emekli bir Fransız bulur , genel müdür ayaklarına PR yaptırır, Türkiye de üretip, dünyaya satacağız diye konuştururdum adamı.

Devletten de dünyanın desteğini,vergi indirimini alırdım.

ama en önemlisi en meşhur tv dizisinde mesela Kıvanç Tatlıtuğ'a yaptığım teknede bir aşk sahnesi çektirmek için sponsor olurdum.

Yaptığım tekneler de kapış kapış giderdi.

Ciddiyim.. Ben olsam böyle yapardım. Kazandığım paralarla da mükemmel bir ahşap tekne yaptırır , Akdenizde fink atardım..



  • IP logged
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2017, 17:43:45 Gönderen: Ersin Böke »

G
  • *
  • İleti: 30
Erman Reis

Tasarımın ticarileştirilmesi gerçekten işin en zor kısmı. Zorlu bir süreç. Şirketleşme, yatırım, pazarlama dağıtım ve markalaşma uzun süreçler...

Ersin Reis

Tasarım fikrin belirli bir kullanıcı profiline tepki gibi. Tespitlerinde doğruluk payı var. Lakin Arap müşteri düşün, gelip yüz ev alacak. İşte ihtiyacın olan, bence o konumdaki charter şirketleri. Bugün fiber de ikinci el pazarını yaratan ve yaşatan onlar.

Bir kritik noktayı da atlıyorsun. Tekne fiber olduğu müddetçe veya hammaddede sektördeki ana rakiplerine bağlı/bağımlı kaldığın müddetçe rekabette kaybetmeye veya en azından nihai ürün üretememeye mahkumsun. En büyük hammadde üreticileri yine o Fransız'lar. Dolayısı ile istediği gün batırır.

Elbette fiber bir sembol olarak, yani 'ucuz seri üretimi' demek ise, daha ucuz ve daha seri bir malzeme bulmadıkça fibere mecbur olduğumuz gerçeği ile karşı karşıyayız.

Mesela gelişen çimento teknelojisi uygun bir tekne tasarımı ile denenebilir mi?

Bakır tozu farklı bileşenler ile ahşap, geri dönüştürülmüş plastik gibi birleştirilerek farklı nitelikleri olan yeni yapı malzemeleri geliştirilebilir ve bunlar patentlebilir mi?

Yeni tasarımların en büyük artısı aynı zamanda en önemli defosu dümen ve salma sistemleri. Salma düşüren, salmayı vurup gövde hasarına sebebiyet veren, bilinen dümen ve dümen palası arıza ve kazalarını sıfırlayan tasarımlar.... daha güvenli, daha hızlı, daha sağlam tasarımlar olabilir mi? 

Veya sizce de  sloop arma halen ömrünü tamamlamadı mı? Vinci düşüneceğimize armayı düşünsek sizce de daha doğru değil mi?





Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Gönenç reis,

Bu arada hep yelkenliye odaklandık. Oysa çok başarılı uygulamalar da var. Rota Fisher örneği mesela. BU küçük ancak kullanışlı tekne Keyifçi diye tabir ettiğimiz , marina yerine barınak kullanan, balık tutmaktan, şöyle bir denize açılmaktan, bir iki duble parlatmaktan keyif alan ciddi bir müşteri portföyü var.

Bunların , yelkenle , uzak rotalar ile ilgili bir beklentileri yok. Muhtemelen , hepimizden daha çok denize çıkıyor ve keyfini sürüyorlar.

Kullanması , yanaşması, bağlaması kolay. araba gibi yani. Bu gurubun da derdi bu. Kolay olacak, kullandığı araba gibi olacak, sadece denizde gidecek. Fark o.

Markoni armanın sonu gelmedi, gelmez de,  sonuçta yarışlar yelkenli tekne varlığının can damarı. Bu tekneler sayesinde insanlar tekne almaya, denizde olmaya özeniyorlar. Yarışmayı seven ciddi bir sınıf var. Bunların dedi, hız ve rüzgar üstüne daha dar açı ile gitmek. Salma , Pala çok da umurlarında değil açıkçası.

Türkiye de her türlü tekne pazarı son derece açık ve aç bir pazar. Markalı fiber ve yabancı tekneler pazara tamamen hakimler. Çünkü bir yatırım aracı olarak görülmekteler. açıkçası ben de o kadar para vermiş olsam , ben de aldığım malın değerinin düşmesini istemem.

Yelkenli tekne açısından bakıldığında bu işte 3 sınıf var.

1 günlük kulanımı olan tekneler.
2 Kıyı seyri yapabilecek tekneler. Günlük limitleri 50 mil civarı.
3 Açık deniz tekneleri.

Günlük seyir teknelerinin yerini yukarıda bahsettiğim Rota fisher tarzı tekneler dolduruyor. Ayrıca bizde öyle tekneyi kolayca denize indirebilecek kııda yapılar yok maalesef. Sonra tekneyi traylere al , sonra tekrar indir filan . Bunlar bizim müşteri portföyüne ters işler.

Ayrıca bu tür tekneleri genelde durgun sularda kullanmaktalar, ve "arka bahçe tekneciliği" hep bu müşteri portföyü üzerine kurulu. Bizim denizlerimiz zor denizler. Özellikle Marmara. O yüzden bunlar çok tutulmayabilirler.

Açık deniz teknesi pazarı ise zaten yabancı markaların kontrolünde. Rekabet zor.

Oysa , kıyı seyri tekneleri çok boş bir pazar. Şu nedenle. Bizim kıyılarımızda en uzak rota 60 mili geçmez. Kaldı ki bizim insanımız , kıyı görmeden seyir yapmayı da sevmez. Hava bekler , sert havada çıkmaz. Denizle sonradan haşır neşir olduğundan kendisini çok yormak ta istemez. O yüzden , 28 ya da maksimum 30 feet boyunda kompozit plastik diye adlandırılan su kontrası ve , epoksi elyaf uygulaması ile yapılan , arma olarak tekneyi az bayan bir armaya sahip, güven veren ve bu tür kıyı seyirlerine uygun, ancak içi çok kullanışlı bir tekne tasarlamak gerekir.

Aslında örnek olarak vermek gerekirse, Ege yat 28, Hunter 28 , Şimdi ismini hatırlamadığım, Türk tarımcının kooparatif yöntemi ile üretilen 28 feetlik fiber teknesi de bu iş için çok uygun. bu tarife çok uygun tekneler, Bunları cutter arma olarak, yani abarması daha kolay parçalı yelkenler olarak tercih edilirse kullanımı da daha kolay olur düşüncesindeyim.

Bu tür tekneler son derece ekonomik olarak üretilebilir. gövdesi hafif, kısa direkli , cutter arma maliyetler açısından da en uygun arma olur.

Bu teknelerin maliyetlerinin 20-25 bin Euro bandında olması gerekir. Hal böyle olunca yılda en az 100 tekne üretilebilmesi gerekir. BU kadar tekne üretebilmek için ise kabuğun mutlaka çeneli olması gerekir.

Benim aklıma gelenler bunlar. Yani demem o ki, bir ekne tasarlanacak ise günlük seyir menzili 50 mili geçmeyecek bir kıyı seyri teknesi tasarlamak gerekir.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 09 Şubat 2017, 06:43:45 Gönderen: Ersin Böke »

 
Yukarı git