2013 yılında Tayo Mar'ı satın almamdan bu yana 12 yıl geçmiş. 12 Yılda hayatımızda öyle şeyler değişti ki. Siz de öyle mi hissediyorsunuz bilmiyorum ama her şey giderek hızlandı ve hızlanıyor. İyi taraftan bakarsak geçmişteki hiç bir insanın bir ömür boyu görmediği değişimleri son 30 yıldır yaşıyoruz. En az beş kuşağın görebileceği değişimleri 30 yılda yaşadık yahu.
Kötü tarafına gelirsek.. O bambaşka bir hikaye. Çünkü 30 yılda herşey çok değişti belki ama değişmeyenler de çok daha belirginleşti bence.
Uzun süredir yazı yazmaya fırsatım olmadı demeyeyim ama belkide forumlarda yazdığım birçok düşüncemi hayata geçirme fırsatı ile karşılaşınca birşeyler yapabiliyor olmak yazmaktan daha cazip geldi.
Yakın tanıdıklar bilirler 6 yıl önce Alanya 'ya taşındık. Burada önemli bir turizim kompleksinde kimi görevler üstlendik. Hizmet verdiğimiz firma aynı zamanda yap işlet devret yöntemi ile Gazipaşa Marina 'nın da yüklenicisi idi ancak birçok nedenle proje bir türlü ilerleyemiyordu.Son üç yılda benim de mütevazi katkılarım ile firma marinayı yapmaya karar verdi ve çok eski bir proje olmasına rağmen çok ciddi zorluklar aşılarak Gazipaşa Gold Marina doğu-orta Akdeniz'in en önemli marinalarından biri olarak üç ay önce fiilen hizmete açıldı. Bir sürü özellikleri var ve bu ayrı bir yazı konusu aslında.
Yani demem o ki diğer işlerin yanında marina işleri ile iştigal ettiğimden pek de yazasım gelmedi açıkçası. Ama elbette yazacak öyle çok şey birikti ki.. Bunları yazmam lazım dediğim bir çok şey yaşandı. Çoğu da araştırdığımdan biliyorum, hiç bir yerde yazılmamış olan amatör denizcilik bilgilerini içeriyor
Bu yaşanmışlıkların kaynağı elbette Sanela 'nın yeni kaptanı olmamdan kaynaklanıyor. Neredeyse üç yılım Sanela 'yı anlamaya çalışmakla geçti. Sanela'nın yıllara sari işlerini yapa yapa bir sürü konu biriktirdim.
Allahın sopası yok tabi. Tayo Mar 'dan sonra Sanela öyle bir lüks tekne gibi geldi ki bana. Onca sene buzdolabı kullanmadan millerce seyir yap, sonra içerisinde cayır cayır çalışan bir buzdolabı olsun. Öcü gibi birşey yani. Ne yalan söyleyeyim hala alışamadım. 10 yıl boyunca buzdolapsız yaşamaya öyle alışmışım ki, tek başına seyirlerde hiç kullanmıyorum neredeyse. Buz dolabı misafirlere hizmet ediyor anlayacağınız.
Bunca yıllık Tayo Mar tecrübesinden sonra Sanela'ya alışmak neden böylesine zor oldu diye soracak olursanız onun da hikayesi ayrı. Tayo Mar, bir İngiliz iş teknesi replikası idi. Nasıl kullanılacağı ile ilgili ciddi kaynaklar vardı ve açıkçası Cem Gür yaptığı replika ile sürekli ilgilendi vefat edene kadar. Aali pek öyle değil açıkçası. Kızını sevmediği bir damada vermiş kayınpeder misali davranıyor biraz. Hakkını yemeyeyim ne sorsam bıkmadan usanmadan yardımcı oluyor elbette. Ama.. bir ama var işte.

Sanela 'yı almaya çalışmamın hikayesi uzun tabi biraz. Satın almadan önceki yaz da ciddi pazarlık yapmıştık ve aldığım anıt " sen biraz daha para kazan öyle gel " şeklinde olmuştu. O zamanlar biz kızı özel ünüversitede , bir kızı de özel kolejde oktuttuğumdan doğlal olarak tekne almak geri planda kalıyordu. Ama içim rahattı. Aali "double strip planked " bir maun tekne yapmış. Memlekette bu tekneyi alabilecek 10 adamdan biriyim muhtemelen. Zaten en son öyle razı ettim satmaya.
" Abi " dedim. "Bu tekneye en iyi bakabilecek ülkedeki muhtemel 10 adamdan biriyim. Bunun parasal hiç mi karşılığı yok ! "
Can alıcı cümle bu oldu herhalde. Zaten satamamıştı da bezdi adam herhalde. Verdi gitti işte. Ama sözümü tuttum ben de.
Sanela'nın yelkenleri yenilendi. Macaratörü, Şanzımanı, damperi , motor takozlar , şaftı, körüğü , pervanesi değişti. 3 defa karaya alındı. Salma gövde bağlantısı epoksi elyaf ile kuvvetlendirildi. Elektrik sistemi elden geçti. Aküleri değişti. Orjinal yapısını bozmayacak şekilde güneş paneli ilave edildi. Kaportada su alan yerleri bulundu, su sızıntıları önlendi. Ne bileyim yahu daha bir sürü iş işte. Buları yaparken 1000 deniz miline yakın da seyir yapıldı tabi. Yazmadan geçemeyeceğim.
Peki tekneye adapte olmak neden bu kadar zor oldu derseniz onun da yanıtı çok başka. Aali İTÜ mezunu bir makina mühendisi. Bu ITÜ 'lü mühendislerin en büyük özelliği çok detaycı olamalarıdır. Aali de bence yıllar boyu edindiği seyir tecrübelerinden hareketle hayalinde bir tekne yapmış. sonra bu tekneyi gidip Klaus Röder adlı bir gemi mühendisine tasarlatmış. Adam Aali'nin hayallerini matemetiğe dökmüş anlayacağınız. Yetmemiş adam bu tasarımla Yatch dergisinin en iyi tasarım ödülünü kazanmış.
Yani Sanela'yı anlamak için Aali gibi hayal etmek , düşünmek lazım. Başkasının hayallerinin teknesini kullanmak kolay değil açıkçası. Önce saygılı olmak gerekiyor. İsmini de o yüzden değiştirmedim. Ela San. Aali 'nin kızının ismini taşıyor bu tekne.
Ela San. Yani nam-ı diğer SANELA. Bir babanın yıllarca hayal ettiği bir tekneye kızının adını vermesinden daha hoş ne olabilir?
Bunu elbette üç kız babası biri olan bendeniz'den daha iyi kim anlayabilir ki?
Neyse baştan bunaltmayayım sizleri.
Yeni gelmedik. Geri geldik anlayacağınız.