Neredeyse 10 yıl Tayo Mar 'ı kullandım. Bir İngiliz iş teknesinin replikası idi. Gaff Cutter Yawl yani kotra arma randa yelkenli ild. Tam bir klasik idi. 1900 lü yıllarda Falmouth 'da nasıl yelken yapıldı ise işte bende öyle yelken yaptım. 23 feet boyunda bu yelkenli tekne ile Ege'ye Akdeniz'e açıldım. Beraber boyumuzdan büyük işlere kalkıştık O'nunla.
Ne buzdolabı vardı, ne biminisi ne de serpinti körüğü. Küçük bir mutfağı, sancak ve iskele tarafında birer döşek, küçük mutfağın karşısında harita masası, oturağın altında tuvalet. Hidraforu da yoktu. ayak pompası ile musluktan su akardı. Modern zamanlara ait bir iki elektronik dışında Tayo Mar benim için bir zaman tüneli gibi idi. Çok keyifli seyirler yaptık beraber. Akdeniz için tek başına seyirde artık çok yorucu olduğu için yollarımızı ayırdık.
Şimdi yeni teknem Sanela ile beraberiz. Elbette ahşap tabi. Bir retro klasik. Yani klasik çizgilere göre tasarlanmış modern malzeme ve teknoloji ile donatılmış bir yelkenli. Aali San tarafından hayal edilmiş bir yelkenli tekne. Kullandıkça anlaşılıyorki Aali'nin hayali ile Alman mühendisliğin birleişim olan bana göre bir şaheser.
Bu tekneye sahip olmak uzun yıllarımı aldı. Barbaros yatçılıkta eşimle birlikte görüp, gezip hayran kalmıştık. Zor günlerdi. O 'na ayırabilecek bir bütçem yoktu o zaman. Olsundu ben takip etmeye devam ettim.
Dedim ya bir hayalin teknesi Sanela. Bir hayalin prototipi. Aali'nin mühendislik hesaplarını yaptırdığı Alman mühendis bu tasarımı ile Alman Yacth dergisinde birinci seçilince Türkiye 'de üretip Almanya 'da fuara götürüp tanıtmak istemişler tekneyi. Her şey bitti denirken büyük bir şansızlık eseri fuara katılamamış Sanela.
Fuara katılacak diye öyle özenilerek yapılmış ki inanılır gibi değil. Şu anda aynı paralara yaptırmak mümkün değil ve dahası o ustaları da bulmak artık neredeyse imkansız.
Yani Demem o ki Sanela 'da yok yok. 35 feet bir yat. Oysa Tayo Mar bir yelkenli tekne idi. Benim yazdıklarımı okuyanlar buzdolabı ve güneş panelleri ile ilgili görüşlerimi bildiklerinden Sanela 'yı aldığımda çok takılmışlardı bana. Hani buzdolabına karşıydın teknede ne oldu bak sen de buzdolabı olan bir tekne aldın diye.
Bu vesile ile karşı oldğumun buzdolabı değil buzdolabını çalıştırmak için gerekli olan panellerin bimini üzerine monte edilmesi ya da matafora imali ve üzerine konulması ile yelken seyrini güçleştirdiği idi.
Konu bundan ibaret idi.
Yıllarca yelken yapma keyfinin buzdolabına ya da soğuk biraya tercih edilmesine karşı çıktım ben. Belkide birçoklarının aklına Tayo Mar 'da yok diye karşı çıktığımı sanmışlardır kim bilir?
Gelelim Sanela'ya. Evet gayet iyi çalışan bir buzdolabı var. Ancak Aali havuzluğa bimini koymadığı gibi tekneye güneş paneli de koymamış. Yani buzdolabı çalıştığında servis aküsünü kullanıyor. Servis aküsünü şarj etmek için ise kıyı bağlantısı ya da motor seyri gerekmekte. Yani Sanela 'da buzdolabı var ama yelken seyrinin keyfini bozacak bimini, matafora, güneşpaneli filan yok. Bu durumda buzdolabını öyle cayır cayır kullanbilme imkanı da yok.
Geçtiğimiz günlerde klasik limanları kapsayan bir haftalık bir seyir yaptık eşimle. Alanya marina'dan Kemer marinaya ben yalnız geldim ve eşim bana Kemer 'de katıldı. Çıralı , Olympos, Ceneviz Koyu, Sazak Koyu , Fasilis ve tekrar Kemer 'e geri geldik. Marina 'da bulunduğum süre dışında buzdolabını hiç çalıştırmadım. Belki alışkanlık diyeceksiniz ancak ciddiyim gerekmedi. Tayo Mar 'dan kalma formül işe yaradı. İki büyük termos içine yerleştirdiğim buzlar beni tam üç gün idare etti. Bunları buzdolabında muhafaza edince termoslardan kaybolan ısı bu seferde buz dolabının içini soğutmaya yetti.
Tayo Mar 'ın öğrettiği en önemli konu ise yiyecekler ile ilgili idi. Kavurma, Bulgur, Haşlanmış fasulye, çabuk pişen makarnalar, suda örgü peynir, bir sürü çerez, ceviz, zeytin ve daha bir çok gıdayı saklamak için buz dolabına gerek yok açıkçası.
Bu yıl ilk defa Sanela'yı karaya aldığımda önemli sorunlarını gidermiş oldum. Pala ve salmanın etrafındaki elyaflar açılma yapmışlar onları temizetip yeniden elyaf sardık. Körük, şaft değişti. Pervaneyi kurtardık. Bordadaki küçük vernik problemlerini çözdük. Kamara üstünün verniğini kendim istediğim gibi attım, Zehirlisi de vuruldu. Tüm iç aydınlatmalar Led ile değiştirildi. Harita masası üstü lambası sabitlendi. Daha bir sürü ıvır zıvır iş yapıldı Sanela 'da.
Tik bakımını da unutmayalım. Havuzluk orbital ile zımparalandı, temizlendi ve yağlandı. Ne yalan söyleyeyim Muhteşem oldu valla. Sezona kadar yelkenleri de çözersek Sanela 'nın uzun seyirler için pek bir eksiği kalmamış olacak.
Antik limanlar ile ilgili yazılara da bu kış devam edeceğiz. Ben bu whats up gruplarına alışamadım pek. dedim ya klasikçiyim ben. O yüzden yeni yazılar ile buradayız bekleriz efendim.