Kusursuzculuk
Böyle bir kelime var mıydı, bilemedi. Ama o duruma yaklaşımının bu harfler dizisiyle olmasını istedi. İmla kılavuzuna bakmayacaktı.
Ahşap işinde kullanılan çeşitli el aletleri almıştı. Bunlardan birkaçı elektrik yoğun, birkaçı kas yoğun güçle kullanılıyordu.
Eksantrik kumlama makinesini eline aldı, çalıştırdı ve okumenin üstünde gezdirmeye başladı. En küçüğüne kadar kaslarının tümü yine gerildi. Belki ölesiye korkuyordu, kontrolü kaybetmemeliydi. Bir ara başına bir kaza gelirse diye refakatini istemek üzere komşusunu bile çağırmayı düşünmüştü.
Birkaç dakika sonra makineyi durdurup fişini prizden çekti. Tezgah niyetine kullandığı masadan hemen uzaklaştı ve alnındaki teri sildi. Okumenin üstünde bir parça bile yabancı madde kalmamalıydı. Aksi durumda ileride kullanacağı yapıştırıcı istediği sonucu vermeyebilecekti.
Yaptığı işi önce değişik açılardan gözleriyle inceledi. Makineyi gezdirdiği yerlere dokundu, pürüzsüz olması hoşuna gitse de işçilik çok kötüydü. Malzeme verevine düz inmiyordu. Böyle bir plakayı kullandığı bir yüzer nesneyle okyanusu mu geçecekti? Gülemedi bile. Acemiliğini atana kadar makineyle çalışabilirdi. Yine de istediği gibi olmayacağı sonucuna vardı.
Sonra el planyasını eline aldı, malzemenin üzerinde birkaç kere ileri geri yaptı. Ne de olsa daha önceki yıllarda yaptığı denemeler fena değildi. Ama olmadı, rende o pürüssüz yüzeyi kaldırdı, kısaca berbat etti. Düzgün bir sonuç almak istiyorsa rendenin bıçağını bilemeliydi. Önce bilemenin nasıl yapıldığını öğren, sonra çalış. El aletlerinin bir kısmını satın aldığı hırdavatçının ona söylediklerini hatırladı : "Elinde proje olsa bile ahşapla çalışırken sürekli çözümler üretmen gerekecek." Haklı mıydı?
El aletlerinde yeteneksiz değildi, bunu biliyordu. Fakat takıntılarının olduğu kesindi. Ne olurdu şöyle denize yakın bir atölyede çalışabilseydi? Bunları sorun etmez, her sorunun üstesinden bir şekilde gelirdi. "O günler de gelecek." dedi kendi kendine.
Malzemeleri toparladı ve olanları unutmak için Siyah Kuğu'yu okumaya geri döndü.
.....
Geceyi deliksiz uykuyla geçirip yeni günü dinç karşıladı. Yeni gün! Bir önceki gün üzerinde çalıştığı plakayı kaybetme olasılığını yaratmamak için bir diğer plakayla çalıştı. Eksantrik zımpara makinesini biraz daha değişik kullansa da yine olumlu bir sonuç alamadı.
"Ne istiyorsun? Okyanusu geçmek" diye amacını kendine hatırlattı. "O zaman malzemeleri götür, CNC makinesinde istediğin gibi hatasız hallettir."
Kafaya bir kere takmıştı. Sonu CNC olacak olsa bile üçüncü ve son bir yöntem üzerinde çalışmadan pes etmeyecekti.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER