Geçtiğimiz Pazar günü Alanya 'da hemen marinanın açıklarında keyifli bir yelken seyri yapmak mümkün oldu.
videoda görüneceği üzere Tayo Mar, artık bumba taşıyıcısı (boom gallow ) ile de özellikle ve doğal olarak dünyadaki benzer teknelere de örnek olacak.
Görmüş olduğunuz bumba taşıyıcısı Alanya 'da daha önce bulunmuş olan bir yabancı tekneden kalma. 12 yıldır Alanya güneşinin altında durup duran bu bumba taşıyıcısı elbette yüzlerce mil seyir sonrası bu şekilde bir sonu hak etmiyordu. Üstünde bir kaç kat sürülmüş yağlı boya yer yer dökülmüş durumdaydı ve hani öyle bir duruyordu ki mangalda odun niyetine bile kullanılmaz gibiydi.
Oysa bir zımpara ile altından masif golden tik çıktı. Güneşin altında beklediği halde neden bir şey olmadığı böylece anlaşılmış oldu.
Falmouth Quay teknelerinde kıç tarafta mizana direği olduğundan bir başka tekne olan BCC bulunan bumba taşıyıcısını bu tekneye yerleştirmek mümkün değil gibi gözüküyordu.
Yeri ve boyutu , yüksekliği çapariz vermeyecek şekilde yerleştirilmeliydi. Burada sevgili dostumuz Hakan Erim 'in " gavur düşünmüştür " prensibi ilk defa delinmiş oldu. Kuralın özü basit. Yani yıllarca kullanılmış olan bu teknelerde bir değişiklik gerekseydi çok önce yapılırdı anlamında kullanılıyor.
Şimdi ne yani bu tekneyi yapan İngilizler'den daha iyi mi biliyorsun? Yapabilseler, ihtiyaç duysalar zaten yaparlardı diye düşünüyor ister istemez insan.
Yanlış sayılmaz açıkçası. ancak bir bumba taşıyıcısı hem aşarga 'da hem de marinada ciddi ihtiyaçtı. BUmbanın ağırlığı boşu boşuna ahşap direğe binmesin diye deniz merdivenini ters çevirip bumba taşıcısı olarak kullanıyordum. MArina ^da işe yarasa da alarga da kamara girişinde ciddi çapariz veriyordu bu merdiven.
O zaman doğru konumu, yüksekliği nasıl buldun? diye soracak olursanız ben bulamadım. Kopyaladım. Hem de bakın nereden?
Sadun Boro nasıl yerleştirdi ise bende öyle yerleştirdim. Bitti gitti.
Malum Kısmet bir Atkin tasarımı. Ancak Atkin tasarımlarında bu detay en azından satış için konulan planlarda gözükmüyor.
Usta belki de ihtiyaca binaen bunu kendi yerleştirmiş olabilir diye düşünüyorum. Keza Kısmet'in Cenova uçlarındaki makaraları da Tayo MAr 'ın floğuna bire bir uygulamıştım de çok rahat etmiştim. Cenova ıskotalarının uçlarına yereştirilen makaralar sayaesinde Cenova ya da flok trimini çok az bir güç ile yapabiliyorsunuz. Bu detay da Kısmet 'den alınma.
Yani şu Cem Yılmaz'ın Anadolu Rock skecinde oluğu gibi. Ben yapmadım. Büyül usta 'dan kopyaladım.
Teknenin orjinalini bozmamak için ise bunu sökülebilir yaptım. Cem Gür 'den de izin aldım tabi. Ancak bu seyir bumba taşıyıcısını sökmeden yapılan bir deneme seyriydi ve yılların tecrübeli bumba taşıyısı bize , yani Tayo Mar ve bana tramolalarda hiç çapariz vermedi.
Bu kadar teknik detay yeter. Seyir yaparken yelken yapabildiğim için kendimi çok şanslı hissettim. Akdeniz bana başka bir heyecan veriyor. Tertemiz ve güneşli bir KAsım gününde ufuk çizgisi öyle yakın gözüküyor ki.
Bir an içimden iskele akabanda yapıp, Kıbrıs'a rota tutmak geldi. Gitmedim ama gidebiliyor ya da gidebilecek olmanın vermiş olduğu adrenalin tüm damarlarıma yayıldı.
İstersem gidebilirim! Çünkü benim yelkenlerim var ve yelken yapabiliyorum. İstemsiz olarak Alanya kalesine iskele alabanda yapmaya başladım. Kıbrıs tam da orada . Civadra burnununu sıyırıp geçeceğim hepsi o.
Tayo Mar iskeleye , civadra burnuna doğru dönmeye başladı. Tayo MAr 'ın civadrası tam da burunu sıyırıp geçecek noktaya geldiğinde yapmam gereken tek şey yekeyi kendime çekmekti. Hepsi o. 120 millik Kıbrıs seyrinin ilk adımı. Biraz ama sadece biraz yekeyi kendime çekmekle başlayabilir. Çekmedim ne yazık ki. Oysa Ekim başı Kıbrıs seyri için tüm hazırlıklarım tamamdı. Girne'deki marina ile konuşmuş yer bile ayırtmıştım. Ancak tekrar pandemi sınırlamaları gelince plan da suya düştü.
Ama ilk yapmam gereken sadece yekeyi az biraz kendime çekmekten ibaretti. Burnu sıyırıp doğru Kıbrıs'a. Bunu yapamadım ama yapabileceğimi bilmenin verdiği ögürlük duygusunu doya doya yaşadım.
Rüzgarın 10 Knotun üzerine çıkması ve kuzucuklar ile birlikte Tayo Mar denzie yaslanıp koşmaya başladı. Üç saat otopilot olmadan yelken yaptım, dümen tuttum. Armayı kontrol ettim. Tüm yelkenleri bastım. Bir sıkıntı olup olmadığını kontrol ettim.
Artık dönüş zamanı gelmişti. Marinanın azına kadar gelip önce pupaya döndüm. Aslında doğru değil belki ama flok ve trinketi yapraklamadan sarmanın en iyi yolu bu. Koca randa arma flok ve trinketi gölgeleyince basitçe topluyorum ön yelkenleri.
Ancak bu sefer biraz tedirginim. Sonrasında rüzgarüstüne döndüğümde yekeyi rotasında tutacak otopilot tamirde. Bildiğim ama çok fazla kullanmadığım yöntemi devreye aldım hemen. Ana yelken bumbasını rüzgar yönüne paralel olacak şekilde teknenin orta aksına kadar getirdim. Sonra Bocurumun bizi rüzgar üstüne döndürmesini bekledim. Tayo MAr bocurum sayesinde yavaş yavaş rüzgar üstüne dönmeye balladı.
İşte tam o an acele etmeden ama hızlı bir şekilde ana yelkeni topladım. Elbette tüm bu işler sırasında makina boşta ama her an devreye hazır bir şekilde rolantide bekliyordu.
BU bocurum nasıl bir yelken arkadaş. Rüzgar üstüne döndüğü gibi birde orada tutyor tekneyi. Rahatlıkla koca ana yelkeni toplayıveriyorsunuz. Birkaç yazmak istediği konu var burada devam edeceğiz efendim.