Efendim bunu bir reklam yazısı olarak da düşünebilirsiniz. Alanya 'nın reklamı.
Şimdi buraları terk edip gidicem sendromu yaşıyoruz ya özellikle İstanbul 'da yaşayanlar olarak. Benim gözlemim bu terk etme hiç bir zaman gerçekleşemiyor. Çünkü gidilen küçük şehir , kasaba her ne ise büyük bir metrapolde yaşamış insanları bir süre sonra sıkıyor.
Hep annemi örnek veririm. Rahmetli annem küçük kardeşim de üniversiteyi bitirince bir balıkçı köyüne yerleşmeyi hayal ederdi. Üstelik bu öyle bir köy olacaktı ki elektriği bile olmayacaktı. sabah sandalı ile balık tutmaya gidecek, Köyün ineğinden süt sağacak , köy tavuğu yiyecek filan falan.
Kardeşim de okulu bitirince annem ayaklandı. Başladık balıkçı köyü aramaya. Nerelere gitmedik ki. Bir de annem öyle Osmanlı kadını baktımı yerine oturursun. İki dakika daha baksa altına işersin öyle yani. Sıkı mı yok demek.
Uzatmayalım güç bela Annemi Urla ya razı edebildik. İnek var, koca bahçe var, sandal da var . Var da var. Sonunda iş şuna geldi. Köy tavuğunun pişmediğinden başladı şikayet. Sonra ineğin ne kadar pis koktuğu gündeme geldi. Dahası mendebur inek annemin dometes fidelerini yemiş bir de. Annem nefret etti inekten filan:) Bir de bahçesine tezek bırakıyormuş efendim. Anne daha ne gübreye para vermessin diyecek olduk yine o meşhur bakışını bir fırlattı ki sustuk kaldık. sözün özü annem Urla da ancak 6 ay dayanabildi. O da gururundan. Tahminim ilk hafta kaçıp gelecekti de yediremedi kendine.
Yani efendim öyle küçük kasabada yaşamak herkesin harcı değil. Nitekim bence Millet Bodrum 'a da mazoşistliğinden taşınıyor olmalı. Ülkede trafiğin İstanbul 'dan beter olduğu tek yer Bodrum. Her şey çok pahalı, Yeşillik yok. Çorak bir yer işte garibim Bodrum. Özellikle istanbulluların tercih etmesinin nedeni de bu olmalı. Sen yıllarca trafikte 4 saat harca sonra gel küçük şehirde 15 dakikada bir ucundan bir ucuna gidiver. Travma geçirir adam valla.
Şimdi gelin ben size Alanya 'yı anlatayım biraz. Bir kere burası küçük bir şehir. Yan bir şehirde ne ararsanız burada var. Ancak özellikle önemli olan Hastahane. Başkent ünüversitesinin hastahanesi var burada. Ayrıca bir iki son derece modern hastahane de mevcut. Son derece yetenekli doktorlar da var. KAçıp gelmişler onlar da. Ancak çocuklar için yabancı okullar ve TED var mesela. Bahçeşehir koleji var. Elbette her bir santimetre karesinden de bereket fışkırıyor. Üstelik ucuz.
Ancak bizi ilgilendiren en önemli yanı denizi. Biz Akdeniz 'i Bülent'in Gökova'ya giderken çile doldurduğu bitmez tükenmez bir umman, ya da Tiryaki 'nin Poseidon ile kavgalarından tanıyoruz. Bence Akdeniz Ege 'ye kıyasla daha stabil benim gördüğüm kadarı ile. Elbet bu yaz göreceğiz bakalım. Ancak şunu söyleyebilirim ki fener ararken buralarda gezmiş kadar oldum. Bir de yine Bülent 'in tekneyi geri götürürken birbirimize Kaş 'a kadar tahammül edebildiğimiz bir seyir var. Sabah erken saatlerde Kaş önlerinde Bülent uyurken gizli gizli yelken yapmışlığım var. Rodos kanalını Knidos'u ve 7 burunları biliyorum yani.
Ancak geçen sene yaptığımız meşhur Kıbrıs seyri var ki bu Akdeniz için en önemli tecrübelerimden biri. Yani demem o ki Bana göre denizlerimizde zorluk sıralaması kuzeyden güneye doğru. KAradeniz, MArmara, Ege ve Sonrasında Akdeniz. Kuşadası, Güllük gibi derin körfezlerde kalkan denizi görünce Akdeniz 'in en kötü havasında bile dalgaların aralıkları sank seyir yapmaya daha elverişli hissini uyandırıyor insanda.
BU konuya devam edeceğiz efendim Ancak şunu söylemeli ki bu Akdeniz insanı biraz ilginç. pek de başkaları gelsin istemiyorlar buralara. Sosyal yapıyı ayrıca anlatacağız tabi. ancak şimdilik son söz olarak şunu söyleyebilirim ki yüzlerce İskandinav yanılmış olmaz. Alanya'da yaşadıklarına göre var bir bildikleri.
Gönderen