Uyku ve uyanıklık arası, arafta, gidip gelmedeyim. Kulağımda bir pancar motorun pat pat sesi. Karanlık. Hafiften ürperten, serince bir esinti. Pancar motor yaklaşmakta. Nerdeyim? Bilmem. En son bir yere gidiyordum. Hatırladım Samos’a gidiyordum. Bir karanlık koyda mola vermiştim. Pancar motorun sesi... Ne kadar da yaklaştı. Doğanbey burnundaydım, pancar motor yakın iyice, sesinden belli. Uyanamıyor muyum ben? Bu üzerimdeki ağırlık niye? Çünkü demir fenerini yakmadım!!!!!!!
Aceleyle kalkıp feneri yaktım, pancar motor yön değiştirip silme yanımdan geçti. Ne saçma iş yaptım! Uyuyakalmışım! Nefesim düzelene kadar çevreyi bir iyice kontrol ettim. Rüzgar yok, demirim tutmuştu zaten. Bu koyda gece vakti hatta sabaha kadar gidip gelen balıkçılar olacak. Bunu bile bile demir fenerini yakmayı unutmak... Affedilir gibi değil.
Gece
Kalkıp kahve suyu koydum. Soğuk ve sevimsiz telefon ekranına göre saat geceyarısını geçmiş. Su kaynayınca küçük harfli hareketlerle bardağı kahvelendirip, çıktım havuzluğa. Küçük balıkçı teknesi kıyıya yakın bir yerde sessizliğe gömüldü. Salmadan kelli, sığlığa yaklaşacak yerlerimiz ağrıyor. O yüzden alargadayız. Uzaklarda hedefimiz Samos’un titrek birkaç ışığı, haydi gelin bir an önce der gibi göz kırpıyor. Hele bir sabah olsun da.
Birkaç kahve yudumu arası gözlerim yıldızlara takılıyor. Ne kadar uzun süre geçmiş yıldızları görmeyeli. Sahiden de görmeyeli. Her yanımız ışık, her yanımız şehir aydınlığı olunca unutmuşuz yıldızları, şöyle kopkoyu bir geceyi. Tam olarak karanlık da var denilemez gerçi bu koyda. Teos ve Özdere taraflarından gökyüzüne uzanan aydınlık biraz işi bozuyor olsa da, bu bile yeter hani. Aydınlık, ışık, beyaz renk olumlu sembollerken; karanlık filan kötülüğü, bilinmezliği ve ürkütücü bir atmosferi çağrıştırır ya; aksine kopkoyu bir gecenin bende uyandırdığı his temizlik ve sükunet oluveriyor. Işık kirliliği denilen kavram tam da buraya oturuyor. Işık birşeyi hiç kirletir mi, aslında kirletiyor işte. Göklerin güzelliği, heybeti ışık yokken çıkıyor ortaya.
Uyku kaçtı bir kere. Karanlık geceye bekçi yazıldım, kahve elde, gözler yukarıda. Aslında bir zaman makinesi gökyüzü. Şu yıldızın ışığı kaç yıl önce yola çıktı acaba. Yani belki de şu anda yok o yıldız.
İyonlu hemşehrilerim de yıldızları böyle seyrederler miydi acaba? Ne şanslılarmış, en saf, en derin karanlığa sahipken, bir de tertemiz bir atmosferin içinden bakıyorlardı yıldızlara. Gerisi hayal güçlerine kalmış. Birer nokta gibi olan yıldızları hayali çizgilerle birleştirip, kimbilir nelere benzetip, ne masallar, ne efsaneler uydurmuşlar, ne tanrılar yaratmışlardır kafalarında. Ne korkularla, ne heyecanlarla çıkmışlardır denizdeki seferlerine. Onlara katılmak için, ah, neler vermezdim.
Şimşekler!
Aşağıdan battaniye alıp, havuzluğa, yıldızların altına uzandım. Uyku yoklamaya başladı. Yarın yol uzun. Gözlerim kapanırken, uzaklarda bir yerde şimşekler çakıyor... Şimşekler... Şimşek... ler... Şim...
O sırada Olimpos’ta...
Hera?
......
HERAAAA!
Yahu ne bağırıyorsun Zeus! Ne var ne!
Atletim nerde?
Yıkadım, balkondadır git al.
Yok ya! Koskoca tanrı Zeus çamaşır topluyor diye ölümlülerin maskarası olamam ben, git al gel şunu!
Hah haaay güleyim bari! Sen Zeus’san ben de koskoca Hera’yım, hiiiç kusura bakma! Bu tanrıça halimle ölümlülere güldüremem kendimi!
Vay arkadaş! Utancımızdan Olimpos’un balkonuna çıkamıyoruz, çamaşır ipinden atleti alamıyoruz, sonra diyorlar ki bu Zeus heykelleri niye çıplak! Al! Sebep bu işte!
Yap bi güneş tutulması filan, ortalık kararınca bi koşu alır gelirsin çamaşırları.
E iyi akıl ettin kız Hera, tanrıça olalı bi fare tuttun... Dur... Hah... Kararttım şimdi,tamam, aldım geldim.. de hala ıslak bunlar?
Valla ben dün astım onları, sen bağırana kadar kurumuşlardı.
Benim bağırmamla bunların kurumasının ne alakası var be kadın! Saçmaladın iyice!
Ha ben saçmaladım ha? Sen sinirlenince ne oluyor bi düşün bakalım.
İşte ne olacak, işte bir hiddet filan, işte, şimşekler, yıldırımlar filan, sel felaketleri...
Haa sonra çamaşırlar niye ıslak.. Anladın mı?
Hadi gene bana patladı olay! Kendi Olimposumuzda hükmümüz geçmiyor, kaldı ki bi de aleme Zeus olacaz, yemin ederim herşeyi bırakıp güneyde sakin bi köye yerleşesim var... Yok şimşek çaktırıyormuşum da bilmemne....
(2017'den karalamalar)
Yaşayıp gidiyoruz.