İşten güçten malumunuz ekim ayından bu yana Tayo Mar 'ın yanına gidememiştim. Çarşamba sabah saat 6 uçağı ile brandalar çözülmüş bahanesi ile Ören 'e gittim. Offf ne özlemişim teknemi ama. Neyse efendim şimdi size Tayo MAr 'ı anlatıp duracak değilim. Benim için yeni bir tecrübe olan tekne uzakta ise ne yapılmalı konsunda edindiğim tecrübeleri yazmak istiyorum.
Bunların çoğu eminim birçoğunuzun da malumu. ancak her zaman olduğu üzere yazılmadığından ben hr seferinde yeni öğrendiklerimi sanki ben keşfetmiş gibi yazıyorum ya. Komik gerçekten.
Öncelikle teknesini güneyde tutacakların bilmesi gereken en önemli konu yağmur. İstanbul 'da yağdığı gibi yağmıyor oralarda. Günlerce ve sürekli yağıyor. Teknenin bir yerleri açık kalsa batırır valla. O derece yani.
Şimdi sadece yağmur değil sorun. Oluşturduğu nem. ahşap tekne olmasına rağmen iki yastığı atmak zorunda kaldım. Küf oluşmuş çünkü. Dolayısı ile havalandırma çok önemli. Ee? nasıl olacak bu. Hem yağmur girmesin diye sıkı sıkı kapat, hem de havalanmasını bekle. Tam döner istiyorum ancak dönmesin istiyorum hesabı.
Burada manika çok önem taşıyor işte. Ne var ise eskilerde var. İki manikayı hakim rüzgar yönüne döndürüp, bunların arkasında kalan yerlerde mesela kamara girişinde olacak bir havalandırma kelebeği tam da istenen havalandırmayı sağlıyor. Yine bu güneş enerjisi ile çalışan fanlar da bu iş için ideal bence. Gündüz şarj edip gece havalandırma şansı oluyor böylece.
Bir diğer önemli konu koltuk halatları. Şimdi halatlarda önemli konu şu. Çok kalın halatlarda fare riski var. Üzerinden yürüyebiliyor. Şu Poseidon marinin sattığı plakalar işe yarar gibi . ancak en kötü ihtimal kesilmiş bir pet şişeyi ters yönde yani ağzı kıyıya bakar şekilde halata geçirmek de bir yöntem. Ancak daha önce azıldığı üzere doblin yerine bağlamak yıpranmaması açısından tercih edilmeli. ayrıca yedek , daha gevşek bir yedek koltuk halatı da iyi bir sigorta. Mümkün olduğunca esnek halat kullanmak iyi bir fikir bence. Hiç esnemeyen koltuk halatı tüm gücü teknenin babalarına bindiriyor.
Her durumda marinadaki palamarlar önemli. Yine marina yönetimi ile ilişkiler de kritik öneme sahip. Tekneyi mümkün olduğunca tente ile örtmek de bir o kadar önemli bana göre. Kızılay prandasından yaptırdığım üç bölümlü branda iyi iş gördü. Kışın da teknenin tamamını kapatıyor.
Gelelim yelkenlere. Bence bu kadar çok yağmur yağan bir bölgede tekne tutuluyor ise ve kullanılmayacak ise yelkenleri sökmek en iyisi. Bu arada randa armanın bir önemli özelliğini daha görmüş oldum .) Benim ana yelken koruyucu brandam , lazy bag sisteminden farklı , hatta tam tersi . Şöyle yani
ve sürekli havalanıyor. Böylece yelkenlerin küflenmesi gibi
Dolayısı ile yelken bir yerde kapalı durmuyor. alttan süzülüyor. Küf yapma riski de azalıyor. ancak önümüzdeki ay gidemez isem sökerim artık Mayıs ayına kadar.
Patalya yı da unutmuyoruz bu arada. Onun da brandası var.
Bu yazki rotayı da yavaş yavaş planlamaya başlamalı artık.
Görünüyor mu bilmiyorum. Ancak Tayo Mar 'ın altında neredeyse hiç zehirli yok. ancak kekemoz da yok. Bu tatlı su kaynağı teknelerin altını temiz tutuyor.
Ören marinaya gidip gelmesi de zor değil. Havalimanından Milas 'a havaş var. Milas 'a girmeden Ören kavşağında iniyorsunuz. Buradan saat başı Ören minibüsleri geçiyor. Havaş 10 TL , minibüs de o kadardı galiba.
sonuç olarak Teknenin İstanbul dışında olması zannettiğimden daha az sıkıntı yarattı. Nisan ayı itibarı ile ise Gökova seyirleri başlar artık.