Bu sene bizim barınağa bir rota martı yelkenli geldi. ... Tesadüfen Sevgili Hulusi Abimizin yaklaşık 20 yıl önce Teknesi Gülen Martı ile yaptığı seyrine rastlamışlar, keyifle okumuşlar ve gidip Martı'yı almışlar. .... Farkında olmasak ta Hulusi abinin 20 yıl önce yazdığı seyir anısı arkadaşlarımıza kaynak olmuş. Uzun lafın kısası , bilgi paylaştıkça güzel. Siz farkında değilsiniz belki kimbilir kimlere ilham oluyorsunuz. Teşekkürler Hulusi Abi.
Ahmet Reis, çok güzel bir haber aldım sayende; teşekkür ediyorum. Böyle bir hobiye vesile olabilmenin mutluluğunu yaşıyorum şu an. Komşularınla da tanışmak isterim.
Minik Yelkenli Gülen Martı ile 2000 ve 2009 yıllarında yaptığımız seyirler
http://sygulenmarti.blogspot.com/ adresinde topluca yer alıyor. Ayrıca 2000 yılı seyri Yelken Dünyası Nisan 2001 sayısında da yayımlanmıştı. Yine Yelkenci.Org'un
https://www.yelkenci.org/icerik/115-gezi-notlari-mini-yelkenli-gulen-marti-seyir-defteri.html// sitesinde yıllardır durur. Zaman zaman, bu ortamlardan okuyup, Rota Martı ile ilgili yahoo mailime sorular gelir; mutlulukla cevaplarım. Gülen Martı, şimdilerde köyde, römorkunun üzerinde beni bekliyor; ablası ile meşgul olduğumuzdan bu günlerde pek sıra gelmiyor kendisine ama ilk göz ağrımı elden çıkarmak da istemiyorum. Beni bekleyen Gülen Martı'nın bahçemizdeki hali pür melali aşağıdaki resimde.
ilk yazımda şöyle bir şey yazmışım; "
şöyle 4,50 metre boyunda, boğazda bağladığınızda dalgalardan batmayacak kadar yüksek kenarlı, seyyar salmalı, seyyar arma tertibatı ve dümeni olan, kıçtan motor takılabilen, istenirse kürekle de yürütülebilen, fiberglass konstrüksiyonlu bir tekne" arayışımı birebir Rota Martı modeli karşılamış. Ne kadar önemli değil mi, Yelken-Kürek-Motor ile kullanılabilen, kamaralı fiber bir tekne. Her ne kadar kaliteli bir yapımı olmasa da Rota marka tekneler, yüzü denize dönük ve imkanları kısıtlı insanımızın çok önemli bir ihtiyacını karşıladılar. Keşke, Rotanın kurucusu rahmetli Arslan Beyden birileri bayrağı alsa da çok daha ilerilere taşısa.
Bu yazılarda adı geçen Naci Hoca'dan da bahsetmek isterim. Kendisi benim ilk yelken hocamdır. Göksu deresindeki sahibinden kıt kanaat satın aldığım bu tekneyi, onun teşviki ile Gelibolu'ya denizden götürüp; o zaman için çok önemli bir masraf kaleminden kurtulmuş ve hem de büyük tecrübe ve cesaret elde etmiştim. Kendisine müteşekkirim. Keşke imkanımız olsa da Naci Hocayı bir söyleşiye davet edip, hikayesini kendi ağzından dinleyebilsek. Köy Enstitüsü mezunu, elinden her iş gelen emekli bir öğretmen. Kıt kanaat imkanları ile, hurda kabuk halinde 4-5 metre civarındaki üç tekneyi alıp, tadil edip, Marmara denizi ve Saroz'da binbir macera ile dolaşan bir deniz müptelasıdır kendisi. Bir teknesini Büyükçekmece önlerinde, diğerini de Marmara Adasına geçerken batırmış; canını zor kurtarmıştı.
Naci Hoca geçmiş yıllarda küçük tekneleri ile seyahate çıkarken benim haberim olur, onun zaman zaman açtığı telefonundan haberleşir, ertesi günün hava raporunu verirdim. Havanın yüksek olduğunu bildirdiğim bir defasında, sabah saatlerinde Tekirdağ'dan Marmara Adasına hareket etmiş. Saat 09:00 sularında daha yataktayım, bir telefon; "Hulusiiii, batıyorum." Hemen sahil güvenliği aradım; meğer daha önce haberleri olmuş; komutandan bir de fırça yedim; "Madem yakınısınız, niye bu yaşta adamı yalnız denize çıkartıyorsunuz" diyor telefondaki ses. Şimdi komutana laf yetiştirecek durum yok. Neyse, Marmara adasından Kıyı Emniyeti çıkmış, Naci Hocayı adanın kuzeyindeki Badalan Körfezi açıklarında, direğe tutulmuş vaziyette bulmuşlar. Şimdilerde hep oradan geçerken Naci Hocanın bu macerasını hatırlarım. Hem dalgalı denizin etkisi, hem de Kıyı Emniyeti Botunun dalgası Naci Hocanın teknesini alabora etmiş; Naci Hocayı bota ancak alabilmişler. Tekne, motoru ve eşyaları ile denizin dibine sürüklenmiş. Sonra Kıyı Emniyeti, bir bilet alıp Deniz otobüsü ile Yenikapı'ya gönderdi onu; ben de yakınları ile beraber karşılayanlar arasında idim. Deniz otobüsünden çıkıp bize doğru yürüyüşünü unutamıyorum; moralen çökmüş, yalpalayarak yürüyordu. Ailesi orada kendisinden bir daha denize çıkmayacağına dair söz aldı. Çok üzülmüştüm.
Çok istiyorum onun sosyal medyayı takip etmesini, bu camiadan haber almasını ve kendisini anlatmasını ama bir türlü teknoloji kullanmaya ikna edemedim. Artık kendisi ile görüşürken deniz sevgisini depreştiririm diye, ailesine verdiği sözden dolayı çekiniyorum. Şimdilerde, denizlerde yelkenle gezi merakını törpülemek için bahçe ve el oyması işleri ile kendisini meşgul etmeye çalışıyor. Zaten yaşı da 83'lere vardı.
İşte böyle; hatıralarımı canlandırdın Ahmet Reis, tekraren teşekkür ediyorum.
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi