Forumda astronomi köşesini ilk yazmaya başladığımda önce güneş sistemi objeleri sonra daha uzaklara doğru gittim. Zira bunların hepsi ile gözlemsel tecrübem, bir "geçmişim" vardı. Dolayısı ile kuru kuruya bilgi vermektense içine heyecanımı katabileceğim birşey yazmak istemiştim. Merkür'ü tam olarak bu sebeple atlamıştım. Bir geçmişimiz yoktu kendisi ile... Ama bu akşam üstü olanlardan sonra artık gönül rahatlığıyla yazabilirim.
Şimdi bu Merkür dediğimiz kıl gezegen Güneş'e o kadar yakın ki garibim zaten kavruluyor, kendi derdi kendine yeter dolayısı ile öyle Venüs gibi keyifli pozlar vereyim Dünya'ya filan gibi bir derdi yok. Ya sabahın köründe doğup görünüyor, peşinden hemen güneş doğuyor, ya da akşam güneş batar batmaz o da peşinden batıyor. Ne olduğunu anlamıyorsunuz bile genelde... Yılın ancak sınırlı zamanlarında işte böyle gözlenebilecek kadar uzaklaşıyor Güneş'ten. Ben hayatımda dürbünle Merkür'e baktığımı net bir şekilde hatırlamıyorum. (Çıplak göz ile gördüğüm de sınırlıdır herhalde, onu da hatırlamıyorum öyle söyleyeyim.)
Zaten dürbünlük bir malzeme de yok ortada, uzak ve küçük! Teleskop lazım illa evrelerini görebilmek için. Ama artık 6 inçlik bir teleskobum var! (Geçen sene birkaç yayın basınca kurumum ödüllendirdi beni sağolsun ben de kendimi ödüllendirdim karantinada ne yapayım. Hanımdan izin aldım tabii, tatsızlığa gerek yok hobim var diye
...)
Birkaç akşam önce Merkür net bir şekilde gökyüzünde görünürken yemek biraz geçe kalmıştı, son bir kararla alel acele kurdum teleskobu, align prosedürünü atladım manuel yaparım diye, yıldız bulucum canavar gibi çünkü ama ne yapsam bir türlü netleyemedim, olması gerektiği kadar keskin bir görüntü yok ortada. Canım çok sıkıldı. 6 inç lan bu Merkür'ü de göremeyecek mi?
Bu Schmidt-Cassegrain teleskoplar kolimasyon ayarı istiyorlar ara sıra... Yahu daha yeni teleskop filan ama biraz okudum olabiliyormuş. Acaba ondan mı diye gecenin bir yarısı (yine hanımdan izin alıp
) yatak odasının penceresinden birkaç kilometre uzaktakı "komşu" apartmanın balkonuna konuk oldum. Siz çayınızı için abla ben balkonun tepe lambasında birşeye bakıp çıkacağım. 4 mm mercek 375 kat büyütme. Gayet temiz. Dahası odağı bozunca kırınım diski de yusyuvarlak, kolimasyon da tam yani.
Eee? Nedir o zaman problem? Diyagonal? Onu söktüm doğrudan merceği aynanın arkasına taktım. Aynı görüntü (zaten iyi bir diyagonalin hiçbir etkisi olmaması lazım.) Hatta diyagonal ile daha iyi görüntü.
Atmosferik koşullar kalıyor geriye... Yine de şüpheliyim o kadar etki eder mi yahu... Ediyormuş...
Bir kaç gün beklemek zorunda kaldım, hava yağmurlu veya kapalı idi ama Merkür de hızla alçalıyor. (Görmek isteyen önümüzdeki bir iki günde görürse görür batı ufkunda sonra çok sevdiği Güneş'ine kavuşuyor yine...) Ben de tetikte bekliyordum.
Bugün nihayet açtı. Saat 7 gibi daha hava aydınlıkken bütün tesisatı kurdum bahçeye. (Ortam sıcaklığına soğusun, termal dengeye ulaşsın diye) Bu sefer kitabına göre yapıyorum herşeyi. Güneş battı ama hava hala aydınlık, üç ayağı teraziye alıp düzledim. Normalde pille çalışıyor teleskop motoru ama onun stresi ile uğraşmayayım diye eski bir UPS'imi power bank yapmıştım 12 V'luk bir adaptörle. (Hem de ara sıra "bip bip" yapıyor UPS, bilimsel bir hava katıyor gözlem ortamına...
) Ha bir de bir yıl önce daha "starter" tarzı 70 mm bir refraktör teleskop almıştım onu da kurdum yanına, eğer görüntü yine kötü olursa mukayese ederim diye. Neyse ki gerek kalmadı...
Neyse efendim verdim gücü teleskoba. Ancak teleskobu oryante edebileceğim hiçbir hedef yok. Normalde beklemem lazım ama sabırsızlıktan (sonradan çok isabetli bir karar olduğunu anladığım) bir iş yaptım. Ay var işte o iş görür belki dedim. Döndürdüm aya, oryantasyon prosedürüne girdim "bak bu ay" diye. Anladı hemen, zehir gibi çocuk, hadi dön şimdi Merkür'e dedim ve daha çıplak gözle bile görünmeyen Merkür'ü aydınlık gökyüzünde hemen zımbaladı! (Manuel olarak kimsenin yapabileceği birşey değil bu) Mavimtrak zeminde güzel bir görüntü ve birkaç akşam öncekinin tersine gayet keskin!
Acaip keyiflendim, tam ortaladım, takip motoru bırakmıyor zaten, sırtım yere gelmez bundan sonra. 25 mm mercek (60 kat büyütme) bile yetmiyor seçebilmek için evreyi. Yıldız olmadığını anlayabiliyorsunuz sadece, bir boyutu var yani. 9 mm'ye geçtim (167 kat büyütme) ve şüpheye mahal bırakmayacak şekilde "dördün" evresindeki Merkür karşımda. Biraz daha limitlere çıkayım dedim (teleskobun maksimum "iş görür" büyütmesi 354 civarı) ve eski teleskopla gelen 4 mm'yi taktım (375 kat büyütme). Tam olarak istediğim görüntüyü elde ettim. Gayet tatmin edici idi.
Takip motoru şahane birşey içeriden git çoluk çocuğu çağır rahat rahat göster o tutuyor objeyi sabit. Doya doya seyrettim, ve beklenen an geldi, ufukta alçalmaya başladıkça görüntü bozuldu, bu güçlü kombinasyonun bile yapabileceği birşey yok yani atmosferik koşullar bozulursa. (Buna "seeing" deniyor astronomide...) Ama teleskobum testini başarı ile geçti. (Daha tam değil esasında, Satürn'ün halkaları arasındaki Cassini çizgisi testi var, onu da başarabilirsem tam olacak, ne var ki Satürn geç doğuyor, bir iki ay beklemem gerek onun için)
Hikayeden alınacak ders: Merkür hiç de kolay bir hedef değil, ne yaptığını ve aradığını bilerek bakmak gerekiyor.
-----------------------------
Merkür artık gidince kendime bir çay koydum ve maksimum büyütme ile Ay'a abandım biraz.
Kraterler arasında güzel güzel gezindim. Tam ışık çizgisinin üzerinde içi karanlık bir kraterin içinde parlayan birşey gördüm, çok ilgimi çekti, tam olarak anlayamadım ne olduğunu başta ama muhtemelen ortasında bir tepe var onun ucu parlıyor. Impact kraterlerinde çokca olabilen birşey bu. Şöyle anlatayım ne kastettiğimi:
Yakında bir de fotoğraf makinesi aparatı sipariş edeceğim, bakalım o gelirse kendim çektiğim fotoğrafları da paylaşabilirim...
Şimdilik bu kadar efenim...